insana evlat acısı gibi koyan durumdur. Herşeyinizi ona adarsınız, sinemaya gideceğiniz gün paranız olmaz ve onu görme isteğinizi bastıramazsınız, telefonunuzu satmaya çalışırsınız. Mutsuzum dediğinde elinizden hiçbişey gelmediğini farkettiğinizde, saçma sapan şeylerle onu eğlendirmeye çalışırsınız. En ufak üzüntüsünde üzerine titrer, bakmaya bile kıyamazsınız, aklınızdan bile geçmez böyle bişey yapabileceği. Ufak bir kavga edersiniz o gün, ne yapmaya çalıştığını anlamazsınız. Sorarsınız ne yapmaya çalıştığını. Böyle devam edemeyeceğini, onu çok mutlu ettiğinizi, ama sizi hissedemediğini söyler. arkadaş kalmak ister, sinirlenirsiniz bir ton laf söylersiniz, hiçbirşeyi değiştiremediğiniz halde. vicdanınız rahat bırakmaz sizi, ertesi gün gönlünü alır özür diler, kendine dikkat etmesini söylersiniz...
Bilgisayarınızdaki bütün resimlerini siler, onu çağrıştıran her şarkıyı da silersiniz, ama bir türlü kabullenemezsiniz, dönmesini istemezsiniz artık, ama ne hata yaptım keşke yapmasaydım cümlesi hiç çıkmaz aklınızdan. canınız acır, sadece acır...
Sevgiliyle ayrıldıktan sonra en az zararla atlatma şekilleridir.
(bkz: Godsmack-I Stand Alone) son ses dinlenir, zaten sevgili sizi terketmemişse üzülmezsiniz.Terkettiği sebep için kendisine kin beslemek o kini büyütmek hatta evcil hayvanınız yapmak işe yarar yöntemlerdendir. En basit yolu ondan bir şekilde nefret etmenizdir. Bunu ancak kendi aklınızda yaratabilirsiniz.
Sabahları erken kalkmanın etkilerinin en aza getirilebildiği uyanma çesitleridir.
Akşamdan telefonunuzun alarm'ını kurarsınız * sabah çalmaya başlar bob marley'den three little birds. ve siz kocaman bir gülümsemeyle uyanırsınız. odanızın camını açarsınız. marmarisin müthiş manzarası selamlar sizi. derin bir nefes çekersiniz içinize. mutfağa gider ve kahvaltınızı yaparsınız.
998 CC lik 4 zamanlı 4 silindirli 12.500 devirde 180 hp güç üretebilen, kuru ağırlığı 179 kg olan, Müthiş kaslı bir görünüme sahip italyan markası Aprilia'nın 1000CC klasmanındaki tek motorudur. Hayallerimdeki motor olma ünvanına sahiptir efenim kendisi.
Doğruluğuna yavaş yavaş inandığım, sanırım gerçekten doğru olan olaydır. Her zengin varlıklı aileye baktığınızda ya o ailenin fertlerinden birisi sakattır,* çok büyük bir hastalığı vardır yada o ailede başka bir musibet vardır. gerçektende parayla satın alınamayacak şeyler vardır.
Baba ile girilen bazen ilginç bazen ise komik olabilen diyaloglardır.
Biraz Önce Yaşadığım ise ;
(baba ütü yapmaktadır,birazdan kız arkadaşımla buluşacağım için gömleğimi ve kazağımı ütülemesini isterim.)
B(baba)-oğlum bu gömleği kazağın altına giyeceksin değilmi?
A(ben)-evet baba ne oldu ki ?
B-e zaten kazağın altında kalıyo gömlek görünmeyecek ben neden ütüleyeyim bunu?
A-Olsun sen ütüle belki çıkartmamız gerekir *
B-ooooooooooooooooooooha
Yağmurlu havada,elinizdeki kupanızın içinde bol şekerli sıcak çay eşliğinde pencereden bakarken ipod'unuzda tıngırdayan içinizi bir hoş edebilen şarkılardır.
Gazlamalarım sonucunda, güzel sözlüğümüze çok yararı olacak bir yazar kazandırdığıma inandığım, bazen mutlu bazen mutsuz, hayatın aq felsefesini benimsemis, zengin olursam 1 adet nikon d90 bir adet genis acılı lens ve bir adet kawasaki z750 alacagım 7. nesil yazardır.hoşgelmistir, seviyoruzdur kendisini. cenabet olmasa bıle cenabet bir ruha sahiptir.
tarihin sonrasının da sonrasından gelen edit:noktalama, düzenleme.
inglorious basterds adlı çok şukela olan filmin bir repliğidir.
