insanın kendisini taksim'in ortasında çıplak kalmış gibi hissetmesine neden olur.
eski sevgili ile msn'de konuşurken (olayın burasının nedenini hiç sormayın, bunu ben de bilmiyorum) boru boru "bulamazsın yazılarımı... hem nickimi dahi bilmiyorsun" diye rahat tavırlar sergilerken birden bire çat diye onla ilgili en açık şekilde yazdığınız yazılardan birinin girişini kopyalayıp fırlatır suratınıza. artık inkar etmek için çok geçtir. daha da çırpınıp batmaya gerek yoktur. zaten yeterince rezil olunmuştur.
sizin onunla ilgili tüm gerçek hislerinizi artık biliyordur. bir insanın gözünde daha ne kadar düşebilirsiniz ki...
gülben ergen'in hayat bi gün albümünde 1 nömerolu şarkı. sözleri de şu şekilde;
--spoiler--
aradan geçen yıllara sor; iki aşık aşkı unutur mu
aşkın huzur meleğisin sen. rüzgar seni hiç unutur mu?
sıradan bir ayrılığı seçtim, gereken de oydu gözüm ıslak
ben kalpten ayrılanı geçtim. kalbim elinde yarı çıplak.
bir ben mi yaşlandım yoksa anılar mı
gönlüm kıpır kıpır mı yoksa sıradan mı
bir ben mi öfkelendim aşkın acısından
kalbim utandı ilk kez kendi yarısından
aşk tanrısı haberi yok göz pınarı ıslak
sensiz hiç te yeri yok kaldı yarı çıplak
ah zalim hayat, vicdansız hayat
kıskıvrak saplandım tam ortasından
hislendim kimsem yok sana geldim
baktım hiç kimsem yok sana geldim
aradan geçen yıllara sor; iki aşık aşkı unutur mu
aşkın huzur meleğisin sen. rüzgar seni hiç unutur mu?
sıradan bir ayrılığı seçtim, gereken de oydu gözüm ıslak
ben kalpten ayrılanı geçtim. kalbim elinde yarı çıplak.
--spoiler--
ama o nasıl ses tonudur gülben ergen hanım abla? o nasıl bir inceliktir?
beyonce'un sesi ile insanı büyülediği ve slow şarkılarda da gayet iyi olduğunu kanıtladığı şarkılardan birisi.
sözleri de burada;
If I aint got nothing, I got you
If I aint got something I don't give a damn, cause I got it with you
I don't know much about algebra, but I know one plus one equals two
And it's me and you, thats all we'll have when the world is thru
Cause baby we aint got nothing without love
Darling you got enough for the both of us
So come on baby, make love to me
When my days look low, pull me in close and don't let me go.
Make love to me. So that when the worlds at war, that our love heal us all
Right now baby make love to me...
Hey! I don't know much about guns but I, I've been shot by you
Hey! And I don't know when I'm gonna die, but I hope that I'm gonna die by you
Hey! And I don't know much about fighting, but I, I know I will fight for you
Hey! Just when I ball up my fist I realize that I'm laying right next to you
Baby we aint got nothing but love, and darling you got enough for the both of us
Make love to me...when my days look low, pull me in close and don't let me go.
Make love to me...so that when the worlds at war, that our love heal us all
Help me let down my guard, make love to me…
ve bu da american idol programında sahneye çıkmadan önce Jay-z tarafından çekilmiş son provası.
amatör olarak müzikle uğraşan, canlı performansıda son derece iyi olan, sakin sakin müziğini yapan, sözlerini ve bestelerini kendisi yapan, düzenlemelerini de bir arkadaşı ile halleden sanatçı. başarılar.
dağa bayıra gideceğiniz için ve dolayısıyla etrafınızda herhangi bir malzemeyi tedarik edeceğiniz market vb. bulunmadığı için, mutlaka bavula konulması gereken malzemelerdir.
ergun candan'ın, sınırötesi yayınlarından çıkan ve hz. musa'nın, hz. isa'nın ve hz. muhammed'in hayatını ezoterik bilgiler çerçevesinde, gizli kalmış yönleri ile ele aldığı kitabıdır.
