buram buram homofobi kokan yanlış önermedir. erkek ve kadın olmak fiziksel olarak cinsel organlarımız aracılığıyla tanımlanan kalıplardır. bir insanın penisi varsa erkek, vajinası varsa kadındır. Şayet bir erkek penisi olmasına rağmen kadın gibi hissediyorsa o artık erkek değil trans kadın olma yolunun fiziksel olmayan ilk aşamasındadır dolayısıyla gay değildir. fakat bir çok insan eşcinsel erkeklerin hepsine bu düzlemde bakıp, yumuşak, top, dönme, ibne gibi çirkin söylemlerde bulunmaktadır. Eşcinsel erkekler de erkektir. ha bir de kadın ve erkek olmanın derin anlamları var o kısma gelince benim tanıdığım çoğu eşcinsel erkek, çoğu heteroseksüel erkekten daha erkek.
yürüyen insanın yahut hareket yeteneğine sahip ve ayağı olan her hangi bir objenin hareket halinde iken çıkardığı sese denir. garip olan şudur ki, insan bir süre sonra ailedeki bireylerin ayak sesine alışır ve ayak sesinden dahi evde kimin gezdiğini tahmin edebilir.
aslında kilise gayet otantik bir mekan olmasına rağmen sonuçta inanç yeridir ibadet yeridir efendim yapılmaması etik açıdan daha uygun olan davranıştır.
Ayşe Arman'ın bugün yazdığı köşe yazısında anlattığı deneyimdir. http://ulu.li/utgsrt
Kendisini yakından takip etmiyorum ama twitterde TT olmuş bir göz atayım şu yazıya, herkesin konuştuğu neymiş bir göreyim dedim. Bir de baktım ki yorum yapanların %80'i eleştiriyor Ayşe Arman'ı dalga geçiyor vs. Ülkemizde seks çoğu zaman ya dalga konusu ya da susulan ve eleştirilen bir konu oluyor. Daha küçük yaşta başlayan amcana p*zevenk de, göster pipini ile başlayan dalgalar, kız çocuklarında çek elini oradanlarla devam ediyor. Ürkütücülükle şekil alan bir cinsellikle büyüyoruz. Hiçbirimiz de çıkıp demiyorouz ki, cinsellik içtiğimiz su kadar doğal ve yaşama ait bir gerekliliktir. Evet öyledir su kadar uyku kadar dışkı kadar da doğal bir gereklilik. Takdir ettim ben Ayşe Arman'ın bugün yazdıklarını keşke insanların beyninde bir kıvılcım olsa da bakış açımızı bilinçaltımızı, doğallığı ve insanlığı özgürce düşünerek görebilsek.
Sözlük formatı na alışan yazarın, arkadaş ortamında derdini anlatırken yahut günlük konuşmalarında sözlük dilini kullanmasıdır.
Keşke ağızdan çıkan her sözü oylayabilsem diye düşünen yazar modeli de bu kategoriye ucundan dahil olabilir bu da sözlük gibi yaşamak olsa gerek.