--spoiler--
herkes birbirine masa altından silah doğrultmuştur. ne yapmaları gerektiğini düşünürken, arkadaşı stiglitz'e işareti verir.stiglitz'in son sözleri ise
-say aufwiedersen to your nazi balls!
olur ve almanın t*şaklarına ateş etmeye başlar.bu arada ortalık karışır herkes silah çeker müthiş bir sahnedir, bir sonraki sahnede ise stiglitz'î t*şaklarından vurduğu almanın ensesine bıçağını sokarken görürüz. birisi stiglitz'i vurur daha doğrusu herkes herkesi vurur.
çok dinlemeden veya sözlerini okumaktan ezberlenen şarkılardır. yolda kulağınızda ipodunuz takılı ve bu gibi bir şarkı çalıyorsa hafif hafif eşlik etmek hiçbir şeye değişilmez.
2 yıldır tanıyorsunuzdur onu...
bazen msn'den konuşurdunuz bazende arardınız... iyi çok iyi bir arkadaşınız gibiydi sizi anlardı dinlerdi ama içinizde elinizde olmadan ona karşı bir aşk beslersiniz... elinizde değildir bu,her resmini görüşünüzde titrer içiniz... bu gerçeği onun sevgilisinin olması bile değiştiremez ama siz uzaksınızdır sadece iletişim araçları ile görüşebilirdiniz... o istanbuldaydı siz ise marmariste...
hep açılmak istersiniz ona onu sevdiğiniz söylemek istersiniz karşılık almayacağınızı bilsenizde,sadece o yük kalksın üstünüzden her aklınıza o geldiğinde gözlerinizin artık yaş dolmasını istememediğiniz için söylemek istersiniz onu sevdiğinizi... bir gün msnde konuşurken tatile bir aylığına marmarise geliyorum der,ekrana bakakalırsınız gerçek olamayacak gibidir o an... sürekli size sevgilisini terketmek istediğini onu sevmedığını söyler... neden ayrılmıyorsun onunla sorusuna ise annesinin ve babasının boşanmış olduğunu çocuğun intaharın eşiğinde olduğunu söyleyerek cevap verir size... pekala dersin... sonuçta onun hayatıdır...
ve o büyük hafta gelir, o marmarise gelecektir... günler hatta saatler bile geçmemekte inat eder...geleceği akşam gelir çatar telefonunuz çalar marmaristeyim ben der sanki rüyadasınızdır... tamam işten çıkınca geleceğim sizin mahalleye dersiniz...saat 7 olur...işten çıkar dolmuşa binersiniz dolmuştayken camdan izlersiniz dışarıyı... dolmuştan inersiniz.. o buradaki arkadaşı ile havuzun başında oturmaktadır...sizi bekliyordur...havuzdan içeri girersiniz... kucağında birinin bebeğini sevmektedir... ayaklarınız boşalacak yürüyemiyeceğim sanırsınız...ama yanına kadar gitmeyi becerirsiniz... ona sarılmak istersiniz ama ailesi balkondadır... sevgi dolu bir merhaba çıkar ağzınızdan sadece oda merhaba der oturursunuz... gece olana kadar sohbet edersiniz onunla... kalkma vakti gelir yavaş yavaş ben gideyim dersiniz..ve gidersiniz.
her akşam onunlasınızdır artık ama o fazla çarşıya çıkamamaktadır.ailesi izin vermemektedir.farketmez dersiniz..onunla olmak yetiyordur zaten... sürekli havuzun orada oturursunuz,bir gün ailesi arkadaşıyla ona izin verir arkadaşı benimle buluşacağını bildiğinden onu çarşıya bıraktıktan sonra bir yere gider... önünüzde sadece ikinizin olacağı saatler vardır... sahile gider oturursunuz... hiç durmadan sürekli birşeyler anlatırsınız... o ise susar hiç konuşmaz... ona hiç ayrılmayacağınızı söylersiniz. annenizle babanızın boşandığını biliyordur... annenizin istanbulda yaşadığını da.senin için istanbulda yaşayacağın dersiniz... çok sevinir... ayrılık haftasına gelirsiniz... ve gideceği günün öncesi gününe içinizde buruk bir sevinç vardır... elinizi tutar korkma ayrılmayacağız der...
inanırsınız ona... sevgilisinin olduğu bile gelmez aklınıza çünkü artık sizi sevdiğinden eminsinizdir... o gece onu son görüşünüzdür... son kez tutarsınız elini... o gece biter... otogara gidip onu son kez gidip görmek istersiniz gelme lütfen babamlar burda yanlış anlayabilirler der, anlarsınız onu gitmezsiniz zor duruma düşmesin diye...gider... aradan bir hafta geçmiştir sizi ne aramış nede sormuştur... sonunda msnini açar konuşursunuz... ben seni sevıyorum onur der... ama bu şekilde yürümez der... anlıyorum dersin ama anlamıyorsundur... anlayamıyorsundur... o anda sadece unutmak istersin...
gidersin şişelerce alkol alırsın önünü göremeyecek kadar içersin... içersin... hayali gelir gözünün önüne tutamazsın gözyaşlarını ağlamaya başlarsın... aradan aylar geçer onu yavaş yavaş unutmaya başlamışsındır... ama hala o yara kabuk tutmasına rağmen arada sırada kanar. gözlerinizi yaşla değil kanla dolduruyordur... unutmak istersiniz... istediğinizin ne olduğunu bilemezsiniz...
