şeker gibi adam ya. mükemmel bir burun, inanılmaz bir ses ve güzel şarkıları var! adamın içinde bulunduğu ve kötü bir olan şey yok. gece gece aşka geldim yine..
(bkz: nothing without love)
(bkz: just give me a reason)
(bkz: carry on)
tesettür bölümü yapmışlar, bir bakayım dedim. tesettürlü kadın diyor ki örtünerek kendimi muhafaza ediyorum bunu ayetler ışığında yapıyorum falan. soruyor kadın da ''kendinizi neden muhafaza ediyorsunuz?'' diye. cevap vermiyor soruya ayetler ışığında falan diyor tekrar zırvalıyor bir şeyler.
''Çocuğunuz başka dine yönelirse ne yaparsınız?'' şeklinde bir soru geliyor ona da yönelmez islam dini her boşluğu dolduruyor falan diyor çocuğa seçme hakkı da verilmiyor.
''Kendi isteğinizle mi kapandınız?'' sorusuna da ailemdeki herkes tesettürlüydü ama ben lise 2'de kendi isteğimle kapandım diyor.
Müslüman olmayan arkadaşı olursa da tabii ki arkadaş olurmuş ama onu islam dinine yöneltmeye çalışırmış müslümanlığı anlatırmış.
bu itici kadını çok aradınız mı ya gerçekten?
aynı anda bin tane şey düşünüyorum şöyle olsa ne güzel olur böyle olsa ne kadar mutlu olurum falan diye hayaller kuruyorum sonra neredeyse hiçbirinin bu ülkede pek mümkün olmadığı aklıma geliyor ve gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalıyorum.. suratıma çarpıyor resmen.. sonra normal hayatıma geri dönüyorum.
pis bir mağdur edebiyatı bu ya. muhalefet partisinin başkanına yumruk atan barbarı tutup mağdurmuş gibi göstermeye çalışan saçma sapan bir zihniyetin ürünü. ülkede her şey ters çok enteresan.
halden anlayan insandır. herkes bu tarz şeyler duymak ister bu insanlar günde bilmem kaç saat çalışıyorlar bin bir çeşit insanla muhatap oluyorlar bazıları hiç çekilmiyor.. hayat yeterince zorken birbirimizden bir teşekkürü esirgemeyelim diye düşünüyorum arkadaşlarım.
muhtemelen bu kadar hakareti hak etmeyen kızdır. hepimiz her haksız olduğumuzda direkt olarak farkına varabiliyor muyuz hepimizin kendimizce kendimizi savunurken sebeplerimiz yok mu? bizim de hep kendimize sebeplerimiz var birbirimize tahammül etmeyi öğrenmeliyiz..
dinine çok bağlı insanlara hep bir ön yargım vardı yani hayatlarımızı bu kadar farklı yaşıyorken nasıl birbirimizin anlam dünyasında barınabiliriz çok bilemiyordum ancak sonra üniversitede ilk defa dindar bir arkadaşım oldu. bayağı ciddi ciddi zaman geçirmeye başladık derken şu an kendisi en yakın akadaşlarımdan biri ve ben gerçek müslümanlığın onun yaşadığı şekilde olduğunu düşünüyorum. herkese yardım eder, kimse hakkında aman o şöyle aman o böyle şeklinde yargılarda bulunmaz kolay kolay, dinin yaratıcı ile insan arasında oluğunu her fırsatta söyler ve evet katil değil ve meyilli de olduğunu sanmıyorum.
korku kültürü korkma eyleminin bir kültür haline gelmesiyle oluşur. insanların motivasyonları korkudur. bu korku hali hane içi otoriteden başlar; öğretmenden korkma, iktidardan korkma, aşık olmaktan korkma vs her türlü şekle bürünebilir. siyasetçilerin korku unsurları içeren söylemlerinde, sağlık sektöründeki sağlığa zararlı yiyeceklere sürekli bir yenisinin eklenmesiyle, insanların artık bağ kurmaktan ve başkalarına güvenmekten bu denli çekinmeleriyle yansımaları çok kolay bir şekilde gözlemlenebilir. bu kültür kendini özellikle şu zor zamanlarda iyice hissettirmektedir..
