Harika bir sosyal platform! 360 Sosyal sayesinde sosyal medyaya dair güvenli alışveriş yapabilecek ve dilediğiniz tüm hizmetlere kolay bir şekilde ulaşabileceksiniz.
yolcu 360 yerli ve yabancı mekanlardan araç kiralayabileceğiniz ve gezilere katılabileceğiniz mükemmel bir site gerçekten. Binlerce araç modeliyle son hızla işinizi çözebilirsiniz. Çektiğim videoyu inceleyebilirsiniz: https://youtu.be/qouY4iOFjcg
Başlığın tam hali "bugün baktığınızda 320bin 330bin liralık arabaya lüks diye bilir misiniz" olacak. Ülke cumhurbaşkanının halktan ne kadar koptuğunu gösteren ifade. Ortalama bir memurun bu paraya ulaşması için maaşının yarısını harcayıp yarısını biriktirdigini düşünsek bile 20yil çalışması gerekiyor.sonra lüks değil. Hi hi peki...
henüz evlere giremeseler de dışarıdaki öğrencilerin kimlik kontrolü bahanesiyle gbt üzerinden yapılan adres sorgusu. amaç kızlı erkekli kızlı erkekliı kızlı erkekli bastıra bastıra kızlı erkekli kızlı erkekli kızlı erkekli kızlı erkekli kızlı erkekli altılı yedili aynı evde kalınıp kalınmadığını öğrenmek. şimdiden rahatsızlıklar başladı. e kontrol olunca öğrenciler kafeleri terkettiler rahatsız olup, e öğrenciler terk edince kafe sahipleri mağdur oldu. özel hayata karışmanın büyük boyutları vardır. bu tarz şeyleri öğrenmek, bilmek devlete ekstra külfet ve ihtiyacı olmayan, fazladan bir sorumluluk getirir. şöyle ki kızla erkeğin aynı evde kaldığını öğrendiniz. bu işi hayali olarak emniyetin ahlak şubesinin yaptığını düşünelim. sevgili ahlak şube siz sorular sormadan benim birkaç sorum olacak:
1. Öğrencilerin ailelerine haber verecek misiniz?
2. Eğer öğrencilerin ailesinin durumdan haberi yoksa meydana gelecek olayların sorumluluğunu almaya hazır mısınız?
3. Kızın ailesi durumu öğrendiğinde kızlarını okuldan almaları mı, kızlarını dövmeleri mi yoksa öldürmeleri mi daha çok hoşunuza gider? Ya da kızın ailesinin toplanıp erkeğin ailesine dalması sonucu çıkabilecek mahalle kavgaları mı?
4. Erkeğin ailesi durumu öğrendiğinde erkeği dövse mi, okuldan alsa mı, kızla evlendirmeye mi kalksa yoksa "aslan oğlum" dese mi daha çok hoşunuza gider?
bence bastığınız yerleri toprak diyip geçmeyin, önce bi tanıyın.
sözlüğün sıradanlıktan kurtarılması, daha yaratıcı bir yer olması, seviyesinin muasır medeniyetler seviyesine çıkarılması için yazarlar tarafından artık yapılmaması istenen yazı, davranış ve diğer hedelerdir.
cümlenin sonuna evet demek
sürekli seks içerikli başlıklar açmak
örnekler olabilir.
amerikada giderek büyüyen çılgınlık. Her şey Mayıs ayında New York ta bir ara sokakta başladı. Pasta şefi Dominique Arsel, hemen akla gelebilecek ama daha önce düşünülmemiş bir fikri hayata geçirdi. Amerikanların en gözde hamur tatlısı donat ve Fransa nın simgelerinden kruvasanı birleştirdi, adını da cronut koydu. blogger'ların da çabasıyla yiyeceğini ünü giderek büyüdü. 12 tanesini 14 milyon dolara aldığını söyleyen bile var. cronut için oluşturulan kuyruklar ise iphone 5s kuyruğundan bile fazla. kaynak:gazetevatan.com
imrali (!) dan gelen heyetin oç'den getirdigi mesaj. Diyarbakirda demokratik muslumanlar kongresi toplanmasini istemis. Bulundugumuz cografyada dinin bir seyler elde etmek icin kullanilabilecek en etkili arac oldugunu farketmis olacak ki yillardir pkk icerisinde zerdustluk propagandasi yapan ve yaptiran oc imana gelmistir (!)
