bir fenerbahçeli olarak, sonuna kadar desteklediğim (ne yazık ki benim desteğimle gerçekleşmiyor) o nedenle sözlükte başlığını açıp insanlarını da görmesini istediğim olay. kanat atkaya'dan geliyor, ben de aceto blogdan aldım.
Gökhan Yavuz 30 yaşındaydı, Raşit Ek ise 20. Bayram günü öldüler. G.Saray'ın stadı için öldüler. G.Sarayın boynunun borcudur bu iki işçi kardeşin adlarını yaşatmak.
GÖKHAN Yavuz 30 yaşındaydı. Raşit Ek 20 yaşındaydı.Bir bayram günü, akşam üzeri, Galatasarayın Seyrantepedeki yeni stadı için kanalizasyon kazısı yaparken öldüler. Bayram günü öldüler. Galatasarayın stadı için öldüler.
Gökhan ve Raşit, Galatasaray nice bayramlar yaşasın diye, bir bayram günü öldüler. Galatasarayın boynunun borcudur bu iki işçi kardeşin adlarını yaşatmak.
Haber ulaştığında içim daraldı, ruhum karardı.
Zayiat olmasınlar
Twittera not düştüm Adları keşke yeni stadın iki kapısına verilse. Gücümüz yeter mi, deneyelim mi;Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Karşıyakalısı... Takım tutanı tutmayanı ;Deneyelim, yanındayız; dedi... Deniz Ülke Arıboğan, Ali Atıf Bir, Bülent Timurlenk, Bener Onar gibi eli medyada kalem tutanı, spor seveni ve sevmeyeni ;Yürü; dediler. Gökhan Yavuz ve Raşit Ek bir bayram günü, kanalizasyon kazısı yaparken Galatasarayın yeni stadı için öldüler. Büyük inşaatlar için normal kabul edilen zayiat olarak, bir küçük haber haber olarak düşmesinler tarih toprağına.
isimleri iki kapıya verilsin.
Mutlulukla analım
Mutlulukta, kederde analım iki kardeşimizi. Zor mudur?
Yetki mi gerekir?
ikna mı gerekir?
Kampanya mı gerekir?
Öldü arkadaşlar bir kanalizasyon kazısında; vicdan gerekir. Haydi Galatasaray, yaşat adlarını, üzme bizi...
Raşit 20 yaşındaydı, Gökhan 30...
Bir bayram günü öldüler.
Daha lafa gerek var mı?
bu ülkedeki demokrasi olumlu anlamda değişmeyecektir. yargı üyelerinin, yasama ve yürütme organınca seçilmeleri, yerlerde sürünen demokrasimizi daha da kötüleştirecektir.
tabiki bahsi geçen referandum 12 eylül 2010 tarihinde yapılacak anayasa değişikliği referandumudur. pek tabi içinde güzel maddeler, 12 eylül rejimine hesap soracak hususlar bulunmaktadır. fakat akp yine öyle bir dolanıp dolaştırmıştır ki referandum işini, bütün paketi bir bütün olarak oylamaya sunmuş böylece 12 eylül darbesi'ne hayır derken çaktırmadan yargı düzenini değiştirme niyetiyle hareket etmektedir. erdal eren, necdet adalı isimlerininden bahsederken göz yaşı döken başbakan ve akp, 12 eylül karşıtlığında bu kadar samimi idiyse tüm maddeler ayrı ayrı oylamaya sunulup netice görülmeliydi. öyle 2 madde 12 eylülle ilgili diğerleri yargıyla ilgili olunca 12 eylüle hayır anayasa değişikliğine evet demek samimiyetsizlik oluyor.
aşağıda aktaracağım olayda isim ve yer belirtmeyeceğim. bu kişiyi zor durumda bırakmamak adına. ama şu kadarını söyleyebilirim ki il çok büyük bir il, ilçesi ise o ilin kilit ilçelerinden biri. ilçe belediye başkanlığı yönetimi akp'de.
olay bir düğünde gerçekleşti. uzaktan bir akrabamın düğününe, akp'nin ilçe belediye başkanı da katıldı. kendisi aşırı olmamak kaydıyla düğüne gelenlerle referandum hakkında konuşuyordu. bu çok tabi bir şey, kendisinin işi vatandaşı bu konuda bilgilendirmek hatta kendi partisinin görüşünü aktarmak buraya kadar tamam. lakin kendisi insanları 'evet oyu kullanacağız değil mi' şeklinde telkin ederken insanlar da 'tabi başkanım' şeklinde eşlik ediyorlardı. tabi bu da bir ölçü normal karşılanır, adamın kendi parti görüşüyle zıt hareket edecek hali yok.
asıl olay şu ki, akp'nin, recep tayyip erdoğanın, akp'nin kanalı stv'nin haftalardır bangır bangır bağırdığı, 12 eylül darbesine, 12 eylül anayasasına karşı çıkmak için 'evet' oyu kullanın şeklindeki propagandaları, biz bu anayasa değişikliğini 12 eylül darbesine hayır demek için hazırladık laflarının, içi boşluğunu bu ilçe belediye başkanı masadaki sözleriyle dile getirdi. "hsyk ve yargıtay'ı da alacağız..."
