belki yarın belki yarından da yakın bir zaman diliminde açıklanması beklenen sonuçlardır. bayramda sıkça sorulan uzun mu, kısa mı, neresi, neci sorularına cevap niteliği taşıyacaktır. inşallah isteyen istediği yere çıkar. aslında hayırlısı demek daha doğru.
en azından mesai saati-maaş tutarı ilişkisinde imamlardan daha çok daha fazla kazandıkları kesindir. eğer bir imamın mesai saati sadece namaz kıldırdığı süre olarak hesaplanıyorsa bekçilere, özel güvenliklere verilen maaşları havaya savrulan para olarak tanımlanması gerekir.
sabah namazına (5:00) giderim imam orada, öğle namazında (13:00) orada, ikindi, akşam, yatsı namazlarında (22:00) imam orada. yani sürekli olarak orayı beklemek zorunda. her iki-üç saatte bir namaz kıldırmak zorunda. üstelik öğretmenlerinki gibi haftada 3 gün, yılda 2-3 ay izinleri de yok.
tekrar diyorum eğer imamın çalışma süresini günde 75 dakika olarak algılayabilen bir beyne sahipseniz ya art niyetlisinizdir ya da beyninizin çalışma fonksiyonları zayıf.
ekranın sağında bulunan anket bölümünde donanımhaber'de en çok sevdiğiniz kişi kim, donanımhaber'de kimin cevaplarını tarafsız buluyorsunuz, ıssız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç donanımhaber kullanıcısı hangileri, en çok hangi donanımhaber kullanıcısına vermek istiyorsunuz gibilerinden tuhaf sorular bulunan gubudik web sitesi. aslında böyle bir askerlik veritabanının düşünülmesi ilerisi için gayet hoş ama olayın bokunu çıkartıp sidik yarışı moduna girerek kendi reklamlarını yapmaları gubidikleştirmiş işte. neyse linki verelim;
hayatımda gördüğüm en iğrenç esprilerin yapıldığı bir sınıfta geçen dizi. kızlar da ne yavşak bu salak esprilere kikir kikir gülüyorlar. zeka namına iki lokma bir şey görsem gam yemeyeceğim. ıyk.
bu haftaki bölümünün teaserından gördüğümüz kadarıyla hakan olacak denyonun en sonunda nana'ya evlenme teklif ettiği dizidir. eğer rüya falan değilse ben bu hakan'ın aklına sıçayım diyorum başka bir şey demiyorum. reyting uğruna nana'yı hakan'a yamadılar ya yapımcılara da helal olsun. orada hakan için biçilmiş kaftan aslanlar gibi simge kızımız yıllardır nişanlı bekliyor bu herifi nana'ya vardırıyorsunuz. bravo bravo bu tablo sizin eseriniz.
size hiçbir şey demiyorum. umarım o görüntüler rüyadır.
fenerbahçeliler tarafından kendisinden sadece ikibuçuk sene önceki 17 mayıs 2000 tarihi milattan önce bir tarih olarak lanse edilirken 6 kasım 2002 sanki dün veya ondan önce yaşanmış bir gün olarak kabul edilir. yani galatasaray'ın uefa kupasını almasından bahseden bir galatasaraylı'ya ohooo o kupa alınalı yüzyıl oldu diyen fenerliyi aradan iki dakika geçmeden 6-0'lık skorun avukatlığına soyunduğunu görebiliriz.
tuzla piyade okulunun gecenin 2'sinde (abartmıyorum) 1500'den fazla insan + 500'den fazla araç ile karşıladığı sınavdır. ikinci 100 kişinin içinde yer bulabilmiş şanslı bir muhterem olarak saat öğlen 11 buçukta nizamiyeden çıkmış bulunmaktayım. gece 1 olmadan oradaydım onu da belirteyim.
eğer bu uzun ve sıkıcı olayı eğlenceli hale getirmek istiyorsanız ya arkadaşlarınızla gidin ya da orada kısa süren arkadaşlıklar edinin. ha bir de birlikteki tüm askerlere bu askerlik bitmez, sizden sonra sınava gireceklere de aga 50 şınav çektiriyorlar içeride diyin haha.
ilgili sayfadaki "lütfen bir konu seçiniz" bölümündeki;
hat servisi gecikmesi
durak problemleri
hat problemleri
iett sürücü davranışları
öho sürücü davranışları
seçeneklerinin hepsi şikayetten öte bir biçimde büyük memnuniyet gerekçeleri olmaları nedeniyle varlığına şahit olduğum şey. iett'yi bir kez de ben kınıyorum. zaten otobüslerinin hepsi şeriat yeşili cık cık cık.
avrupa'da erken form tutup sonradan bozulan takım. ha bir de fikstürün azizliğine uğrayıp son maçlarını güçlü takımlarla oynaması da gerçekten büyük talihsizlik.
ama her şeye rağmen yine lider, tek lider. tebrikler..
not: salça'nın verdiği fikstürde eksikler var. mesela özel maçları eklemeyi unutmuşlar.
mümkün olmayan şey. tayyip de 5 vakit namaz kılıyor benim buna muhalefet edip daha farklı konseptler geliştirmem gerek diyerek 7 ya da 24 rekat falan kılar. tabi kılarsa.
işçilerin 5 yıl boyunca aldıkları maaş ile aynı yerde diye cevaplanabilecek soru. firma kar etmezse işçi çıkartır, işçi maaş almazsa işi bırakır böyle devam eder bu.
facebook'ta gezinirken sürekli olarak sağ taraftaki reklam bannerlarında reklamıyla karşılaştığım site. ileride bir gün kazayla tıklamaktan korkuyorum. nasıl bir mesaj vermek isteniyor anlamadım ki.
ilk başta olası bir sabri sarıoğlu açıklaması sanıp yok canım aşağı yukarı aynısınız dediğim fakat hemen sonrasında lincoln'den olduğunu öğrenip şaşırdığım ifade. e herhalde iyisin bunu söylemene ne gerek var?