L oreal'in casting serisi'nden * çıkardığı muhteşem saç boyasıdır.
sözlük ben kolay kolay bir marka ile ilgili entry girmem, bilirsin. ancak saç boyamak hiç bir zaman 10 dakika olmamıştı.
içerisindeki boya dahi sıvı... iki kere çalkalıyorsun, hoop karışıyor. "ayy eşit dağıldı mı","aman bi yeri açık bir yeri koyu kalır mı" derdin tasan yok. bu biiiirr...
casting serisinde saçı bir de önceden ıslatman gerekiyordu, nemini alman gerekiyordu falan. bu modelde öyle bir dert yok direk bas saça boya gitsin. bu ikiii....
gelelim bu boyayı mousse yapan özelliğe.
içerisindeki aplikatör öyle bir aplikatör ki, boya bu fısfıstan köpük halinde çıkıyor. bildiğin saç köpüğü ile saçını boyuyorsun... sonra onları duşta saçını şampuanlar gibi mıncıra mıncıra saça yayıyorsun ve 30 dakika bekliyorsun. o kadar...
Yapımına M.S. 1. yy.da başlanmış, daha sonra boyutları sürekli genişletilerek inşasına devam edilmiş yapıdır. Üç yanı ion düzeninde portiklerle çevrilidir. 205 m uzunluğunda ve 120 m. genişliğindedir. Anadolu'nun en büyük agorasıdır.
Tam 29 yıl boyunca Kenan Erim yönetiminde yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkartılmıştır. Ortasında neredeyse boydan boya uzanan, 1.5-2 m. derinliğinde ve suyunu hemen arkasındaki Babadağlar'dan alan havuzu vardır. Bu boyutlardaki bir havuz dolayısıyla bütün diğer agoralardan ayrılır.
Havuzun suyu dipten gelmektedir. Kenarlarında tahliye sistemi dahi vardır. Kenan Hoca'nın tahminine göre ortasında çok büyük bir fıskiye olabilir. Havuzun kenarındaki arklara dolan su başka yerlere iletiliyor yani ziyan olmuyor.
Babadağlar'dan çıkan mavi-gri renkteki mermerlerle kurulan Afrodisias Agorası'nda kaldırımların arkasında yer alan 10-12 m2'lik, her türlü malın alınıp satıldığı dükkânlar bulunmaktadır. Güneyindeki Hadrian Hamamları'nın yakınında 2 tane kitabe bulunmuştur. bu kitabelerde her şeyin fiyatı yazmaktadır.
Agoranın doğusunda yer alan agora kapısı, 2. yy.ın sonlarına doğru yapılmıştır. iki katlı, sütunlu ve nişli bu kapının her iki ucunda tonozlu iki tünel yer almaktaydı.
Depremlerden sonra bu kapı, agorayı sellerden korumak amacıyla bir çeşmeye * çevrilmiş, önüne bir havuz yapılmış ve suların bu havuza akmasını sağlamak amacıyla pişmiş toprak ile künkler döşendi. Havuzun üzerindeki yazıttan anladığımız kadarıyla bu değişim 5. yy.a tarihlenir (Yani 4. yy depremlerinden sonra).
Agora Kapısı'nda bulunan Gigantomakia (tanrılarla devlerin savaşı) sahnesi, istanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
Sol Athena'nın yer aldığı kabartmada Devler Triton şeklinde canlandırılmaktadır.
Yapım yılı MÖ. 1. Yy. kadar uzanmakta olan 1400 kişi kapasiteli odeondur. Skenesi ve proskenesi vardır. Yamaca yaslıdır. Yani tam anlamıyla Helenistik - Romen bir yapıdır. Derin olan orkestrası tipik Roma özelliklidir. Ancak orijinal tabanı birkaç cm’lik toprağın altında gömülü durmaktadır. Çünkü dibinde mozaikler bulunmuştur. Onlara zarar gelmesin diye üzeri toprak ile kapatılmıştır.
