geçenlerde çok değerli bir büyüğümüzün rakı sofrasında söylediği söz.
abi, bayan müşteriler var sizi şöyle alabilirmiyiz? diye soran garsona söyledi bunu. ardından ekledi; bayan diye bir kelime yok. kadın var, kız var. ama bayan yok. lahmacun yiyip, survivor izlemekten beyniniz sulanmış sizin. alayınızın amına koyayım falan diye de devam etti ama daha fazla detay vermek istemiyorum.
biraz kafası güzeldi. hesap kitap yapmaktan gerçekten çok yorulmuştu.
en son ayrılırken;hesaplayın dedi 15 gün sonra izmir'de yiz.
yanındakiler o kadar çok sevdikleri, öl dese ölecekleri bu mavi gözlü adama inanmış gibi göründüler. ama o kadar da değildi. yunanlılar müstahkem mevkilere sahiptiler.
inönü savaşları, sakarya falan tamam iyi iş çıkarmıştık. ama savunmadaydık. ve de 250 küsur senedir hücum etmemiştik. unutmuştuk resmen saldırmayı.hem ne vardı razı olsaydık artık barışa. serv yumuşatılabilirdi. biraz akıllı olunmalıydı. fırsat ayağımızdaydı.
dinlemedi hiçbirini. kafaya koymuş, ilmek ilmek örmüştü. 15 gün sonra izmir'deydik.
ilk top 26 ağustos sabaha karşı 4 gibi atıldı. afyon ağustos'a rağmen serindi. ilk gün iyi direndi yunan askeri. korudu mevzisini.
- çocuk dedi iyi dövüştüler bügun. ama biz 15 gün sonra izmirde'yiz.
27 ağustos günü türk'ün talihi en sonunda dönmüştü artık. şeytanın bacağı sayısız yerinden kırılmıştı.mehmetçik önüne katmaya başlamıştı artık yunanı. gerisi domino taşı gibi geldi zaten.
dönemin istanbul gazetelerinde gene 30 ağustos'da şöyle bir haber de yer alır en kocaman puntolarla; ordular ilk hedefiniz akdenizdir ileri. gerisi destan. gerisi mucize. ve hepsinin arkasında o.
9 eylülde izmir'e girdiğinde ilk iş bi bira söyledi kendine. sakin sakin içti. zaferi böyle kutluyordu.
afyondan izmir'e bugun karayoluyla 325 kilometredir. o günün şartlarında koca bi ordu yaklaşık 450 km yi 14 günde almıştır.yine o günün şartlarında bi ordunun bir günde en çok 15 km yol alması beklenebilir. bizim çocuklar resmen uçmuştur yani.
1547 mehmetçik kanını son damlasına kadar o 450 km'ye akıtmıştır. yunan zaiyati 10.000 küsurdür.
bilen bilir 30 ağustos hala askeri okullarda ders olarak okutulur. ve bunu da sonuna kadar hakeder. eşsiz bir plandır çünkü. daha iyisi gerçekten yapılamaz.
hesap tutmamıştı ama. 15 değil 14 günde izmir'deydik.
soranlara;
-nerden bileyim çocuk, çok tabansız çıktı bu yunan dedi.
özellikle yaz aylarında tıka basa dolan bar-discolarda, bi heves mekana gelinir ve oldukça klişe ve de sinir bozucu o iki kelime mekanın kapısında bekleyen insan azmanının ağzından duyuluverir.
- damsız alamıyoruz.
işte bu andan itibaren cümle dergi-gazete ve de facebook karakter analiz testlerini cebinden çıkartacak, karşınızdaki insanın ciğerini okutacak tepkiler birer birer gelmeye başlar.
1- sen benim kim olduğumu biliyon mu, sen kimsin ulancılar: anında ve sert tepki gösterirler. tüm secere-bilumum hatırlı eş dost sayılır. ışık hızıyla el cep telefonuna gider ve hızlı hızlı rehber karıştırılır. tehdit-küfür gırla gider.netice alanı pek görülmemiştir. yüzde 99'u kıçına baka baka geri döner gider.
