--spoiler--
gayet kıytırıktan, zıt tırıktan bir bölümdü. Senaristler iyice sıçmışlar gibi geldi bana. Ne lan o faraday others kampına elinde silahla dalıyor, oraya buraya ateş edip richard'ı tehdit ediyor. Yok ya. NE bekliyordun danny boy? kucak açıp ''gel yavrum, derdin ne'' demelerini mi? Aha böyle vurulursun öz anan tarafından. müstahak sana! Ayrıca ellie de neymiş o öyle öz oğlunu vuracağını bile bile adaya gönderiyor?! Yok bir de widmore daniel'ın babası çıktı! Öh ya! Erkek kıtlığımı yaşanıyordu ki bu dönemlerde de dizide 3-5 baba var ve tüm karakterler onların oğlu/ kızı.
Heh bir de faraday ölmüştür. Lostpedia da bile ölü gösterilmektedir. Comic con'da yayınlanan videodaki ses de ona ait değildir. Senaristler 'birileri videodaki sesi faraday'in sesine benzetmişler' türü laflar etmişlerdir.
my chemical romance'ın süpersonik bir şarkısı. Klipte Gerard Way'in makyajı mükemmeldir ayrıca.
Long ago
Just like the hearse you died to get in again
We are so far from you
Burning on just like a match you strike to incinerate
The lives of everyone you know
And what's the worst you take (worst you take)
from every heart you break (heart you break)
And like the blade you stain (blade you stain)
Well I've been holding on tonight
What's the worst that I can say?
Things are better if I stay
So long and goodnight
So long and goodnight
Came a time
When every star fall brought you to tears again
We are the very hurt you sold
And what's the worst you take (worst you take)
from every heart you break (heart you break)
And like the blade you stain (blade you stain)
Well I've been holding on tonight
What's the worst that I can say?
Things are better if I stay
So long and goodnight
So long and goodnight
And if you carry on this way
Things are better if I stay
So long and goodnight
So long and goodnight
Can you hear me?
Are you near me?
Can we pretend to leave and then
We'll meet again
When both our cars collide?
What's the worst that I can say?
Things are better if I stay
So long and goodnight
So long and not goodnight
Well if you carry on this way
Things are better if I stay
So long and goodnight
So long and goodnight
My father took me into the city
Babam beni şehre götürürdü
To see a marching band.
Bando yürüyüşünü görmem için
He said
Derdi ki
"Son when you grow up will you be the saviour of the broken
Oğlum büyüdüğünde ezilenin kurtarıcısı olacaksın
The beaten and the damned?"
Mağlubun ve mahvolanın
He said
Derdi ki
"Will you defeat them your demonsand all the non believersthe plans that they have made?"
Onları yeneceksin şeytanları ve tüm inançsızların yaptıkları planları
Because one day I leave you
Çünkü bir gün seni bırakacağım
A phantom to lead you in the summer
Yaz mevsiminde sana liderlik yapacak bir hayalet
To join the black parade."
Kara alayına katılmak için
When I was a young boy
Ben genç bir çocukken
My father took me into the city
Babam beni şehre götürürdü
To see a marching band.
Bando yürüyüşünü görmem için
He said
Derdi ki
"Son when you grow up will you be the saviour of the broken
Oğlum büyüdüğünde ezilenin kurtarıcısı olacaksın
The beaten and the damned?"
Mağlubun ve mahvolanın
Sometimes I get the feeling she's watching over me.
Bazen yukarıdan beni izlediğini hissediyorum
And other times I feel like I should go.Through it allthe rise and fall the bodies in the streets.
Ve diğer zamanlarda gitmem gerektiğini.Tüm bunların yanında yükseliş ve düşüşün sokaktaki cesetlerin
When you're gone we want you all to know We'll Carry on
Gittiğinde hepimiz bilmeni istiyoruz ki devam edeceğiz
We'll Carry on
Devam edeceğiz
Though your dead and gone believe me Your memory will carry on
Ölüp gitsen de inan bana hatıranı sürdüreceğiz
Carry on
Sürdürecek
We'll carry on
Devam edeceğiz
And in my heart I cant contain it
Ve kalbimde tutamam bunu
The anthem wont explain it.
Bir marş açıklayamaz bunu.
