bu kadar olmaz dedirtendir. ya arkadaş her reklam istisnasız ajitasyon içeriyor ayıp artık. milletin duygularını sömürüp para kazanmaya çalışan iğrenç bir firmasın turkcell. annesine süpriz yapıp gurbetten dönen üniversite öğrencisi, reklamın sonunda ben ağlıcam sanırım diyen sabi sübyan, el işaretiyle anlaşmaya çalışan yurdum insanı vs. hayır insan çaktırmadan falan yapar bunu di mi, yok arkadaş adamlar kör göze parmak ajitasyon yapıyor.
cnbc-e'de oynadığını görmüş pek sallamamıştım. neden bilmem dün izlemeye başladım kendi imkanlarımla (anladın sen) ve bayıldım. o nasıl bir cast seçimidir, nasıl oyunculuklardır, nasıl aykırı bir dizidir öyle. adamlar yapıyor. ingiliz versiyonu için birşey diyemeyeceğim ama araklama da olsa amerikan versiyonu harika.
yeni açıldı, gidelim deneyelim dedik, gitmez olaydık. yediklerimiz lezzetsiz, litrelik kola sıcak, servis yavaş, bize denk gelen eleman sinir bir tipti. düzeltirler umarım.
biz oturmuş sipariş almalarını beklemiştik, sonra da ortalıkta ilgilenen kimse falan görünmeyince self servis lan galiba deyip sırıta sırıta kasaya gidip ne olduğunu bilmediğimiz birşeyler söylemiştik. isim sorduklarında da noluyo lan modlarına girmiştik.
fenerin şu anki sisteminde defans yapmadığı için değil 18 içine yeteri kadar girmediği için oynatılmayan futbolcudur. ayrıca aykut kocaman'a yeterli sabrı gösterememiştir. komik ama gerçek.
adam nasıl bir sağlamsa artık, sağlam yerine başka kelimeler de kullanılabilir ama kibar bir insanım neyse ki, rakip olmak istemeyeceğim cinsten hakkaten.
"sizin hayallerinizin bittiği yerde bizim gerçeklerimiz başlar" sözünü dosta düşmana ispatlamış teknik adam. türkiye'den bir takıma uefa kupası kazandırmak, milan'da hocalık yapmak göt ister. hem de yıllar önce, futbol bu kadar endüstrileşmemişken, güçlülerin diğerlerini çatır çatır ezdiği zaman.
stephen king'in kara kule serisinin ikinci kitabı olan üç'ün çekilişi'nin (the drawing of the three) çevirmenidir. her sayfada gereksinmek, duyumsamak, sezinlemek gibi kimsenin kullanmadığı saçma sapan kelimeler kullanarak okuma keyfimin içine sıçmıştır. daha da enteresanı altın kitap hala bu kitabı yeniden çevirtip bastırmamıştır. neyse ki serinin diğer kitaplarını çevirmemiş bu vatandaş.
yamulmuyorsam ligde an itibariyle 38 golü olan futbolcudur. futbolcudur diyorum ama bu adam ne menem bi hayvandır bilemedim. yolda görsen selam vermezsin normalde, çelimsiz , tıfıl bişey ama gel gör ki adam atıyor efenim tutamıyoruz.
volkan demirel'le birlikte oynadığı takıma çok yakışan futbolcudur. biri evinden gazeteci aldırır, normal bir faulde adamın üstüne yürür, diğeri eliyle boğaz kesme işareti yapar, ona buna söver, taraftarları da savunur.
ben de giymiyorum daha doğrusu giyemiyorum, ofis çok sıcak oluyo. bütün kış sırtımda kulunçlarla geziyorum o yüzden, ağrıyo da deli gibi. siz siz olun fanilaymış donmuş giymemezlik etmeyin benden söylemesi.
tek plan çekilmiş çok başarılı açılış sahnesinden, son sahneye kadar bir an sıkılmadığım filmdir. uzun bir film ve tempolu değil, malum dram zaten, ama ilgiyle izletti kendini bana. başta kıvanç tatlıtuğ olmak üzere oyunculuklar çok iyi (belçim bilgin konusuna sonra geleceğim). geçtiği dönemi gayet iyi yanıstıyor. bazı sahneler için çok uğraşıldığı belli ki bu sahneler göze sokarcasına uzatılmamış, gayet tadında kullanılmış, titizlikle çekilmiş belli ki. film sizi salya sümük ağlatmaya, ajitasyona oldukça müsaitken kesinlikle bunu yapmıyor, tam tersi bundan özellikle kaçınıyor, gözlerim doldu ama ağlayıp içimi dökemediğim için boğazımda yumruyla gezindim filmden çıktıktan sonra bir süre. vay be böyle hayatlarda yaşanmış mı harbiden dedirtti bana film. o şiirler, o saf, naif karakterlerin onca yokluk içinde hayata tutunma çabaları.. eksikleri tabi ki var, belçim bilgin olmamış mesela. ne karakteri beğendim, ne de oyuncluğunu. her zengin kızı dünyadan habersiz, salak olmak zorunda değil, klişe olmuş. rüştü-mediha aşkı üstünkörü geçilmiş, rüştü ne ara aşık oldu mediha'ya bu kadar, anlatlmamış. ama bana göre artıları eksilerinden çok daha fazla. hayatımın filmini izleme beklentisiyle gitmedim şahsen ve beklentilerimi karşıladı bu film. ortada ciddi bir emek olduğu o kadar belli ki. celal ile ceren kadar izlenmesi dileğiyle..
arkadaşlar bizim ligimiz çok boktan ve avrupa'ya çıkınca bu kabak gibi ortaya çıkıyor bunu unutmayalım. bu 100 yılda bir falan olur onun da yapılmışı var. hangi takımlı olduğumu söylemicem hayır ısrar etmeyin.
çok mu iyi film dersen değil bence ama bazı yönleriyle çok başarılı bir film diyebilirim. misal colin firth çok iyi oynamış, sanat yönetmenliği de mükemmeldi. konu, senaryo çok özgün, harika diyemem ama izlenmeye değer bir film.