aklınızda var ona bu önyargıyı ters düz edecek bir yaşanmışlığı paylaşmakta zarar görmüyorum.
bir acil servis önü. herşey gayet olağan. sıradan bir gün gibi. sigara içmenin kapalı ortamda ifşa edilemediği bir zaman dilimi. 5 dakikalık vaka arası verilen molalarda donuna kaçırma riskin varken, dolu mesanenizi görmezden gelip , o sırada nikotinin kana karışmasını tercih eden bir kaç arkadaş acil servis önünde sigara içme telaşındayız.
acil servis ekibi o sırada 112 komutadan "darp sonucu yaralanma" vakasını beklemek için dışarı çıkar.
hayırdır hacı mevzu ne?
abi darp deniyor bilmiyoruz
çok mu kötüymüş , ne diyor ananos?
erkeğin elinin ağırlığına bağlı, bakıcaz!
o sırada ambulans gelir. götün götün acil servis kapısına yanaşır ama ambulans ekibi sanki araçtan hasta değilde gelin indiriyor havadadır.
ambulansın arka kapılar açılır.
sedyede bir erkek kafa göz malafat, inler vaziyette.
yanında süper minisi , rugan kalem topuk çizmeli, 3. derecede travestiden bozma sese sahip bir kadın. bir elinde sigara , diğer elinde miller.
acil tıp teknisyeni "hanımefendi ben oksijen var içerde sigara içmeyin demiyor muyum yeeaa" diye çıkışır kadına. ama kadında öyle bir hava var ki ; bu söyleyen acil tıp teknisyeni değil dersin başçavuşun beygiri mualesi çeker vaziyetti.
adam sürekli ulan bilmem ne yaptığımın karısı içeren küfürler sıralıyor .
kadın şişeyi kaldırıp yetmedi mi ulan yediğin dayak deyip yürüyor. güvenlik görevlileri kadını tutuyor. zor şartlarda çalıştıkları çok belli . çünkü; göğüs kafesinden itina ile taşan göğüsleri güvenliğin ağzına girdi girecek.
o sırada içeri alınırlar. ağzıyla , poposu yer değiştirmiş adam acil müdahale odasındadır. hastane polisi kadını sorguya alır.
o sırada sigara içen ekipteki erkekler "abi karıya bak ya birayı şişeden içiyor" şaşkınlığındadır.
hastane polisi kadından ifade alma telaşındadır.ama kadındaki tek telaş elindeki lark'ı bitirip içerde yatan o denyo herifden parasını almaktır.
polis memuru; hanımefendi bırakın şu sigarayı ve birayı elinizden de sorularıma cevap verin.
kadın hastane koridoruna cezası 26 tl olan izmaritini atar ve rugan çizmelerinin olduğu kuş kadar ayaklarıyla söndürür. elindeki bira şişesiyle adamı dövmekten içmeye vakit bulamadığı çok belli. çünkü daha kapağı açılmamıştır. ceketinden çıkardığı çakmak götüyle bira'nın kapağını açar ve diker kafaya; dersin içtiği arıtılmış terkos suyu, dersin elindeki gazı kaçmış 2 haftalık kola. dersin elindeki, elindekinin allh belasını versin bu bildiğin alkol oranı %4.7 olan miller.
şişenin dibini o değilse sanki onu izleyen sigara içenler ekibi görmüştür.
a:abi o içtiği bira de mi?
b:valla eğer o biraysa bu kadın değil olm.
c:napıyor lan o?!?
a: bitirdi çöpe atıyor m,!
anemi tabanlı bir inceleme yapmak biz tabiki aşk'a meyelli kul işi değil, onu hipokrat üzerine and içmiş adamlar yalasın yutsun.
biz aşk tabanlı çalışalım.
o üşüdüğünde it gibi titrereken ceketinizi çıkarıp "bunu al" demeyi becerebilecek kadar malca sevdalanabiliyoruz bazen.
üşüyen sevgilinin ellerini göt deliğine sokup ısıtmak diye tevatür bir cümle üretti aşk algısı piçlikten geçen bi kaç hacet gurusu. hadi diyelim aşk geçmedi ömrünüzden, akıl dağıtılırken şemsiyeni açık unutan sol elini..s.....! ya da seni bir köşede unutan o tanrıyı.
sırtım üşüyor dediğinde sevgili, onu göğüs kafenizle ısıtmayı deneyin.
iclal aydından tut, müge anlı, panter emel, komşunuz alev hanım, ancelina juliye ve dahi tüm bilim kadınlar bu muameleyi aşk yapmak sanır.
kadın için aşk bir sanrıdan öteye geçerse eğer, sizi tanrı sanır.
herneyse;
uzun yazılar hiç bir sözlükte okunmaz algısını bana hatırlatan karmamı örnek gösterip kısa kesiyorum.
buradan çocukluk aşkım ender'e evde unuttuğum önlük yakam yüzünden 500 öğrenci önünde yiyeceğim dayağa gönlü razı olmayıp bana birgün boyunca erkek yakası taktırıp , okkavlı tokadı da kendisi yiyebilen aşkından ötürü teşekkür ediyorum.
erkekler kadınların bu küçük sırrını bilene dek kullanım hakkı açısından oldukça ikna edici bir cümleydi. ama bunu hangi destursuz ispiyonladıysa allahından bulsun!
kadın milleti olarak sen uğraş , didin "lan çamura yatacağımız bir cümle bulduk evraka!"diye çıldır sonra bunu kullanacağın karşı cinse yıllarca uygula. medikal sektör farmakolojiyi altüst etsin baş ağrısı için bire bir haplar üretsin rengaren.!yut yut yut dur. sonra geçmiyor ki meret girdi mi hüsnü de ,adamı uyut derin bi oh çek ardından.
sonra birgün uyan bu dogmatik sırrı tüm evren öğrenmiş! yenisini bulana kadar en iyisi buydu oysa.
manitalı hayatın imkanları bu kadar höşgörüsüz kullanıcak bilseydik bu sırrı "ay erkeklerle gizlimiz saklımız olmasın" diyen o kadınlara söylemeden geçer, bir şişeye tıkar , tıpayıda basar nil'in azgın sularına bırakırdık ve bir sır böylelikle sonsuza dek sır olarak kalırdı. 2 kişinin bildiği sır sır değildir böyle böyle öğrendik.
ama ne yaptınız, neydik ne hale geldik kısmında biraz eyleşelim(tüm riskler aşşada)
hüsnü artık baş ağrısına inanmıyor.
en başta, sol yanından azgınlığını elden bırakmadan giren hakiki migrenin karizması yerle bir.
ve erkek bu cümleyi duyar duymaz fonetiğine aldırmadan hemen bir intikam kara cüceliğine bürünüyor .ulan melahat elbet birgün olur seninde canın çeker. son söz bu!
acınacak onca insan varken; maykıl ceksın, beyonce, benten,edvırd culluen, kemal kılıçdaroğlu ile aynı sahnede boy gösteren insan oluyorsunuz bi adanda. ah melahat yalan söyleme lan bari acıdım sikmiycem lan tamam gibi bir alt ediş cümlesi ile baskın bir zigot oluyor erkek o anda. ne oldu senin hayatta varolan baskın karakterine?.. tırt!
işin özü;
hani aklı olan hatun şu sözcüğü etmesin miğdem delindi delinecek dahi desen boş. başka şeyeler bulun ama en iyisi olsun.
aksi takdirde ;siz hala bu cümle ile oynaşmaktan kaçamayı yeğliyorsanız adam akıllı bir erkek çıkar "ulan başınan işim yok zaten" derse edecek kelam, girecek kaygan küçük delik bulamazsınız siz ama erkek bulur.
su akar yatağını bulur , kervan yürür anacım, bunu bilir bunu söylerim.
işin tuhaf taraf; seksi de yaka silkmeyi de havvadan öğrendik.
Masallara girerken develeri ve tellalı koycak yer bulamadığımız anlar olur ya hani. işte öyle bir girişle karşınızdayım şuan.. zira yaşadığım şeyin bir masl olmasını Allahtan niyaz edecek kadar gerçek üstü olmasını dileyeceğim bir anlık duygu durum bozukluğu yaşadım.
Yaşınız kemale falan erince kendi denginiz olan insanlarla akşam oturmaları falan düzenliyorsunuz. Bu çok partili ortamlarda en az iki aile bulunması esası güdülüyor. Balkonda semaver çayı falan yaıpılıyor, okeye dördüncü arama zaruriyetiniz yoksa ,"ben okeye dönüyorum , gelicem" gibi saçma kaş göz hareketleri belirliyorsunuz.
