buscopan'la beraber türkiye'nin regl sponsoru ağrı kesicilerindendir. öyle çok etkili de değillerdir o yüzden dayanılmaz ağrı çekenler için önerim, arveles.
jest ve mimiklerine hasta olunan kadındır. sabah kahvaltı yaparken ve kanalları dolaşırken görünce biraz izlemek istedim. programda bir de psikolog vardı. konu tipik zaten genelde karı-koca ilişkileri üzerine. işte bir sürü kişi arıyor bir dolu sorun vs psikolog açıklıyor. ama en basit bir şey karşısında bile gülben ergen'in sanki üçüncü dünya savaşı çıkmış gibi "hiiiiii" diye verdiği tepki görülmeye değer. mesela psikolog diyor ki, "bazı erkekler bir kadınla da aldatmaz birden fazla kadınla aldatabilir işte bu erkeğin özgüven eksikliğindendir" tarzında bir şey diyor. gülben ergen sanki çok anormal bir şeymiş gibi öyle bir "hiiiiiii" diye tepki veriyor ki sanırsın o an çok yakınını falan kaybetmiş. heralde böyle güzel tepkiler verebilmek geçmiş tecrübelerinden olsa gerek. *
gidecek olanlar için bilgi vermek gerekirse, benim önerim ilk olarak "molotof kalesi"ni gezmeniz olacaktır. sonrasında ise turistlerin uğrak yeri olan "devlet bize bahmiyir müzesi" günü tamamlamanız için ideal bir yerdir. akabinde kaçak elektrik kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla yapılmış dünyanın en büyük anıtı olan devasa "pikachu anıtı"nı mutlaka görmelisiniz. bunun yanında yerel halkla kaynaşmak için ise dünyanın sayılı meydanlarından olan hatta birçok uzmana göre "times square", "red square", "trafalgar square", "Pariser Platz" gibi dünyaca ünlü meydanları geride bırakan "oc meydanı"na mutlaka bakmalısınız. yer olarak yüksek bir dağın tepesine konuşlanan bu meydan ismini orda yaşayan insanlardan almıştır. ayrıca bu meydana giderken çevre de çokça hayvan ölüsü görmeniz mümkündür sakın garipsemeyin onlar o bölgenin doğal özelliklerindendir. aslında daha yazacak öylesine güzel yerler var ki ama sürpriz olsun diye devamını getirmiyorum. iyi tatiller.
ayrıca şimdi kürdistan diye hayal kuran bazı insanlara birkaç şey demek istiyorum. kürdistan diye bir coğrafi isim var mıdır bilmem tarihçi de değilim. ama var diyelim. sen bunu alıp hangi akla hizmet ülkeye dönüştürebilirsin ki. iyi o zaman osmanlı 3 kıtaya hakimdi şimdi biz de gidip oralar üzerinden mi propaganda yapalım. kaldı ki pollyanna gelse şunun imkansızlığını görüp depresyona girerdi heralde. bakın molotof kokteyli yapmayın demiyorum hobi olarak yine yapın hatta sürekli yapın mesele değil alıştık ama şunu içmeyin sonra sapıtıyorsunuz.
(#15122636) yaptığı ironiyi kimseye anlatamamış yazar. o değilde video da ki insanın ciddi ciddi o olduğunu sananlar var. orasına hiç girmiyorum. bu arada madem yazdım o videonun orjinali galiba the tonight show with jay leno'da çıkmıştı. sonra bizimkiler de ordan esinlenmişler tabi. orjinali buydu. http://www.youtube.com/watch?v=nYVT4176ONc
bir de o video baya eskidir. türk olanı çıktıktan sonra o kalçasına ipad yerleştiren bize kız gibi gelen insanın aslında travesti olduğunu söylemişlerdi. birazdan o resimleri bulabilirsem editleyebilirim.