Hasdal'da kalan ve Balyoz Davası'ndan hüküm giyen özellikle denizci subaylar tarafından Genelkurmay Başkanı'na yazılan bayram tebriği mektubundaki cümlelerden biri. tamamı şöyle:
"Sayın Orgeneral Necdet Özel,
Devletimiz, milletimiz ve vatanımız uğrunda nice hizmetler veren, halen en yüksek makamını işgal ettiğiniz TSK 'nın birer üyesi olan bizler; Kurban Bayramınızı sağlık ve mutluluk dilekleriyle kutlar, özgür günlerinizin devamını dileriz.
"Hukuki süreci tamamlanmadı" söylemleriyle devam eden süreç Yargıtay'ın hukuksuzluğu onaylaması ile sonuçlandı. Askerliğe ilk adım attığımız andan itibaren lekesiz, tertemiz muhafaza ettiğimiz üniformalarımıza yağan iftira yağmurunun; ilk günkü azim, irade ve kararlığımızdan hiçbir şey kaybettirmediğini vurgulamak isteriz.
9 Ekim'de verilen Yargıtay kararı neticesinde, Hasdal'da tüm Kara Kuvvetlerine mensup subaylar tahliye olmuş, 45 denizci ve 2 jandarma olmak üzere toplam 47 kişi kalmış durumdadır.
TSK'da söz namustur. Bin yılı aşkın bir tarihi olan ordunun Başkomutanı olarak, iki yıl önce Hasdal duvarlarına kazınan sözünüzün arkasında duracağınıza olan inancımız tamdır.
Yaşananlara sessiz kalanların vicdani rahatsızlıklarının, bir ömür boyu kendilerini takip edeceğine şüphemiz olmadığını ifade ederek,
22 eylül 2013 beşiktaş galatasaray maçında olaylara sebebiyet verdiği düşünülen grupla ilgili akıllarda soru işareti yaratan olaylardır.
*madem olayların sebebi bu arkadaşlar ise sözde yandaş olarak görmeleri gereken polislere neden saldırmışlardır? komplonun üzerini örtmek için bu da bir oyun mudur?
*madem olayların sebebi bu grup ise maçı yayıncı kuruluştan izleyen arkadaşlar duymuşlardır, sahaya inenler neden her yer taksim her yer direniş diye bağırmışlardır?
pazartesi sabahı itibariyle malum tezahüratların gerek medyada, gerek hükümet kanadında gerekse muhalefette bulacağı yansımalardır. şöyle şeyler olabilir:
(bkz: tezahürat yapıp komşularının huzuruna engel oluyorlar)
(bkz: fışkiyeyi kim kırdı)
sosyologlar, psikologlar tarafından araştırılması gerektiğini düşündüğüm olgu. şahsımca sebebini henüz bulamadığım önermedir... biz neden erol taşı, coşkunu seviyoruz sahipleniyoruz bu adamlara gülüyoruz aga. kötü lan bunlar. şahin k az kaldı milli kahramanımız oluyordu *
Kare Barkod , klasik ve tek boyutlu barkodlardan farklı olarak her iki yönde de veri depolayabilen, bu sebeple normal barkodlara göre çok daha fazla veri saklama kapasitesine sahip yeni nesil barkodlardır. (bkz: matrix kod) Çeşitli gazetelerde haberlerin kenarında veya reklam afişlerinin köşesinde gözünüze çarpabilecek kare şekilciktir. Akıllı cep telefonunuza yükleyebileceğiniz bir programla bu barkodu kameranıza göstererek ilgili bağlantıya gitmeniz an meselesidir.
ankara yollarında bilhassa kızılayda nadiren de olsa rastlayabileceğin güzelliğini kullanarak yolculuk yapabileceğini zanneden hatun kişisi. şöyle derler :
-şey pardın. ego kartınız ya bi milyınınız va mı acaba?
sakın inanmayın. zira o sizden zengindir.
ortadoğuya çeşitli amaçlar için gönderilen ingiliz casusu. itirafları önce alman, sonra fransız basınında ortaya çıkmış ve önce arapçaya sonra da ingilizce ve diğer dillere çevrilmiştir. itiraflarında özellikle islamiyetin içini boşaltma, yozlaştırma ve yolundan saptırma faaliyetlerinden bahseden casusun Confessions of a British spy and British enmity against Islam adlı belge ayrıca vahabi hareketi nin gerçeklerini de ortaya koyuyor.
