galatasaray'ın klişeleri kırdığı maç olmuştur..zamanında favori olduğu derbileri kaybetmiştir ve iyi oynadığı zaman bile kaybetmiştir derbilerde..bu maçta kötü oynamasına rağmen maçı ford kazanmıştır..maçtan önce reklamlarında çıkan 3-0 ilanıyla..
beşiktaş'a gelince..size mençıstır maçında başarılar diliyorum..orta sahanız iyi, defans ve forvet vasat..yalnız en büyük handikapı mustafa denizli bu takımın..kenarda oturan oyuncular bu ligde şampiyonluğa oynar..mustafa denizli yapmaması gerekn herşeyi yaptı, bizim için eyvallah ta mençıstır maçında böyle yaparsan liverpool taraftarından bile küfür yersin.
ayrıca sabri sarıoğlu şahsımı utandırmıştır..eğer her maç böyle oynarsa, futbolu bıraktıktan sonra senin hakkında yazdıklarımın hepsini değiştiririm, söz lan..hep böyle oyna..
aslında dünya araf hali olduğundan önce tokat yedim ses vermem için, ilk önce ağladım herşeyden habersizce..
hep don kişot olmaya çalıştım, yel değirmenlerine inat..
ya don kişot olursun, ya da sançopanço derler ya işte öyle..
sonra ne don kişot olabildim ne de sanço panço..
hep dava adamı olmak istedim, "tüketim köleliğine" inat..
dava adamı ölür demişlerdi..
ne davam uğruna ölebildim, ne sevdiğim için yaşayabildim..
hep otoriteye isyan etmek, "kral çıplak" diye bağırabilmek istedim..
habersizdim galile etkisinden.
"ailevi beklentiler" uğruna shakespeare'in kemiklerini sızlattım umarsızca..
hep görmek istedim..
görenedir görene, görenedir köre ne? demişlerdi..
gözümle de göremedim gönlümle de, bu dünyanın illüzyonuna aldanmışçasına..
kimi zaman okulu bitirmek adına, kimi zaman işe girebilmek, kimi zaman patron olabilmek adına değerlerimizden ödünler verirken "hacı yağı ile parfüm" arasında sıkışıp kapitalist köleler haline gelişimizin özeti budur aslında..oyuncakdünya'nın bahsettiği "ana rahmi denilen cennetten" arada kaldığımız dünyaya, buradan da cehenneme..(eğer orayı da çok görmezlerse)
insanlığın seller altında kaldığını gözler önüne seren hadise..bir toplum hakettiği gibi yönetilir, rezil durumumuzun fotoğrafı "o fotoğraf"tır işte. iftar yaparken midemi bulandırmış ve yalnızca çorba içip kalkmama vesile olmuştur ayrıca..
sigaraya duyulan aşktır..ilk başlarda ona uzaktan bakarsın.sonra temas etmeye başladığında kendisini sana kötü gösterir, zarar görmeyesin diye..içini acıtmaya başlar sen onu yaktıkça..ona olan aşkın her nefeste artmaya başlar.."çay" adlı arkadaşıyla birbirlerini kıskansalar da yüreklerde ikisinin de yeri ayrıdır.ölene dek sürecektir bu birliktelik ki o anı da yakına çekse de çekmeye değer be abi!
görüntüsü kadar tatlı değildir.insan gibidir aslında.çok sevdiğim dostum üzerine teori yazmıştır.şöyle;
bazı kızlar vardır, waffle gibidir.yani güzel görünür ama göründüğü kadar tatlı değildir.kimileri de baklava gibidir.baklava güzel görünmez ama dadından da yenmez.
şimdi bu çocuğum görüntüleri her yerde dolaşıyor.fikir sahibi olamadan pipi sahibi olan herkes bu çocuğa küfürleri döşüyor.
en kolayı, en rahatı bu..çocuk onu söyleyince küfret, aradan çekil.kafa rahat..peki gerçekler öyle mi?