edit: bahsettiğim resimleri bulamadım. aslında birkaç tane buldum ama onlardan da pek anlaşılmıyor. zaten nasıl bulabilirdim onu da bilmiyorum. o yüzden iddiamı sürdüremeyerek çekiliyorum. *
sözleri itibariyle 11 kelimelik basit bir şarkı ama hissettirdikleri o kadar yoğun ki. müzikle beraber alıp götürüyor. bir de uykudan uyanınca dinlemeyin böyle şeyler hiç gerek yok. gereksiz duygusallaştırıyor. http://fizy.com/#s/1c4efy
olayın sadece porno olmadığını bilmeyen biri tarafından yapılan genelleme. ama diyelim ki öyle olsun ve porno üzerinden ele alalim. porno izlemenin nesi yanlış olabilir ki? böyle bir şeye kim yasak koyabilir. bunun savunucusu gibi görünmek hoşuma gitmiyor ama burda pornoyu savunmuyorum sadece yasaklamayı eleştiriyorum. arasında çok fark var.
--spoiler--
Porno dünya çapında büyük ve ticari bir sektör. Bu sebeple porno sektörünün insanların cinsel ihtiyaçlarını sömürmekte olduğunu söyleyebilir miyiz? Evet, söyeyebiliriz; tabi eğer her ticari sektörün insanların ihtiyaçlarını sömürdüğünü söylüyor isek. Porno sektörünün bir sömürü düzeni olduğunu söyleyen kişi komünist olsa gerektir; yiyecek sektörünün insanın beslenme ihtiyacını sömürdüğünü, otomobil sektörünün ulaşım ihtiyacını sömürdüğünü de söylüyordur. Yok eğer bunları dile getirmeksizin, bunlardan rahatsız olmaksızın sadece porno sektörünün cinselliği sömürdüğünü söylüyorsa aslen sömürüden değil cinsellikten rahatsız oluyor, sömürüyü bahane ediyor demektir. Evet, porno sektörünün cinsel duyguları ve porno çalışanlarının iş gücünü sömürdüğünü söyleyebiliriz, ama suçu pornoya atarak değil, suçun kapitalist ilişkilerde olduğunu kabul ederek söyleyebiliriz.
Çocuk pornosu suç mudur? Elbette ki suçtur. Kendi adına karar veremeyecek ve karşı koyamayacak yaştaki kişileri ticari çıkar uğruna porno filmlerde oynatmak suçtur. Ancak 'Porno' başlığı altında değil, 'Çocuk istismarı' başlığı altında suçtur. Çocukların aile içinde şiddet görmelerini önemsemeyen, aile içi cinsel tacize uğramalarını örtbas eden, çalışacak çağa gelmeden zorla ve kötü koşullarda çalıştırılmalarını ise el altından destekleyen hakim anlayışın kalkıp çocuk pornosuna karşı durmaya yüzü olmasa gerektir.
Porno filmlerde kadın aşağılanmakta mıdır? Evet, porno filmler kadını erkek egemen anlayış doğrultusunda erkeğin hizmetinde göstermektedirler. Ama romantik komedi filmleri de böyle göstermektedirler. Macera filmleri, dramlar, korku ve komedi filmleri de böyle göstermektedirler. Çünkü sadece porno dünyası değil bütün toplum erkek egemendir. Buradan yola çıkarak nasıl ki 'Sinema kötüdür' diyemezsek 'Porno kötüdür' de diyemeyiz. Burada kötü olan şey toplumun hakim anlayışıdır ve buna karşı mücadele etmenin yolu pornoyu yasaklamak yahut küçümsemek değil, macera olsun, korku olsun ve yahut porno olsun, kadının sosyal durumunu etik olarak ifade edebilecek şekilde sinema eserleri üretmektir. Şunu da unutmamak gerekir ki cinselliğini özgürce yaşayan kadınları ve porno oyuncuları gibi cinselliği meslek edinmiş kadınları "orospu" diye sınıflandırıp aşağılayan, erkek egemen anlayışın kendisidir. Hem kadının özgürleşmesinden yana olup hem de açıkça cinsel ilişkide bulunan bir kadını aşağılıyor olmak çelişkili bir durumdur ve görünüşte kadından yana olup aslında derinden benimsenmiş bulunulan erkek egemen anlayışının değerlerinin hiç de sorgulanmadığını gösterir.