ocak ayında ankarada, ekşi duyuru ve ekşi sözlük üzerinden yapılan ilanlarla kurulmuş (yine normal sıradan bir yazarın ilanıyla) amatör bir tiyatro topluluğudur. ekşi sözlükle hiç bir organik bağı yoktur.
hakkındaki son haberlerdan haberdar olmak, oyun tarihleri belli olduğu zaman öğrenmek, bir yardımlara ihtiyaç var mı diye bakılması için bir facebook grubu kurmuşlar ve ilgilenenlerin üye olmasını bekliyorlar.
doğru adı din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin hayatimiza kattiklarıdır lakin malum başlık sınırlaması vardır.
efenim yıllar boyu ilkokuldu, ortaokuldu, liseydi gençlerimiz bu zorunlu derse maaruz kalır, zamanında biz de kalmıştık. peki bu dersler bize ne katmıştır? bizleri ne yönde ilerletmiştir?
en önemli katkısının türkiye'de din özgürlüğünün olmadığını bizlere göstermesidir şüphesiz. e be mübarek herkes mi müslüman? herkes mi sünni olur?
hoşgörülü islam dini ve laik türkiye cumhuriyeti'nin muhteşem kombinasyonudur.
dayatma ile zorlama ile bünyelere not korkusu, sınıfta kalma korkusuyla dualar ezberletilir, ezberlemeyenler sınıfta bırakılır veya karne ortalamaları düşer bu durum da dolayısıyla eve daha sonrasında da üniversite'ye giriş puanlarına etki eder.
çeviri yapıldığı zaman komik bir durum oluşturan karşılıklardır. nitekin teorik olarak çoğu ingilizce küfürün %100 türkçe çevirisi türkçede küfür lügatında yer almaz.
örnek vermek gerekirse;
asshole - göt deliği (bugüne bugün hiç bir kimse kimseye göt deliği diye küfür etmemiştir)
uluslararası geçerliliğe sahip bir kavramdır. nedense her milliyetçi bünye, kendisi adına bir şeyler söylerken, çok matah bir şey yapıyormuş gibi böbürlenip söyledikleriyle övündükçe övünürken, başka bir ülke'de aynı şey olunca, o kişilere karşı asma kesme biçme faaliyetlerine girmek ister.
bu da milliyetçiliğin ne kadar basit ve antihümanist olduğunun binlerce kanıtından sadece biridir.
işleri güçleri olmayan zavallılardır. solcular şöyle, solcular böyle diye kendi çaplarında atıp tutarlar. söylediklerine kendilerinden başka inanan olmaz. söylediklerinin muhattabları ise söylenenlere güler geçer.
sonra da yaftalamayın diyen gazeteyi ellerine alır, mutlu mesut gerçek insanların arasına karışırlar.
katledileli 36 yıl olmasına rağmen, onu katleden zihniyetin mriasçılarının hala ondan korkmaları neticede sol frame'e pek çok, deniz gezmiş'e bok atma tandanalı başlıklarla doldurmalarıdır.
zaten kendisine ait olan bir kanalda kendisini övmesi ve haklı çıkarmasının ne gibi bir mantığı, daha da önemlisi tarafsızlığı vardır?
bu kanalın yaptığı röportaj yapğtığı ankaralılardan nedense hiç biri, 15 yıllık gökçek yönetimine karşı tek şikayeti olmaz, melih gökçeği över. cahil vatandaş da bunu yer.
öncelikle kimsenin inancına laf etmek gibi bir amaç gaye yok. isteyen istediği dine inanır isteyen inanmaz. bu kişinin kendi benliğinde olan bir şeydir.
şöyle bir bakmak gerekirse islam'ın indiği kabul edilen bu tarihten beri her şeyi kapsayabilecek kapasitede (en öncemli kaynak olarak kuran) olduğu söyleniyor müslümanlar tarafından.
Şöyle bir bakıyoruz güncel gelişmelere,
islam ekonomik kriz çözümlemesini yapmış mı?
islam artan çocuk istisamarının önüne geçecek önlemler almış mı?
islam neden bütün dünyaya ulaşamamış ve islamda yer alan emir ve yasaklar neden başka dinlerle uyuşmuyor?
vs.
vs.
sonuçta hiç bir şeyin herşeyi kapsayabilecek kadar kazuistik olmadığını bilen insan evladının inanmayacağı geyiktir.
doğuda gerçekleşecek durumdur. akp cenahı tarafından bile bile kendini kandırmaktır, doğuda dtp'yi geçeceklerini söylemeleri. kendileri de farkındadırlar yaşayacakları hezimeti.
mustafa sarıgül'ün, koskoca atatürk'e nasıl mustafa denir lafına karşılık daha da şekilci olan bünyenin, kendisinden çokça yaş büyük olan mustafa kemal atatürk'e ağabey şeklinde hitap etme durumudur.