asabidir, kendini en doğru zannedendir, kendince kadınlara ayar verir, dengesizdir, ulaşamayacağını anlayınca pis demeyi sevap bilir, şakadan espriden anlamaz, sonuna kadar cool guy modundadır.
olur da siz gerçekleri ona söylerseniz köpürür, akıl verdiğini düşünür ve asla ama asla kabul etmez söylediklerinizi.
he bir de; dinlemeyi bilmez.
7. nesil görünümlü nesillerin sultanı yeni yazar. iyi de yazar. çaylaklık devresini atladığı gibi, sir ulrich üstadımızın katılımının ardından, edu birliğinin temel yapı taşı olarak varlığını aramızda sürdürecektir. hom badidir, bacıdır, candır.
7. nesil görünümlü nesillerin sultanı yeni yazar. iyi de yazar. çaylaklık devresini atladığı gibi, sir ulrich üstadımızın katılımının ardından, edu birliğinin temel yapı taşı olarak varlığını aramızda sürdürecektir. hom badidir, bacıdır, candır.
efendim bunlar, isim vermek istemiyorum, ikiye ayrılan bir garip hallerde takılan yazarlar bütünüdür. evet iki cinsi vardır.
biri uzun süre yazarlık yapmış, sözlüğe inanmış, onu eli kolu gibi benimsemiş fakat bir yerden sonra kafayı inceden kırıp "hepinizi tarihe gömücem luean!" düşüncesini edinmiştir. gerekli gereksiz her yerde "yoo yoo yoo adamım, bildiğini sanıyorsun ama gerçek sadece bende saklı" demeye başlamıştır. fakat bu gruba ait yazar kısmısını o sözlük zaten benimsemiştir, çok da batmaz, "aman düşman başına, bizim de sonumuz böyle mi olur acep?" der ve geçer.
ikinci cins, hızlı koşan at cinsidir. taptaze yazar kısmına mensup bu sevgili yazarlar sözlüğün her konuda bilimsel makaleler verdiği düşüncesine fazlasıyla kapılmıştır. "tamam şimdi eleman orada argo kullanmış fakat, güldürürken düşündürme amaçlı bu kesin, aslında çok ciddi bir konuyu çözümleyip mesaj vermiş." şeklinde bir yorumlamayla yola çıkar, fakat ah be canım o öyle değil. sözlükte yazar olmanın, ilk adımlarını atıyor olmanın hevesiyle, "bakim hele bir noluyor" demeden, "efendim en az sizin kadar yazarlık hakkım ve bak şunu görüyor musun? şu, şu, şu bir de o arkada oturan abimiz, heh o da, şurada bi genç kızımız var, evet işte bu gösterdiklerimin hepisi hatalı yanlış, kaldırın bunu gözüm görmesin. burada oyun oynamıyoruz, oyalamayın beni daha ülkeyi kurtaracağım. fakat panik yapmayın ben sizi de kurtarmaya geldim." der, baştan kırar kafayı, hafif sinir krizleri atlatır. sözlük onları da benimsemiştir, "ulan biz de yeniydik, biz niye yapmadık lan böyle" der fakat geçmez. üzerine düşer, ilgi gösterir, adaleti kendine göredir.
bir deniz baykal cümlesi. 16 aralık 2008-salı günü* mecliste yaptığı konuşma sırasında dile getirmiştir.
konuşma sırasında düştüğü hata cümlenin sonundaki tıkamakla kapamak arasında mı yapılmıştır, göz kısmında z ve t harfleri arasında mı belli değildir.
yine de, evet efendim tıkamayın gözünüzü falan.
bir kondom firması reklamıdır. dünyanın en harika bakışlarına sahip bir velet yaptığı her şeyde annesinin izin verdiğini söyleyip durur. son sahnede annesinden izin alışı gösterilir.