kirli zihniyetlerin, yobazların, cahillerin ve şerefsizlerin saldırısıdır. bu ülke neyi görmek isterse onu görüyor. iktidarın teröristlerle olan onca anlaşmalarına onca halkı aptal yerine koymalarına kimse hiçbir tepki göstermedi şimdi kılıçdaroğlu'na saldırıyorlar. siz ne biçim insanlarsınız ya yok mu bir deliğiniz girin orada pis pis yaşayın yeter artık çektirdikleriniz. kutuplaşmaysa kutuplaşma siz yarattınız kutuplaşmayı. saldırıyı yüzsüzce övüyorsunuz bir de evet arkadaşım demek ki aynı şeyi istemiyoruz hiçbirimiz. adamların oğulları çürük raporlarıyla hiçbir b.k yapmadılar hiçbirinin yüzü bile yok ya terör kelimesini ağzına almaya. bu adamların köpekleri gelmişler muhalefet partisinin genel başkanına saldırıyorlar or.spu çocuğu genelkurmay başkanı da bu linç girişimini ''mesaj'' şeklinde dile getirip meşrulaştırmaya çalışıyor. polis desen çok tatlı müdahale edemiyorlarmış şehit yakını diye. bıktık sizin cahilliğinizden de yobazlığınızdan da nefretinizden de.
zihniyetimizi değiştirebilirsek neden olmasın ki? kadınlar erkekleri sevgili olmadığı takdirde takılınacak tipler olarak görmedikçe ya da erkekler kadınları ''belki bir gün..'' umuduyla yanlarında tutmadıkça gayet mümkün.
tam olarak bahsedilen nedenlerden dolayı kedi severler. kedi sana kendini sevdirdiğinde ya da kucağına gelmek istediğinde kendini seçilmiş hissedersin, istemedikleri bir şeyi asla yapmazlar. sevgim kabardı gideyim kedimi uyurken sevmeye çalışayım da sinirlensin bana.
öncelikle yalan yanlış ''göt'' adlı bir kaynaktan atıyorsunuz bu bir. ikincisi de diyelim ki evet oldu; siz sanki çok mu karşısınız böyle şeylere. emine erdoğan çıkıyor bilmem kaç bin dolarlık inci kolyesiyle tüketim kültürümüzü gözden geçirmeliyiz diyor e o first lady tabii takacak diyorsunuz, adamların bir günlük menüleri titizlikle hazırlanıyor inanılmaz bir yaşam var orada sonra biz şöyle halka aşığız hepimiz biriz edebiyatı yapılıyor ve siz bunların sizin paranızla yapılmadığını kanıtlayamıyorsunuz. nasıl bir his bu? salın artık şu adamı.
bunu yaparken eş zamanlı olarak twitter'da ne olursan ol yine gelcilik oynamaktadır. bir kere de samimi olun, bir kere de dediğiniz yaptığınızı tutsun. konumuzun bir kere de gereklerini yerine getirin.
hayata dair tüm gayelerini, hislerini ve motivasyonlarını o istediği fotoğrafları elde etmeye yönlendirir ve buna göre davranır. hiçbir şey onu yolundan saptıramaz, yavaşlatamaz.
+napıyorsun?
-oturuyorum ya moralim bozuk biraz bugün kötü bir gün geçirdim sen napıyorsun?
+iyiyim ben de oturuyorum napayım bir fotoğraf atsana şu an nasıl görünüyorsun merak ettim.
cevap çok iyiyim, çok hastayım, çok harikayım, çok fenayım vs. ne olursa olsun yine aynı şeyi diyecekti..