2- iki espri yapayım belki işe yararcılar: neyi alamıyonuz abi, alınmışı var bizde zaten, en fazla kaç alabiliyonuz ehe ehe ehe gibi daha önce milyon defa kapı görevlisine yapılmış, hafiften de sinir bozucu sözde hazır cevap tiplerdir. zerre kadar kaale alınmazlar. iki - üç tane daha beylik espri yapıp giderler. netice alanı hiç görülmemiştir. alayı ehe ehe ehe diyerekten geri döner gider.
3- mekan kapısında avukatlığa soyunanlar: son derece makul ve kabul edilebilir gerekçeler göstererek içeriye girmek isterler. çoğu zamanda haklıdırlar. örneğin; ya birader ben buraya ölü sezonda bi tabur askerle giriyom gıkınız çıkmıyo. şimdi içerisi dolu diye yüzümüze bakmıyosunuz. iş mi bu şimdi ? ticari ahlaka sığarmı gibi. haklı olduklarını korumada bilir ancak yapabileceği bi şey yoktur. nazikçe uzaklaştırılırlar.
4- korumaya yavşayan tip: abi sizin iş de zor, abi sen askerde komondomuydun, abi günde kaç saat body yapıyon ( aynen bu ifadelerle ) korumayı yumuşatıp,içeri girmeye çalışırlar. hadi koçum mekanın önünü kapatıyosun, hadi güzelim şeklinde kapıdan uğurlanırlar.
5- bi arkadaşa bakıp çıkıcam adamı: kendisinden 1995 yılından bu yana haber alınamamakta olup, tüm kapı görevlileri tarafından büyük bir hasret ve özlemle beklenmektedir. tavsiyem artık hiç kullanılmayan bu efsane geyiği denemenizdir. % 100 işe yarayacağını düşünüyorum.
düne kadar birini söndürüp diğerini yaktığı, en zor zamanlarında içip rahatladığı, alkollü gecelerde keyifle tüttürüp; bu da olmazsa hayat çekilmez be hacı geyiklerine konu ettiği sigarayı bırakmasının hemen akabinde sigaraya ve tiryakilerine karşı acımasızca saldıran, faşistçe höt-zöt eden yavşak kişiliktir. genelde;
- sigara içmenin yasak olduğu yerlerde bir umut, gizli-saklı sigara içen adam arar durur. görür-görmez de, söndür kardeşim, yasak, cık cık cık edecektir.( düne kadar o mekanın helasında ziftleniyodun ama dimi yavşak )
- sigara yasağı ile ilgili son yasal düzenlemeyi ateşli bir biçimde savunur.( akp karşıtıysa; hacı bak bu adamların yaptığı en hayırlı iş bu, ben bile sırf bu yüzden oy verecem geyiğini açar.)
- gördüğü her tiryakiye ben bıraktım rahatladım, hayattan tat alıyorum, gençleştim valla azizim, hiç de aramıyorum, sen de istesen çok kolay bırakırsın, bak dinle beni dersleri verecektir.( ben bıraktım sen de bırak, ağzına sıçarım senin de aldığın keyfinde diyemiyor tabi insan )
- eninde sonunda bir tane yakıp, kendine ettiği işkenceye son verecektir.
rusya'da tecavüz ve cinayet suçlarından aranan aleksander rayev adlı yaratığın yakalanmasına sebeb olan hadise. yılbaşından bu yana 8 genç kıza, gece sokakta elde bıçak saldıran şahıs, mağdurlardan birisinin penisindeki dövmeyi teşhis etmesiyle yakalanmış. ( büyük ihtimal kamaşullah yazıyordur. yazmasa da birileri bu ite kamaşullahın ne olduğunu öğretecektir. ) (bkz: kamaşullah)
bir şehit çocuğu tarafından yazıldığını tahmin ettiğim, baba sevgisini can yakıcı bir şekilde anlatan güzel şiir.