Kadınlar çay ve pasta ikramı evresinde dedikodudan bir dem alıp çıkıyoruz falan.
işin esası gelenektir ki o akşam oturmalarına boş elle öle şeyini sallaya sallaya gidlimiyor, pasta, tatlı, yani yedikçe sıçalım kategorsine giyecek malzeme eşliğinde o zile basıyorsunuz , aksi takdirde arkanızdan " bak böyle ev oluyor bunlar 2. arabayı alıyorlarmış" gibi cümleler dillendiriliyor. Evet evet o az önce masada kikirdediğiniz insanlar böyle kahpelik edebiliyor.
Gerçi biz sektörel olarak yüzsüz bir camiayız arkadan söyleyeceğimize yüzüne yüzüne yapıştıryoruz. Tam böle cicilerimizi giydiğimiz esnada telefon çaldı arayan Çingen pazarlığından oldukça iyi anlayan bir arkadaşım. "arz ne yaptınız , ne ettiniz, çıktınız mı? gelirken baklava alsana" lan pastane 4 adım ilerde yüzsüz dedim. O sırada telefon çoktan kapanmıştı çünkü kendisi 1 dakikası 30 kuruşa denk gelen cimri tarifesine üye.
Bu hazin diyalogtan takriben 10 dakika sonra ben pastane önündeyim. Girdim içeri , şundan lütfen, bundan lütfen,( bu niye pahalı, çünkü hağiği entep fıstıklı) böyle camekana dayanmış bir parmak yönlendirmesi ile en pahalı tatlılardan karışık yaptıryorum. Niye en pahalısı? paşa dölü ya da Kütahya dükü değiliz ama bir makara sarılma olayı oluyor ki aylarca sürüyor. "ay arz geçen biz bi tatlıyla gelmiş püüğğeeaaşşşss" şeklinede bişey! Sana insan diyenin diyorsun ama ..boş..- noktalı yerlere her türlü sıçmıklı hakaret gelebilir-
Böle pastaneci çocuk şeker şeker hazırlıyor bunları bende duvara asılı tablolardan sanatsal çıkarımlar falan yapmaya çalışıyorum..aha o da ne.. keşkül yiyen 18 ile 20 yaşına yakın iki sevgili. Lan dedim içimden ev bulamayıp pastane köşelerinde köşelerinde sürünmek bu herhalde. Toplumsal fraktür lan dedim içimden yazık!
Kız: okul bitince yurtdışı diyorum ama annem bana çok düşkün.
Erkek: sadece annen mi? Bence bir düşkün daha var etrafında göremeyiyorsun..
Kız: saçmalama Tuğrul daha tanışalı 3 gün oldu!?
Buradaki düşkün öle bi söylendi ki; bir parti lideri duysa 4 yıllık mangal kömürünüz bedava kardeşim, sana bu zekaynan sakatlık maaşı da bağlarız falan diyecek. Bende 350 grlik zümrüt bulmuş uyanıklığı var böle kıçım kıçım yaklaşıyorum acaba ne malzeme toplarda tespit sıçarım diye. Tabi malzemesi bol ivedikle aşkına el konulması gereken, kendisi çoktan kaptırmalı bir erkek var…
Erkek: 3 gün deme yeaaa!
Kız : ama üç gün?!
Erkek: sen onu bi de saniyeye vur bakalım . bak bakalım o 3 gün kaç saniye ediyor. Bol rakamlı bişey çıkar(hahahaha nasıl da kızı siktim, nasılda yolunun yataktan geçtiği kur yaptım)
Kız: bana göre hala 3 gün. Abartacak kadarda birbirmizi tanımıyoruz. Ciddi olacaksan oturalım değilse kalkalım.
Erkek: hımmm demek öle tamam ciddi olalım(sıçtık cümlesi)
Kız dişli çıktı tabi. çocukta sandalyeyi altımdan alın bana sokun. ben bu durumu hak ettim çaresizliği. kız da ,böle sikerler temalı bir kaşık tutuş falan, olunmaz tavırlarla etrafı seyrediş. Çocuğun üzerinden 40 yıl geçse atamayacağı bir acı burukluk. , bir Emrah kaşı takınmalar falan.
Bi '' Melehat sokma beni müşküle ;gel seninle kaşık sallayalım bir tabak keşküle..'' sendromu falan.
Benim tam tamına 27 tl verdiğim bir kilo karışık tatlı hazırdı .
ama aklımın kaldığı bir tabak keşkül ve orada , arkamda öylece bıraktığım o çift ve geleceği fırtınalı geçecek gibi gözüken aşklarına ne olacak merakı kaldı.
taşikardım olanca azgınlığında.
depresif halim uçurumdan atladı atlayacak.
göz altlarım son 24 saatir vişne çürüğü.
kulaklarımda sürü çınkırağı.
kalp desen deli
ruh desen bakire kıvamında
ben bir yatakta kör kütük öldüm doktor.
ellerim buz ağustos sıcağında.
şu mehtaplı gecede bir muayene masasında ölecek iş miydi?
kahrolası nefesime kaç deccal oturdu bilmeliyim doktor.
bak genzime yine aç lokması sokuldu.
ölüyorsam bilmeliyim doktor.
bugün ağustosun 16. günü mü?
bu hormanal yapı taşı bozukluğu şuan adını dahi hatırlamadığım ve bir hafta elele dolaştığım bir sevgili edindirmişti bana. te lisedeyken.
hayır yani sadece kızların olduğu bir lise öğrenim hayatım vardı ben o erkeği nerede buldum ve sadece pazarları izni olan ben bir hafta onunla elele nasıl gezdim?.
bu demektir ki ;demek ki atıyorum.
insana limon yemiş suratsızlığından tut, likörlü çikolata yemişde çakırkeyif olmuşsun ama götünden haberin yok böle yavşak yavşak gülüyorsun kılığına sokar.
bu değişim insanı kılıktan kılığa sokar.
ne olur?
size bi zıkkım olmaz .olan etrafınızda size yarım metre yakınlıkta duran ve adına kazazede diyebilieceğimiz insan ırkına olur.
ben nikah masasında bu ruh haline bürünen insan gördüm..
ne kaymakamı mk! ama ben felsefe mezunu adamları çekici bulurum diyen bir arkadaşımın medeni cesaretimden dolayı medineliğini yaptığım birgündü.
tamam kızım şimdi kıyılsın nikahın. nikahta keramet vardır , yarın keçiboynuzundaki bal emerek bitirir sonra boşanırsın. felsefe mezunu çok türkiyede dedik.
ama git şimdi o hatuna de ki sen bunları bunları dedin,iftira der!
"ay bi daha dünyaya gelsem yine kaymakam beyle evlenirim "diye demeç veriyor her yıl 30 ağustos'da umumi alanlarda.
böyle teşekküllü bişey işte. öl desen ölmüyorda meret.
bu halimden dolayı "ay çok kararsızsın canım" dendi ama benim teşhisim değişken ruh haliydi kimse bilemedi.
ben tam ruh halimi değiştiriken, işte allah tarafın bir silkilenme geldi geldi ,toparlanıyorum bi yüzüme su çarpıyorum , omuzlarımı geri ileri yapıp aynada kendime bakıyorum, acı yok acı yok diyorum.
yer gök aşkla hinlik potansiyeli yüksek kadınları,
yaprak dökümü ile ağlak emekli kaymakamı,
çakıl taşları ile üniversite kazanamayan aklı havada gençleri,
kara şimşekle konuşan arabaları,
ve dallasla entrikayı sevdik.
ve tüm bunları dizilerle sevdik.
türkan saylanı ve masum aşklarını, zekasını, bilim kadını havasını, kardelenlerden balerin yetiştirme sanatını,
misyoner çakallığı da severiz.
sevmem demeye pek hakkımız yok gibi , yönetmen ve senarist iyi ise ve yapımda ay yapımsa sike sike severiz.
tanım; ikna odalarının duvarlarını inleten zorba bir kadını sevdirmek için çekilmiş 4 sezon izlesen bitmeyecek kırmızı rujlu emektar kadının iç burkan dizisi.
soluğum kesilerek izliyorum her bir hamlenizi. dehşete kapılmak için çok nedenim var..(tenzih ,üstüne alınmayan herkes içindir)
sadece üzerinizde kısa eteğiniz varken, merdiven altından bakılınca götünüz gözüküyor sanıyorsunuz ama ben götlüğünüzü görebiliyorum. boşuna elinizle kapatmayın.
evliliği kurtarmak için doğurduğunuz çocukları, aşkı kurtarmak için taktığınız kopçası bir türlü çözülemeyen adi pazar malı sütyenlerinizi de biliyorum. oysa yangında kurtarılacak kadar muhtaç ilan edilmiştiniz siz. okurken boğuluyor musunuz? o halde tüm kadınlar filikalara!