çocuğun yaşını bilmiyorum, belki 8 en fazla 10..belli ki ailesi pkk'nın kucağına düşmüş..hangi şartlarda bunun gerçekleştiğini de bilmiyoruz.kim bilir onlar öyle bir çıkmazın içine düşmüştür ve çocuğun abileri, ablaları kandırılmıştır.hadi öyle de olmasın, çocuğun babası pkk'nın eli silahlı katillerinden biri olsun.annesi pkk'ya gönüllü hizmet edenlerden olsun..ailesi herhangibir zorlama olmadan pkk'ya katılmış olsun..peki siyaset meydanı'na çıkartılmış bu çocuğun suçu nedir?
dünyaya gönderilirken tercih hakkını bu aileden yana mı kullanmıştır?"ben pkk'lıyım bu ailenin evladı olmalıyım" sözlerini mi sarfetmiştir?
ne kadar kolay değil mi? çocuk "o sözleri" sarfettikten sonra küfür etmek?
galatasaray'ın yetiştirdiği en iyi topçudur.en büyük dezavantajı türkiye'de oynaması iken, bu ligde kendini geliştirebilen nadir topçulardandır..2010 dünya kupasına gidebilirsek eğer, dünya kupasından sonra manu, barça, arsenal, liverpool veya real beşlisinden birine transfer olacak gibi görünüyor.ayrıca sabri sarıoğlu ile aynı takımda bu kadar gelişim en önemli başarısıdır.
üniversitede bilboard gibi dolaşıp, karakterininde tamamlanmamış büyük boşlukları büyük puntalı marka yazılarıyla kapatmaya çalışan tikilerle kıyaslanamayacak derecede adam olan öğrencidir.
-hacı akışkanlara bakalım mı?
+tamam, şu sigarayı içtikten sonra başlıyoruz.
bu soru ve cevap dejavularla devam eder.
.
.
.(bu kısımlarda bulaşıklar yıkanır, tuvalete gidilir, etraftaki evrim geçirmiş pisliklere bakılır ve iç geçirilir.bu saatlerde ev için yapılması gerekip içinde ukde olarak kalan herşeyin yapma telaşı vardır.tabi televizyonda izlenmesi gerekenler, bilgisayarda "dur şuna da bakıyım" tepkileri, arkadaşınla yaptığın muhabbetleri saymıyorum bile)
.
.
-hacım tamam mı artık?
-şu sigarayı içtikten sonra yatalım, yarın çalışırız..
tarık tufan'ın edepten nasibini almamış siyasi yasağa, eşsiz edebi çığlığı..
not:bu bir şiirdir, lütfen alıcılarınız ayarıyla oynayın.
beceriksiz adımlarla yürüyen bir kıza rastlarsanız,
sanki düşecekmiş gibi,
sanki ayakları birbirine dolaşacakmış, bir yere takılacakmış gibi,
merdiven kollarını sıkı sıkı tutuyorsa
aceleyle yürüyorsa mesela,
kalkacak son vapura, son trene yetişecekmiş gibi hızlı atıyorsa adımlarını,
yere, toprağı incitecekmiş gibi basıyorsa, yer çatlayacakmış gibi ürkek atıyorsa adımlarını,
şaşkınsa bir masaldan şehre düşmüş gibi..
eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse..
utangaç bir kız yüzüyle karşılaşırsanız,
başını yerden kaldırmıyorsa,
gözlerine hüzün düşmüşse, karanlık değmişse bakışlarına,
gece gökyüzünü seyretmekten ay ışığının izi kalmışsa yüzünde,
gözlerinden yıldızlar dökülüyorsa mesela,
nereye baktığı anlaşılmıyorsa,
her şey gözlerinde kayboluyorsa,
kirpiklerine yakamozlar takılmışsa,
gözleri denize bakan bir balıkçının gözleri gibiyse..
eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse..
genç gürültülerin arasında sessiz bir kıza rastlarsanız,
kalabalığın ortasında bir sükut yürüyorsa,
tam konuşacakken dudakları titriyorsa, saklaması gereken bir sırrı taşıyormuş gibi..
bir ortaçağ bilgesinin susuşu gibiyse sessizliği, henüz evrenin yaratılmadığı zamanlardan kalma bir sükutsa mesela..
bir hint hikayesinin tanrısal suskunluğunu taşıyorsa,
eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse..
saçlarını taramayı becerememiş bir kızla karşılaşırsanız,
konuşurken saçlarını savurmuyorsa,
sıkı sıkıya tokalarla yapıştırmışsa saçlarını,
uyumsuz kıyafetler varsa üzerinde, yakıştırmamışsa giydiklerini, güzelliğinden utanıyorsa mesela..
yaz sıcağında boğazlı bir kazak giymişse, bir pardesü giyip yün bir başlık takmışsa kafasına,
ya da modası geçmiş bir şapka takıyorsa, ,
ellerini sürekli başına götürüyorsa, saçlarını tıkıştırıyorsa şapkasından içeri..
ürkekse, bir başınaysa..