--spoiler--
Ne zaman bir yıldız görsem kapkara gecede,
Badal kuruyorum umudun üstüne
Sonra bir çığlık kopuyor başını hatırlamadığım uykumda
Ve kime küssem haklı çıkıyor
Bu yorgun davamda!
Ama sakın üzülme, rahatımız iyi
Devlet baba sağ olsun,
Otobüse,vapura bilet atmıyoruz
Metroya,tramvaya jeton yok
Turnikeler ışıl ışıl,capcanlı
Geçiniz yazıyor
Geçiniz babanızdan,
Yarınlarınızdan geçiniz....
Kalakalıyorum öylece;ama inan ağlamıyorum
Soruyorum yine de yana yakıla
Hangi tren gider,
Hangi vapur yüzer babama,
VE hangi jetonu atsam
Kabul etmeyip iade ederler
Seni bana...
Yerinden kalkıp söylesene baba
UMUDUN ADI
KAÇ PARA?
--spoiler--
ayakta duracak mecali, iki kelimeyi biraraya getirecek hali olmamasına, her saniye ve dakika saçmalamasına rağmen ne içtin sen bu kadar sorusuna, valla sadece 2 bira içtim diye cevap veren adamdır. genelde;
- bahsettiği 2 birayı 70'lik votkanın üstüne cila niyetine içmiştir. ( bu haliyle ucundan da olsa doğruyu söylemektedir. )
- en çok 250 promili gösteren alkolmetreden sonra trafik polisine ve allah senin belanı versin , çoluğun cocuğun rızkını nerelerde yiyorsun diyen evdeki hanıma bahane olarak söylenir.
- ısrar edilir üzerine gidilirse; hacı tuborgun votkalı birası böyle, iki tane içsende çarpıyo yemin ederim; yahut sarhoşluk psikolojiktir, bazen işte böyle iki bira adamı madara eder geyiğini açacaktır*
kafası 1500 mazhar abinin yönetmen buldun da kıllısını arıyosun okancım lafının şoku henüz bünyeden atılamamışken an itibariyle disko kralında söylediği söz; bir nevi laf esprisi.
( bu program karakolda biter. )
sınavın başlamasına 2-3 dakika kalmasına rağmen inat ve ısrarla kafayı kaldırmadan, hızlı hızlı son kez ders notlarını gözden geçirmek suretiyle yapılan hareket. amaç, son dakika tekrarıyla fazladan bir soru yapmak, makus talihi yenmektir.
- bugüne kadar işe yaradığı pek görülmemiştir.
- arada kafa kaldırılır, gözler tavana dikilir, sesli tekrar yapılır.
- sağda solda bulunan garibanlar da gaza gelecek, hacı sıçtık, dur iki de ben bakıyım bari düşüncesiyle notları karıştırmaya başlayacaklardır.
- notlar okundukça kafa karışacak, ya ben hiç bir şey bilmiyorum, hepsini unutmuşum düşüncesi bünyeye hakim olacaktır.
- asistanlar sınıfa girip, sağa-sola; sen kalk öne gel, sen arkaya, sen ..tir git diye esip gürlemeye başlayınca son dakikacı da teslimiyet bayrağını çekecek, sessizce notları bir kenara bırakacaktır.
biraz sonra ev kirası tadında gelecek olacak hesabı masaya oturduğu andan itibaren sezen, bu yüzden ne yediği yemekten keyif alabilen ne de ortamdaki eller havaya moduna ayak uydurabilen, hiç olmazsa masaya geleni gideni takip edeyimde araya fazladan bir şeyler yazıp hesabı şişirmesinler diye düşünen adamdır. Genelde;
- büyük ihtimal hesaba gözü dönmüş bir şekilde itiraz edecektir. ( fazladan eklenen tek bir bardak kolayı sildirmek için kafayı-gözü yardırmayı göze alabilir. )
- tek kuruş bahşiş vermeyecektir.