Cinsel davranışlar, diğer insani davranışlar gibi olağan davranışlardır. Cinsel içerikli eserler diğer olağan eserler gibi eserlerdir. Porno sektörü diğer olağan sektörler gibi bir sektördür. Porno eserlere ait kabahatler zaten hayatın diğer alanlarında da olan kabahatlerdir ve sistemin işleyişiyle alakalıdır. Hiç bir sistem eleştirisine girişmeden, zaten her toplumsal alanda mevcut suçlar pornoya havale edilerek, cinsel içerikli eserler sırf porno olmaları bahane edilerek suçlanamaz. Kişi illa ki pornoyu suçlayacaksa pornonun kötü olduğunu kanıtlamak uğruna başka kabahatleri pornoya maletmemeli, sadece birileri görülebilir şekilde cinsel faaliyet gösteriyor diye bu eserlerden rahatsız olduğunu, bu eserleri reddetmesinin temelinde bunlardan utanıyor olmasının yattığı açıkça ifade etmelidir. Ve şunu da görmelidir ki hiç kimse kendisiyle aynı derecede utangaç olmak zorunda değil.
--spoiler--
böyle bir an yoktur. dünyanın en kötü şeyini yapmış olsa da yine aşıksındır sadece mantığın bu aşka daha fazla izin vermediği için peşinden gitmezsin. yoksa sevgi aynı sevgidir, aşk aynı aşktır. tek farkı artık imkansızdır. ve üzerinden zaman geçtikçe de kaybolur gider ama o kadar yavaş kaybolur ki, aklından hiç çıkmaz.
az önce keşfettiğim bir şarkı. sözler biraz arabesk olsa da melodiyle beraber nakarat çok iyi olmuş. * http://fizy.com/#s/13brda
--spoiler--
usulca geçer hoyrat zaman
geriye dönemezsin
ayrılık bu insanı
en acıtan nedeni bilemezsin
hatalar kapılar kapatır
kilidi çözemezsin
giden sevgili çabuk unutulur
geri dön diyemezsin
ne çok giden gördüm
ölürüm sensiz diyen
ne cok sevda gömdüm
yüregim param parça
yorgun..
yalancı dünya
yalancı dünya
ben öldüm gördüm
durdun mu dünya
yalancı dünya
yalansın dünya
ben öldüm gördüm
öldürme dünya
usulca geçer hoyrat zaman
geriye dönemezsin
ayrılık bu insanı
en acıtan nedeni bilemezsin
hatalar kapılar kapatır
kilidi çözemezsin
giden sevgili çabuk unutulur
--spoiler--
futbolda birçok alanda başarısız olan fenerbahçe'nin, kendine oranla inanılmaz başarılı olan galatarasayla oynadığı maçlara ekstra motive olarak çıktığından aralarındaki maçlarda fenerbahçe'nin üstünlüğü olan karşılaştırmadır. böyledir çünkü galatasaray'ın yenilse bile kaybedeceği bir şey yoktur ancak fenerbahçe başarısızlıklarını örtmek için galatasaray maçlarına ihtiyaç duyar. yoksa yaşanılan onca trajedi, son maçta kaçan şampiyonluklar, 30 yıldır gelmeyen türkiye kupası, avrupa'da çekilen 0 puan vs karşısında hiçbir yönetim ayakta kalamazdı. çünkü fenerbahçe yönetimi bilir ki onca yaşanan rezaletleri bir galatasaray galibiyetiyle taraftara unuttururuz. ve ilginçtir gerçekten de başarılı oluyorlar.