Motosikletinizle giderken;aklınızın ucundan bile geçmemesine rağmen kendinizi yerde bulduğunuz durumdur,hatta o anda düştüğünüzü bile anlamazsınız...Şöyle gerçekleşir genelde ;
Kafam biraz dalgın,o hafta neler olabileceğini geçiriyorum aklımdan,o sırada yeşil ışık yanıyor,gazı hafifçe açıyorum,motorum ileriye atılıyor gitmeye başlıyorum,sağdan soldan gelenlere dikkat arkadaki ve öndeki arabayla mesafeyi koruyorum,bir araba farkedıyorum sağ yanımda,bana doğru geliyor.Çaresiz sola gidiyorum bende,şeritler henüz ayrılmamış arada barikat yok araba üstüme geliyor 3 seçeneğim var ya aradan sıyrılmayı denerim arabanın altına girerim,ya sol şeride geçerim karşıdan gelen trafiğe girerim,yada karşıdaki direğe girerim.Beynim o an çok hızlı bir karar verip direğe doğru düz gitmeye duramazsam yatırmaya karar veriyor.arka frene basarak arka freni kitliyorum,duramayacağım,mesafe çok kısa,ani bir karar verip,ön frene sonuna kadar asılıp motoru sola doğru atıyorum,motor low-side denilen duruma geçiyor bende bir süre sürükleniyorum.birkaç saniyeliğine film koptu.kendime geldim,kaza yapmamı sağlamış olan araç kaçıyor,plakasını göremiyorum,gözlerim bulanık kollarıma ve ellerime bakıyorum ellerimin bir kısmının derisi yüzülmüş,kollarımdan kanlar akıyor,bacaklarıma bakıyorum,kotum yırtılmış kötü bir şekilde bacağımda kanıyor,ve evet bu sırada yolun tam olarak ortasındayım araçlar sağımdan solumdan geçiyor o anda bunu düşünemıyorum,motora bakıyorum,sol grenaj parçalanmış tamamen,arka grenajlarda parçalanmış ama motorun hala gidebilir durumda olduğunu düşünüyorum.midem çok kötü bir şekilde bulanıyor önümü tam olarak seçemiyorum.bu sırada etrafımdaki insanların hepsi bana bakıyor,hiçbirisi gelmiyor yardıma ambulans çağırayımmı diyen bile yok,ayağa kalkıyorum yavaşça,kafamı bi yokluyorum kafamı vurmamışım,az sonra polis gelir bişeyim yok beklemeninde manası yok en iyisi gideyim diyerek gitmeye karar veriyorum.motora biniyorum marşa basıyorum,bana itaat ediyor,motor çalışmaya başlıyor.o insanların * şaşkın bakışları arasında uzaklaşıyorum...
6-7 Yıl kadar önce,samsung marka cd-rom'mda başıma gelen ve beni çok fena korkutmuş olan olaydır.öncelikle efendim,henüz ufağız biraz,gayet yüksek bir heyecanla arkadaştan alınan battle for middle earth * adlı oyunun 5 adet cd sinden ilki heyecanla cd-rom'a konulur.fakat cd nin arkasındaki büyükce çatlaktan olsa gerek * cd roma konulduktan 3 saniye sonra gelen zıııııızızıırtttttttttttttt sesinden sonra ve yüksek sesli bir paaaaaaaaat sesi beni yerimden hoplatmaya yetmiştir. elektronikten az çok anlayan baba yardımı ile cd-rom yerinden sökülmüş içindeki yüzlerce cd parçası özenle temizlenmiş,yerine takılmış çok bilmiş çalışmayacak tavırlarıma rağmen mis gibi çalışıp beni göt etmiştir.