Tam 15 yıl 2 gün önce kalleşçe öldürülen Uğur Mumcu, 25 Ağustos 1975te Sesleniş isimli o meşhur yazısını yazmıştı. Cumhuriyet devrimi yolunda ölenlerden söz ediyor ve (Zülfü Livanelinin o dönemde çok bilinen şarkısının sözlerinden yola çıkarak), onların ağzından Unutma bizi diyordu...
Dün Atatürkçü Düşünce Derneğinin Uğur Mumcu anısına Konyada düzenlediği Cumhuriyet Devrimleri ve Şehitler konulu konferansın konuşmacısıydım. Konyaya gitmeden önceki son gece, rüyamda Uğur Abiyi gördüm...
Heyecanlanıp, Abi... Oralardan Türkiyenin bugünkü hali nasıl görünüyor? Eğer o yazıyı bugün yazsaydın, neler derdin dedim...
Rüyanın gerisini hatırlamıyorum ama ertesi sabah bilgisayarımı açtığımda umumcu@ötedunya.comdan gelmiş bir mektubun beni beklediğini gördüm.
Uğur Abi beni kırmamış ve bugünkü duygularını paylaşmıştı...
işte o mektup:
***
Sesleniş (2)
Vurulmuştuk, asılmıştık öldürülmüştük...
Bizim de sevdalarımız, hırslarımız, zaaflarımız vardı...
Biz de bilirdik, tuttuğumuz taşı altına çevirmeyi!
Ama zor bir işe soyunduk ve bu dibi delik dünyayı adam edebileceğimizi düşündük!
Bunun için de binlerce genç yürek, el ele verdik...
Ölüp gidebilirdik; göze almıştık bunu...
Tek korkumuz unutulmaktı; o yüzden unutma bizi demiştik sana...
Ama sen küçük çıkarların peşine düşüp, bizi unuttun ey halkım, affetmem seni!
işkence hücrelerinde çektiğimiz acılar yakmadı canımızı, senin yaktığın kadar! isteseydik, bizim de diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanabileceğimizi... Ama bunu yapmadığımızı...
Senin pırıl pırıl bir dünyada yaşamanı sağlamak için öldüğümüzü unuttun ey halkım...
Hain güçlerin oyuncağı ettin kendini...
Beyaz camdan, gazetelerden, sinemalardan yaptıkları dolduruşa kandın...
Nereden geldiğini, kim olduğunu, neler yapabileceğini düşünmedin uzun bir zamandır...
Sana söylenen her yalana inandın...
işte biz asıl, senin bu hallere düştüğünü görünce öldük ey halkım, affetmem seni...
***
Fidan gibi genç kızlar, bugün bir metrekare bez parçasıyla kafese kapattı, geleceğimiz kadar parlak saçlarını...
Hayat, şakırdayan bir şelale gibi değil; doldurulmaktan korkulan bir beyaz defter sayfası gibi duruyor önlerinde...
En az bizim kadar saf ve temizler...
Onlar da yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında...
Onlar da işkencecilerin acımasız ellerine terk edilmiş halde...
Ama bizden tek farkları, bunun farkında bile olmamaları!
Çünkü küçücük yürekleriyle direnebileceklerini asla öğretmedin onlara...
Bu yüzden yobazın, din tacirinin suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançla fırlatıp atamıyorlar duygularını.
Biz bu teslimiyet için mi can verdik ey halkım, affetmem seni!
***
Bağımsızlık, Mustafa Kemalden armağandı bize.
Sırf sen eski karanlık günlere dönme diye...
Sırf zincirlerini kır, insan gibi yaşa diye...
Ölmeyi bile göz alıp, ölmüştük sonunda...
