ilahiyat.sozlukspot.org, kabzimallarsozluk.net, sutcuimamunisozluk.net gibi bu alanda kendini kanıtlamış sitelerin bile sıkıcılıkta uludağ sözlük'ün yanına yaklaşamayacaklarını belirten iddia. bence doğru. bu ne lan herkes ölmüş amk burda, canlanın olum biraz!
bunlardan bir sürü var. adamın cebinde parası pulu falan da var ama ambiansı beğenmediğinden olsa gerek hiç içeri uğramıyor. içeriden makyajlı sarışın laikçi hatunlar "gel gel" yapıyor ama hiç oralı olmuyor. gururlu.
güzel ülkemize yakışmayan bir tablö. bir kere akıllarından "olan var olmayan var" diye hiç geçirmezler, acımazlar. ne türklüğü ne de müslümanlığı özümseyebilmişlerdir. ahireti, öteki dünyayı hiç düşünmez, kendilerini kandırırlar. bir diğer yanda ise hepimizin namusu olan türbanlı bacım en doğrusunu yaparak kendisini badem bıyıklı olması muhtemel kocası için paketlemiş, kırmızı kuşağından çekilerek açılacağı günü bekliyor. işte size ibretlik iki örnek.
bunlardan mezun olan arkadaşlarımın istisnasız hepsi mezuniyet töreninden sonra kiliseye gidip vaftiz oldular. şu an hayatlarını papaz olarak sürdürüyorlar. mutlular.
kendini ahlak polisi zanneden andavallardan çekinmemesi gereken insan. özgür ve demokratik bir ülkede yaşayan özgür bir genç olarak cinselliğini doya doya yaşamalı, kimseye de hesap vermemelidir.
şaşkınlığını üstünden attıktan sonra hemen tebliğ çalışmalarına başlayan mümin kardeşimiz. maruz kalacaklarını bildikleri baskı sebebiyle ateistler ateist olduklarını söylemekten o kadar çekiniyorlar ki aslında hiç yok gibiler, ondan dolayı kendisine hak veriyorum.
volter amcamın ingiltereye gidip ingilizce yazdığı ve sonra fransızcaya çevirdiği bir sürü mektuptan oluşan, fransız ve ingiliz rejimlerini ve yaşam tarzlarını karşılaştırarak fransa'daki absürdlükleri gösterme çabasındaki güzel bir kitap. özellikle ilk mektuptaki fransız seyyah ve quaker arasındaki muhabbet unutulmaz.
aydınlanma filozofu voltaire'in yazdığı tiyatro oyunu.
gücün ve iktidarın insanlara neler yaptırabileceğiniislam peygamberi muhammed üzerinden anlatan bir trajedi. muhammed bu oyunda bir peygamber değil, peygamber rolüne bürünüp kendine güç sağlama çabasındaki bir filozof, bir yalancı peygamber. amaçlarına ulaşmak için mekkelilerin lideri zopir'i köle ettiği oğluna öldürtüyor, bir sürü trajedi falan filan. maksat müslümanları eleştirmek değil de volter'in hep yaptığı gibi benzetmeler yoluyla fransız rejimini eleştirmek.
türkçeye ise çevrilebileceğini hiç zannetmiyorum. sanırım bir çeviri de yok zaten.
insanların kabul etmekte zorlandığı bir gerçektir. bu ant hepimizin andı değil. niye yapmayacağım şeyler üzerine zorla yemin ettiriliyorum? ermeni, çerkes, laz veya kürt çocuğu niye varlığını türk varlığına armağan ediyor, bunun kendi varlığı falan yok mu armağan edecek de türk varlığına armağan ediyor? bir ermeni olarak ben varlığımı türk varlığına armağan etmiyorum mesela. noldu yani bu saçmalıkları bana zorla söylettiniz de? yaramamış bak işe.