devlet sektöründe mi yoksa özel sektör de mi sorusunu akıllara getirir öncelikle.
devlet sektöründe pdr, okul öncesi öğretmenliği, din kültürü öğretmenliği, tıp, ilahiyat, psikoloji, bazı bölümlerde kpssden yüksek alma şartıyla.
özel sektörde mühendislik bölümlerinin geneli, tıp, hukuk, bölümden mezun olma dereceniz ve yeteneğinizle doğru orantılıdır.
bir de bunun dışında ODTÜ mezunuysanız rahat rahat iş bulursunuz, zaten iş aramazsınız, sizi bulur o iş.
Her basin sikistiginda gittigin sevgiliye, dosta anaya, kardese uzak bir sehirde yasiyormus hissi veren durumdur.
Icinde hayattan bir dalga kirilan insan isi degildir bahsi gecen yerlerde yasamak.
Yanlis onermedir bu. Arkadas ben hangi hatun kisiyle olsam ozguvenimin yuksek olmasindan bahseder durur. bunun cekici olmadigini iddia eden bayan varsa bana ulassin. Bu konuyu halledelim...
1960'lı yıllarda insanların cinsel özgürlüklerini ön plana çıkarmasıyla bilinen bir gruptur. o dönemde heteroseksüellik dışında farklı seks ve hayat eğiliminde sahip insanlar tarafından özgürlük arayışında bulunan güruh.
eğlencelidirler fakat; bir o kadar da kötü şartlarda yaşamaya zorlanırlar, lgbt insanları. çünkü; onların yaşam biçimleri dünyanın birçok ataerkil toplumunda küfür olarak kullanılır. (bkz: ibne)
tabi ki bu bir tercih olarak görünse de temelde psikopatolojik etkenlerin olduğu da uzmanlarca tespit edilmiştir. psikoloji de kendisiyle bu noktada çelişir çünkü zekayı bir anlamda çevreye uyum sağlamak olarak nitelendirirken, lgbt insanlarının cinsel zeka anlamında çevreye uyum sağlamış olduğu dikkatlerden kaçmıştır. ayrıca, bunun sadece farklı bir eğilim olduğu da hastalık kategorisine yerleşmiştir, bu tür yaşam biçimini.
dünya üzerinde yaşayan lgbt'lerin çeşitli hakları da vardır fakat ülkemiz medeni kanunu bu insanları tanımaz bile. o derece dezavantajlılardır.
bu konuda ilk çalışmayı 1994 yılında ödp (bkz: özgürlük ve dayanışma partisi) isimli parti yaptı. 1996 da ise, ODTÜ ve bilgi üniversitesinde iki dernek kuruldu. Türkiye'deki lgbt de halen faaliyetlerine devam ediyor.
her ne kadar faaliyetlerine devam etseler de ülkemizin homofobik olduğu durumu gün gibi ortada. bu anlamda ülkemizde eşcinseller halen aşağılanma, dışlanma, işten çıkarılma ve şiddetle karşı karşıyadırlar.
bütün bunlara rağmen özgürlüklerini aramaları da takdire şayandır.
Dünya üzerindeki bütün din ve diğer dogmaların aileden gelen bir gelenek olması hasebiyle doğru bir önermedir. alevileri severim fakat doğru bir söylem olduğunu düşünüyorum.
Ama yok edilemeyecek, kırılamayacak dogma da yoktur.
Genel olarak sevdicekten sayilan bağyan kişilerden duyulmus tatli dilli ifadelerdir. Karsidaki adam da mültefittir efenim.
Ben en iyi iltifati duymadim gordum. Abi bir kiz bu kadar guzel guler mi? Gozlerinin icini gordum lan! Seffafti, ben vardım. Simdi, "olmadi yurumuyor." deyip gideli hayli zaman oldu. yaninda eşi mi sevgilisi mi ne vardi iste... yine oyle guldu, icim kanadi, isindi, yandi. Firindan yeni cikmis ekmekti yuregim, su dokuldu ustune. Oyle kaldim.
"unutmadim." der gibiydi iste...
"aslında her şey sakin başlar. sadece kafanıza dayanmış bir silahtan çok ordu vardır o şarkı çalarken.
"o an" bütün ordu önce size selam durur. çünkü ne varsa şarkılardandır ve şarkı sevdiğiniz bir ordudur. tank, tüfek, obüs ve dahi ne varsa hepsi aynı anda üzerinize doğrulmuş namlularıyla yürümeye başlar.
sadece sakin olmanız gerekir.
artık ölümden mi yoksa sizi ifade etmiş bir cümleden midir? -bilinmez, tüyleriniz dikendir ve rakıdan, mezeden, biradan, şaraptan oluşan bilumum kafa yapan şeylerle, baş başa bulursunuz kendinizi. düşmeden önce duyduğunu son cümle, kulakta çınlayan nağme, son içtiğiniz kadehte kendi kanınız vardır." halet-i ruhiyesini oluşturan bir şarkının seçilmiş bir sözüdür.
hamakat göstergesidir. saygısızlıktır. benmerkezci dünyasını kafasına sokup sokup çıkardığım, geriden gelen aklı sayesinde, sadece zihniyetinin içine tükürmekten başka birşey yapamadığım, insana özgü vasıflardan birinin kendine özgü düşünce olduğunu anlayamayan, anlamak istemeyen sözlük yazarı tutumudur. ahlaksızlık olarak görmekten başka, çocukluğuna inilmesini gerektiğini düşündüğüm insan vasıflarından uzak yazarların yaptığı şeydir.
ama eminim ki sizler yapmıyorsunuz!
klişenin ceddin dedesi, neslin babasıdır. her sene aynı geyik olur mu ya!
benzer ramazan geyiği örnekleri de;
açlık değil de susuzluk mahvediyo insanı,
madenci ve gecekondu ziyareti,
orucu neler bozar,
orucu seksle bozmak, şeklinde sıralanabilir.
arkadaşlarım bu site veya aplikasyon yüzünden kavga edeceklerdi. lanet gelsin. biri orada çek in yaptığında yanında kim var diye hemen bakmalar yazıldığı hatun yanındaysa "vay puşt! beni neden çağırmadı acaba?" demelere sebep olan yegane kavga sebebi sayılır uygulama. bir de iyi nispet yaptırıyormuş filan diye duymadım da diyemem.