1.KASET KAPAGI TEKNIGI
en temel sinek yakalama teknigidir. yakalanacak sinek, tarafimca cam sinegi tabir edilen sineklerden olmalidir. bu enayi sinek camda gezinirken ici bosaltilmis bir kaset kapagi acik bir sekilde avuc icerisine alinir ve sinege yaklasilir. sinegin asagisindan cama paralel tutulan kaset kapagi yukari dogru hizli bir sekilde cekilerek kapatilir. sinegin kolunu bacagini araya kaptirmamak icin cok dikkatli olunmalidir. yoksa igrenc sonuclar ortaya cikabilir
2.AVUC TEKNIGI:
tarafimca duvar sinegi olarak tabir edilen bir sinek bulunur. sinege duvara paralel olarak uzaktan yaklasilir. kullanilacak olan elin parmaklari birbirine kenetlenir ve avuca kepce sekli verilir. avuc sinegin 20cm yukarisina kadar duvara paralel olarak yaklastirilir ve aniden asagi dogru cekilir. bu sirada sinek avucun icine girer girmez avuc kapatilir. avuc kapatilirken arada biraz bosluk birakilmali, boylece sinek ezilmemelidir. avuc icerisinde kiprasip duran sinegi bir arkadasinizin uzerine firlatmak da ayri bir guzelliktir.
Onemli Not: Bu teknik ari gibi sokabilitesi olan böcükler uzerinde uygulanmamalidir!!
3.SELTOKS TEKNIGI:
sinegin uctugu bolgeye az miktarda seltoks sikilarak sinek sersemletilir, sonra gerekli mudahale yapilir. fazla seltoksun sinegi oldurebilecegi gercegi unutulmamalidir.
4.KANATSIZ GELIN TEKNIGI:
yukarida anlatilan yontemlerden herhangi birisiyle yakalanan sinegin once kanatlari koparilir. boylece sinek bir “kanatsiz gelin sinegi”ne donusturulmus olur. bu sinek yere birakilir ve kacmasi saglanir. uzaktan uzerine kalemlik, kagit bardak vs. gibi hedeler atilarak uzerine getirilmeye calisilir. genelde sinegin bir sekilde ezilerek can vermesiyle oyun biter.
bi de buna cok benzer “tek kanatli gelin teknigi” vardir, onu anlatmaya gerek yok.
ayrica bu teknik sayesinde sinek anatomisi hakkinda bilgi de edinilebilir. bir kanatsiz gelin sinegi genelde enteresan ziplamalar yapar. bunun sebebi ucacagi zaman ilk hareketi ziplayarak saglamasidir. eger kanatsiz gelin sineginiz ziplamayi seviyorsa oyununuz daha da eglenceli hale gelir.
5.AVIZE ALTI BASIM DUMAN TEKNIGI:
avize sinegini yakalamak icin tarafimca bulunmus tekniktir. patentini alamadim henuz yine de buraya yaziyom, bu kiyagimi da unutmayin! bu tur sinekler yakalamasi en zor olan ve ayni zamanda en sinir bozucu olan sineklerdir. trivial olan teknik bu sinegi bir duvar sinegi veya cam sinegine donusturup oyle yakalamaktir. en kolay cam sinegine donusur bu enayiler. ama ona donusturmek bile zordur. donusturme yapilmadan izlenecek yol soyledir: avize altina sinsice yaklasilir. elde bir sapka* bulundurulur. sapka avize alti sinekleri ordusunun uzerine hizlica sallanir. burda usturupluca isi yapmak onemlidir. sapkayi savurdugunuz anda sinek sapkanin icine girmeli ve elinizi asagiya indirdiginizde sapka kivrilarak sinegi icerisin hapsetmelidir.
Dilinizle de deneyin binlerce kurbağa yanılıyor olamaz.
6.HAVLU TEKNIGI:
temeli, havluyu ucan sinegin ucus istikameti dogrultusunda atmaya ve sinegi etkisiz hale getirmeye dayanir.. bu teknikte gözlem ve takip cok önemli adimlardir.. önce pis bir havlu secilir, ucan sinegin manevralari iyice gözlemlenir, ve sinegin bir sonraki ucus yonunu önceden kestirebilme yetisi kazanıncaya kadar gözleme devam edilir.. dogru zamani kollamakta önemli ve unutulmaması gereken bir noktadir.. dogru zamani hissettiginiz anda havlu ucus halindeki sinegin üstüne yatagın üstüne carsaf serme hareketiyle birakilir.. üstünde havlu serili sekilde yerde kıvranan sinegin gelecegi artik sizin insanliginiz kadar parlaktir. afiyet olsun.
7.ELEKTRIKLI SUPURGE TEKNIGI:
elektrikli süpürgenin borusuna geniş bir huni bağlanarak sineğe doğru tutmakla olur. pasa pasa sinek huniden suzulerek yerini bulur.. sakin sonra supurgeyi acip torbada sinegi aramaya calismayin, kaciyolar tozlu tozlu . tarafimdan test edilmistir..
Gidip tayyibi vurucam efendim,
Sonra sevgilime gidip sırf sevıyor diye izlediğim twilight'ın berbat olduğunu söyleyeceğım(önceden söyleyememıstım kırılmasın dıye)
Sonracığıma,Bizim okulun müdürünü bulup,bana çektirdiklerini tek tek ödeteceğim ona