izlemek için: youtube - my mom said i could condom commercial
şimdi efendim yer gökçeada'da ufacık tefecik içi dolu fıçıcık bir öğrenci evidir. hikayemizdeki bu evde kalan kişi sayısı bir elin üç parmağını geçmemekte. efendime söyliyeyim, bu güzel adanın güzel evinde bulaşık makinesi, mikrodalga fırın, derin dondurucu, elektrikli soba, ufo, kumaş dokuma makinesi, çim biçme zımbırtısı gibi alet edavatlar bulunmamakta. televizyon en fazla sabahları uyandırsın diye abudik gubudik, ne yapsak da boşuna para harcasak, ne yapsak da kalitemizi düşürsek mantığıyla hazırlanmış dizi veya sabah programlarından 15 hadi bilemedin 20 dakikalığına faydalanmak suretiyle, o da haftada bir iki kere kullanılmakta. bir de avatar izliyoruz haftasonu, haksızlık olmasın sayın devlete. bilgisayarımız açıktır çoğu zaman evet. su ısıtıcımız deseniz, evde hamam kurmadığımız gibi, öğretim görevlileri, ordu, fil yıkamak için değil, üç kişinin mütevazı banyolar yapmasına yetecek kadar çalışıyor. ısınma deseniz, adaya soğuklar yeni geldi, biz zaten sobamızı kurduk, öğrencilerin ada geleneği olarak, yerlilerin de gayet iyi bildiği üzere odunu üç o bahçeden beş bu bahçeden aşırıyoruz. evin soğuğu kırılsın yeter değil mi?
şimdi efendiciğim, siz söyleyiniz, standartlarda hatta bazen altında yaşanılan bir evde, imalat yapılmayan, cafe olmayan, üç tanecik öğrencinin yaşadığı bir evde, bakın gerçekten evde fil yıkamıyoruz, 7/24 kaynak makinesi de açık değil, nasıl olur da iki aylık fatura 138 yetale olur?
faturaya bakınca diyor ki fatura, güzel kızım, tatlı oğlum siz aslında iki ayda 95 yetalelik elektrik harcamışsınız ama, şimdi bunun yolu var suyu elektriği var derler ya, heh işte o elektriği başbakan amcanız pek sever, sevdiği içün değerlendi, oldu 138 yetale. hadi bakalım verin verginizi. bir de arkadaşınız varmış onlar da üç kişi kalıyorlarmış, ona da 270 lira gelmiş, söyleyin biz öyle öğrencileri çok seviyoruz. sizler bizim baş tacımızsınız. anneniz babanız duymasın ama. duysa da bizim sikimize kadar da, en fazla isyan ederler, alırız içeri oooh ne güzel elektrik. hayır siz üzülürsünüz.
dilerim caanım efendim dilerim, sizi ormanda güzel bir patikada poki topunuz yanınızda yokken, pikachu çarpar. aldığınız vergiler size yol su elektrik olarak geri döner umarım.
ince espiri zekasının daimi kanıtı niteliğinde, harikalar harikası ayar seviyesinde verilmiş bir bakınız'dan kalma anıdır. bakınız olarak kalmasındır. nesiller boyu taşınsındır.
forward mailler efsanelerinde, efsanelerin kralı bir cevap atan sinan ve onun zavallı kurbanı arda'nın hikayesidir.
çook seneler oldu bu olay gerçekleşeli. fekat sozlugumuzde adı bile geçmemiş, ayıp olmuş diyerek siz sevgili yazar-okur bünyelerine sunuyorum efendim. afiyet olsun.
--------
aşağıda vermiş olduğum web sitesine girdiğinizde ingilizce bilenlerinizin de okuyabileceği gibi brezilya yağmur ormanlarında kaçak ağaç kesimi yapanlar ve bunu engellemeye çalışan greenpeace aktivistleri arasında gerilim iyice tırmanmış ve kerestecilikle uğraşan belediye başkanının sahip olduğu radyo istasyonunun yaptığı yayınlarla oduncular galeyana getirilerek greenpeace aktivistlerinin kaldığı oteli silahlarla basmışlardır.