Orkestradan Caveanın yarısına kadar olan bölüm orijinal olsa da geri kalan kısmı orijinal değildir. Orijinal olmayan kısım Avustralyalı arkeologlarca restore edilmiştir. Ancak estetiği bozulmasın diye restore edilen oturma yerlerinin üzerine mermer konmamış, sadece sağlamlığı için tadilat edilmiştir. Romalılar için böyle küçük yerlerin üzerini kapatmak fazla zor değildi ancak tiyatrolar kadar geniş yerlerin üzeri o dönemde kapatılamıyordu. Ancak 3-4 gün süren şenliklerde tiyatroların üzeri brandalar ile örtülebiliyordu. Duvarlarda bazı yerlerde ahşap kalasları sokmak için oyulmuş delikler vardır. Ahşap dayanıklı bir malzeme olmadığı için çatısı günümüze kadar gelmemiştir. Ancak biliyoruz ki tüm odeonların ve Bouleuterionların üstü mutlaka kapalıydı.
"dünyanın ilk belgeseli:göbeklitepe" isimli mükemmel bir belgesele imza atan, sadece yönetmen olmasına rağmen tarih, mitoloji ve din konularında inanılmaz derin bilgiye sahip olan ve dolayısıyla şaşırtan insan.
yaptığı işe o kadar güveniyor ki, gösterimden sonra söyleşi yapabilecek kadar cesaretli.
bu ülkeyi tanıtması gerekenlerden daha iyi tanıtan insanlardan...
anneler gününde eğer çiçek almayı seçtiyseniz, ölü çiçeklere o kadar para bağlamak yerine o parayla annenize yıllarca yaşayacak küçük fidanlar hediye etmektir.
tema'nın kendi sitesinden yapılan bağışın sertifikası annenize ulaşabilir. çok ta anlamlı bir hediye olur.
"dumta dumtak dumta dumtak" modunda yeni bir serdar ortaç bestesidir. facebook'ta paylaşıldığını görünce bir serdar ortaç şaheserini kaçırmamak adına açıp dinledim. ve inanır mısın hiç bir halt anlamadım sözlük. yazar burada ne demek istedi bilmiyorum. ama üşenmedim yazdım sözlerini vallahi...
--spoiler--
sana bir hayat izi var
bir ara kapa gözünü, ruhu dinlensin
arada yürek izi var
bir ara yıka yüzünü, aşkla dinlensin
içimi zehir ediyorsun
günümü gönül ediyorsun
seni de yakar o diyorlar
beni de rezil ediyorsun
varlığın içime dert olur ama yine bulunsun, bulunsun
sen benim günüme en deli dolu gelen umutsun, umutsun
başka yer arama git deme gidesi yok hayattan, hayattan
senden ayrılalı kaç gece çıkamadı yataktan, yataktan
(ses gelsin ses gelsin ses gelsin hadi ses gelsin)
(aşk gelsin aşk gelsin sen kalbini aç aşk gelsin)
--spoiler--
Dipteros Plan ile inşa edilmiş büyük tapınaklarda gelişmiştir. Anadolu'da özellikle Helenistik Dönem tapınaklarında rastlanır. En önemli ion Düzenli tapınak, MÖ. 6. Yy.da Ephessos'ta yapılan Artemis Tapınağıdır.
ion Düzeni'nin Başlıca özellikleri:
a) Tapınaklar basamaklı bir zemin üzerinde yer alır.
b) Sütunlar kaideye oturur.
c) Sütun başlıkları koçboynuzuna benzeyen kıvrımlı bir biçimdedir. (volüt)
d) Arşitrav dışa taşkın olarak yapılmış iki veya üç katlıdır.
e) Sütunları, Dor Sütunlarına göre ince ve uzundur. Daha zarif gözükür.
f) Gövdesindeki yivler tam kesişmez ve aralarında şeritler vardır.
Dor düzeni; antik kentlerde tapınak yapımında kullanılan en eski düzendir. Yunanistan'a gelişmiştir. Anadolu'ya fazla yayılmamıştır. Bunun yerine ülkemizde daha çok ion Düzeni ile yapılmış tapınak vardır. Ancak ülkemizde Dor Düzeni ile yapılmış tapınaklardan günümüze gelen tek örnek Assos, Behramkale'de ki Assos `Athena Tapınağı'dır.