yoksa somut örneklerle açıklayacak olsak, sen dersin ki bizim uefa kupamız var, süper kupamız var, sizin 30 yıldır alamadığınız türkiye kupasından 14 tane var vs takımının başarılarından bahsedersin ama fenerbahçeli der ki nasıl 6-0 yendik nasıl bilmem ne kadar zamandır sizi yeniyoruz vs. çünkü kendi takımlarının lig şampiyonluğu dışında bir başarısı yok. hatta bu durum öyle komik bir hal almış ki fenerbahçe'ye şike suçlaması yapiliyor, başkanları içeri aliniyor. savunma yapılırken bile galatasaray'ın da şike yaptığını söylüyorlar. kendince büyük olduğunu söyleyen bir takim bu kadar başka bir takim üzerinden yaşar mı. bir alt lige düşecekler ama hala biz bunu yaptık şunu yaptık veya yapmadık demek yerine galatasaray da şike yapmış diyorlar. o yüzden galatasarayla fenerbahçe'yi futbolda kıyaslamak messiyle arda'yı kıyaslamak kadar saçmadır. tabi kulüp bazında bir kıyaslama yapılacak olursa diğer branşlarda fenerbahçe'nin ezici başarısını görmemek için aptal olmak gerekir. sonuç olarak söz konusu futbolsa ancak beşiktaşla fenerbahçe'nin kıyaslamasını yapmak mantıklı bir kıyaslama olur.
diyelim ki böyle bir şey var. o zaman burdan da anlamalıyız ki fenerbahçe'den sadece galatasaraylılar değil kendi taraftarı dışında herkes nefret ediyor. bunla da övünmek sadece fenerlilere yakışır.
dipnot: başlık nasıl bir türkçeyle yazılmış henüz çözemedim. hayır bir de bir yandan "gs'ye" yazarken öte yandan "ts'un" yazmak nasıl mümkün onu hiç anlamayamadım. eğer başlık karakter sınırına takıldıysa başlığı değiştir. "fb lider olmasın" diye yaz başka bir şey yaz ama böyle yazma.
onun haricinde gerçekten bacak boyu ve güzelliğiyle beraber hoş görünse de evli olduğu insanla beraber düşünüldüğünde insanı soğutur. konuştuğu türkçe'ye gelince de ben kimsenin ona dikkat ettiğini sanmıyorum. istediği kadar "ayakkabıya", "aykıbı" diyebilir. kimsenin umrunda olmadığı çok açık. hilal cebeci'nin başka bir versiyonu diyelim.
aslında gayet mantıklı. sonuçta orospu çocuğu, baş orospuya önder demek durumundadır. neyini büyüttünüz ki? onlar büyük bir orospu soyundan geliyorlar. bunlar babadan oğula nesil derken doğuş bunu kastediyordu bence.
peşin edit: bu yazı sadece bebekleri, kadınları, masum insanları katleden pkk ve destekçileri için geçerlidir. eğer pkk'ya sempatisi olan varsa lütfen alınsın üzerine çünkü soyunu bilmeyen geleceğini kuramaz.
ilginin maksimum düzeye çıkmasını zorunlu kılan dönemdir. gerçi böyle de olmalıdır. sonuçta öyle kadınlar var ki yaşadıkları regl ağrısının çok ağır olduğu her halinden anlaşılıyor. doktorlar da genelde bu tip yoğun ağrılar çeken kadınlara evlenince geçeceğini söylüyorlar. mantık sanırım düzenli ilişkiyle beraber kasların normale dönmesiyle alakalı. ve tabi reglin bir de fiziksel kısmından daha önemli psikolojik kısmı var ki zaten ilginin gerektiği yer o noktada başlyor.
bir de ne zaman regl aklıma gelse, south park'ın filminde mr. garrison'ın wendy'ye söylediği efsane sözü hatırlıyorum. *
--spoiler--
özür dilerim wendy ama 5 gün kanayıp ölmeyen bir şeye güvenmiyorum.