"brezilya'dan bana ne!!" demeden önce lütfen iyi bilin ki ormanlar içinde hep beraber yaşadığımız dünyamızın akciğerleridir ve solunum yapamayan bir beden nasıl ölmeye mahkum ise ormanları yok edilen dünyamızın sonu da farklı olmayacaktır.
sizden rica ettiğim şey aşağıdaki web sitesine girerek istenilen alanlara isim ve adres bilgilerinizi girdikten sonra otomatik olarak yazılan mektubu
(ingilizce) yine sadece bir tuşa basmak suretiyle brezilya cumhurbaşkanı lula da silva'ya göndermeniz. evet topu topu 2-3 dakikanızı alacak bir işlem ama etkileri nesiller boyu devam edecek bir etki yaratabilecektir.
duyarlılığınız için şimdiden teşekkür ederim.
arda akoğlu
cevap e-mail:
sevgili arda,
senin duyarlılığını sikeyim. aylardır gönderdiğin maillardan bıktım.
dayanacak gücüm kalmadığı için küfretmek zorunda kalıyorum, özür dilerim.
bana bir daha yok ormanları koruyalım, yok karınızı çok sikmeyin, aman köpekleri ve hayvanları koruyun, etrafı kirletmeyin, içkili araba kullanmayın, kötülük yapmayın, herkesi sevin gibi abuk sabuk mesajlar göndermeyin lütfen.
burası dünya olum dünya , cennet mi lan burası? world. tanrı öyle yaratmış olum canlıları. sanabana mı kalmış değiştirmek. evren böyle olum anlamadın galiba.
sen istediğin kadar erozyonla mücadele et bir deprem olur o mücadele ettiğin topraklar götüne girer. kitalar kayıyo olum uyan uyan.(entropy)
insanların tamamının gücü istersen nükleer gücü de kat evrenin tırnağı bile olamaz olum. evren kanunları da bellidir. düzensizlik devamlı artar, enerji sürekli tüketilir.
isı sıcaktan soğuğa gider, doğa sikilir. bu her yerde böyle abicim. bunları tersine çevirmeye çalışırsan en nihayeti 100 -200 yıl geciktirirsin. bu da evrenin yaşının yanında senin sikinin trilyonlarca ucuca eklenmiş at yarrağının yanında kaldığı gibi kalır.
o yüzden sıkma tatlı canını okşa patlıcanını. hadi bakiim.
çin astrolojisine göre ejderha yılında doganların sahip oldugu burc.
Özellikleri
Enerjik, kuvvetli, güç sağlayan, başarılı.
Kişiliği
Eski çağlarda Ejderha (Dragon), Göksel imparatorluğun emrinde olan Çin imparatorunun ve de hizmetkarların yüksek güç sembolüydü. Bu nedenle Ejderha yılında doğan birinin pek çok olumlu özellikler taşıdığına inanılırdı. Bu özelliklere gelince ancak bir imparatorun sahip olabileceği türden şeylerdi. Büyük bir şevk, sınırsız coşku, başkalarını etkileme yeteneği vb.
Efsaneye göre, Ejderha ağzından ve burnundan alev püskürtür. Benzer biçimde, Ejderha yılında doğan kişi de aynı etkiyi yapan konuşma yeteneğini kullanır. Aynı zamanda Ejderha çok güçlüdür. Kendine meydan okuyan muhaliflerinin direncini kırar. Ejderha tehlikeli bir düşmandır. Yine de, Ejderha yardımseverdir ve tehlikeli durumlarda bile dostça yaklaşımlarla çözümler getirir. iyi bir dost sayılır ama kolay bir dost değildir.
Kendi düşüncelerini empoze ederek, liderliği altında yol alınmasını ister. Yani buyurgan bir dostluk gösterir. Bu kişinin seçtiği kariyerde başarılı olması beklenir. Başarı da değişken olmayıp süreklidir. Ejderha yılında doğan kişi kolay para kazanır. Para harcamaktan da çekinmez. Çok ender zamanlarda kaygı ve endişe gösterir. Bu da karşı tarafın gerçek gücünü henüz ölçemediğindendir. Kendi gücünün ve yeteneklerinin farkındadır. Eğer Ejderha yılı doğumlusu yetenek ve gücünü kontrol ederek kullanabilirse yaşamda başarılı ve mutlu olur.