Dor Düzeninin başlıca özellikleri şöyledir:
a) "Stereobate" adı verilen bir platform üzerinde yükselir.
b) "Krepidoma" adı verilen, bir kaç basamakla çıkılan bir platformun üstündeki "Stylobat" zemin üzerinde yer alır.
c) Sütunlarda kaide bulunmaz. Doğrudan zemine oturur.
d) Aşağıdan yukarıya incelen sütunların gövdelerinde dikey yivler yer alır.
e Sütun başlığı, çanak şeklinde yuvarlak bir yastık (Ekhinus) ile bunun üzerinde yer alan dört köşe bir plakadan (Abakus) oluşur.
f) Sütunları bir birine bağlayan taş bir kiriş vardır.
g) Diş kesiminin üzerinde tapınağın kısa kenarında üçgen alınlıklar bulunur. Alınlıklar heykel ve kabartmalarla süslenmiştir.
Kral Antiokhos tarafından babası 1. Mitridates için yaptırılan anıt mezardır.
Adıyaman'ın Kâhta ilçesinin Karadut Köyü'nde bulunmaktadır. Yığma kesme taşlardan yapılan tümülüsün mezar odasına, taşların çökerek girişi sürekli kapatmasından dolayı girilememektedir. Orijinali 55 m. olsa da bugün 50 m. yüksekliğe sahip bu Tümülüsün üç tarafı Doğu, Batı ve Kuzey olmak üzere teraslarla çevrilidir. Doğu ve Batı teraslarında her biri 8-10 m. boyunda, yan yana oturan beşer Tanrı heykeli yer almaktadır. Ayrıca bu Tanrı sıraları bir aslan ve kartal ile başlayıp aynı düzen ile son bulur.
Doğu ve Batı terasın her ikisinde de Tanrı heykellerinin tahtlarını oluşturan taş blokların arkasında Grek harfleriyle yazılmış 237 satırlık uzun bir kült yazıtı Nomos bulunmaktadır. Yazıtta, kendinden sonra gelecek kralları tapınağı güzelleştirmelerini istiyor, ibadet için gelenleri övüyor, kötü niyetlilere de beddua ediyordu. Bunun yanı sıra Antiokhos, kutsal alanı ziyarete gelenlerin en iyi şekilde ağırlanmasını istiyor, onlara rahiplerin en iyi şaraplarını sunmalarını emrediyordu. Burada yapılacak törenlerin çok renkli geçmesi için de müzisyenleri görevlendiriyordu. Ne var ki Antiokhos'un bütün içtenliğine karşın bu vasiyetinin yerine getirilemediğini antik kaynaklardan öğreniyoruz.
Kült yazıtlarında anne tarafından Büyük iskender'den (Yunan-Makedonya) baba tarafından ise, Darieos'dan (Pers) geldiğini ifade eden Antiokhos, atalarından gelen bu etnik farklılığı birleştirerek, kültür zenginliği haline dönüştürmenin göstergesi olarak Tanrı heykellerinin yüzünü doğuya ve batıya çevirmiştir. Zaten Tanrı heykellerinin isimleri de hem Grek, hem de Pers dili ile ifade edilmiştir. Büyük iskender'in en büyük amacı olan; "Doğu ve Batıyı tek potada eritip yeni bir ırk, bir kültür yaratma" düşüncesi, 1. Antiokhos sayesinde kısmen de olsa gerçekleşmiştir.
Tümülüsün Batı terasında bulunan Aslan Kabartması'nın kabartmanın dünyanın en eski horoskopudur.
Aslan kabartması sadece kraliyet ailesinin bir sembolü ya da koruyucusu şeklinde açıklanabilecekken, sırtındaki üç yıldız ve boynundaki ay, bu kabartmanın kesinlikle bir yıldız haritası olduğunu bize göstermektedir. Ancak simgelediği tarihin ne olduğuna dair tartışmalar henüz bir sonuca varmamıştır. Sırtının hemen üzerinde yer alan üç yıldız sırasıyla; Merkür, Jüpiter ve Mars'tır. Aslanın başının altında ise, boynunda sallanan hilal şeklinde bir ay bulunur. Aslanın kendisi Aslan Burcu' nu simgeler.