--spoiler--
var mı yok mu asla bilinemeyecek olandır. kendi adıma bu aralar çok fazla inanıyorum veya inanmak istiyorum. belki de böylesi insanın daha çok işine geliyordur. olacağı varsa olur mantığıyla bir şeylere yaklaşıp fazla çaba göstermemek. son olarak eskilerden kader diye güzel de bir şarkı vardı. * http://fizy.com/#s/1ajaxe
http://www.youtube.com/watch?v=APU6JTQAf9s böyle süper bir şarkısı olan sanatçı. askerdeyken dinlemiştim. şimdi başlığı görünce ve tekrar dinleyince, rahatlıkla söyleyebilirim ki şarkının güzelliğinin askerde olmakla alakası yokmuş. gerçekten hoş şarkı.
gayet normaldir. adam faver'ın empati adlı kitabının girişinde ufak bir yazı vardır. gerçektende insan neyi isteyeceğini kontrol edemez. aşık olursun ama sonunda bir şey olmaz o ayrı bir şey. ama aşık olmaya engel olamazsın. evli bile olabilir bu elinde olan bir şey değil. sadece daha sonra mantığını kullanarak yanlışlığına karar verip bu duyguyu mecburen bastırırsın. başka da bir şey yapamazsın.
--spoiler--
Yaşamınızın kontrolü sizde değil!
Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz.
Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz.
Bu kitabı kapatabilirsiniz.
O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz.
Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz.
Ne isterseniz yapabilirsiniz.
Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz.
Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun okadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz.
--spoiler--
iki taraf için de en böyle hafif tabirle rezilliktir. internette o kadar çok buna istekli kadın var ki allah kocalarına yardım etsin. sorun o yüzden burda erkekten çok kadındadır. çünkü o kadın illa ki birini bulacaktır istedikten sonra. gerçi tabi kabul eden erkeğin rezilliği de ortadadır. sonra böyle kadınlar varken de gel de evliliğe olan güvenin azalmasın. geçenlerde tesadüf nette bir yerde okumuştum. evli kadının biri gururla yazmış. işte internetten birini bulup birlikte oluyormuş sonra aynı gün içinde hiçbir şekilde duş almadan kocasıyla da birlikte oluyormuş. ve bundan zevk alıyormuş. o yüzden evli kadınla sevişmek söz konusu olduğunda oranlamak gerekirse kadının yüzde 80 erkeğin ise yüzde 20 suçu vardır. çünkü kadın istemezse zaten hiçbir şey olmaz. tabi o yüzde 20'de nicelik olarak basit görünse de nitelik olarak iğrenç olmaya yeter.
bana kalırsa önem sıralaması şöyle olmalı.
aile>arkadaş>sevgili.
bu sıralama bozulursa sıkıntı yaşanabilir. tabi burdaki kilit nokta yine sevgilidir. öyle biri olur ki ailenin önüne veya yanına eklenir zira artık o da senin ailendir. o zaman gözün arkadaş falan görmez bir süre zaten.
zaman zaman insanın aklına gelir. dünyada şu zamana kadar gelmiş geçmiş onca acı yaşanmışken tanrı neden bunlara müdahale etmiyor diye. haklıdır da bu soruyu sormakta. benim de hep aklımdadır, bırak geçmişi bugün bile afrikada 10 saniyede bir çocuk hayatını kaybediyor hem de acıların en büyüğünü çeke çeke, açlıktan ölerek. çocuğunun açlıktan ölmesini gören annenin çektiği acıyı düşünebilen yada hayal edebilen var mı? yani günahsız küçücük çocukların bu halde olmalarına kim dayanabilir? insanın çoğu zaman isyan edesi gelir. ancak elden bir şey gelmez. benim temennim odur ki eğer tanrı varsa ki ben olduğuna inanıyorum ya da inanmak istiyorum. o halde bunların da bir açıklaması illa ki vardır. bunu ama malesef şimdi bilmemiz mümkün değil. tıpkı ölümden sonraki hayatla veya hiçlikle ilgili bir şey bilmediğimiz gibi. son olarak çok dinle iç içe olan biri değilim ancak bakara suresinin bir ayeti çok güzeldir. gerçi bu durumu açıklamaya yetmez ama sonuçta bu da birçok bilinmeyen şeyden yalnızca bir tanesi.