- oturduğu yerden mekan sahibinin bir gecede kaç lira kazandığı ile ilgili fanteziler kuracaktır. ( masa başı 500 kalsa 30 masa var çarp öff öff öff şeklinde. )
- aylar-yıllar sonra bile o akşam kim ne yedi-ne içti ezbere sayacaktır.
- ödenen hesabı telafi edebilmek amacıyla üç çeşit 5 milyonculara uzun bir süre dadanacaktır.
- yerli-yersiz konuyu o geceye getirip, hacı inanırmısın bir bardak birayı ( hem de 30'luk ) 50 milyona satan yerler var geyiğini açacaktır.
40 gün 40 gecedir devam eden amerikan başkanlık devir-teslim töreninde öğrenilen soğuktur. olaylar genelde şöyle gelişir;
haber bültenlerinden washington'a canlı bağlantı yapılır. ekranda paltolu, atkılı, eldivenli bir muhabir belirir. konuya evet washington'da soğuk bir öğleden sonra, insanlar obama'nın yemin töreni için burdalar şeklinde romantik bir cümleyle giriş yapar. o sırada ekranın diğer yarısını istanbul'dan paylaşan anchorman abi de ( ali kırca dün çok yaptı bunu ) bilmem mi bilmem mi ben oraların soğuğunu gülüşünü atar. bu sayede gariban bünye washington'un ne kadar soğuk bir yer olduğunu idrak eder.
( ayrıca çok terbiyeli milletiz yemin ediyorum. bizde cumhurbaşkanı gelir meclise arkasında fraklı bir abiyle, bir yemin, alkışlar, iki top atışı biter gider. )
oubamaııa ( yazarken bile ağzım yamuldu ) şeklinde duyulan ilginç telaffuz. murat murathanoğlu'nun houston rockets yada lary richard derken ağzının aldığı şekli anımsatmaktadır. ( ayrıca dikkat ettim barrak'ı dümdüz söylüyor. aynı hassasiyeti ön isimde de göstermelidir. artık onu söylerken ağzı-burnu n'olur tahmin edemiyorum. )
her berbere gidişte mutlaka karşılaşılan, kadrolu tiplerdir.
- sıra gasp eden zalim tip; saatlerdir oturmak istediğin koltuğa dükkana girer girmez oturuveren acımasız adamlardır. ( berber tarafından abi o senden önce gelmişti, yandaki büfede sırasını bekliyordu şeklinde durum izah edilir tabi ki olan gene sana olur )
- gazete okumaya gelmiş tip; dükkana sırf gazete okumak için gelmiş, arada berber çay ısmarlarsa keyfi iyiden iyiye artacak tip.( her seferinde berber tarafından o abi sırada değil, sen gel çok sıra yok açıklaması yapılır. )
- benimkisi sakal diyen tip; gözüne kestirdiği yiğitlere benim ki sakal, çok sürmez sıranı verirmisin diyecek olan tip. hepsinin de hayati işi vardır, mutlaka hemen sakal traşı olmaları gerekir.( asla sıra verilmemeli, çok ısrar edilirse berbere müdahale et de kurtar beni bakışları atılmalıdır.)
- saç ıslatmaya gelen yavşak tip; dükkana girmeleriyle çıkmaları bir olur. illa o el musluğa uzatılacak, jöleye abanılacak, saça şekil verilecektir. şekil verme işleminden sonra aynaya hepsi birden o bilindik bakışı atarlar. ( he canım süper şekil yaptın, çok güzel oldu.)
gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan, içinde bol bol abartı,yalan-dolan barındıran, ilerliyen yıllarda hatırlandıkça amma da sazanmışız birader nasıl ağzımız açık dinlemişiz dedirten bilgilerdir.örnek vermek gerekirse;
- erkeklerin ortalama penis uzunluğu 25 santimdir.( bilemedin 22 aşağısı kurtarmaz. )
- kadınlar anal ilişkiye bayılır. ( mahallenin en güzel kızı da anlatan abiyle anal takılmaktadır. )
- genelevler çok nezih mekanlardır. ( anlatan abinin sevişmesine bayılan ve sırf bu yüzden ondan para almayan bir sevgilisi vardır. )
- bir gecede durmadan 5-6 kere ilişkiye girilebilir. ( cinsel ilişki miktarına posta denir ve anlatan abi büyük ihtimal geçen gece 10 posta gitmiştir. )
bizim sahip olduğumuz hızla karşılaştırıldığında dudak uçuklatan cinsten rakamlardır. (japonya 93,7 Mbps, Fransa 44,2 Mbps ve Güney Kore 43,3 Mbps. ) abd'de 8,9 Mbps imiş ve evet amerikalılar gece gündüz ağlamaktaymış bu ne la çok yavaş diye. sana ne desem türk telekom bilemiyorum ki ?
(bkz: ne diyem mahmut mu diyem)
çorlu'da kısa dönem olarak askerlik yapan anayasa mahkemesi başkanımızın oğlu, yemin töreninden sonra kaymakamlığa ait resmi araçla kışlanın kapısından alınarak konuk evine götürülmüş, burada bir müddet kaymakam ve valiyle sohbet ettikten sonra evci iznini kullanmak üzere ayrılmıştır.( kışlanın içerisinde de patetes falan soydurmuyorlardır heralde )
edit: yanılmıyorsam kendisi şu an sözlükte de online. zira çok sinirlenmiş,tepki olarak seoviliğe başlamıştır. zahmet etmesin kaymakamlıktan yazı işleri müdürü falan ayarlansın, kendisi yerine müdür eksilesin benim entryleri. )
çok güzel anlaşıyoruz, çok kafa dengi adamlarız, beraber eve çıksak harika olur, ortamdan ortama akar, makara yaparız düşünceleriyle birlikte yaşanmaya başlanılan bekar evinde, kısa bir süre sonra meydana gelecek olan gerginlik, hır-gür neticesinde kanlı-bıçaklı olma durumudur. sebepleri genelde;
- eften-püften şeyler birikip bardağı taşırır.( bulaşıkları gene yıkamamışsın, çöpü hep ben mi atacağım v.b )
- kankalardan birinin ev kirası- elektrik faturası v.b. gibi giderlere ortak olmaması, para istenildiğinde hafız valla zor durumdayım, sen beni idare et, önümüzdeki ay söz gibi bahaneler ileri sürmesi.( ne önümüzdeki ayı it 6 ay oldu 6 ay )
- evin yol geçen hanına çevirilmesi, önüne gelen adamın eve getirilmesi.( ne akraba kalır tanışmadık, ne de ahbap.)
- vize-final gibi kritik dönemlerde, içeride ders çalışan arkadaşı zerre kadar iplememek, sabahlara kadar gürültü yapmak.
- banyo-tuvalet gibi ortak alanları keyfince kullanmak.( sağa sola attırmak, ortalıkta kıl-tüy bırakmak. )
- kışın ortasında eve kız arkadaşın gelmesi. ( meali sen çık, dolaş;kıçın donsun )
dikine değil yanlamasına kestiğin elmanın içindeki kusursuz yıldızı bana gösterdiğinde seni severdim;öğle vakti yazı masamın üzerinde oraya kadar nasıl geldiğini anlayamadığım bir tel saçını gördüğümde ve birlikte çıktığımız bir yolculukta , tıkış tıkış belediye otobüsünün tutunma demirlerine sarılan öbür eller arasında yanyana duran ellerimizin birbirine ne kadar az benzediğini kederle gördüğümde,seni kendi gövdemi tanır gibi , beni terk eden ruhumu arar gibi ,birbaşka kişi olduğumu acı ve sevinçle anlar gibi severdim,severdim seni;nereye gittiğini bilmediğimiz bir trene bakarken yüzünde beliren esrarlı ifadeyi ve kederli bakışının tıpatıp aynısını,bir akşamüstü sürülerle kargaların çığlıklar atarak çılgın gibi uçuştuğu bir saatte,elektrikler birden kesildiğinde evimizin karanlığı ile dışarısının aydınlığı yavaş yavaş yer değiştirirken gene esrarlı ve hüzünlü yüzünde ben gördüğümde kapıldığım o çaresizlik acı ve kıskançlıkla severdim seni.
alıntıdır.
facebookta ki son kandırmaca, yutturmaca.Yersen...
facebookta arkadaşınız olmayanların yani herkesin profilini görmek ister misiniz?Bunun için aşağıdakileri yapmanız yeterli.
