Merhaba sözlük ahalisi, bu entryi başka mağduriyetlerin doğmaması adına ibret olsun diye yazıyorum.
Çok uzun diyenler için özet: Teknosa adlı firma sattığı telefon gözle görülebilir şekilde hatalı olmasına rağmen değişim ya da iade yapmamış, 13.09.2019 tarihinde alınan telefon üç saat kullanımdan sonra bu güne kadar servis servis dolaştırılarak tarafımıza iade edilmek istenmiştir. Konuyla ilgili avukat olan kardeşim tarafından hukuki girişim yapılacak olmakla birlikte, ülkemizde müşteri memnuniyeti noktasındaki hassasiyetin kurumsal firmalarda bile ne halde olduğunu görmeniz için sizlerle paylaşıyorum.
Yaklaşık 20 gün önce Teknosa'nın internet mağazasındaki indirimden iPhone 7 Plus aldık, almaz olaydık. Telefon elimize ulaştıktan sonra kurulum esnasında kasanın kenarında açıklık olduğunu fark ettik.
Hemen akabinde Karaman Teknosa mağazasına başvurduk ancak henüz üç saatlik telefonun hat takıldığı için ikinci el olduğunu, değişim ve iadenin mümkün olmadığını ve servise göndereceklerini, değişimin sonrasında gelecek rapora göre yapılabileceğini söylediler. Biz sıfır aldığımız telefonun onarım görüp elimize gelmesini doğal olarak istemedik, ancak başka şansımız olmadığı prosedürün böyle olduğu söylendi. Telefonun teknosa tarafından satıldığı, dolayısıyla bizim muhatabımızın firma olarak kendileri olduğunu defalarca söylememize rağmen, prosedür böyle denilerek kesinlikle sorumluluk kabul etmeyip telefonu apple firmasının yetkili servislerinden birine gönderdiler. Biz de elimiz mahkum ürünü dedikleri gibi servise gönderdik, ancak rezaletin büyüğü bundan sonra başladı.
Servise gönderirken üzerine basa basa kasa kenarında, mağaza yetkililerinin de şahit olduğu açıklık olduğuna dair not yazıldı. Fakat ürün servisten, bu arızasına hiç bakılmamış olarak, ses sisteminde arıza var denilerek geri gönderildi. Bir teknoloji mağazası düşünün sattığı ürünü 3 saat sonra servise gönderiyor ve servis bahsi geçen şikayetle ilgili yorum bile yapmıyor. Muhatap olduğumuz teknosa mağazası görevlileri, ki onlarla elimden geldiğince nezaketle konuştum nitekim onlar da düşük maaşlarla orada çalışan ve herhangi bir yetkisi olmayıp kendilerine verilen talimatları uygulayan kişiler, ürünün servis tarafından arızalı olduğu ifade edilmiş olmasına rağmen, servisin değişime karar vermediği bahanesine sığınarak ürünü tekrar servise göndermeyi önerdi. Prosedür böyle, servis iade ya da değişim demeden bir şey yapamayız dediler ancak bence buradaki temel sebep, ilk servis değiştirmedi belki ikinci servis değiştirir kafasıydı, yani sorumluluğu başkasına yıkıp maliyetten kaçmak, ki bunu yüzlerine de söyledim. Bu servis de değiştirmezse ne olacak dediğim zaman, biz size yardımcı olmaya çalışıyoruz dediler, ancak ikinci servisten gelen rapor aslında amacın ne olduğunu bana net olarak gösterdi.
Telefonun arızalı olduğu açıkça yazılı servis raporu ortada iken telefonu tekrar servise gönderdiler ve bizde kabul etmek durumunda kaldık. Bugün servisten aldığımız bilgiye göre, bu servis de telefonun güncelleme ve sıfırlama işlemlerini yapıp sorun yoktur diyerek geri göndermiş. Servis notunda ve fotoğraflarda açıkça görülen açıklık ise tamamen göz ardı edilmiş ve hiçbir şekilde bakılmamış. Bugün Teknosa şubesi ile görüştüğümde, servis telefonda sorun görmediyse değişim yapamayız diyerek telefonu teslim almamızı istediler. Daha önceki servisin bulduğu arızayı bu servis bulmadığı için kendilerince ondan da yırtmış oldular. Yani açıkça bizim söylediğimiz, fotoğraflarda da net şekilde görülen arızaya bakmadıkları halde başka arıza bulabildikleri telefonu, büyük bir ihtimalle anlaşmalı oldukları servise ısrarla gönderip temiz raporu aldılar. Konuyla ilgili konuştuğum şube yetkilisi beni müşteri hizmetlerine yönlendirip, telefonu bu haliyle teslim almam gerektiğini söyledi. Sıfır alıp 3 saat kullandığım telefon, iki kez servise gitmiş ve görünür arızanın yanında başka arızalar olmasına rağmen 20 gün sonra bana teslim edilmek isteniyor. Üstelik hukuki haklarınız saklıdır, siz bilirsiniz şeklinde bir özgüvenle...
