http://musichemicals.com adresinde ikamet eden, Last.fm üzerinden alınan datalarla sanatçı, tür, ülke gibi birçok kategoride istatistikler sunan ve bu datalar kullanılarak yapılan güzel analizleri içeren site.
çok aç olunmayan zamanlarda, hafif bi' şeyler yiyip öğünü geçiştireyim diyen insanın başına gelebilen hadise. keşke hiçbir şey yemeseydim diye düşünmeden edemez insan.
ayrıca, tespitlerime göre insanlar bunu öğrendikten sonra bu durumu daha çok yaşamaya başlıyorlar. yani, hiç başınıza gelmediyse uygun şartları oluşturup en yakın zamanda deneyebilirsiniz.
şehir dışında okuyan, çalışan çocuğuna her eve gelişinde, kilo almış olsa dahi, zayıflamışsın, kendine hiç bakamıyosun oralarda diyen annedir. kendinden çok çocuğunu düşünür.
bu arada, kilo alma konusunda olaya nominal ve real açıdan bakıyorsa haklı olabilir.
-olm, zayıflamışsın yine oralarda :(
+anne, ne zayıflaması? 10 kilo aldım!
-olsun, evde olsan 15 alırdın. 5 kilo eksiğin var.
+hönk.
çok daha kesin sonuçlar elde etmek için kullanılan google hizmeti. dil, dosya tipi vs. gibi filtreler kullanarak aramanın verimliliği artırabilir.
eskiden ana sayfada bulunan buton sayesinde ulaşımı daha kolaydı. ikidir ana sayfaya girip didikliyorum her yeri, bulamıyorum. artık arama yaptıktan sonra en altta karşımıza çıkıyormuş. baya uzun zamandır böyledir kesin de ihtiyaç duymayınca fark etmiyor insan. bu arada, madem arama yapıyoruz; arama kısmına "gelişmiş arama" yazınca ilk gelen sonuç olacağından arama yapmak için gereksiz kelimeler sıkmaya gerek yok. google a google yazmak gibi görünse de daha işlevsel.*
ingilizcesi "Are you one of those whom we could not Europeanize?" dir.
aşama aşama şu şekilde çevirilir.
Avrupa Europe
Avrupalı European
Avrupalılaş become European (command)
Avrupalılaştır Europeanize (command)
Avrupalılaştırama I wish you could not Europeanize
Avrupalılaştıramadık we could not Europeanize
Avrupalılaştıramadıklar those whom could not Europeanize
Avrupalılaştıramadıklarımız those whom we could not Europeanize
Avrupalılaştıramadıklarımızdan one of those whom we could not Europeanize
Avrupalılaştıramadıklarımızdan mı? Is S/he one of those whom we could not Europeanize?
Avrupalılaştıramadıklarımızdan mısın? Are you one of those whom we could not Europeanize?
Avrupalılaştıramadıklarımızdan mısınız? Are you one of those whom we could not Europeanize? (second plural or formal) *
ölçülmesi mümkün olmamakla beraber ışık hızına yakın bir hıza ulaştığı düşünülmekte. bu yüzdendir ki kavgadan önce arkadaşının ya da taraflardan birinin gözlüğünü çıkaran adam mübarektir.
bir arkadaşla, her zaman yaşadığımız "ne yiyelim?" kararsızlığı esnasında yemeksepeti nde görüp deneyelim bakalım deyip müptelası olduğumuz burgerci, hız konusunda biraz yavaş olsalar da.*
handmade burger deyince akla gelecek ilk özelliklerden biri fiyatlarının pahalılığı olacaktır. burası diğerlerine kıyasla uygun fiyatlarıyla öne çıkıyor. mesela burger house da 140 gr klasik hamburgerli menü 19,5 lira. dükkan burger in fiyatları onu da geçiyor. burada ise komşu burger menü denilen 180 gr hamburgerli* menü ise 15 lira. yani et yönünden hem tadı, hem boyutuyla kesin tercih sebebi. burger house a göre patatesleri daha kötü ve ciks ambalajları yok. seçim size kalmış tabi ama bu tarzdan hoşlanıyorsanız kesinlikle denemelisiniz, büyük ihtimalle memnun kalırsınız.
alarmın kişi üzerinde, ilk kullanılmaya başladığı dönemlerdeki yataktan fırlatma etkisini kaybetmesi ve günden güne ertelenerek daha pasif hale gelmesiyle başlayıp, "tamamen kapatayım, az sonra uyanırım" düşüncesiyle devam eden süreç. bir süre sonra hiç duyulmadığı da olur.
buluşmaya söz verilen saatte gidemeyip karşı tarafı beklettiğin için kendi kendine hayıflanırken, gittiğinde karşı tarafın da hala gelmediğini görüp rahatlarsın ve geç kalmış olmanın verdiği suçlulukla bir süre ses seda çıkarmadan beklersin ama beklemenin verdiği gerginlikle bir süre sonra suçluluk psikolojisini üstünden atıp, karşı tarafa karşı sinirlenmeye başlarsın. yani, sırayla birçok duyguyu yaşatan durumdur.*****
sessiz olunması gereken yerlerde, eğer konuşulacaksa da kısık sesle konuşulurken konuştuğunuz kişinin ortamı umursamayıp sesinin tonunu ayarlamaması. tabi, dikkatlerin size yönelmesine yol açar. eğer karşıdakine direkt olarak sessiz konuşmasını söyleyemiyorsanız sıkıntı var demektir. kendi sesinizi biraz yükseltip, bak ben kısık sesle olabildiğince yüksek konuşmaya çalışıyorum mesajı verirsiniz. anlayana...
takımın mutlak gol atması gereken zamanda, geride bekleyip, olası bir tehlikeye karşı göğsünü siper etmek için bulunan, arkadaşlarını izlerken belki de içi giden adam olmak. kalan dakikalar iyice azaldığında bu adamın mevkii kale olur. kaybedecek hiçbir şey kalmadığında ise o da kalmaz.