1)Tüm arkadaşlarınızı davet edin.
2)Tüm arkadaşlarınızı davet ettiğiniz tespit edilince size yollanan linkten Zetas 0.8 programını indirin.Program otomatik olarak facebookta kurulacaktır.
3)Ve artık istediğiniz gibi istediğiniz kişinin profileine bakın.
NOT:Eğer tüm arkadaşlarınızı davet etmezseniz sistem çalışmaz!
------------------------------------------------------
davet etmeyi bilmeyenler için
1. adım gruba insanları davet etdeyin
2. adım listedeki herkesi seçin
3. adım yolla deyin
sınavdan önce hiç çalışamadım ya kesin kalıcam deyip, sınav sırasında haldur-huldur kağıdı doldurduğu halde tek satır kopya vermeyen( kağıdın üstüne başkası görmesin diye abanmaları çok ünlüdür ), sınav bittikten sonra kaç bekliyosun sorusuna 40-45 o da en iyi ihtimalle diyen sinsi kişilik.
edit:başlık üstüme kalmış.
hava buz gibi soğuk, günlerden pazar ve uyku çok tatlıyken, geceden yağıp biriken karı görmesiyle birlikte kadınlarda oluşan ve hiç bir suretle dizginlenemeyen istek. dışarıyla kast edilen öyle kapı önü, karşıdaki park falan da değil mümkünse karın 1 metreye yakın olduğu, ayı ve kurt kardeşlerin de kartopuna eşlik edebileceği nezih ormanlık alanlardır genelde. oturalım sıcacık evde, girelim battaniyenin altına döne döne film izleyim, olmadı ben sana bir çay demliyeyim şeklindeki son derece makul öneriler hiç bir suretle kabul edilmez, öldür allah dışarı çıkılmak istenir. illa o kardan adam yapılacak, kart-kurt yürünecek, eller ayaklar morarana kadar geri dönülmeyecektir. çok fazla romantik-komedi filmi izlenmesinden kaynaklandığını düşündüğüm bu istek karşılanmazsa akşama kadar dır-dır edileceğini bilen tecrübeli kurtlar çaresizlik ve teslimiyet duygusu içerisinde belgrad ormanının yolunu tutarlar.
Sevişme sırasında yaptığı her hareketten sonra ah-oh diye bağıran,ülen hadi kadını anladık da sen nerenle sevişip bu kadar zevk alıp anırıyorsun, bir erkek seksten bu kadar zevk alabilir mi sorusunu akla getiren adamlardır.( Türkçe versiyonlarında evet evet diye bağıranları görülmüştür ki insanda ekrana dalıp iki tokat atma isteği uyandırırlar. )
içinde binbir tane devre olan, sağından solundan kablo fışkıran, bozulması halinde döne döne garanti belgesi arattıran, elin japonunun-almanının icat edip piyasaya sürene kadar milyon dolarlık yatırım yaptığı teknoloji harikası bilumum elektrikli aleti, zerre kadar mühendislik eğitimi almamasına, tek kelime yabancı dil bilmemesine, aletin kullanım kılavuzunun kapağını kaldırmamasına rağmen bozulması halinde şak diye tamir eden dehalardır. Genelde;
- problemi anlatır anlatmaz; gısa devre yapmıştır abem, devresi yanmıştır abem şeklindeki giriş cümleleriyle teşhisi koyarlar.( pek yanıldıkları görülmemiştir. )
- yıldızlı tornovida denen aletle çözemeyecekleri sıkıntı yoktur.