And we will send you reeling from decimated dreams
Ve çoğu yok olan rüyalardan sana makaralar göndereceğiz
Your misery and hate will kill us all
Senin acın ve nefretin hepimizi öldürecek
So paint it black and take it back
Bu yüzden siyaha boya ve geri al onu
Lets shout it loud and clear
Hadi yüksek sesle ve açıkça bağıralım şunu
Do you fight it to the end
Sonuna kadar onunla savaşır mıydın
We hear the call to
Çağrıyı duyuyoruz
To carry on
Devam et diyen
We'll carry on
Devam edeceğiz
Though your dead and gone believe me Your memory will carry on
Ölüp gitsen de inan bana hatıranı sürdüreceğiz
We'll carry on
Devam edeceğiz
And though you're broken and defeated You're weary widow marches on
Ezilmiş ve yenilmiş olsan da sen yorgun dul ilerlemeye devam et
And on we carry through the fears
Ve devam et biz ediyoruz bunca korkunun arasında
Ooh oh ohhhh
ooh oh ohhhh
Disappointed faces of your peers Ooh oh ohhhh
Akranlarının hayal kırıklığı içindeki yüzleri
Take a look at me cause
Bana bir bak çünkü
I could not care at all Do or die
Hiç umrumda değil ölmek ya da kalmak
You'll never make me
Bana işlemez
Cause the world will never take my heart
Çünkü dünya asla kalbimi alamaz
You can try you'll never break me
Deneyebilirsin ama asla ikna edemezsin
Want it all
Hepsini istemeye
I'm gonna play this part
Bu rolü oynayacağım
Wont explain or say i'm sorry
Açıklama ya da özür dileme
I'm not ashamed
Utanmıyorum
I'm gonna show my scar
Yaralarımı göstereceğim
You're the chair for all the broken Listen here because it's only..
Sen tüm yeniklerin makamını dinle burayı çünkü bu sadece
I'm just a man
Sadece bir erkeğim
I'm not a hero
Bir kahraman değilim
Just a boy who's meant to sing this song
Sadece bir çocuk bu şarkıyı söylemek isteyen
Just a man
Sadece bir erkek
I'm not a hero
Bir kahraman değilim
I -- don't -- care
Umrumda değil
Carry on
Devam et
We'll carry on
Devam edeceğiz
Though your dead and gone believe me Your memory will carry on
Ölüp gitsen de inan bana hatıranı sürdüreceğiz
We'll carry on
Devam edeceğiz
And though you're broken and defeated You're weary widow marches on
Ezilmiş ve yenilmiş olsan da sen yorgun dul ilerlemeye devam et
Evet, yaşayan en büyük grup. bazen play list imdeki diğer şarkılara bakıp, bunların yanında Radiohead'in ne işi var diyorum. sonra tiksiniyorum kendimden
Bir gün, tarih dersinin vermiş olduğu bunalım ve hocanın bayık cümleleri sonrasında kendimi patrick moduna sokarak uyumaya başladım. Uyandığımda ders bitmişti. Bir dahaki derste coğrafya sınavı olacaktık. Sınava girmeden önce karnımda bebekliğimden beri duyumsamadığım bir ağrı hissettim; gazım vardı. iki büklüm uyumam nedeniyle sanırım içime gaz kaçmıştı. Fazlasıyla baskı yapıyordu. Sınıfta rezil olmamak için osuramıyor, tuvalete pis olması nedeniyle gidemiyordum. o gaz ağrısıyla sınava girdim ve sonuç olarak '11' aldım.
SOnuç olarak sırada uyumak içinize gaz kaçmasına sebebiyet verir. Amman ha uyumayın veletlerim cici cici dinleyin dersinizi, 11 de almazsınız hem.
Kendisi için "ben erkek değilim; ben kadın değilim; vitrinlerde gördüğünüz cansız mankenler gibiyim" diyen ve kuzenimin şeker olarak nitelendirdiği kişilik. Bıyıklı transvestiler bile bundan daha şekerdir. Peh! Hadi kuzenim neyse de, platonik aşkı olan çocuk 'baan cef firii sıtarlan evlenceeem' demiş lan! Ağlamak üzereyim. kuzenimin nasıl bir insana aşık olduğuna mı ağlayayım yoksa bu cef fırii sıtar ın çağresizliğine mi bilemedim. bu yüzden ağlamayı keserek araştırayım bari dedim.
kuzenim hangi yola gidiyor diye; J-star transexuel falan değildir. Kestirmemiştir. Fotoğraflarında pembe donun altından çükçüğü gayet net görülmektedir.
ilk izlediğim anime olmasının yanında beni fışkır sümük ağlatan tek anime olmasından dolayı ayrı bir yeri vardır kalbimde. ayrıcana Giriş şarkısı Lilium* işte bu dedirtir.