dışarı çıkarken paçası çamaşır sulu pijamalarınızı yatağın üzerine fırlatıp , marlin morro'a bile taş çıkaracak dolaba sıkışan tahrik malzemeli giysilerinizi ,sırf güvelenmesin diye her tahrik eyleminde giydiğinizde biliyorum. bilsem ne yazar ,size özgü nazım hikmetin bile üşenmeden yazabildiği şiirleri okuyup gülüyorum. üç kelimeyle tav edilebileceğiniz çözülmüş hepsi bu. methiye değil hiç biri, ironiyle bezenmiş birer ayar . hala gülüyorum. götüm yoruldu ama bıkmıyorum.
evlilik teklifi lüks bir restorantta gerçekleşsin ümidiyle yanıp tutuşuyorsunuz ama hepiniz evinizde kurubaklagillerin en hakikisi kuru fasulyeyi iştahla kaşıklıyor ardından, ossura ossura uyuyorsunuz. ertesi gün ,bu halinizi unutup ,uyurken sevgilinizin sizi izlemesini bekliyorsunuz.
erkeğin kalbine giden yolun domalmaktan geçtiğini varsayıp, domalıyorsunuz ve prostatınız yokken zevk çığlıkları atıyorsunuz. oscarı hak ediyorsunuz ama sikilip atılıyorsunuz işte. dönüpte arkanıza olm kolaysa gel ben seni götten sikiyim diyemiyorsunuz.
porno sektörü kadında her gün yeni bir delik açmaya çalışırken, duyarsız kalmıyor destekliyorsunuz. çünkü;;sevgilinizin koltuk altınıza kamışını sokup gidip gelmesini elzem sayıyorsunuz. seks karşılıklı keyif almaktır ha! koltuk altında varolan g noktanı sokiyim.
erkeklerin penis boyu sendromu sizinle başladı . ne kadar uzun o kadar zevkli ahahahaha.. bunu sahiden mi söylüyorsunuz. a...dan sokulup ağzından çıkacak büyüklükteki bir şeyi nasıl bu kadar keyifle emiyorsunuz. vajen yolu nereye gider biliyor musunuz? doğduğun yere. ama siz ağızdan doyuyorsunuz. kendi sümüğünüzden bile tiksinirken, erkeğin spremini sırf yeşillik olsun diye mi yalayıp yutuyorsunuz.
ya şeye ne demeli,penisini kamçı gibi kullan, döv beni? üç kuruşluk aklı olmayan taze, o yüzünüze değiyor diye sıpa masajı mı yapıyor sanıyorsunuz.
kırmızı rujlu modern kadınlar; modernlik kaç para veriyorda, kendinizi peşgeş çekiyorsunuz. oysa hayat tutması yaşıyorsunuz . o boyalı sarı saçlarınız lavaboya kusmuğunuzla birlikte düşen ,sarışın saçlarınız var ya onlarla birlikte sahte duruyorsunuz.. insan kendine bu kadar sahtekarlığı bir arada nasıl yapar ? sahi vajen kıllarınızı da, sarıya boyatıyor musunuz?
siyasi simgeleri taşıyan kadınlar; sizler kaç inancı, kaç masumiyeti boğazlıyor kurunun yanında yaşı da harlandırıyorsunuz? oysa görmeli tüm insanlar. türbanın altında duran o suratsızlığa sürdüğün pudraları, vişne rengi dudak boyalarını, endamı yerinde enerji veren turuncu farlarını. her dua'ya amin demeyi seninle unutuyoruz inan. o örtüyü çıkarıp götüne sar. bari yaftlamalara yeni bir çığır açılsın.
kadını bedenden ibaret saydıran kadınlar;hovunuz kaç seksten sonra iner? abi hiç çıkmadan beşş/ iliğime kadar emdi yosma/ bunu duyunca gururlanıyorsun de mi? oysa sen bir kıraathane masasında referansla öneriliyorsun.
bu kadar olmanız yetiyor mu sahi.. doyumsuzluğunuzu doyuracak neler yazılmalı bilmem.önünüze kaç methiye atılmıştı ve mutluydunuz oysa. tühh , bak kırıldınız şimdi. sevişince geçer, ağlamının sırası mı şimdi?
benim midem kötü ,sizin hızınızı kesmiyim şimdi.spontanmış gibi herkese yedirdiğiniz hikayelerinize devam edin.
ben bundan sonrasını, manzarının keyfini çıkara çıkara gidicem ..
kısacası; yola katırlarla devam edicem.
kemiksiz bir dile konu olmayacak kadar sıradan günahlarım
tükrüğümle söndürdüğüm anestezik küllerim
bir yoğun bakım odasında, baş parmağına yüklediğim özlemlerim
şahane görünen övgüye değer basitliklerim
dilimi yakan ince belli patavatsızlıklarım
üryan doğup , üryan ölen kefensiz anlarım
derimi yüzen acılarım
tenimin mazur gördüğü damla damla terlerim var.
benim saç baş yolduran genç ölülerim
renkleri göz kamaştıran insomina haplarım
diazem günlüklerine konu olan ve kellesi tez elden vurulan çığlıklarım
genzime oturup kalan masal anlatışlarım
iddanameleri boş zarflı zaman aşımlarım var.
benim sevaba yakın mahsumiyetlerim
bacak aramdan akan ölü çocuklarım
boyun ölçüme uygun urganlarım
ağız tadı kaçmış kabusa dönük rüyalarım
gölge oyunlarından dem vurmayan dilsiz duvarlarım
köşelere kendini inatla bağlayan ,örümcek ağlı inançlarım var.
benim yenildikçe güreşe doymayan yiğitliklerim
suyunu soyuma çok gören asi nehirlerim
sinek kaydı pürüzsüz aşklarım
artistik puan verdiğim otopsi raporlarım
varış zaman imkansız kilometre hesaplarım
aşayişi berkemal kılan teselli yöntemlerim var.
benim dört kitaba sığmayan vaftizlerim
ceddini hatırlamayan tozlu hafıza raflarım
yarına düşürülen ölmeye yakın cemrelerim
geleceğe haricen sürülmesi müstehak hayallerim
ve şifa niyetine defoluşlarım var.
çok uzatmaya gerek yok. aslına bakarsanız her ikisi de "sev" emir kipli.
sevdiğin zaman sevgili olmak zorundasın, bu dayatma yoluyla büyüyen annelerden genetik yolllu geçişler mümkün. bunu görmekteyiz. hanginiz sevgilinize "en çok kalçalarını sevdim" o yüzden seninle birlikteyim diyebiliyor gözünün içine baka baka .hem de bir restorantta. ancak ve ancak ılık bir sevişme sonrası yatakta, o da o gün böyle bir şansınız varsa. bu durumda bir kızla sevgili olabilmek için ancak ve ancak yanaklarını şefkatle sıkabilirsiniz, vahşi haliniz birkaç ısırık olur o da çok liseli edebiyatı gibi durur. niye kız diyorsam artık.
biraz erkelerden dem vuralım.. sevgi ve sevgili paradoksunu erkek dünyasından ele alalım.
sıkışmış ,araftan farksızdır akılları.
çünkü; erkekler kadınlar gibi değildir, rahim kokusunu tatmış, anneyi sevgili bellemiş ve yolun doğrusunu bulmuş varlıklardır. o yüzden ayrılınca onların rimelleri akmıyor.. baaağnnuueee beenniii bırraaaakkktı diye çayır çeşme, dolaşmıyorlar. çünkü kadın sevmeyi ilk rahimde öğreniyorlar. dayanıklı tüketim malı gibi, salla vur duvara hiç mühim değil. haklıda kereta..
mesela onlar için sıradan bir kadınla sevişmek kadınlardaki gibi değildir. mantık ve kuram şöyle yürür erkekte; benden hoşlanmazsa yatağıma girmez. ki bu fahişe bile olsa. erkelerdeki bu megoloman dürtünün devreye geçiş sürecine hayranım. penisimi sevdi, yoksa böyle inlemezdi. yani; birini sevmek için sevgili olmaya, sevişmek içinde sevgili olmaya gerek yok erkek lugatında.
ama kadın öyle mi? eyy zarif ve fettan varlık. toparlan kıyamet kopacak!
toplumsal güdülerle yol alan varlık..biri sana dokundu diye nikahı basmak zorunda değil hatta sana futbol sahasına sığacak sayıda çocukta vaadetemeyebilir. biri sana evlenme teklif etmedi diye bu seni sevmediği anlamınada gelmez. pembe panjurlu evini boka buladığım için üzgünüm ama sevmek dediğin herkese hastır. bir yerde herkes sevgilidir. mevzu sevmekse bir çocuğua göre anne, bir inanclıya göre tanrı sevgilidir hatta iyi bir çalışansanız patron sevgili bile yapabilirsiniz.
paradoks denen hadise en çok tanrı, sonra da bu aşk meşk davasında yorgun düşer.