Duygusal Yaşamları
Ejderha yılında doğan kişilerde yalnız yaşama isteği görülür. Gençliğinde uzun süreli bir duygusal ilişki kurmaya meyillidir. Bunun sonucunda genç yaşta evlenmeye yatkın bir kişilik ortaya çıkar. Genç yaşlarda yapılan evliliğin dengeli bir geleceği olur. Eğer yaşam boyu yalnız bir hayatı seçerse de iffetli bir tarzı seçer. Ejderha yılında doğan birinin en az uyum sağlayacağı kişi Köpek yılında doğan birisidir. At ve Koyun yılında doğanlarla uyumlu ilişki kurabilir. Ejderha herkes ile uyuşabilecek bir kişiliktir. Çünkü, mizacındaki güç sayesinde herkesi kendisine bağlamasını bilir.
Ejderha Yılında Elementler
Tüm elementlerin kutupsallığı (+) dır.
· Metal - Ejderha: Metal - Ejderha yılında doğan kişi, Ejderha klanının en gözüpek, ve zorlu tipidir. Kadın veya erkek olsun çok enerjik, çok iradeli, çok etkili ve çok girişken birisidir. Büyük bir kabiliyet ve kültür potansiyeli vardır. Birinin saçma veya yanlış bir şey yapmasına dayanamaz. Ayrıca, hata veya dürüst olmayan davranış karşısında tolerans göstermeyi kabul etmezler. Metal Ejderha yılında doğanlar namuslu, dürüst, cesur ve güvenilir davranışlarıyla kendilerini her fırsatta kanıtlayan kişilerdir. Bunlardan mükemmel bir arkadaş ve yaşam ortağı çıkar. Aynı zamanda düşmanları için de amansız olurlar.
· Su - Ejderha: Ejderha yılında doğanlar gibi enerji sahibidir fakat bu yeteneğini bir konu üzerinde yöneltmekte zorluk çeker. Bu yöneltme zorluğu nedeniyle, sahip olduğu büyük gücün tam olarak farkına varamaz. Yine de, istenen çabuklukta olmasa da, bu kişiler sonunda emellerine ulaşırlar. Bu tip insan, diğerleri içinde uzlaşmaya en yakın Ejderha tipidir.
· Tahta - Ejderha: Öteki Ejderha yılı doğumlular içinde yeni fikirlere en açık olan kişidir. Aynı zamanda tam bir yaratıcı düşünce kapasitesine sahiptir. Düşmanlarına karşı daha az kin güden birisidir. Yaşamda başarıya giden yolda yaptığı mücadele ile sonunda hedefine ulaşır.
· Ateş - Ejderha: Öteki Ejderha tipleri zorlu, enerjik veya atılgan olabilir. Fakat, Ateş - Ejderha için bir yanardağın indifa etmesi benzetmesini yapabiliriz. O tam bir ateş parçasıdır. Eylemin içine dalar. Çok iyi bir lider olabilir. Çevresindekilere veya kumanda ettiklerine her söylediğinin doğru olduğunu inandırması çok kolaydır.
· Toprak - Ejderha: Öteki Ejderha yılı doğumlulardan belki daha az savaşkandır. Veya daha iyi bir benzetme yaparsak, o kadife eldiven içindeki demir yumruktur. Diğerlerine nazaran daha fazla kararlı ve dengelidir. Daha zor parlamaya hazırdır. Fakat tüm Ejderha yılı doğumlularda olduğu gibi, kendini yaralayanı asla unutmaz.
(copy&paste)
gibi bir şeye benzedikeri anlatılır. misal 1988 yılı dogumlular ejderhadır. bi bakın bakalım ne kadar dogru.