şimdi bu son zamanlarda çok popüler olan "sosyal medya" tabirini çok sevmememe ve buraya da çok yakıştığını düşünmememe rağmen daha iyi bir alternatif bulamadım. kastettiğim yer, daha çok facebook, forumlar, belki twitter falan filan*.
eskinin forward mailcileridir aslında. günümüz gelişme ve değişmelerine bağlı olarak karşımıza bu halde çıkarlar. özellikle facebook sayfalarının yaptığı saçma sapan paylaşımları, sırf altında bulunan "babanın oğluysan paylaş", "teyzen annenin kardeşiyse beğen", "teyzemin sakalları olsa dayım olurdu" şeklindeki emirler doğrultusunda beğenir, paylaşır, kısaca ne denilirse onu yaparlar. twitter da da muhtemelen "2 kere 2 dörtse retweet et" diyen versiyonları mevcuttur, takip etmediğimden bilmiyorum. haklarında araştırmalar yapılsa sırıtmaz. ha, gerçek hayatlarında çok mu farklıdırlar? iyimser düşünüp, evet demek istiyorum. hep bu internet insanları bozuyor.*
in a city like mine, there's no point in fighting
i close my eyes, see you and me driving
if i am a river, you are the ocean
got the radio on, got the wheels in motion
[chorus]
we were silenced by the night
but you and i we gonna rise again
divided from the light
i wanna love the way we used to when
i lie in the dark, i feel i'm falling
feel your hand on my back, hear your voice calling
i'm out of my depth girl, stick close to me
because the people in this town, they look straight through me
[chorus]
we were silenced by the night
but you and i we gonna rise again
divided from the light
i wanna love the way we used to when
cause baby i'm not scared of this world when you're here
and baby i'm not scared of this world when you're here
oh oh oh
you and i we gonna rise again
oh oh oh
you and i we gonna rise again
we were silenced by the night
but you and i we gonna rise again
divided from the light
i wanna love the way we used to be
ingilizcesi gayet iyi ve anlaşılır. dersi slaytlardan işler ve genelde dışına çıkmaz. slaytları da internete koyar. gitmeyip kendiniz çalışsanız fazla bir şey kaybetmezsiniz. dersi sürekli aynı ses tonuyla anlattığı için bayar biraz ama iyi kadındır.
arada ps ler verir ve aralarından sadece 1-2 tanesini seçerek notlar. dönemde 4-5 kere yoklama alır. bu sistem öğrenciyi sürekli gelmeye ve ödevi yapmaya zorluyor aslında. diyelim 4 ödevi yaptın. sonuncuyu yapmasam derken "ama ya bunu seçerse" diye düşünüp yapmak zorunda hissediyorsun kendini. adaletsiz de oluyor. mesela, dönem içinde derslere %90 gitmişimdir ama yoklamalara göre %50 sinden fazlasında yoktum.
sınavları test yapar. diğer hocalara nazaran daha kolay sorar. ama ilk sınavınız çok kolaysa diğerleri de böyle olur diye aldanmayın. ikinci mditerme ve finale daha sıkı hazırlanın. notları da fena değildi sanıyorum.
şimdi gelelim slaytlarına, ps lerine, sınavlarına. kendi hazırlamaz. slaytlar ron cronovich adlı bir şahısındır. ps lerdeki soruları kitapta ünite sonlarında bulunan sorulardan alır, en fazla isimleri değiştirir. finalden önce internetten konuyla ilgili 5-10 soruya bakmıştım ki 2-3 tanesi direk sınavda çıktı. yani sınavları da hazır sorulardan oluşuyor. bu kadar hazıra kaçması beni rahatsız etmişti ama sonuç olarak ders alınabilir.
104-95 lük orlando üstünlüğüyle sonuçlanan maç. hidayet son çeyrekte çok iyi oynadı. ribaunt aldı, top taşıdı, asist yaptı, sayı attı. nitekim 23 sayı, 6 ribaunt, 4 asistle noktaladı maçı. özlemişiz.
boş vakit öldürmek için yapılan faaliyetlerin olmaması gerektiği kadar uzamasıyla ortaya çıkan, pek hoş olmayan durum. insanın kendini durdurmayı bilmesi lazım.
the birds they sang
the break of day
start again i hear them say
it's so hard to just walk away
the birds they sang
all a choir
start again a little higher
it's a spark in a sea of grey
the sky is blue
dreamed of light til it's true
then taken back the pause shall through
my arms turn wings
oh those clumsy things
send me up to that wonderful world
and then i'm up with the birds
might have to go, where they don't
know my name float all over the world
just to see her again
and i won't, show or fear any pain
a simple thought
but i know one thing
good things are coming our way
a simple thought
but i know one thing
good things are coming our way