sözlükte diktatörlük mü var acaba sorusunu akla getiren, demokrasilerde ortada bi yanlış olduğunda önce uyarılması gerektiğini, hatada ısrar ediliyorsa ya da rüzeltilmiyorsa başlığın ancak o zaman silinmesi gerektiğini, ayrıca yazarın kişiliğine ve duygularına da saygısızlık yapıldığını zira yazarın gecenin bi yarısı hislenmiş ve içinden geçenleri yazmış olabileceğini düşündüren durumdur.
ilk bakışta kulağa şehir efsanesi gibi gelese de bizzat yaşadığım, bir grupta ritimci olan kuzenin kapıya davul çalmaktan anladığı " dım data dım dım " dan ibaret olan davulcunun geldiğini duyunca davulu kaparak kapıyı açıp davul öyle çalınmaz böyle çalınır diyerek davulcunun ağzının açık kalmasına sebep olduğu andır.*
uzun zamandır kendimde farkettiğim, nedenini merak ettiğim, hatta sözlüğe başlık açarak açığa vurduğum, acaba bunun psikolojide var mıdır bir açıklaması diye düşünmeden edemediğim, sonuç olarak kendi sıkıntılarımdan ancak başkalarının sıkıntılarını okuyarak kurtulduğum kanaatine vardığım, acaba benim gibi başkaları da var mıdır diye düşünmeden edemediğim istek.
" eee neden evleniyosun o zaman " dedirten, sadakat yoksa, bağlılık yoksa, kıskanmak yoksa, didiklemek, sorgulamak, kısıtlamak, deli gibi kıskanıp, kavga edip sonra da deli gibi sarmalamak, sevmek yoksa neden o zaman dedirten evlilik modeli.
hürriyetin 1 eylül 2007 tarihli kelebek ekindeki pakize suda'nın yazısının başlığı. okuyunca gözlerime inanamadığım, yuh artık pes artık dediğim yazı. yok canım yok yok kinaye yapıyordur heralde dediğim yazı. özellikle "erkekler yatağınızdan çıkmasın, gerici olmayın verici olun, az konuşun az düşünün söz dinleyin, gözünüzü değil ama gönlünüzü bir de bacaklarınızı açın" kısmını dehşet içinde okuduğum yazı.
tamamı aşağıdaki yazı:
Uçuşun kızlar!
Bugün bir bonkörlüktür gidiyor bende...
Bir armağan da Türkiye'nin genç kızlarına veresim geldi.
Aşağıda okuyacağınız satırlar genç kızlarımıza ciddi tavsiyelerimdir!
kocatepe kahvecisi'nde satılan, daha çok buz, meyve suyu, bi takım adını bilmediğim karışımlardan oluşan, yazın şu sıcak günlerinde insanı serinleten ve hatta üşüten, tadına bayıldığım içecek. haa son iki seferdir hem ankamall de hem meşrutiyetteki yerlerinde eski tadını tutturamamışlardır o ayrı.bi de bunun arkadaşları vardır; tembel şeftali ile afacan kivi.
henüz dört yaşında olmasına rağmen istiklal Marşı'nın on kıtasını düzgün, takılmadan ve anlamlı okuyabilen, nasıl bu kadar heyecanlı okuyabiliyorsun sorusuna "okurken Atatürk ve şehitlerimiz aklıma geliyor" diyerek bir takım insanların ibret almasını gerektiren kız çocuğu.