Gökyüzünde bu dizilimin son derece özeldir; Güneş her yıl aynı tarihte, "Kral´ın Doğumu" konumuna girer Aslan Burcu´ndaki "Küçük Aslan" veya "Aslan Yürek" de denen Regulus´la buluşur. Bu aynı zamanda da, göğün en parlak yıldızı olan Sirius´un yükseliş döneminin hemen sonrasıdır yani Sirius özgün periyodundaki görünmezlik dönemini bitirerek, yükselmeye başlar. Mısır Mitolojisinde Sirius yıldızı, Tanrıça Isis´in özel yıldızıdır, görülmediği dönemde Tanrıça hamiledir, yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu Horus doğar, bu da Güneş-Regulus buluşmasıyla simgelenir.
Gökyüzünde böyle bir dizilimin olabileceği tarihler sanıldığı kadar çok değildir. Aslanlı horoskop gök cisimlerinin bir anlık konumunu gösterir. Önümüzdeki 25.000 yıl içerisinde bir daha yaşanmayacak bir ana tanıklık eder.
Bu nedenle böylesine önemli bir göksel dizilimin, son derece önemli bir tarihi simgelemesi gerekmektedir. Horoskop'un simgelediği tarihler hakkında birkaç düşünce vardır. Antiokhos'un tahta çıkışı, Roma tarafından krallığı bağışlanınca yeniden taç giyme töreni gibi önemli tarihler bu horoskopun simgelediği olay için düşüncelerdir.
Antiokhos, Mısır Firavunlarının piramit duvarlarına yaptığı gibi, tümülüsü ile arkasında birçok belge bırakmıştır. Bunların en önemlileri Nemrut heykellerinin sırtında yazmaktadır. Bu yazıtlar 1883'te Osman Hamdi Bey ve Osgan Efendi tarafından tercüme edilmiştir. Bu yazıtlardan kralın ne kadar dindar birisi olduğunu, yapılan çeşitli kurban törenlerini ve kralın tahta çıkış gününü, şehrini ve kendisini nasıl tanrılara adadığını anlayabiliriz.
Antiokhos'un doğum günü olarak kabul edilen tarih, kralın gerçek doğum günü değil, kendi seçtiği bir tarihtir. Kendi doğum gününü, ay takvimine göre yeniden ayarlamış ve mükemmel dizilimin olduğu 16 Aydnaios (29 Temmuz) günü yapmış olabilir.
Arsemia'da bulunan tünel de fazlasıyla ilginç bir yapıdır. Batıya bakan bu tünel, yıl boyunca en az bir gün ışık alıyor ve dibini aydınlatıyordu. 35 derecelik bu tünelin hangi tarihte güneş ile aynı hizaya gelip dibini aydınlattığı hesaplandığında karşımıza çıkan tarih 29 Temmuz, yani Antiokhos'un kendi resmi doğum günü ilan ettiği tarih...
O gün, güneş Aslan'da en parlak yıldız olan "Küçük Kral" yani "Regulus" yıldızıyla çakışıyor ve öğleden sonra tüneli aydınlatıyordu. Ancak asıl ilginç olanı aynı gün, gündoğumuna yakın saatlere gidildiğinde Sirius Yıldızı'nın Güneş'e doğru yükselişi gerçekleşiyordu. Bu olay Mısırlıların son derece iyi bildiği bir olaydır ve Mısır Yılı'nın başlangıcıdır. Mısır Mitolojisinde Sirius yıldızı, Tanrıça Isis´in özel yıldızıdır, görülmediği 70 günlük dönemde Tanrıça hamiledir. Sirius Yıldızı yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu Horus doğar, bu da Güneş-Regulus buluşmasıyla simgelenir.
Ayrıca tünelin Mısır ile bir bağlantısı daha vardı. Mısır Firavunları hayatta oldukları sürece Tanrı'nın yeryüzündeki silueti konumundalardı. Firavun, Horus; yani Güneş'in oğluydu. Öldükten sonra firavunların dünyevi kalıntıları mumyalanıyor ve ruhun Orion'da ikamet eden Ölüm Tanrısı Osiris'e ulaşması için çeşitli ritüeller düzenleniyordu. Bunlar, Mısır Piramitleri'nin mimarisinde Orion'a bakan tüneller ile açıkça ortadadır. Arsemi'daki bu rampada da kralın ruhunu, Herkül ile el sıkışacağı Orion Yıldızı'na göndermek için yapılmış bir yapı olabilirdi.
