hani eski bir şarkı çalar ve mazide zaman yolculuğuna çıkarsınız, eski sevgilinizi falan hatırlarsınız. ne zaman konusu açılsa veya başlığını görsem o hislere kapılıyorum. ted mosby is an architect.
(bkz: çok özledik be abi)
beşiktaş'ın avrupa macerasında bence önemli bir yeri olacak maçtır. puandan ziyade, lucescu dönemi haricinde pek gözlemleyemediğimiz deplasmanda karakterli futbol oynama yetisine erişmek üzeredir beşiktaş. herkes bu sarışın adamın kıymetini bilsin.
ekim ayına kadar yenilmez armada staylasında giderken, son 2 maçını yitirmesiyle taraftarlarını üzse de, kesinlikle bu sezonunun kazananı olacak, kimsenin şüphesi olmasın.
fenerbahçe bu maçtaki oyunu adeta ile brezilya 1950'yi andırmıştır. hatta ben maçı izlerken çoğu kez yanımdaki fenerli arkadaşıma "fenerbahçe böyle oynarsa kesin şampiyon olur çünkü lig uzun bi maraton" demiştim. kendisinin bana neden küfürlü cevaplar verdiğini hala anlayabilmiş değilim. ama kader kısfmet işte.
demin bir arkadaşım aradı. "abi quaresma'yı almışız, kapak olsun sana" dedi. şimdi adını vermeyeyim, ezeli bir rakibimizi tutuyordu kendisi. "oğlum" dedim "yanlışın var, beşiktaş aldı quaresma'yı...."
baktım biraz kem küm etti, sonra az evvel geçen pattes soğancıya küfürler ederek kapattı. megafonla yanıltmış sanırım mahalleliyi...
aman herkes patates soğancısına dikkat etsin, yaz aylarında bi yanlış anlaşılma daha yaşamayalım uzun lafın kısası.