belkide;bu yüzden sevgili gözümüzde tanrı gibidir .
ben ne eşşekler tanırım, salt semeri altın diye \"adam\" muamelesi gören ama ben sana sevdalıydım bildiğin gibi değil. it dalaşı atışmalarımızı,haysiyetten yoksun kontrgerillalarını, şizofreniye yenik düşüp aldanışlarını ve o apış arasıyla eşdeğer ölçüdeki beyinsizliğini özlemiyor değilim. özlüyorum. bugun günlerden sonbahar, sensizlik bakıyorumda pek sikimde değil. yatak , döşek yatmıyor, mideme iştahsızlığı henüz öğretmiyorum. kan akış seyrim hala aynı .kısacası ne yapacağını bilmez halde değilim.biliyor musun level atlayan tacizler düşünüyorum senin için. sadece ağzına tükürmekle yetinmeyip işemek istiyorum. bildiğin gibi değil yeddi ceddine ellemek istiyorum.tatminsiz, güvensiz ve sürekli beyin amcıklanması yaşatan bozgununa kalınbağırsak posamı sıvamak istiyorum. senli hallerimi şişirilmiş bir balona benzetiyorum ve o balonun havasını anüsünde söndürmek istiyorum. aşk habercisi kılığındaki deccal, her geçen gün senden olabildiğince nefret ediyorum. sen bu mektubu okurken sanırım ben götümden pireler uçuruyor olucam.
satırlarıma son verirken sevgili mahluk, etken maddesi kof çıkan ilacını kusmaya gidiyorum . sensiz ölmüyor, soluk soluğa diriliyorum.
erkekliği kanıtlama ve kadınlarla başetmeyi öğreniyim derken varolan detayların tümü.
(tenzih üzerine alınmayan herkes içindir, ince eleyip sık dokumamış, hatta genelleme yapılmamıştır)
çok küçük yaşlarda sendroma itilen tek cins .
daha 5 yaşındasınız ve aile büyüklerinin ,göster olm amcalara pipini ile başlayan bir girdaba giriyorsunuz. o yıllarda eğlenceli gözükebilen bu hadise çok şeyi değiştiriyor ve sizler en değerli uzvunuzu penis olarak belirliyorsunuz. ama kadınlar zekayı ,penisten daha elzem sayıyor ve piç erkekleri tercih ediyor. kadınların bi şey bildiğinden değil ,hazıra konmalarından kaynaklanıyor. çünkü; her kadın kendisinin yerine düşünen adamı daha çok tercih ediyor ve o kutsal kasesini kullanabilen her dişi sizi maymuna çeviriyor . rızaaaa uuwww sevgilimm beaan çok acıktım. sana makarna pişirebilirim! oysa anneniz rıza çöpler dökülecek evladım dediğinde girecek delik arıyorsunuz. sahi hangi kadın sizi doğurdu? bunu ayırt etmeyi ,hangi ölçerle tayin ediyorsunuz? erkekler ağlamazdiye bir şarkıya kurban ettiğiniz bir vicdan harbi yaşıyorsunuz. yok olm ağlamıyorum gözüme duman kaçtı repliğini en delikanlığı olduğunuz zamanda bile çekinmeden dillendiriyorsunuz, oysa tanrı sol tarafına koyduğu o şeye biraz su damlasıda yüklemişti, sırf gerekli durumlarda ağla diye. rimel akma sorununuz bile yokken niye bunu böğüre böğüre yapmıyorsunuz? oysa kadınlardan daha güzel ağlıyorsunuz.
dizi filmlerde sevgilinizin ağız suyunu akıttığı esas oğlan oluyorsunuz bir anda, beyaz atkı takıp, siyah diz üstü paltolarınızla gördüm sizi bir ara .deli yürek sen meğer nelere kadirmişsin. neyi değiştiryorsun beyaz atkınla bilmiyorum ama sevgilin seni öpreken esas oğlanı düşleyecek kadar dudaklarını kullanmayı iyi biliyor. yetiyor mu ?yetmiyor. dedimya ,kadınlar kukla adamı değil, kuklalaşmayı seviyor.
siz olmadan dünya dönmüyor havanız yok mu? işte ona tiltim. sevgiliniz narçiçeği renginde dudaklarıyla karşınızda kahve yudumluyor , bir anda telefonunuz çalışıyor, ya şirketten ararlar ya okuldan. arayanlar nedense sizsiz bir iş yapamacak kadar mal insanlardır ama sizinle aynı işi yapıyor ya da aynı bölümü okuyorlardır. bu durumda olan ,senin telefonla yaktığın beyin bytlarına oluyor. sahi bu safsataya kaç kadın inanıyor.
sevgiliyi eve atma aşaması var ki, evlerden ırak . boş bir ev bulup sevgili atılıyor. canım gülümlü hoş sohbet en fazla yarım saat sürüyor, sonra penisiniz sadede geliyor. kız "oouuum olmaz "dediğinde bekaretin gereksizliğini açıklayan ilahiyatçı bile oluyorsunuz. sonra ne mi oluyor? tamir edilmiş kızlık zarlı hatunlar gene size düşüyor.
sahi bu tanrının sizi pandikleyen gizli eli olabilir mi?
eski sevgilimle anal yapardık diyip, dişi olmadık zamanlarda kıskançlık sendromuna itiyorsunuz ve tanrının kini en çok yüklediği bu varlık önünüzde domalıyor, can havliyle dişi dişi inliyor. sonunda ne oluyor? penis ucunuzda varolması muhtemel domates kabuğu. ve tüm hayaller suya düşüyor.anal seks hayal ama bel soğukluğu alışkanlıkla eş zamnalı gerçek oluyor.
şu sürekli cüzdanında prezarvatif taşıyan tipler; haberiniz yok olm, onun son kullanma tarihi var ve geçiyor. sizin diliniz karı sikerken , sikiniz oruç tutuyor. sence kaç kadın bunu geviş getirmeden yiyiyor? d) hiçbiri. oysa ağzıyla kamışınıza prezervatif takan dilberler her gece sizinle uyuyor. seninki gerçek gibi gözüken halüsüne haller. rüyan hep kamyon deviriyor. bunu yaparak beynin eşşeklik ediyor.
tam anlamıyla becerenleriniz yok mu, tabi ki var. yana döne kadın doğumcu masasında dölünü kazıtmaya yelteniyor. kürtaj cinayet değilmiş?sikiyim en hassas yerinden belanı. hemoroidini pandiklenesice, onun kalbi var ve atıyor. sahi, ölü çocuklarınız kanalizasyon dışında nereye gidiyor?
bir de kıskanan tipler var ki, işte orda dur. dışarı çıkma bugun necla, kafamı bozma. oldu sevgilim, sen ne dersen o. halbuki bir bilsen ,sadakat aptallıktır tezini kaç kadın yazıyor. sen neclam sıcak evinde benim aramımı bekliyor derken, neclan olmadığı kadar dişi haliyle sanal ,reel yazılıyor. sik boğaz etme sendromun, kafatasının ön fontonelinde iki boynuzun çıkmasına neden oluyor. neticede olan sana oluyor. necla'ya arada bir giren çıkan oluyor ve bundanda haliyle keyif alıyor.
ben aslında diye başlayan o cool ve karizma havalarınız yok mu, en çokta kadınlar orda gülüyor.entel takılmalarınız, ağzınızda bir pipo eksik halleriniz, kitap arkası kelimeleriniz ve nargile içmeyi elitliğe bağlayışınız, işte burda her şey sıfırı tüketiyor. eve gidince sanki her an röpteşambır giyecek dantel lugatınız ve kristal bardaklarda yudumlanmak için sizi bekleyen sek viskileriniz var . mına koyim sizi bekleyen tek şey ,rengi atmış pijama niyetine kullandınız t-shirtler ve kıçında paşabahçe yazan bardaklar ve gazı kaçmış içecekler. sahi lordum hafta sonu av için müsait misiniz? atları hazırlatayım diyorum.
ben hiç bir erkeğe benzemem edalı hallerinin ise yanından bile geçilmez, neyi inkar ediyorsunuz, hepinizin şifreli birer dosyası var porno arşivi yapıyor ya da porno sitelerinin amına koyuyorsunuz. neticede olayı hep erekte olmuş penisinize bağlıyorsunuz. eşşeği sağlam kazığa bağla derken atalar hiç bunu kast etmemişti.
sevgiliyi tuvalet önünde beklemeye ne demeli, azami 10 dk!. hesaba dökecek olursan , abi bu nasıl bir mesai!. üstelik elinde kırmızı deri çanta, oysa o karizma bir dilber uğruna böyle gavur malı gibi tüketilmemeliydi. sevgilini tuvallete becerme olasılığı olacak tek şey sifonun tutma yeri, o da elleyince kalkmıyor, penisin gibi.