Hiçbir zaman; Kemalizmi anayasadan çıkarmaya çalıştıklarında seyirci kaldığın o günkü kadar ölmemiştik ama!
Özgürlük diyerek, demokrasi diyerek kırmızı beyaz bayrağı yeşile boyamak isteyenlere kandın ey halkım, affetmem seni!
***
Egemenliğimiz, ABD Başkanının iki dudağı arasında artık...
Ülkemizi savunmak için bile izin almamız gerekiyor o şımarık işgalciden...
Kurtuluş Savaşında emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmek değil miydi senin görevin oysa?
Sen bunu bile sineye çektin, kabullendin, isyan etmedin...
Kurtuluş Savaşı kahramanlarına ihanet edenlere seyirci kaldın ey halkım; affetmem seni!
***
Birinci vazifeni unuttun ey halkım...
Aziz vatanın bütün kaleleri zaptediliyor tek tek...
Bütün tersanelerine giriliyor!
Ülkemize can veren dev şirketler, en değerli araziler, bankalar, sakallı-kefiyeli Arap şeyhlerine satılıyor babalar gibi!
Millet, fakr-ü zarurete düşmüş; resmi yoksul sayın, 12 milyon kişi...
Yavru vatanda doğan şairimiz Neşe Yaşının güzide şiirlerinden
ÖLÜMÜN ARDINDAN (Kapılar, 1992,25-26. ss.)
Gün işiyor yavaş yavaş
çiçekler arasında bir yorgun gömüt
ve işte toprağın karanlığında
daha dün yaşayan güzel annemiz
sanki ellerimle tuttum ölümü beklerken
onun başucumda o ürperişi
belki unutamam, hiç unutamam
bütün yaşadıkları onun duydukları
düşündükleri
erişti son noktasına
büyük bir korkuyla izledim bunu
ölümün başucunda duyduklarımı
kazıdı yüreğime sivri bıçaklar
anneciğim
anneciğim
dünyadaki bütün çalgılar haykırdı bunu
kimisi hüzünle, kimisi sevgiyle, özlemle kimi
çiçeklere dönüştü bütün bu sesler
ona benzeyen bütün çiçekler
çıldırmış haykırışlar gibi dalgalanarak
gömütün üstüne uçuverdiler
saçımı okşamıştı
ve ölüm dondurdu ellerini acımasızca
fizyolojik değişimler ve kaskatılaşan an
ah nasıl da yalnızım şimdi
oysa yakın değildim yaşarken ona
ne çok ayrıydı düşüncelerim ondan
ve içimde kırgınlıklar vardı
çocukluk anılarıyla horlanıp yanan
ne acıymış
bir annenin ölmesi
örülmüş bir kazaktan
duvardaki tablodan
bakması yavrularına eski fotoğraflardan
içimden geçenleri anlatamam kimseye
çünkü içimden dörtnala atlılar atlılar geçti
bilinmezliklere doğru tozlar savuran
çünkü içimden savaşlar, kıyımlar haksızlıklar geçti
ezerek yüreğimi parçalayarak
acılar geçti içimden
yüzyıllar yüzyıllar geçti
+merhaba ben romeo
-tam olarak kim oluyorsunuz
+gerçek aşkın savaşçısı
-hahaaay yaşasın yani şimdi yalnızlık bitti mi?
+evet gözyaşlarınızı silebilirsiniz
-şey kavga etcez mi hiç?
+hayır büyük ihtimalle ben sizi hep sevicem hatta sabaha kadar kucaklıycam.
-nası yani?
+bilmem sen öle istemion mu?
-istiyom da sen de hemen bokunu çıkardın yani.yürü git.pis sapık.
+ama ben romeo...şey...savaşçı hani gerçek aşkın falan
-yürü lan hala duruyo.pis terbiyesiz.
illa ki tanım : büyük yakaları olan ve sislerin arasından gösterişli bir şekilde gelen hande yener şarkısında hayat bulan gösterişli adam.duymaktan gına gına gışlar geldiği için profilini çıkarmak istedim.ayrıca klipte hande yenere sarılan adam da aynı adamsa ön iki dişinin arası açık ve yüzünde hep sırıtık bir ifade var.*