"Herkül ile tokalaşmak" durumu da Mısır kökenli bir simgedir. Hermetik yazılara göre ruh dünyaya inerken tanrılardan hediyeler alır. Öldüğünde ise bu hediyelerin tanrılara geri verilmesi gerekmektedir. Antiokhos'un ise doğumunda yer alan her tanrı ile (yani ufuk çizgisinin üzerinde olan her gezegen ile) el sıkışması onun tanrıları selamlayışı ve onların armağanlarını geri verişidir.
Adrian Gilbert'e göre Herakles ile Güneş arasındaki bağ; Herakles'in 12 görevi ile bir şekilde güneşin zodyağın 12 burcunu kat ederkenki rotasıyla ilgilidir. Ayrıca yine yazara göre Herkül'ün doğumu ve ölümü de gündönümlerini simgeler.
Nemrut Dağı Milli Parkı, 1987 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmıştır.
Not: Kendi ders notlarım ve Adrian Gilber'in "Üç bilge kral" kitabının karışımıdır.
model'in albümünde yer alan, sözleri can temiz'e ait olan, çok şirin ama bir o kadar da acıklı bir şarkıdır.
sadece keman için bile dinlenebilir bu parça.
--spoiler--
Küçük Kızların Bebekleri
Fırfırlı Şirin Etekleri
Yatıktan Yapılmış Evleri
Birde Hayali Prensleri Var
Plastik Mutfak Setleri
Kısa Tırnaklı Küçük Elleri
Makyajsız Güzel Yüzleri
Birde Gelinlik Hayalleri Var
Bataklıkta Bir Gül Gibi
Solup Gitsin Güzelliğim
Neyleyim Sensiz Saadeti
Çürüsün Gelinliğim
ister Yas Tut Benim için
Ben Çoktan Ölüp Gitmişim
Aşkımızın Tabutunda
Çürüsün Gelinliğim
Yıllar Geçer Eller Büyür
Boyanır Yüzler Hayaller Küçülür
Bir Adam Çıkar Kanatır Gönlünü
Ne Prens Kalır Ne Düğünü
Çürüsün Gelinliğim
Çürüsün Gelinliğim
Çürüsün Gelinliğim..
adrian gilbert'in uluslararası çok satanlar listesine giren diğer kitapları gibi çok satanlardan olmuş, ancak ülkemizde fellik fellik aramama rağmen bulamadığım kitaptır.
hz. isa'nın doğumunu yıldızlara bakarak tahmin eden 3 bilge kral, çıktıkları yolculuk sonunda hz. isa'nın doğumuna tanıklık ederler. hz. isa'nın gizli öğretilerinin izlerini Anadolu'da bulurlar. kommagene krallığı'ndan sıklıkla bahsedilen kitapta gilbert, bu krallığın orion ve sirius takım yıldızı ile olan bağlantısından bahseder. üç bilge kral ile korunan bu bilgilerin daha sonra haçlı seferleri ile doğudan batıya aktarılışını anlatır.
grup 84'ün son albümünde damarlarda kan yerine asit akıyormuşçasına acı çektiren şarkısı.
sözleri;
Ne de çabuk geçti zaman
Hatırlarım her şeyi dün gibi
Ellerimden kayıp giden
Tutamadığım hayırsız gençliğimi
Ah ne de çabuk bitmiş aşkın
Teninin kokusuna doyamadan
Baktığım her yer, her yer hatıra
Senin kadar eskisini bulamadım
Sen giderken durdu dünya
Dönmüyor hala
Görmedin mi? hissedemedin mi?
Sen yokken yanımda
Bin kere öldüm de bir kere dirilmedim ki...
Ah görmedin mi hissedemedin mi?
Sen yokken yanımda
Bin kere öldüm de bir kere dirilmedim ki...
Unuttum çoktan beri unutmayı
Her nefes, her soluk hatırlatır
Yazmak istesem de elim varmaz
Sensizliği ezberledim satır satır
Ah bomboş odam, kalabalık yalnızlığım
Yabancı değil içimden her biri
Dert yanarken çatlamış duvarlara
Kendim kadar derinini bulamadım
Sen giderken durdu dünya
Dönmüyor hala
Görmedin mi hissedemedin mi?