şundan bir 15 sene öncesine kadar toplumumuzda bayağı popülerken dejenere olmuş yeni nesil yüzünden unutulup gitmiş eylem. ben de bu devrin son demşlerine yetişmişim pek hatırlamıyorum.
suyun az, ısınmanın pahalı olduğu o karanlık çağımızda fazla müsriflik olmasın diye sadece saçın yıkanmasıdır bu hadise. vücut koksa da olur yeter ki saçlar bitlenmesin mantalitesinin hakim olduğu bu dönem allah'tan çok uzun sürmedi.
cuma namazlarına ait memleket olarak gelenekselleştirdiğimiz bir ritüelimizdir. yazın istanbul boşalmasına rağmen namazda adım atacak yer bulamazken kışın camiye daha adımını atar atmaz cemaatin bir kısmının firari olduğunu anlarsınız. madem soğukta abdest alamıyorsunuz evden çıkmadan alın bre müslümanlar. kıçınızı tutamıyorsanız alacaksınız o sudan abdesti kaçış yok.
iett'nin gurur tablosu olan ikarus marka otobüslerin bazılarında direksiyonun az sağında bulunan metal levhadaki yazı. rotajın ne olduğunu bilsem bir şeyler karalayacağım ama bilmiyorum. netten de araştırmaya üşemdim bilen yazsın bir zahmet.
zaten günün her saati bostancı'dan itibaren milim milim ilerleyen e-5 trafiğine yeni bir soluk getirerek iyicene sıçıp bırakan alışveriş merkezi. yani az daha zahmet edip tam e-5 üstüne koysalar daha rahat ulaşabilirdi müşterileri. biz arabalarla sağından solundan geçerdik mühim değil. hey allahım..
neyse dün gittim gördüm burayı. daha ısıtma sistemlerini yapmadıklarından içerisi buz gibiydi. sağlam girip verem olarak çıkan insan tanıyorum. onun haricinde kapalı otoparkının havalandırması da çalışmıyordu. arabayı çıkartana kadar oksijen maskelerimizle nefes aldık.
mekan kötü değil. çok fazla firma var. bir çoğu da outlet mağazası yani fiyatlar makul seviyede. yeme-içme yerlerinde seçenek çok on numara. her ne kadar çingene mahallesine yakınlığı nedeniyle çingenelerin hışmına uğrayacak olsa da gerekli önlemler alınırsa çok çok daha güzel bir yer olacaktır. başta da dediğim gibi tek sıkıntı e-5'e sıfır olması.
tuvaletin henüz başında laptopun şarzının bitmesi kadar olmasa da insanın başına gelebilecek en kötü 50 şeyden biridir bu.
karşıdan gelen şahsiyet aslında çok samimi olunmayan ama selam verilmedi mi de ayıp olunabilecek türden bir insandır (evet türünün tek örneği). şimdi selam versem bir saat ayakta dikileceğiz, hem ne konuşacağız ben asosyalim diye düşünüp alakasız yerlere bakmaya çabalarken karşı taraftan gelen o tanıdık sesle eli ayağına dolaşır insanın. hakikaten hiç görmese doğal bir tepki verebilecekken işi böyle katakülliye getirmenin bedeli olarak gayet yapmacık bir selam verir ve karşısındakine renk verir. işin sonunda hem iki saat ayakta dikilir hem rezil olur. ayrıca asosyalliği de aynen devam eder.
ne zaman çiftleşme mevsimi gelse dikkatimin tamamını üzerine çeken köpektir. erkek köpek isteklidir, sürekli dişinin peşinden gider. hatta zaman zaman dişinin ayıp yerlerini bile koklar. bu dişi köpeğimiz de aslında biraz sonra başına ne geleceğini bilir. ama bir naz, bir cilve edasıyla peşinden koşturur ileride olacak çocuklarının babasını. siz de dikkat edin. dişi önde erkek arkada tüm mahalle boyunca gezip çiftleşemediklerini bilirim. fakat sonunda beklenen o mutlu son olur ve çiftimi birbirlerine popo kısmından yapışıp kalırlar.
özellikle warner biraderlere ait bir karakterse (bkz: coyote) bir sonraki karede kafasını tünelin girişine çakacaktır muhteremdir kendisi. hatta bu çarpma olayından sonra yere düşünce bir de karşı yönden gelen tren geçer üzerinden. bu iki tren nasıl aynı hatta çalışıyor orasını karıştırmayın.
aslında ortamdaki en stratejik görev kendisine ait olmasına rağmen her zaman arka planda olmayı tercih etmiş ve hiçkimselerin dikkatini çekmemiş küçük plastik nesne. masa örtüsünün oyun esnasında kayıp düşmesini engeller.
esasında süratında en ufacık bir tebessüm belirtisi olmamasına rağmen gerek telefon mesajlaşmalarında gerekse de internet üzerinden mesajlaşmalarında artık el alışkanlığından mıdır yoksa daha samimi bir ortam olmasını istemesinden midir nedir habire smiley kullanan insan tipidir, gariptir. (: (: (: (: (: çok mu samimi olduk? ben niye somurtuyorum o zaman?