götünüz yemediğinde kaçma halleriniz ise tam bir komedi; ben sana layık değilim düzmecesi. ee sevgili ,buna ne zaman karar verdin? genelde uzun zaman öncedir. o halde dün gece götünü yaladığın bu kadın değil miydi? nedir şimdi bu ajdar ezikliği.sana yetemem , beni zorluyorsun ,çünkü sen zorsun. kaç kadın götüyle gülüp, hamleni geçmişine eksi puan olarak ekliyor. letal dozu bilmeyen gözünüze sokiyim.
holiganım, bak çılgın atıyorum diyenler için; futbolcuların adını soyundan daha hızlı sayıyorsun.arda sinemle paraları zilli barda götürürken sen magandalığınla kodesi boyluyorsun.tek kurşunla 3 can alabiliyorsun. 3 kuruşa it kırkacak pozisyondayken ya maç biletini ihmal etmiyor ya da idda oynama hastalığına yakalanıyorsun. abi galatasaraya nasıl koyduk ama geyiğini döndürürken kendine hiç adil davranmıyorsun. evde karı zoruyla salata yaparken, elindeki bıcak eşşeğin sikine kelebek konmuş gibi eğreti, döner bıçağını gayet ergonomik bir aletmiş gibi tutuyorsun.
bu zamana kadar gördüğüm en idöl erkek babamdı, o da üvey annemin,kocacım çocuğun altına bak dedğinde bitti.
sizi severek okuyan , izliyen, sırt dayıyan, uyuyan ve sizinle olmak için can atan onca kadın varken, biraz zaman harcadıktan sonra başağrısına neden olan penisinizle var oluyorsunuz.
kısacası; kadınlar için yeni bir çığır açın, tıp bu baş ağrısına çözüm ürettiği ağrı kesicelerin bir işe yaramadığı hissine kapılıyor. sırf kamışınız girecek bir yer arıyor diye dişi en geçerli bahaneyi üretiyor yani başı ağrıyor. çözümsüz kalan tıp sizin yüzünüzden bilim adamlarını işten kovuyor.
siz göbeğinize milyonlarla ifade edilen sprem attırırken, ben aspirin içmeye devam edicem.
kısacası; kese kağıdı bulup nefesimi ve midemi kontrol edicem , olmadı kusmaya yeltenicem.
dört kitaba sıvmayan delikanlılığınızı sünnet ediyorum.
minnet borcu: bu yazıyı yazmamda emeği geçen sevgilisini 100 şiş darbesiyle şişlemeyi öğrenecek olan fioana'ya, tüm bencilliklere, legal sömürülere, teşekkürle...
kusurlu sözcüklerimin yarattığı darpan ben mesul değilim.
onu hakeden siz beş dakika sonra keseceği koyunun kafasını okşayan kasap psikolojisindeki insanlarsınız.
80'lerden itibaren düzenlenen tüm türban veyahut başörtüsü eylemleri ki buna boğaz köprüsü zinciri eylemi de dahildir, tüm kadınlar coplandı. çünkü ;o dönemlerde orak çekiç sembolune tapan siyasetçiler modaydı. yani polis amcalarınız işçi haklarını savunanlara cop takarken bu kadınlara elma şekeri dağıtmadı.
çelişiyorsunuz; kadın haklarını ihitiva eden entryler giren, tekel işçilerini madur gösteren demeçleri artılara boğulan sizler bir yerde kendi bokunuzda boğuluyorsunuz. gönül isterdi ki ,herkes sahip çıktığı değeri nara atmadan hakedebilsin ama yok.
sizler; döpyeslerinizle, rugan ayyakkabı ve balyazjlı saçlarınızla kariyer basamaklarını yalarken onlar hala eğitim hakkı diyorsa kusurlu sürücü onlar değil sensin yada ben. ne farkeder. burada hangimiz daha çok hak kazandığı mı hesap edelim. çalışan kadın, zeki kadın, kariyer yapan kadın, para kazanan kadın yolunda kullandığınız emniyet kemeri konumundaki saçlarınız kendini süpürge ediyor olabilir.inancında tanrı kavramı belki de yoktur. buna diyeceğim yok o da sendeki fikri fırsata çevirme zekası ama bu kadınların hala adı niye örümcek beyinli?
ki türbanlıya zaten hergün eylem.
başörtülerindeki çatal iğnelerini çözmek için kuytu aramak bu ülkede yapılan baba eylemdir arkadaş.!.
eğitim hakkı diye bağıran yosmaysa lugatınızda onlar, kusura bakmayın sizler de kabutone kumaştan yapılmış laiklikliği üzerine geçirmeyi elzem sayan dayatma laydi ve lordlarsınız.
tanım; önümüzdeki günlerde türkiye genelinde düzenlenecek eylem. o gün başörtüsü ve özgürlükleri destekleyen tüm kadınlar bir kumaş parçasına özgürlük bağlayacak.
birgün(lüğüne) herkes başörtülü olacak.
bdp eş başkanı kayın demirtaş söylemi..
duyunca pişkinliğin bu kadarı diyebiliyorsunuz..
neymiş efendim basın bunu biraz abarttı diye bir demeci varmış erdoğanın..akp'yi geçtim, sayın erdoğanın hitabet sanatını da geçtim ve ben bu söze asılı kaldım.
kürt açılımının ayyuka çıktığı bir dönemde gerçekleşen sekiz siirtli çocuğun , çıplak fotoğraflarını çektikleri bir kız çocuğuna "bize çocuk getir"tehditleri ve bunun üzerine yeni doğan sayılabilecek cocuklara tecavüzleri sonucu ölümler gerçekleşmiş ve bu olay siirt halkı ve devlet tarafından büyük bir hayvanlıkla kamufle edilmiş. içinde bu kadar çocuk geçen bir cümle bu kadar mide bulandırsın belki de türkiye buna ilk kez şahit olmuş.
kendi rızasıyla cinsel ilişkiye giren kızların kafatasına azami 10 delik açıldığı bir kentte modernlik , mezhepsizlik, midesizlik bu kadar almış yürümüş , bu kadar tebrik edilmiş.
devletin bunu sümen altı yapma nedenleri tahminimizden çoktur.
diyelim ki;oy kaygısı, diyelim ki, kürt sorunun lafta bile olsa çözülmeye çalışıldığı bir zamanda birileri çıkıp "soyunu siktiğimin kürtleri, bu tecavüzcü, ensest midesizlere açılım falan yok" kargaşasını bastırmak.şimdi kimse ben ses etmezdim demesin herkes buna yakın bir cümle kuracaktı,gözüm gibi bilirim.
mesele kürtlük değil, soy veya ırkta değil.
bu olay bursada gerçekleşiyor olsa çıkıp "lan en çok top'un çıktığı yerdi burası şimdide sübyan mı beceriyor sübyanlar" denirdi. ve konu gene 2 gün gazete manşetlerinde asılı kalır çocuk onlar der mevzu kapatılırdı ama olay kürtler tarafından gerçekleştirildiği için bu kaosta onları ayakta sikecek bir açıkta bulmuşken daha fazla inletiyoruz mevzuyu o ayrı..
mevzumuz aslında bu değildi.
eş başkanın talihsiz zılgıtı idi ve kendisi de neticeyi sonunda oy'a bağladı.
kendisini bir dönem başbakan seçen siirt'e al işte gör seçtiğin adamı siz birbirinizi elliyorsunuz bu adam basının abartısı diyor. hem basın ergenakonda abartır, tsk'nin eylem planlarında abartır ama toplumsal karakter sağlığı söz konusuysa abartmaz.. izin verelim herkes siz bu musunuz ulan kürt milleti desin ya da siirt adı geçince hanginiz "ulan soyu bozuk kürtler" demedi.
o yüzden kürtlüğü ve kürt halkını savunan eş başkanlar ve sevgili üyeleri;
boynuz kulağı geçti handikapına girmeden oturun ve kendi bokunuzda boğulmak nedir çıkış yollarını arayın..
zira kanıtlanmış pskoloji de der ki; bugun biri tarafından tecavüze uğrayan çocuk yarın beş kişiyi taciz eden çocuktur..
bak mesele siirtteki fuhuş çetesini ortaya çıkaran ve bunları kınayan bir türk polisi ve başbakanı vardı ve dünyada her insan 15 yaşına kadar çocuk haklarından, çocuk polikliniklerinden, çocuk yardımından yararlanır ve işledikleri suça rağmen toplumsal ifşadan uzak tutulur..
