fikrini zikrini görüşünü bir tarafa bırakıp şu konuşmasını dinleyince... insan hayret ediyor bazen.
1992 de yaptığı bir konuşmada tam da içinde bulunduğumuz kod adı kobane olan olayların zaten yıllar önce planlandığı, uygulamada da (maalesef) başarıya ulaşıldığı gerçeğini iki dakikada şöyle özetlemiş. Video ilerde silinirse diye;
Riyadda bizim bir gazetecimize şunları söylüyor, Amerikalı albay söylüyor. diyor ki: işte (eli de haritanın üzerinde) kürt devleti burada kurulacak. Savaş bitecek Saddam çökmüş olacak. daha körfez harbi bitmemiş, harpten önce söylüyor adam! Saddam çökmüş olacak, bu yörede devlet kalmayacak. Devlet otoritesinden yoksun bir boşluk doğacak. Kürtler bir devlet kurarak buradaki boşluğu dolduracak. Belki de türkiyeden toprak ister. Türkiye bunu vermeyeceğini açıklamış bulunuyor dendiği zaman kendisine o zaman çarpışacaksınız. şimdi kendisine tekrar deniyor ki türkiyenin silahlı orduları, topları, zırhları, tankları, uçakları, füzeleri var. Böyle bir büyük güce nasıl karşı koyarlar? Hem gerek iran, gerek Suriye, ırakın toprak bütünlüğü için açık tavır koymuş bulunuyor. Onların da bölgede bir kürt devleti oluşmasına göz yumacak kadar nasıl ihtimal veriyorsunuz? dendiği zaman Amerikalı yarbayın sözleri şunlar: ırakın kuzeyindeki Kürtlerin de yakında çok silahları olacak. Saddamın bıraktığı silahlar onlara kalıyor. Belki türkiyede sizinkinden bile ileri silahları olacak. Uçakları, tankları, füzeleri, helikopterleri, havalimanları vs.
Ne zaman söyleniyor bu sözler? Körfez harbinin başında, daha körfez harbi yapılmamış.
Abd, dış güçler, israil hepsi planlı olarak yapıyor. Onların uzun vadeli planları var. Batılı ajanlar cirit atıyor. Bizim kısa, orta, uzun vadeli milli planlarımız nerede?
Bakın onlar, ortadoğuda Müslüman ülkeler arasında işbirliği olmasın, Türkiye suriyeyle, ırakla, iranla çarpışsın istiyorlar ve bunu gerçekleştiriyorlar.
yamulmuyorsam kitabın başlarında kahramanımız başkasına kendi kıyafetini vermekten bahsediyordu. giysi deyip geçmeyin. bir insana kendi giysimizi aslında bizim gibi düşünmesini istediğimiz için verirmişiz. hatta kahraman bu zekice çıkarımı kendisinin rol modeli o çok beğendiği hayri irdalın ona verdiği paltoyu giyerken yapmış. yani bakın nasıl da işe yaramış.
bu satırlar şapka ve kıyafet devrimine göndermeydi sanki. batılı gibi giyinmek, batıyı örnek almak vs. derken aklıma bir de küçük prensten bir kare geldi. "dördüncü bölümde bir Türk astronot, Uluslararası Astronomi Kongresi'ne gidiyor. Ancak şalvar ve fesi nedeniyle kimse onu dinlemiyor. Daha sonra modern kıyafetler giyip tekrar gidiyor. O zaman herkes ona inanıyor."
daha kitabın başlarında böylesine çağrışımlar, bu denli yoğunluk... vallahi aylarca oku oku bitmez bir eser.
üçüncü sayfa haberlerindeki insanları facebookta aratmak. ölen/öldüren/tecavüz eden/mağdur artık haberde kim varsa zaman tüneline şöyle bir bakıp çıkmak.
bakara 212: Dünya hayatı, inkar edenler için bezendi. (Onlar), iman edenlerle eğleniyorlar. Halbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.
bu ve bunun gibi kıyamet ile alakalı tahmini 100 ayet mevcut.
ne zaman yarışma programı izlese "bi gönderemedin beni şuraya" demesi. (sanki ben çağırtmıyorum) bildiği sorularda hemen "yarışalım mı" diyip bilemediklerinde "hımm şey neydi ya" diye baş ve işaret parmağını bir birine sürtüp sanki dilinin ucundaymış numarası yapması.
bir teze göre sebep siroz değil, kasten yanlış tedavi sonucu karaciğerin kötüleşmesidir. olur da video silinirse diye:
bir deniz tabip albayının bu konuda yaptığı tez şudur:
atatürk'e yanlış tedavi uygulandığını anlatır. atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildir. atatürk'e sıtma tedavisi yapılmış, fazla kinin yüklenmiş, karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, hastalığı siroza dönüşmüştü. tedaviyi yapan doktor mason locası üstadı mim kemal ökedir. atatürk'ün durumu iyice fenalaştıktan sonra celal bayar'ın ısrarı ile dışarıdan bir doktor getirilir. yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerin bu yüzden iflas ettiğini bu doktordan öğrenir. dinlenmek için iki ay kaldığı savaronada nem ve sıcaktan iyice kötüleşmiş son günlerde dolmabahçe sarayına götürülmüştü.
peki nasıl oldu da sirozdan öldüğü açılandı? bütün yazılı kaynaklara da böyle girdi?
büyük millet meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi. mason locaları 1935'te kapanmasına rağmen mecliste hala mason milletvekilleri vardı. "efendim gençlerimize terbiye olur, o'nun sigaradan ve alkolden öldüğünü duyuralım." denir ve kabul edilir. arkasından yeşilay icat edilir ve tarih kitaplarına böyle geçer.
starbucks başlığına markantalyadaki şube ile ilgili entry girmektense "bilmem nerdeki x" şeklinde başlık açıp, gazete okuyan sakinleri gözetleyenlerin mekanı.