--spoiler--
son kitap esas kızın da esas oğlan gibi vampir olması, vampir çocuğu ve vampir çocuğuna aşık olan ex aşkı kurt adam ile mutlu mesut yaşaması ile son bulmuştur. Herkes muradına erdi. Ngzel!
--spoiler--
Ayrıca ben lise birdeyken 11. sınıflarda sinan adında edvırta acayip benzeyen bir insan (insan olup olmadığı hakkında şu an ciddi şüphelerim var) vardı. Hatta Stephine Meyer'in edward karakterini sinan'a bakarak yazdığından şüpheleniyorum. Kahve içerken az seyretmedim onu. Sinan duy lan beniii! Zaman kayması yaşayıp lise 1 yıllarıma gidebilseydim seni kaçırır evcil vampirim yapardım gülüm.
o değilde filimde edwardı oynayan çocuk (robert pattinson) neydi lan o öyle! Vampir değil melenk melenk! tü tü tü tüüü nazar değmeye.
fan kitlesi yüzünden Tokio hotel çakması gruplar türüne dahil edemem bunları kusura bakmayın. Geçen sene türkiye fan sitelerinden birinin admini şeriat isteyen bisexuel kız idi. Ayrıca sevgilisi, şeriat isteyen bisexuel kızın yanında; 'Allah yardımcın olsun, Ne çektiğimi bir ben, bir allah bilir' gibi cümleler kullanan agnostik kız, şeriatçının sevgilisine 'abla' diyen, ancak içten içe ona aşık olan zengin kız, jeffree star (pembe saçlı bir ibne) ile evlenmek isteyen şişman vegan oğlan gibi fanleri var lan bunların! kısacası Tokio hotel denen grubu fan kitlesiyle döver bunlar!
The Variable bölümünde 'eliyi bulun baa eliyi bul baa! riçıııırd kuzum, beni hatırlamadın mı?' tiriplerinde adırz kampına dalmasının ardından, anası tarafından vurulmuştur. sezon finalinde ölüp şovu terk edecek sevilen karakter olmasını şiddetle diliyorum. küçük emrah bakışlı sübyancı mal.
--spoiler--
Alkım kitabevinin önünde Eminönü otobüslerini beklemekteydim. Sonunda otobüs geldi ve kapı açıldı. Önümdeki bir kaç kişinin ardından ben de bindim. Uzun boylu kahverengi paltolu bir adam şoförü oyalamaya çalışırcasına 'orayada gidiyomu? buradan da geççee mi?' türü sorular soruyordu. Kıllanmadım. -Olayı yaşadıktan çok sonra o adamın şoförü oyalayan insan olabilitesi ihtimali hakkında düşündüm- Öne doğru ilerledim ve akbilimi bastım. O an böyle garip bir his girdi-çıktı içime. Birden arkama dönme ihtiyacı hissettim. kahverengi paltolu adamla göz göze gelir gelmez otobüs koridorundan bir ses geldi. telefonumun sol tarafımdan yere düşme sesiydi bu. fiziksel koşullar göz önünde bulundurulduğunda bunun olması imkansızdı. -Sanırım telefonumu çalmaya çalışan adamla göz göze geldiğimizde bana yakalandığını sanmıştı.- dediğim gibi bu imkansızdı çünkü telefonum sağ cebimdeydi. Sonrasında adam 'yanlış otobüse binmişim' falan deyip indi. Eh, eğer ben ucuz telefon kullanan insan olmasaydım muhtemelen o adam azıcık bir yakalanma ihtimaline telefonu atıp kaçmayacaktı. telefonu görür görmez ve benimle göz göze geldikten sonra yere atmasının sebebi bana yakalanma ihtimalinden çok bu telefona değmez düşüncesiydi.
Yani neymiş?
Ucuz telefon kullanan insan olmak iyiymiş.
Kaç kapçılar telefonunu çalmak için fazla zahmete katlanmazmış.
Ucuz telefonunla mutlu mesut yaşar, bir lira zarara girmezmişsin!