Özür dileyecek biri varsa sevgili eş başkan o da sensin.
halkın adına verdiğin onurlu mücadelede yıldızlı pekiyi almak için çıktığın o kürsüde ahlaken bocaladın. yarın oy istemeye giderken siirt yollarında kaldın ...şimdiden söyliyim,sınıfta kaldın..
tanım: ensest ve tecavüz failden madura geçen bir hastalıktır hem öyle bir hastalık ki;kol kırılıyor yen içinde kalıyor..öyle ki bir şehir sus pus ama ip cambazları ayaklanıyor..
haydi herkes sandığa..
semirmiş bir klinik şefi ile çalışmışlığım oldu bir ara.
sırf kaprisinden dolayı bu mertebe ye eriştiğine eminim.her sabah kuaförünün beynini sike sike çektirdiği düz fonü, iki dönümlük arazi bedeli ile ihaleye çıkarılacak boyutta kalçaları da bu seçime etkendir mutlaka.
büyüyünce ne olucan sen ? diye sorsan doktor yanıtını vereceğine adım gibi emindim. çünkü o dönem doktor olduğuna inanmıyordum. bu böyle sıkıştırmış koltuk altına tuğla büyüklüğünde kitapları tıp fakultesinin yollarını aşındırmış ve fakultenin daş gibi kızı'nın kankakası olacak kadar çirkinlik yaratmış biridir, eminim ..net!
hastaya biyoloji dersindeki kurbağa gibi tiksinçsin sender gibi bakan, hastasını konsülte için göstermediği branş kalmayıp hala teşhis koyamayan en sonunda hastayı şifa ile taburcu ediyorum diye ordere not düşen sonra da tıp bile çare bulamadıgerekçesiyle durumu toparlayan biri..büyüyünce çok acayip ..... doktor olur senden dediğim ve zengin bir kocanın kendisini paklayacağı kanısını yıllarca bende mevcut kılan biri..düşünün hala biri..
cebimde visa ,altımda araba tribiyle dolaşan ama arabayı hala geri vitese takarken anasından emdiği süt burnundan gelen , çakma lacost parfüm kullanan görsel yetenekten başkası değildi ama bana göre götünden haberi yoktu ya da ömrü boyunca bir boy aynasına denk gelmemişti...
efenime söyliyim;
gene bu böyle havası yerinde balon göt çapıyla serviste..
sen şunu yap, sen oraya git, sen idrar ver, sen tomaya git diye hastalarını servisten uzaklaştıyor. ne kadar geç teşhis o kadar iyi.akşama kadar hastayı oyala gece istahareye yat kimin ne şikyeti var rüyanda gör yarın gel servise ,buldum sende anal fisssür varde.
tabi bende gene o zamanlarda aynı inançla hayatıma devam ediyorum.. ayarsız şaka şaka değildir bi nevi ur gibi yapışık bende.
valla dedim doctor senden iyi rejisör olurdu..bu attı saçını geri, aaaa neden arz dedi.. dedim komuttan başka bir hikaye yok. her sabah aynı iş, sen tomaya, sen idrara, sen dahiliye'ye diye rollerini maşallah kavgasız gürültüsüz dağıtıyorsunuz..bu mal kendine layık gördüğüm bu aşağılamayı artis havasından dolayı methiye sandı..aramız pek iyi sayılmazdı çünkü ben sürekli ayakta koyduk espirilerini yapar tüm intörnlerin gözünde layd'i havasına girerdim. sonda takamayan doktoru fakulteden mezun eden hocalarına küfrederdim. netekim; hayatımın 16 ay'ı bu hatunun klinik saflığı(şefliği) hadisesi ile geçti. tek amacı vardı koridorda hasta bırakmayana kadar hepsini çil yavrusu gibi dağıtmak..en sonunda bir hasta tüm kliniğin intikamını aldı.."senden doktor değil anca ağdacı olurmuş" dedi. klinik koptu...
bu idealist gözüken ve bir yarrak tutamayan hatun, şeflikten alındı.
yani kısacası bize verdiği tatlı ziyafetleri, kahvaltıdaki çıtır simitleri amacına ulaşmasına zerre fayda etmedi.
şimdilerde iki çocuk annesi, bayan doktordan satılık arabalar satan bir oto galeride şef olmasını umuyorum.
seviyor sevmiyor denyoluklarından ötürü yerde gökte papatya komuyan tüm platonik aşıklara serzenişimdir bu.
son yaprak sevmiyor çıktığında , mına koyim bu da mı gol değil, şeklinde o papatyayı sapına kadar götünüze sokmak istediğiniz müşkül anlarınız olmuştur mutlaka..ama nereye kadar bu serzeniş, mide ağrısı, ense ağrısı. buraya kadar deyin arkanızı dönüp çekin gidin arkadaş..
buradan hayatımın en kallavi itirafını yapıyorum.
ben hiç platonik olmadım(yıllarca kendimi bu şekilde avuttum)..çok istedim ama olamadım. ortaokulda imkansızı deneme başarımı saymazsak tabi.
.türkçe öğretmenim kemal bey, tellerine vurduğu bağlaması, kalın dudakları ve enfes diksiyonu neticesinde türkçe derslerine verdiğim ehemiyetten dolayı rus edebiyatını tarumar edecek hale gelmiştim.türk halk müziğine verdiği gönülden dolayı bende arzusunu kensiyle paylaşıp aşık veyselin tüm eselerini icra etmeye gönül verdim. iş çıkışı babasının dükkanı olan gübre satışının bayiliğini devam ettimesinden kelli ben tüm gübre kokularını analiz eder hale geldim.."ayyy ne güzel kokuyor" dediğim bile olmuştur tüm gübre kokularına.oysa şimdilerde alanı dışında ek işlerle meşgul olan tüm tiplerden nefret ediyorum.milli eğitim bakanlığı türkçe müfredatını 4500 kere yalayan öğrenci olmuştum o yüzden kapağı attığım yer düşük ölçekli bir kolej olmuştu. matematiğe isyanım kemalle başladı, hala isyan ediyorum o ayrı kafadan 4+4 ü toplayamayışımı kendisine borçluyum. karısının saçları kızıl diye hac kınasını saçıma boca edip ertesi gün havuç renginde bir kafayla okula gittiğimi ve neticede kemalcimin bana "kınalı kuzu"lakabını taktığını asla unutmam. o gün anladım ki kına dediğin şey göt'e yakıldığında şık dururmuş.
evet.
yüreğimin döktüğü ter'in karşılığı katiyen bu herif değildir dedim ve platonik aşkı mı o gün terk ettim..
ve anladım ki; "aşk dediğin nasiptir, ayağına kadar gelmişse basittir ,eeee acı veriyorsa haaasssiktir" afedersin.
halikarnasta geçen yaz rastladım size.bu kıvamında yaşıyoruz artık hayatı.
benim düştüğüm metrekare aynı anda deniz gezmiş ve fettullah gülen gibi iki ayrı fikrin soluk aldığı memleketti. ve hiç kimse ben bildim bileli kardeş değildi.
biz sünni idik mesela;
ve babannem yıkadığı seccadeyi alevi köylülerin alışveriş için tercih ettiği nahiye konumundaki köyümüze gelişlerinin fırsatını kollayıp asması ayrı bir faşizimdi. bekli de sünni gururu bu idi. belki de histerik hijyen tutkunu çılgın bir kadındı ben bilemedim.
sonra bir gün alevi köyüne cami yapıldı.imamı olmayan bir camiydi ve alevi halk camiyle ilgilenecekti imam tayin olana kadar. 3 köy yan yana alevi , sünni ve kürt. birer kilometre arayla 3 soy.
sünni ve kürt köylerindeki camiden yükselen ezan sesi müslümanlığa hitap ederken alevi köyünden yükselen ses nihavent makımda ümit besen kadar coşturucu havadaydı.işte o ezanın çıktığı ağız en az babaanem kadar faşizandı. biz o günlerde teker teker ölüyorduk ama ölü yarıştırmak adetten değildi şimdilerdeki gibi, o yüzden susuyorduk. o camiye mi ne oldu 3 ton saman balyasıyla doldu. hak ettiği şey belki de buydu. o camiye harcadığın parayı tuğlayla çimentoyla cem evei yapabilen ustalar mutlaka vardı.
kürtlük.
ayrı bir sistem.ayrı bir kaos.
ben kürt evlerinin birer meclis havasında olduğuna inandım hep. 14 yaşına basan her erkek çocuk fikir sahibi olmak zorundaydı sanki. hayranlığım ilk bu yıllarda başladı. ama o evlerde hep samimi beyanlar dile gelirdi. hiçbir kürt, kürdistandan yana değildi. ulan güneydoğunun neresine devlet kuracaksın kuveyte özenmenin alemi yok diye gerilla önderleriyle daşşak geçilirdi. yani onlar; dünyanın 7 harikasına sahip topraklarda yaşamadıklarını bilen insanlardı ve buğday ambarı olmak bir devlet kurmak için yeterli bir kriter değildi.ben istanbula gönül rahatlığıyla gidebiliyorsam , istanbuldaki de göt korkusu gütmeden tunceli sınırlarını arşınlamalı kardeşim diyeni vardı.işin özü sürekli onay anlamında kafaların sallandığı bu hoş muhabbetlerin sonunda kimse bir kürte kız vermez, kürt kızıyla oğlunun gerdeğe girmesine ;öyle evlat olacağına olmaz olsun derdi. kürtçe konuşmalar sadece dilini bilmeyenlere küfrederken kullanılırdı. Şimdilerde şehit cenazelerinde kürt analardan duyar olduk. artık bir mardinlide bu vatan için ölebiliyor. vatan yahut, tsk!
benim büyüdüğüm yerde insaf , tahammül, hoşgörü gen geçişli değildi. sonradan olma bu havaya hümanist dendi ve kendi soyundan olmayana böyle bakmak benim sol yanımla alakalıydı. peki ne oldu? hümanizm yavşaklıktır ötesi yoktur dendi.