--spoiler--
Olur ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve yine olur ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz Allah bilir.
--spoiler--
ayrıca antitez olarak şunu söyleyebilirim ki, o da tanrı eğer böyle durumlarda müdahale edecek olsaydı o zaman insanın hür iradesinin bir anlamı kalmazdı. yani dünyanın dine göre varoluş amacı söz konusu olmazdı. bana kalırsa da dünyaya müdahil bir tanrı yok. insanlar ne yapıyorlarsa kendi başlarına kendi iradeleriyle yapıyorlar. bunun sonucunda oluşan olumsuz sonuçlar ise tanrıyla değil insanın rezil, açgözlü, birbirini öldürmek konusunda hayvandan bile aşağılık olmasıyla alakalı.
son olarak bu başlık bana yüzüklerin efendisini hatırlattı. theoden'in aragorn'a söylediği sözler aklıma geldi.
--spoiler--
Batıağıl düştüğünde Gondor nerdeydi! Her yanımızı düşman sardığında Gondor nerdeydi!
--spoiler--
bazen gerçekten var mı diye sorgulamaya sebep olan kızdır. sonuçta insanların korkuları ya da önyargıları kendi yaşadıkları veya çevreden gördükleriyle beraber şekilleniyor. bu iki duruma bakınca da bırak evlenmeyi, birçok insan ilişkisi bile yalan geliyor. gerçi şu da var sen ne kadar evlenilecek erkeksin. şahsen ben kendi adıma değilim ve olabilir miyim onu da bilmiyorum. biraz da karşındakiyle alakalı olsa gerek. zaten aşk dedikleri şey de tam olarak bu. yapamam dediğin her şeyi yapmak. ama öte yandan her şey o kadar gündelik ki kimseye güvenemiyorsun. o yüzden özetin özeti, evlenilecek kız kendinden çok güvendiğin kızdır.
garip bir soner sarıkabadayı şarkısı. hani bazı şarkılar vardır çok melodiktir. şarkıyı 1 defadan fazla dinlememişsindir onu da dinlerken kim söylüyor bilmezsin, orda burda bir yerde duymuşsundur ama aradan uzun zaman geçtikten sonra tekrar duyunca direkt aklına ilk dinlediğin ortam ve hissetiklerin gelir ve sözler aklındadır. an itibariyle tesadüfen tekrar dinlediğim bu şarkı benim için o etkiyi bırakmıştır.
http://www.dailymotion.co...xrbfvb_asddsaa_shortfilms geçtiğimiz bölümlerdeki şu sahne çok iyiydi. peter'ın özellikle osurduktan sonra "aman tanrım gördün mü yani? tüm küçük ve belirsiz hareketlerimi görebiliyor musun" derken ki tonlaması bile güzeldir. gerçi family guy izlemeyen biri için çok komik gelmeyebilir ama peter'ın o vurgularını, salaklıklarını bilen biri için gayet komiktir.
böyle ufak bir parçası alınır ama böyle dilde gezdire gezdire tüm papillaların üzerini kaplayacak şekilde ağızda dolaştırılır. o an senden mutlusu yoktur.
dipnot: diyette ne lan. futbolcu ismi gibi olmuş. karşınızda "daniel diyette". yada "danette"de olabilir. neyse başlığın düzeltilmesi dileğiyle.