zamanında (bkz: nene hatun) gibi bir sürü yiğit kadın sayesinde bu ülke kuruldu. yeri geldi ayaklarındaki çorabı bile verdiler askerlere bu vatan için ama şimdiki kızların hiç bir şey umrunda değil hepsi apolitik hepsi zengin koca peşinde şimdi o anaların kemiği sızlıyordur şimdiki türk kızlarının halini görünce akıllı akıllı olun akıllı bu dünyada paradan daha önemli şeyler var denilesi durum.
efendim bir haftadır cepte para yoktur. makarna ve yumurtaya talim edilir. artık bıkma seviyesine gelinir. evdeki her şey biter. son bir umutla evdeki bozuklukları toplarsınız ve marketin yolunu tutarsınız.markette et reyonunda şinitsel vardır. fiyatı 2.95 tir. bakarsınız tam 3 lira paranız var. o an bu günde doydum diye sevinirsiniz.kasaya gelirsiniz ödemek için kasiyer barkodu okutur.
-3.95 efendim der.
dumur olur kalırsınız. son bir umutla nasıl olur üzerinde 2.95 yazıyordu. kasiyer
bir keresinde taksimden otobüse binmiş eve dönmekteydim. otobüs hınca hınç doluydu.arkada adamın biri kız erkek demeden önüne gelene fortluyordu. millette rahatsız tabi adam gele orta kapıya kadar geldi. kapının ağzında bir kız duruyordu. bu sapık kıza fortlamaya başladı tabi kız ıkınıyor. belli rahatsız en son dayamadı döndü arkasını
-baksana sen bana
demeye kalmadı birden rengi attı ve ağzından çıkan son kelime
Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı. Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım. Hatta babamın bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi. Heryere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki. En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik. Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi. Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmekarası bir şeyler hazırlar gönderirdi. Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik. Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik. Kısacacı evine girip gelen (ki sadece çişi gelen giderdi evine) elinde mutlaka yiyecekle dönerdi. Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi. Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu. Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık. Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi. Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi, kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı. Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık. Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık. Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim. Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum. Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem. Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş.. hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri. Evlerimiz var içinde yaşayan yok. Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok. Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar... Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..
Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu. Ben kapılarında 'vale' lerin, 'bady'lerin beklediği yerlerden hep korkmuş ve çekinmişimdir. Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana. Benim değildir bu kültür.
Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder. Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk. Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk. iyi de neden böyle olduk ?
NOT:alıntıdır
insanı bir anda hüzne boğan şeydir. lisede can ciğer arkadaşın olan kişiler evlenip çala çocuga karışmış ve profil fotoğraflarında aile fotoğrafları vardır. sen ise bir baltaya sap olamamışsındır hala.