Sen yokken yanımda
Bin kere öldüm de bir kere dirilmedim ki
Ah görmedin mi hissedemedin mi?
Sen yokken yanımda
Bin kere öldüm de bir kere dirilmedim ki
sözlerini tuna velibaşoğlu'nun yazdığı, son albümdeki her şarkı gibi 84'ün tarzının dışında kalan fakat aşırı keyif veren şarkıdır ki sözleri de;
bir kadeh sessizlik doldurdum
daldım gittim semaya
güz geçti bahar geçti derken
bir gün daha görsek ne ala
dünya derdi sarmış dört yanımı
yaşamayı öğrenemedim hala
şimdi hayat ister çiçeklerle gelsin
isterse vursun geçsin
en bilindik yalanlarından
bir yalan seçsin gelsin
ben bu yolda tekrar yürümem
artık buralardan geçemem
ben bu yaştan sonra ne karakaşa göze
ne de selvi boya hiç gelemem ayy
her kadehte bir yıldız tuttum
söndürdüm avuçlarımda
koşarak kaçtım güya çocukluğumdan
büyümeyi öğrenemedim hala
şimdi hayat ister çiçeklerle gelsin
isterse vursun geçsin
en bilindik yalanlarından
bir yalan seçsin gelsin
ben bu yolda tekrar yürümem
artık buralardan geçemem
ben bu yaştan sonra ne karakaşa göze
ne de selvi boya hiç gelemem ayy
şimdi hayat ister çiçeklerle gelsin
isterse vursun geçsin
en bilindik yalanlarından
bir yalan seçsin gelsin
ben bu yolda tekrar yürümem
artık buralardan geçemem
ben bu yaştan sonra ne karakaşa göze
söverim gelmişime geçmişime
söverim gelmişime geçmişime
söverim gelmişime geçmişime ayy
Gazi üniversitesi ticaret ve turizm eğitim fakültesi'nde eğitim veren efsane hocadır. türk ve anaadolu mitolojisi, yunan ve roma mitolojisi, ikonografi, dinler tarihi, sanat tarihi ve arkeolojiyi ondan alarak rehber olduğunuzda meşhur sözü akla gelir; "taşa taş olarak bakmamak lazım"
ezoterik bilgileri kullanarak yapılardaki çeşitli kabartmaları açıklayan, mitlerin kökenlerini anlatan ve dini ritüeller içinde mitlerin etkisini gösterdiğinde dumur olup kalmanızı sağlayan mükemmel hoca.
dersinde not tutmak aşırı zordur. okyanus gibi derin bilgilerinin tamamını öğrencisine aktarmak ister ancak kısıtlı ders süresi içinde eli kolu bağlıdır. yine de mümkün olduğunca konuları dallandırıp budaklandırır. perslerden bahsederken kendinizi bir anda urartuların yaptığı yolları dinlerken bulabilirsiniz.
gecenin bu saatinde sonuna kadar izleyip, içindeki ekşını bulmaya çalıştığım lakin bulamadığım videodur.
yorum yapanlar arasında bir tane fizik bölümü öğrencisi yakaladım.
evet, üşenmedim baktım hangi gubidik bölümdür diye. ee bölüm de gubidik değil ama ne oldu bu çocuklara, nasıl bu hale geldiler düşünmüyor değilim.
deniz seki'nin son albümünde yer alan iç acıtan slow şarkıdır. sözleri de;
Bir koza gibi ördük bu aşkı öyle nazlı
Bir dua gibi gördük sevgimizi bazı, bazı
Üstüne titrerdik bir gün bitmesin diye
Her şey değişti bir anda niye
Bir uçtan sen çektin bir uçtan ben çektim
Kopardık en sonunda
Şimdi boyunlar bükük omuzlarda bir yük
Herkes kendi yolunda offf
Bir kere dönmeye görsün şansın öyle gider
Hic ummadığın anda her şey yok olur biter
Ne zaman ilaçtır artık sevgimize
Ne yeni sevdalar para eder ikimize