"üzüm üzüme baka baka kararır" durumudur. uzun suredir takip ediyorum bu adam gun geçtikçe hugo'ya benziyor. küçükken çok sık izlerdim. telefonu alır yarışmacıdan daha hızlı tuşlara basmaya çalışırdım. o zamanlar her şey güzel ve normaldi. tolga abi genç bir delikanlıydı. eli yüzü nispeten düzgündü. iki sene öncesine kadar benim için tatlı ve normal anılardan ibaret olan bu anılarda bir gariplik sezmeye başladım. yıllar sonra tolga abiyi kardeşim izlerken gördüm ve o da nesi?! adam olmuş hugo 2!
o gunden beri, iki senedir, duzenli aralıkla kontrol ediyorum o mimikler, o gülümseme, yüz hatları, kulaklar.. adam ciddi ciddi hugo'ya benzemeye başladı.
e bir ömür aynı programı sunar, neredeyse haftanın her gunu "hugo parmaklarının ucunda" der, ellerini dürbün gibi yapıp kameraya bakarsan olacagı bu guzel abim.
memleketin mis kokan çayırlarını yalayan rüzgarlardan öğrendiğim kadarıyla yepyeni bir "psikopat" versiyonudur. bilgisayar kullanmaktan manyağa dönmüş, göz mercekleri ziyan olmuş, klavyesi harabe niyetine turistik gezilere açılabilecek cinsten hallere bürünmüş kişi tiplemesine dair uydurulmuş, yaz tatilini evde geçiren ezikler için kullanılmaktaymış. pc-kopat kişisi aynı zamanda sanal bir seri katilmiş, ama zaten yalnız ve güzel ülkemde caizmiş öyle şeyler, oyunmuş zaten ne önemi varmış.
filmlerde sıklıkla karşılasılan katildir.
cinayet işlerken klasik muzik dinler. resim sanatına ayrıca düşkünlüğü vardır. zengin bir katilse ihtimalle bir suru tablosu vardır. zengin ve seri katilse ünlü sanatçıların el yazmalarına bile sahiptir. kurbanlarının tamamında sanatsal bir iz bırakır ki super ajanlar onu yakalayabilmek için önce müze müze gezsin. hele ki esas ajanla katil aynı müziklerden hoşlanıyorlarsa bu katilin tadından yenmez.
fakir bir katilse, ihtimalle kutuphanenin ödüllü üyesidir.fakir ve seri katilse zaten o kutuphanenin çalışanıdır.
ama filmin sonunda "yazık yaa.. hasta işte.. ama ne kadar zeki.. ve üstelik sanata olan aşkı onu çıldırtmış. hmmm.. saygı duydum." denilir.
katil olarak göremezsiniz onu, o yalnızca "kırmızının esmer tenle uyumuna öyle hayrandır ki, kendisi başlı başına bir sanat olan hayatın, o estetik harikası kadının üzerinden geçişini izlemek ister".
sırf kedi diye şirin etiketi alabilen kedidir manyak olmasına ragmen.
ellerinizi mutemadiyen oyuncak gorevi gorur bu cins için.
oturdugunuz yerde ayaklarınızla ugraşmasın diye sizi sandalye uzerinde geçen bir hayata pek rahat mahkum edebilir, boşuna direnmeyin.
siz bilgisayar başındayken gelip sırtınızla sandalye arasında garip bir pozisyonda uyur, rahatsız ederseniz sırtında estetiğe sadece tırnak izlerinin donguleri kalır.
sandalyeden aşagı dogru sarkarak da uyur, ihtimalle kendini yarasa sanıyordur, aman elleşmeyin, manyak işte.
gece ne kadar sıcak olursa olsun çarşaf yada pike altına sıgınarak uyumak zorunda bırakır sizi.
bir anda suratınıza atlayan bir kediyle uyanabilirsiniz. iki farklı durumda olur, yakalamak istedigi sineğe ulaşabilemek için sizi rampa olarak kullanır yada tek derdi burnunuzdur.
sabah yeni bir gune uyanmış ve mutlu ve mesut ve bir dere kenarının huzuruna sahip hallerde hayallere kapıldıgınız o nadide anlardan birinde, kollarını iki tarafa açmış, suratı gereksiz şekilde gerilmiş bir kedinin uzerinize dogru uçtugunu farketmenizle gerçek hayata donebilirsiniz. dahası sizi de boşuna germiştir zaten uçmayı tam çözemediği için yastıgın biraz yanına düşecektir.