- çalışırken ağızlarından sigara düşmez.
- tamirat işlemine rağmen sorun devam ediyorsa asla pes etmezler. tekrar ve tekrar denerler.( .mına godumun aleti, çalış ebeni z.kerün nidaları eşliğinde )
- problemi çözdükten sonra aletin kullanımı ile ilgili ( kullanım kılavuzunda asla yer almayan) pratik bilgiler verirler. ( gece pek çalıştırma, açtıktan sonra az bekle gibi )
- asla para almazlar.
bütün apartmanlara gizlice yerleştirildiğini düşündüğüm, her an arıza çıkartmaya meyilli apartman sakini. Genelde;
- evlatlarının hayırsızlığı, kocalarının ise çoktan ölmüş olmasından dolayı yanlız yaşarlar.
- gece kaçta eve geldiğinizi, eve hangi kızları attığınızı, kaçta zıbarıp yattığınızı tüm ayrıntılarıyla bilir ve bunu tüm mahalle ile paylaşırlar.
- en ufak bir gürültüde tepki verip rahatsız olduklarını çok yaratıcı şekillerde gösterirler.( kalorifer peteğine terlikle vurup dan dan dan diye ses çıkaranları görülmüştür. )
- en çok eşşek kadar adam olup hala bekar olmanıza şaşarlar ve ısrarla ne zaman evleniyorsun sen sorusunu sorarlar.
- arada hal-hatır sorup, üzerine bir de bayramlarda şeker alıp giderseniz sizi çok severler.( ufak-tefek şeylerden mutlu olmayı çok iyi bilirler.)
Ali Kırca ve ekibinin her gece ama her gece bıkmadan-usanmadan zerre kadar haber değeri taşımamasına rağmen haber bülteninde ısrarla ve defalarca yer verdikleri konulardır.
- suda doğum; aman ne rahat, sakın normal doğumu aklınızdan bile geçirmeyin, çok canınız yanar teması işlenir. az sonra suda doğum yapacak anne adayıyla röportaj yapılır. ( çok heyacanlıdır, ilk doğumudur vs. ) uzman doktor suda doğumun çok sağlıklı, çok rahat olduğundan hiç bir tehlike taşımadığından bahseder. her seferinde nurgül yeşilçay'ın nejat bebeği ( ulen ezberlettiniz bana çocuğun ismini )suda doğurduğu söylenir.( fonda kayahan'ın e bebeğim e şarkısı çalar. )
- ev almak için en uygun zaman; atv'deyken morgıça doymamış-doyamamış olan ali kırcanın son takıntısıdır. bir tane emlakçı eşliğinde 3 oda bir salon mümkünse göl manzaralı bir ev gezilir. ev çok güzel çok şahanedir. üstelik çok ucuzdur. kaçırılmadan alınmalıdır. ( fonda sinir bozucu bir melodi vardır. )
- her şey dahil tatil; özellikle yaz aylarının vazgeçilmezidir. antalya'da her şey dahil ultra lüks bir otel müdürüyle birlikte gezilir. otelin tepeleme dolu açık büfesi gözünüze sokulur. havuz başında yatan rus güzeller sizi beklemektedir. ( fonda sertap erener'den tatildeyim çalar. )
- show haberle yemekteyiz; bir ev hanımı bulunur. 5 çeşit yemek yaptırılır. hangi malzemenin kaç lira olduğu, kaç liralık doğalgaz harcaması yapıldığı tüm ayrıntılarıyla verilir. ( fonda artık ne denk gelirse çalar. )
- ucuza oranızı buranızı düzeltin; bu aralar en gözde konuların başında gelir. yaşlı bir teyze estetik ameliyat yaptırmış 15 yaş gençleşmiştir. teyzenin önceki ve sonraki resimleri birer birer gösterilir. uzman doktor burada da haberin olmazsa olmazıdır. ameliyatın hiç bir riski olmadığından, üstelik çok ucuza yapıldığından bahseder.( dün akşamki bültende estetik ameliyat için düzenlenen bir altın günü gösterdiler ki sözlükçü yeminle koltuktan düştüm. )
gazetecilerin niçin belediye başkanlığına adaysınız sorusuna dua holding başkanı olan zatın verdiği cevap. hangi parti, hangi ilçe olduğunu haberin sonuna yetişmiş olduğum için kaçırdım ama aynen şu diyalog geçti.
soru:
- efendim niçin başkanlığa talip oldunuz?
el cevap:
- arkadaşlar biliyorsunuz ben dua holdingin sahibiyim. bende ciddi manada dua holding var.