Şimdilerde; bu kaosu hükümet yarattı, sistem haline getirdi. açılımla bizleri böldüler diyen insanların akıllarından şüphe etmekteyim.biz bildim bileli kardeş değildik ama bilmememiz gereken en belirgin ve tek gerçek var ki, gen haritası çıkarılsa emin olun o gen dizilimde her alevide biraz sünni, biraz kürt , her kürtte türklüğe, her türkte de kürtlüğe ve aleviliğei rastlamak mümkün.
Çakmağının gazı olanlar hepimiz kardeşiz türküsü söylesin ama mümkünse bu mahsun kırmızıgülden olmasın.
hayatınıza renk katması amacıyla seçtiğiniz elzem sevgili mümkünse ocak başı ve ayran ve çöp şiş üçlemesinden hoşlanıyorsa bıyık bırakmasın. bıyıksızını tercih edeceğim diye seçiminiz çok da köse'ya kaçmasın.
bikini izi mevcut meme ve göt detaylarını seksi ayağına uluorta sevgilinize göstermeyin bu suni pigment sorunu akıllarda "mal la bu karı" önyargısı oluşturabilir.
askerdeki sevgilinizi beklemek sizi sıkmışsa ve yeni heyecanlara yelken açmak istiyorsanız "aman nasıl olsa duymaz" yargısı ile yola çıkmayın. aksi takdirde yediğiniz muhallebi boğazınıza dizilir hayat haram hale gelir. değil sevgilinin duyması tüm sincan kolordusu duyar ,sümsüğü yersiniz.
ayrıldıktan sonra , maddi değer taşıyan eşyaları " bendeki manevi değeri büyük tüm bunları anı olarak saklayacağım" bahanesi ile tepe tepe kullanın. ve size "cumhuriyat altını"alan sevgililer bulun..
sevgiliniz eğer öküz profili çiziyorsa sığırlaşması için daha çok zaman ve gaz verin zira ezici üstünlük ancak bu halde sağlanır.
yaptığınız dırdırın en az %30unu dinlediğinden emin olun. eğer söyledikleriniz ertesi gün hatırlanmayacak kadar gereksizse dönün kendinizi kendiniz sikin. bu gibi durumlarda uçurumdan atlamak ya da fare zehiri en iyi çözüm.
hesap geldiğinde , "hayatım cüzdanımı evde unutmuşum" gerekçesi ile maddiyat üçkağıdı yapıyorsa götünü satmasını teklif edin. bu hoşuna gidebilir.
tek kelimelik komutlarla yönetmeyi tercih edin. Örneğin, gel, git, ver , al olmadı bürüüüsstt.
ayrılık vesvesini çok içinize almayın. ayrıldıktan sonra; yok sinema bileti, yok su içtiği şişe, yok parfüm kutusu deyip evi çöp eve çevirmeyin. maddi değeri olamayan tüm kağıt küreği ergenekon mevzusundaki gibi yakarak yok edin.birlikte çekildiğiniz fotoğrafların kendiniz olan kısmını ayırın gerisi koy götüne rahvan gitsin abicim.
ayrılık sonrası dinleyeceğiniz şarkılar ulvi benliğinize zuhur edecek etkide olsun. ayrılık sonrası sürekli demet akalın dinleyin kişiyi kendine getiren en iyi sözler kendisine aittir ..örneğin; savururum rüzgara eski aşklarımı biri gelir biri gider.gönlüm sağolsun!.bunalırım.düşünürken yanlış aşklarımı. biri sever biri üzer
hepsi sağolsun!! gittim helal olsun!!!
bir erkeğe 1ila 3 arasında değişen puanlar verin, 1ila 3 arasında gidip geliyorsa eğlenin. 5'in üstüne çıkıyorsa çocuğunu doğurmaya karar verin.
ayrılık sonrası hiçbir şey yiyemiyorsanız çorba için.
kalbur üstü kadınları çekici bulun ama sol elinizi ve ağzınızdaki dilinizle sadece onları becerebileceğinizi unutmayın.
bıyığınız varsa asla ayran içmeyin.
evin muhtelif alanlarına döktüğünüz o kılları yine kendi ellerinizle toplayın zira el sadece 31 için aktif değildir bunu öğrenin.
bamya kadar çükünüzü kamışullah pozisyonunda anlatmayı seçmeyin. örneğin; by_ege30cm.
aklınız laf yapmıyorsa ağzınıza laf yaptırmayın.
bohem postuna bürünmüş adamlıklarınızla şehir efsaneleri yazmayın zira efsaneyi sadece şampiyonluk elde etmiş takımlar yazar bunu asla unutmayın.
kadınlar size bacak arasını sonuna kadar açacak diye laf ebeliğini, karizma duruşu, kol düğmelerini kısacası maddeyi tercih etmeyin. kendiniz olun , masumiyetinizi bir kuku uğruna ziyan etmeyin.
siyasetçilerin çorap ve kravat çıkarmadan sevişmesi size bir ders olsun , sonra vay benim çileli başım demeyin.
aldatılırken yakalandığınız "valla bakıp çıkacaktım" ya da "ben içine girmeyecektim şeyim kaymış"a benzeyen usturpsuz bahaneleri kendinize savunma mekanızması edinmeyin.
erkekliğin sadece %3 erekte bir penise bağlanabilir bunu unutmayın..
böyle çok fresh bir güne uyandım.
kuş cıvıltısı birkaç sabahtır eksik çünkü mendeburlar panjurlarımızı delip yuva yapıyorlar diye alçı sıva ile kapattık..göç etmiş olmaları muhtemel.
kahvaltılar edildi, üzerine türk kahvesi içilip mehmet efendi yad edildi 1952'den beri sürdürülebilir başarısı takdir filan edildi..sofranın toplanması için muhtar beklendi , gelmedi. ve ev ahalisi gene o hazin, gene o iğrenç, gene o münafık espiriyi yaptı ve kanepeye götüyle delik açmak için oturdu..biz yedik allah arttırsın , sofrayı kuran kaldırsın. tabi fırlattım çatalı" ben sana böyle nuktedan espiriler yapma demiyormuyum ulan" dedim..öhhümm..
herneyse ,olay bu değil tabi..
olay kuantum'dan girip aura'dan çıkan bir kişisel gelişim uzmanını dinlemekle başladı. gerçi geliştirecek yanım yok ,benimki amme hizmeti. program böyle , çatal kaşık bıcak , tabak sesleri eşliğinde, kulağım bu dip boyası gelmiş rus asıllı kadınla seyir ederken, benim gene şartellerim attı bi devrim değişti, gözüm döndü
.beni bilen bilir ruslara takıntılıyım şu ara.
elime verseler cellatları olur bedava seri katillik yapar nam yürütürüm.
bu rus'u bıraktım bir kenara yanındaki yüzü yere düşmüş , dişleri tavşan nesline ibret olsun diye yaratılmış diyetisyen kadına odaklandım lehçe dersin rus..mesaj veriyor yaz geliyor diye. sabah domates ye , olmadı 3 tane salatalık bile yiyebilirsiniz, o da olmadı bir bostana girin dayayın marula ağzınızı akşama kadar geviş getirin , zayıflamanın bin türlü yolu var demeye getiriyor.
bende kafadan aşşaııı bir kaynar su dökülme hissi hasbinallah çekiyorum ha bire. ulan kapıyı açalı daha 3 gün oldu ne çabuk gelip yerleştiniz bu ülkeye de şimdi çıkmış birde programlarda konuk niteliğinde ahkam kesiyorsunuz..
yeminlen söylüyorum temel reis haklıymış. günlerden birgün, Şili'li bir adam, bir gün karadenizde gezerken kahvenin birine girmiş. bakmış içeride herkes üzüntülü, dertli. kenarda tek başına ağlayan temel'e yaklaşmış ve sormuş;
ne oldu, sizi de mi tsunami vurdu?
temel zar zor başını kaldırmış, adama dönüp ;ha buraya vuran tsunami değildur, çok perişanuz, bizi rusun ami vurdi uşağum" demiş.
haaaa ,bu işte tam olarak. resmen rus amı vurdu bizi.
sonra bu iki rus karıya odaklanıp planlar kurdum..dedim arz i endamhaftaya izin al istanbula git. bu karıların çekim yaptığı kanal d sütüdyolarını bul , konukların adresini "ben rusları koruma ve yaşatma derneğinden geliyorum" katakullisine getir al. git bu iki kevaseyi bul ve onlara rus mafyasını aratacak komplolar düzenle, öyle ki deniz baykalın bile ağzı açık kalsın.
a planım şöyle; bu iki rus dilberi bir fabrikaya kapatıp aillerini azeri mafyasıyım ben diye arayıp"aybalanlarınız elimizde, özünüz yetti yüs bin avroyu eyvrupa birligi girişindeki heykelin altına getirmeyi? aybalanı telef olmuş bilesiz"de kapat .onlar tercüme edene kadar bu iki rus'u hortumla ıslat döv, hortumla ıslat döv .ve bu sirkülasyon böyle aksamadan devam etsin.
projemde beni destekleyen bayanları bekliyorum.
bir tokatta siz vurun , ne kaybederler.