uyuzun da önde gidenidir. siz dikkatlice onu izleyip saldırılarından kaçabilmek için tedirginlikle beklerken, bi anda suratınızın cm ötesinde belirir, siz kendinizi geriye dogru cekersiniz saldıramasın diye, hiç kımıldamaz. ulan sen değil misin her fırsatı kollayan? insanı kendinden utandırır. saldırmaz! siz tetikte kalıp kendizi geri çektiginizde hiç bir şey yapmadan öylece yüzünüze bakar. o bakışın anlamı "noldu lan tavuk? ne panik yapıon?"dur.
ve daha da garibi bu manyak aynı zamanda pek duyguludur. sanat aşığı katil potansiyeli vardır. kedinin sizin yatagınızı sahiplenip, plajda poz veren mankenler gibi kendini darmadagınık halde yataga bıraktıgı saatlerde gidip şarkı soylediginizde sırnaşır uyur. aynı saatlerde hala aktif saldırgan bile olsa zorla tutup şarkı söylediğinizde yine uyur. (bkz: kediye şarkı soylemek)
ayrıca bu cins kediler miyavlamaz. gerek duymaz.. zaten kedi oldugunu bir turlu kabul edemediklerinden olsa gerek, en fazla konusur. hiç kendini yırtmaz. evin baba kişisi onu gaddarca odaya kapatıp saatlerce orda durmaya zorladığında siz odaya girip kapıyı açarsanız eger, bekler, suratınıza bakar, konusur gibi mır mır mır der. ağzı bozuktur, küfür eder. morali bozulur bazen, sizin de moralinizi bozar. (bkz: morali bozulan kedi)
dengesizdir bu cinsler üstadım, adamı manyak eder, etmeden de hedefinden şaşmaz. ne zaman ne yapacagı hiç belli olmaz.
manyaktır. istemedigi bir şey yaptıgınızda direk bunalıma girebilen kedidir. onun yaptıkları yuzunden sizin bunalıma girdiginiz an, ilginç şekilde onun bunalımdan çıktıgı an olur. önce vurdumduymaz tavırlarla başlar, mama kaplarının teker teker devrilmesiyle devam eder, ne verseniz yemez, ta ki kumunu bırakana kadar. sırf uyuzluk olsun diye, sırf ona bakan, onu temizleyen, ona ilgi gosteren o masum insan kişisi bilgisayarın kablolarıyla oynaşmasına izin vermedi diye, gider kumunun tam yanına pisler, yetmez 30 cm otesindeki dolap arasına da pisler. kucagınıza almak istediginizde ses cıkarmaz, kucagınıza geldiği anda terör eylemcisi olur. "yahu ben hayatımda bu kadar trip atmadım, ulan kedi bu kedi!" diye isyan ederkene bir kedi kadar bile naz yapamadıgınızı anlar, o kedi şukufesine saygı gosterip, tekrar hizmeti altına girmeyi kabul edersiniz.
gidip önce çamaşır suyuyla siler, ardından sirkeli suyla durularsınız pisledigi yeri. aklınızdaki tek şey, hayatın size ne garip dersler verdigi olur.
yada ne bileyim çok da umursamayın kedi işte yapar arada.
anne kişisinin kendine olan sonsuz guveninden kaynaklanan durumdur. yıllardır soba yakan o değil midir? yıllardır yemek yapan o değil midir?
hiç kasmaya gerek yoktur. ızgaradaki tekerlek olsa pişmeye mahkumdur. mangal sanki kendi kendine hazırlanmıştır, etler pişmeye bırakılır, bir paket çekirdek ve ufak bir karton parçası hazırda tutulur. karton arada bir, yelpaze kullanan saray hanımı zerafetinde sallanır, dedikodu bekletilmez, çekirdek dunyaya geliş amacını gerçekleştirmeden o mekanı terkedemez.
vurdumduymazdır mangal yapan kadın, nihayetinde istenilen sonuca varılacaktır. *
kuzeh, adını silmişler yerden. ruhun en yoğun tadı gibisin.
birileri seslense sana, savaş var dese, kasırga olur adın bilirim ama.. kuzeh, adını silmişler yerden.
göklere yakıştıramamışlar seni, kubbe kumaşı gibisin.
altın işlemeli ipek de değilsin oysa.