( kendisine başarılar diliyor, üç ihlas bir fatiha gönderiyorum. )
Ceza olsun ( karnesinde zayıf yoktur. ), çalışsın eve para getirsin ( ailesinin hali-vakti yerindedir.) maksatlarının dışında yazları kitapçı, eczacı v.b. hafif işlerde azcık ezilsin, burnu sürtsün diye istihdam edilen çocuklardır. ilerleyen yıllarda birer aslan parçası olacak bu çocuklar;
- Küçük yaşta edindikleri sorumluluk duygusu sayesinde daha güçlü olurlar. (Ota-boka kırılıp annelerinin kucağında ağlamazlar. )
- Para kazanmanın ne kadar zor bir şey olduğunu bildiklerinden genelde tutumlu olur, müsrifliği sevmezler.( Babasına kendisine istediği cep telefonunu almadı diye küsenine pek rastlanmaz.)
- bir işe yaramanın insana verdiği mutluluğu çok erken tadarlar.( yetişkin olduklarında depresyon-panik atak gibi illetlere yakalanmazlar.)
- çalışıp bir şey üretmenin ne kadar zor olduğunu bildiklerinden insanlara değer verir, yapılan işe saygı gösterirler. ( hiçbir şeyi beğenmeme, yapılan her işi eleştirme şeklinde tezahür eden ve özellikle ergenlerde görülen dünyayı çözdüm ben abi triplerine girmezler.)
- Hayatın sadece okuldan ve okuldaki başarıdan ibaret olmadığını bilirler.
- Daima kazandığı ilk parayla anne-babasına bir hediye alır varsa kardeşlerine harçlık verirler.( o hediye hep saklanır ve nasıl bir heyecanla verildiği, kaç paraya alındığı, hediye paketinin şekli gibi tüm ayrıntılarıyla ve tabiî ki benim oğlumun adam olacağı o zamandan belliydi nakaratlarıyla, dost meclislerinde uzun yıllar anlatılır. )
- kafayı koyar koymaz uyuyan tip; her koşul ve ortamda uyumayı becerebilen rahat adamlardır. ( sadece molalar da çişe kalkmak için uyanırlar.)
- ölümüne cam kenarında oturmak isteyen tip; kafayı cama vermeden yolculuk yapamazlar. ( aralarında biletleri koridor olsa bile inat ve ısrarla cam kenarı olduğunu iddia edip, bu uğurda kafa göz yardıranlar vardır. )
- muavinle arkadaş olmak isteyen yalaka tip; 2 top kek fazladan yemek yada çaya bir şeker fazladan alabilmek için muavinle türlü diyaloglara girerler. ( genelde açılış cümleleri sizin işlerde zor be abi şeklindedir.)
- molada sona kalan tip; otobüsün kalkıp gitmesi zerre umurlarında değildir. rahatça yer-içer keyiflerine bakarlar.( 50 kişiyi beklettikten sonra hepsi aynı gülümsemeyle otobüse binerler. )
- durmadan su isteyen tip; 5-10 dakika arayla muavinden ısrarla su isterler.( nedense mutlaka bende alabilirmiyim diye ona eşlik eden saz arkadaşları olur.)
- durmadan ipod dinleyen tip; 10-15 saatlik yolculuklar da bile kulaklığı çıkarmadan ölümüne müzik dinleyen tiplerdir.( o ipodların nükleer enerjiyle çalıştığından şüpheleniyorum. )
