ofisteki iş yoğunluğundan gece yarılarına kadar, hatta sabaha kadar çalışan kişidir. uykusuzluk ve yorgunluk artık alışıla gelmiş ve vücut bulmuştur kendisinde. beyninde toplu katliamcasına hücreler ölmesine rağmen hala entry girmeye çalışır. ayrıca hafta sonu da çalışmış olmanın verdiği dayanılmaz ağırlık mevcuttur. yetişmesi gereken işler çocuğu gibidir. hiçbirini ayıramaz diğerinden.
şöyle bir bakarsak (#12318173) bu entry'siyle evde kalmış olduğunu,
(#12372048) bunla güldürürken düşündürdüğünü,
(#12364045) bu entry'siyle de obez olduğunu düşünebiliriz.
gayet kendinden tanımlı olan başlığımıza, daha önceden tasarladığımız entry'yi giriyoruz efenim.
alkollü iken ağızdan çıkan abartılı laflar, uçlara savrulmuşluğumuzun (o ne lan) bir kanıtı adeta.
mesela 'öpjem valla öpjem' diye salça olan tanıdığınızın yanına 24 saat sonra gidip 'ya birader dün soldan öptün sağ taraf yetim kalmasın ver bi alt dudak bakim' dediğinizde kan çıkar alimallah.
peki neden muhabbet yarım kalır çünkü müsait bi yerde sızılır, uyku bastırır, salya akar. artık muhabbet yarım kalmıştır ve yarım kalması en iyisidir.
yazarların amatör ya da profesyonel anlamda yaptığı çalışmaları aşikar edeceği müessese.
paylaşmak istenilen icraat buraya eklendiğinde, yazar ilham verici eleştiriler, yorumlar alarak yeni icraatlere daha motivasyonlu ve kamuoyu araştırmasını yapmış olmanın verdiği dayanılmaz hafiflikle yelken açabilir. (diye düşünüyorum ben)
icraatten kasıt: hobi, iş güç.
mesela; hamurunda ressamlık vardır yaptığın resim, tutan iddaa kuponu, 10 numara gitar çalıyorsundur yaptığın ses kaydı, tiyatro oyuncusu isen oynadığın oyundan bir bölüm, stilistsindir tasarladığın elbise, okuldan mezun olmuşsundur diploma, vs.
evet. musun ayrı yazılır, 50 karakter sınırının gazabına uğradı biraz.
+ hiçbir baskı altında olmadan selma ile evlenmeyi kabul ediyor musun?
- başka seçenekleriniz var mı
+ nasıl anlamadım
- selma terbiyeli, uslu, okumuş kız dediler. bi arkadaşın tavsiyesiyle karar verdim aslında. başka alternatifleri de görüp değerlendirmek isterim açıkcası.
+ evet, bir desti izdivaçın daha sonuna geldik. damadı dövebilirsiniz.
çünkü; bir yazarın karması her zaman yazarın kişiliğini ön plana çıkarmayabilir. her ne kadar bir şakirtin insanlıktan çıkmış olmasına şaşırmıyorsak, ya da bir objebi'nin, bir bifincancay'ın ulu'luğuna şaşırmıyorsak da sırf nickinden veya karmasından etkilenip, o düz adamı ya da nihilist arkadaşı okumamazlık yapmamalıyız. şimdi 3'a sınıfından ömer arkadaşımızın şiirini dinleyeceğiz. :)
dost dost diye nice çağından bir adım öndekilere sarıldım
benim sadık yarim düz adamdır
beyhude nick altı doldurdum, boşa eksiledim
benim sadık yarim düz adamdır
eksiledim maus ile
ayar verdim nick altına klavye ile
gene çaylak karşıladı hoşgeldin mesajı ile
benim sadık yarim düz adamdır.
sene 2005. caddede yürüyorum 70 yaşlarında falan bir amca durdurdu beni.
amca: a
ben: b
a: oğlum buralarda kokoreç yapan bi yer var mı?
b: var amca aşağıda birkaç yer.
a: şimdi aşağıya kadar yürüyemem, git al gel de beraber yiyek.
b: (çattık) amca bu saatte ne kokoreçi, ayrıca ben kokoreç yemem mirkelam dinlemem vs.
a: ya tamam o zaman sen yemessen bana al sana zahmet. (yaramazlık yapmış çocuk edasıyla)
b: tamam amcacım alayım canın sağ olsun.
a: yalnız tuz olmasın içinde (işte burda anlamalıydım mevzuyu)
b: tamam sen bekle burda 10 dakkaya gelirim ben.
a: geldin mi oğlum? sana da zahmet oldu vs.
b: (yok gelmedim amca yoldayım daha, ayrıca evet bana da zahmet olmadı değil) afiyet olsun amcacım. hadi bana müsaade...
a: bi çay içmeden vallahi olmaz evladım
b: (olmaz deme oldururuz) gitseydim amcacım ya işler güçler vs.
a: gel otur bakayım şöyle sen kaça gidiyorsun, "memet amca" de baban tanır beni.
20 dakika sonra konuşurken, konuşurken amca birden öksürmeye tıksırmaya başladı bayılır gibi oldu, bayıldı.
panik içinde ne yapmam lazım diye düşünüyorum.
ve aklıma "yalnız tuz olmasın içinde" repliği geldi! ne yapacağımı şaşırdım. hay hafızamı s.keyim nasıl unuttum tuzu. adam ölecek benim yüzümden yusuflardayım aga.
40 yaşlarında izbandut gibi bi abi koşa geldi, oğluymuş
o: baba! baba! noldu sana duyuyo musun beni
b: valla abi birden bayıldı ben de anlamadım ühhüü
elindeki kokoreçi görür ve;
o: kokoreç mi yiyodu burda? babam bypass ameliyatı geçirdi o'na yasak bu tarz yiyecekler.
o an sanki kokoreçi ilk defa görmüşüm yüz ifadesiyle "ne kokoreç mi? o da nedir, yolda görsem karakola götürürüm" demek geldi içimden. valla bilmiyorum abi, ben bi ambülans çağırayım. diyebildim. insan unutabileceği şeyleri iyi belirlemeli imiş.
not: memet amca ölmedi. kalbimizde falan değil lan bildiğin yaşıyo işte. iyi bir yazar olursanız siz de bir gün memet amcayı görebilirsiniz. lakin kokoreç almayın, hobi olarak kalp krizi geçirebilen bir yapıya sahip.
atatürkü taşlamaya yeni başlamışlar için faydalı tavsiyelerdir.
- hani rte vs atatürk, fettullah vs atatürk gibi karşılaştırma yapıyorsunuz ya, kendinizi kısıtlamayın free your mind maliye bakanıyla da kıyaslayın, mahallenizin muhtarıyla da.
- kulaktan dolma bilgiler edinin, abilerinizden başkasını dinlemeyin tabi.
- açıp da nutuk okumayın. bu adam neler yapmış ne devrimler gerçekleştirmiş şeklinde soru işaretleriniz varsa derhal kovun aklınızdan. fikret kızılok 'un atatürkün hayatını anlatan belgesel tadında bir devrimcinin güncesi albümünü sakın ha dinlemeyin.