kimi yazarcıkların yöntem olarak gördükleri sürünme hali.
bu zavallıcıkların hali vahimdir efendim. onları kınamamak, kanayan bir yara olarak destek eli uzatmak gerekir. zira onlar nefes almak - yemek yemek gibi temel ihtiyaçlarını ancak yerine getirebilen insan formlarından birazcık daha şanslı kesim olarak, düşünme yetilerini ufak çaplı da olsa kullanabilmektedirler. çap ufak olunca düşünce yapılarında pek bir gelişim olmuyor haliyle. ama bu onların suçu değil. kedi gibi gorun onları. alın okşayın, aklayıp paklayın, sevgi gösterin.
onların elde edemediği insaniyetinizi onların adına siz gosterin.
--spoiler--
"aşkipokitokitom'un sozluk anlamı yoktur. ütopya ile gerceklik arsında bi gel-git yasamaktadır. kafası karısık ve bulanıktır. berkekayan yıldız "yaldızlı geceler"* adlı kitabında bunun ütopyasından bahsetmiş olup, bu ütopyanın ama aynı zamanda ütopya olmayan yaşayış biçimini, hayat tarzını inceleyip işlemiştir. aşkipokitokitom dünyasında 3 temel vardır ki biri tikkylik idir... en önmlisi de budur. ama bazı tikky olmayan yada olamayıp yatkınlığı olan kişilerin de hoşuna gittiğinden kullanıldıgı gorulmustur (cok janjanlı oldugundan ve karsısındakini garip bi hise kaptırdıgından dolayı kullanırlar. ne var ki hos ama bos bi kelimedir.)."
--spoiler--
fareler üzerinde yapılan araştırmalara göre kalıcı hasar yaratmaktadır. ilk 3 saniye içerisinde beyin fonksiyonlarını uyuşturduğu, salgırgan tarafından kurbana sim dökme fırsatı yarattığı gözlemlenmiştir. öldürücü değil süründürücü bir silahtır.
rus bilim adamları derneği/ haziran, 2008/ psikolojik savaş teknikleri yıllık raporu.
--spoiler--
babaanne arkadan "yapma evladım uğursuzluk getirir." diye bağırsa da cidiye alınmaz, boş salıncak muthiş bir eğlenme hissi beraberinde sallanır. devam edilir, bırakılmaz. her defasında gözler biraz daha parlar, dil dudaklar arasına sıkıştırılmış vaziyette, bir yandan gülmeye calışırken bir yandan salyalara hakim olmaya calısılır. ehe ehe.
bir an gelir eliniz boşluğu itmeye çalısır. ne oldugunu anlamdan dünyanız ters döner.
yaz sıcagıdır. ve siz, uzerinizdeki kısa giysilerle, balkonun dibindeki ısırganların içinde yatan, 5 yaşlarında bir kız cocuğusunuzdur.
**
:O tuşları kullanılarak olusturulan msn eglencesi. boyle ağzı acık (o şeklinde) aşağı aşağı bakan sarı bir elemandır kendisi.
bunun yanında standart msn smileylerinin haricinde "aaaaaaaa" olarak tahmin ettiğimiz bir efekt beraberinde kafasını oraya buraya sallayan daha yaratıcı olanları da vardır ki eminim zaten herkes biliyor. öyleyse konusmak neden?
bir donem kanal d ve show tv'de yayınlanan hayat bilgisi adlı dizide gördugumuz mudur karakterinin konusma yapmadan önce kullandıgı mani, sesleniş, hitap sekli.
mini mini birler, çalışkan ikiler.. seklindedir. burada goruldugu gibi zamanın üç'leri asi, sımarık ve deluganlı sayıldıgından adam yerine konulmamıştır.
şair, yazar, senarist yada mudur -artık her ne ise- burada lise ikinci sınıf öğrencilerine seslenmiştir.
bir de sanki lise birlere hafiften tembel, aklı beş karıs havada, ne oldum delisi, coluk cocuk dokundurması yapılmıştır ki yarası olan gocunur, olmadı gider senaristi dover. sizin bileceğiniz iş.