.burnunu karıştırdığı parmağı ile penisine elleyen erkek.
2.kış aylarında bere takıp, kırmızı burnuyla işyerinden sizi almaya gelen erkek.
3.doğuştan esmer sonradan sarışın olan erkek.
4.banyoda küçük ve kıvrık tüy bırakan erkek.
5. serana williams'ın götüne bakıp iç geçiren erkek.
6.anne yemeği özleyen erkek.
7.troller.
8.gece yatarken kadını araya sıkıştırıp "aramdaki yastık muamelesi" yapan erkek.
9.kokulu apış arası.
10. bikini izi mevcut bir götle anal seks yapmayı deneyen kadınla, sizi aldatan erkek.
tanım; eşref saati ve eşşek saatine göre değişebilen tahammulsüzlükerdir.
kafayı vücuda bağlayan geçiş hattı .
kadındaki fetiş bölgelerinden biri.
emerek morataltıldığında ateşli bir geceden çıkıldığının göstergesidir. evliyiz mutluyuz andavallığına yeni alışan çiftler ömründe mutlaka birkaç kez bu hanzoluğu yapmıştır. bazı durumlarda itici bir hal alır.
örneğin; parfümü boyuna sıkan budala kadın beynine sahip kadınları boyundan öpmek hayatın hüsranıdır. dilde kekremsi bir tat... vampir değilseniz anında o bu geçiş hattından soğuyabilirsiniz..
zor hadise..
iki dirhem bir çekirdek kadınlar tanıyorum bulduğun gibi bırak ilkesiile hareket eden. mesela annemin 35 yıllık gelinlik fincanlarında dirhem sakar ibaresi yok.babannem desen köyün en güzel kızıkarizması ile varolmuş üzerine artı maharet ödülünü kapmış sultan.yıllardır 12 çay bardağı eksilmeyen bir hatun.paşabahçenin satış kotası bunun yüzünden düşüyordur eminim. kadın dediğin böyle olmalı hem. bu durumda kadın olmayan benden dem vuralım..
mutfakta müziksiz yemek yapamayan bir yeteneğe sahibim. tirilyonluk ses sistemi salona döşenir adetini yerle bir etmiş mutfağa döşetmiş bir zat-ı kademsizim. dinlediğim müziğin ritmine göre kek çırpıyor, krepi 13 tur havada döndürüyor 14. turda mutfak halısından kazıyorum..götümle köy yıkma yeteneğimi araştırdım, gen havuzumdam maharet dökülürken bu talihsizliği bağlayacak bir yer aradım lakin bulamadım. sonra dedim bu müzikler beni coşturuyor slow türk takılmaya başladım.salçayı hızlı kavurma seyrimde gözlenen düşüş akşam yemeklerini geç yediğim için kilo alıyorum karıcım geri bildirimi ile yüzüme vuruldu. dedim arz i endam eski düzene devam.bu akşam yemek sonrası bulaşıklardan arınma faslını la isla bonitaeşliğinde yapmaya tekrar başladım dersin mutfakta biri sirtaki yapıyor. ohh yarasın, çat çat çat..aşilimden yediğim azgın bir porselen beni kadınlığımdan utanır hale getirdi. meyve faslında kestiğim parmağım da üstüne eklenince beni bir yere kapatsınlar istiyorum artık.herşey ayağıma gelsin ,elimi soktuğum su sıcaklığı hiç mühim değil ama ben evin tek düze kadını olmak istiyorum. sağlam uzuv bırakmayana kadar gönül verdiğim bu sakarlık artık haddini aştı..
evliya modunda adamları almış oraya koymuşlar sanki.
destur yiğidim, kırk fırın ekmek yemeden, ''abi ben ettim siz etmeyin bokunuzu yiyyim bu çaylaklık canıma yetti'' diyene kadar, insaf katagorisinde sinir harbi yaşatırlar.
ekşi! sözüm sana. çaylaklık döneminde bir kasa limon yemiş suratsızlıkla kullanıcı adı ve şifre hanesini az doldurmadım.! kırk katır mı, kırk satır mı niteliği taşıyan caydırıcı geçiktirmelerinize ben gene bıkmadan ekşiiii dedim. bekledim, bi umut bekledim. bar girişinde dam'ı olmayan mağdur herif gibi bekledim. kılınız kıpırdamadı be! ne okunup oylanamaz entry'im varmış arkadaş. 4511456221 üyesi sırada bekliyormuşta falan filan. size içeri alacağız az kaldı şuan önünüzde bekleyen 5363 kişi kaldı. az kaldı be koçum arıza çıkarma der gibi.
sonra aradan aylar geçer, mailinize düşen ılık bir mesaj.
ben ekşi yazarlığın onaylandı artık bana girebilirsin.!!!!
be hey dürzü!!! ben sana gireceğim kullanıcı adımı bile unuttum!
bu sene'nin talihli sayıları 10.10.2010...
tarih denk olunca , mutluluğundan katmerlenecek sanki, nikah şekerlerin mutluluktan eriyecek. küçük altın'ın el yaktığı şu kriz ortamında tüm konuklar sana beşi bir yerde takacak sanki. gelini alnından değilde başka yerinden öpeceksin sanki. damadın ayağına değilde.. herneyse yeeaaa!
sevgili talihliler ;
değişen pek bir şey olmayacak..
gene pist'te gelinliğin kuyruğunu paspasa çevirecek ortamlar ayarladık .mahallenin tüm çocuklarında paçaları kısa gelen sünnetlik kıyafetler olacak. kızlar'da simli topuzlu saçlar ve altına beyaz uzun kolluların giydirildiği gelinlikler giydireceğiz , kırmızı fiyonklu ayakkabıları unutmadık..birbiriyle başgöz edilmek için o düğünü bekleyen , gelin ve damat'ın arkadaşlarıda var hem.
gelin ve damat'ın ilk dansına değinmeden geçemiycem. bu yaz'a damgasını vuran en iyi slow parça çalacak. kendi aralarında konuşmalarına bakıp bakıp ''ayy nasılda yakışmışlar'' bile diyeceğimiz kesin. bir düğün klişesi olarak ortaya gelen 8 katlı yaş pasta ve uyanık pastaneci pazarlığı ve sağdıç'ın söğüşlenmesini de görecek bu gözler. pastanın katlarında yellenen banknotların büyüklüğüne göre düğün sahiplerinin mal varlığını belirleyceğiz. ''adamlarda bok gibi para var'' deyip geçeceğiz.belki de ''pis fakirler'' deyip güleceğiz. pist'e dökülüp, koltuk altı terlerimizi gere gere , kıvıra kıvara kurt dökeceğiz. oturmaya mı geldik be, ciddiyetimizi pist'in ortasında lime lime edeceğiz.
en sonunda evli evine , evi yokmuş gibi balayı odasını tercih eden çifti de gerdeğe gönderme merasimi düzenlenecek. bu iki insan düzüşmeden önce aile ile yanak yanağa, kol kola pozlar verecek. 3 ay sonra küfredilecek kayınvaldelerle sevgi yumağı havasında olunacak..
işin sonunda; otel odasındaki havludan yapılan ördeklere bakıp ''nasıl yapıyorlar bunu'' diye 5 dakika üzerine düşünülecek... sonrası...2 çocuk, mendebur kayınvaldeler, dar boğaz, bir araya gelemyen iki yaka,az önce kiminle konuşuyordun sen zılgıtları ve bitiş düdüğü...
(bkz: evleniyoruz mutluyuz)biz izleyeciler ise hala umutluyuz