Bu süreçte atılan bütün adımları dökümanladım ve bu haliyle Tüketici Mahkemesi'ne başvurmakla birlikte, markanın iyi niyetli davranmadığını düşündüğüm için avukatımla savcılık nezdinde de girişimde bulunmayı planlıyorum. Ülkede aldığınız bir ürün bozuk çıkarsa, ürünü satan kocaman bir firma bile olsa, evet öyle ama yapabileceğim birşey yok git mahkemeye başvur diyebiliyor. Bu durum aslında ülke olarak ne halde olduğumuzun göstergesidir. Bu sebeple bu konuyu buraya taşıdım, belki bir faydası olur da hiçbir şekilde ulaşamadığımız, iletişim bilgileri bir devlet sırrı gibi saklanan teknosa yetkilileri ile iletişime geçeriz. Satış elemanı ve çağrı merkezi elemanı ile muhatap olmaktan ciğerimiz soldu.
15 temmuz önemli bir gündür, giriş güzel ama sonrası fecaat... Öncelikle değerli insan o sokağa çıkan insanların derdi Tayyip kurtulsun falan değildi, darbe olmasındı. Bu ülke kendi askerleri tarafından işgal edilmesin demek için sokağa çıktı o insanlar. Tayyip çıkın demese çıkmayacaklar mıydı sence? ilk şehitler Cumhurbaşkanının çağrısından çok önce verildi. O tankları nasıl mı durdurdu o insanlar, emin ol zorla, kanlarını dökerek ve silahsız sadece iman dolu göğüsleri ile direnerek.
Diyor ki askerlerin haberi yoktu. Hala bunu diyorlar ya çıldırıyorum. Ulan külliye'ye son bombanın atıldığı saat sabahın 7'si... Köprüdeki askerler sabah teslim oldular, 10 saat çatıştıktan sonra... O saatte Endonezya'daki işportacının bile darbeden haberi vardı sen neyden bahsediyorsun?
O gece, köprüde, külliyede, Çengelköy'de, Kazan'da, genel kurmay da iki taraf vardı kardeş: hainler ve vatanı için ölmeyi göze almış vatan evlatları, Semih terziler ve Ömer Halisdemirler... Bi de bunların dışında o gün bu gündür konuşan, darbeye karşı birşey yapmamış olanlar. Darbe olsa Tayyip gitseciler, darbe olmuş olmamış bana farketmezciler, ve bu NATO darbesi hacı bak bütün Batı arkasındacılar... O gün bu gündür en çok konuşan da bunlar... Yok tiyatroymuş da, yok böyle darbe mi olurmuş da yok bilmem ne...
Şimdi de destan muhabbeti dönüyor. Destan dersiniz demezsiniz çok önemli değil, nitekim benim için o geceyi tarif edebilecek kelime yok. Sizin komplo teorileriniz ve ideolojilerinizin dışında, 15 Temmuz ülkesini gerçekten çok seven insanların, vatan mevzu bahis olduğunda nasıl kahramanlara dönüşebileceğini göstermiştir. Destan kurtuluş savaşıdır, Destan Çanakkale'dir demiş ya ilk entryde, evet haklı ama 15 temmuz ile o kadar çok ortak yönü var ki bunların. Bi kere o destanları yazanlar ile 15 Temmuz'u kazananlar aynı ruhu taşıyorlar... Çanakkale'de mermi yağmuruna göğüs gerenler ile köprüde direnenlerin belki sadece düşmanları farklı idi. Birinde yedi düvel birinde elimizle beslediğimiz hainler... kim Ömer Halisdemir ile Seyit Onbaşı'nın farklı olduğunu söyleyebilir... ya da kim darbe yanlıları ile Yunan ingiliz muhiplerini ayırt edebilir... bu NATO'cu darbe bu refah gelecek diyenlerle, Amerikan mandası iyidir diyenler arasında fark olduğunu kim iddia edebilir...
Velhasıl kelam, iki haneli iq'nuzla ürettiğiniz hiçbir analizin ve komplo teorisinin o gece sokağa çıkan halkla ve yaşananlarda bir karşılığı yok... Yok tiyatro yok kontrollü darbe yok böyle darbe mi olur muhabbeti sadece yediğiniz küfrün katsayısını arttırıyor. Yoksa bu dediklerinizin hiçbiri öleceğini bile bile generaline sıkan bir astsubayı, uçaklar kalkmasın diye mahsülünü yakan bir köylüyü ve süs havuzundan abdest alıp şehadete koşan yiğitleri açıklamaya yetmez, yetemez. Saygı duymanız gereken nokta da işte burası...
Boğaziçi köprüsünde darbeye direnen şanlı halk arasındaki bir abinin ki umarım sonra şehid olmamıştır, sivil halka Ateş açan darbecilere ettiği feryattır. Orada yaşanan durumu çok iyi özetlemektedir. Allah o kahraman insanlardan razı olsun.
Üzerine tankla Ateş açılan halk nankörlük etmiş, teşekkür etmeleri lazımdı.
10 saat teslim ol çağrısı yapıldığı halde 20 kişiyi öldüren, 80 kişiyi de yaralayan askerlerden bahsediyoruz. Bundan sonra teslim olmak onları suçsuz yapar mı?
Dün akşam 50 kişi diyordunuz rakamlar bi artmış. Ulan daha nasıl darbe yapacaktı adamlar. Geceden beri Ankara'da kaÇ bomba düştü, kaÇ kişi öldürüldü haberiniz var mı? Meclise, mit'e emniyete ve genel kurmay a bir sürü bomba atıldı. Siz nasıl bir darbe bekliyordunuz? Eski zamanlarda yürüdü her yerde askerler ama bu sefer meydan boş değildi. Insanlar hayatları pahasına izin vermediler bu sefer. Postal yalayıcılığı yaptınız, kaybedince bu kadar kişiyle darbe mi olur öhöhö. Tankların ikiye böldüğü o insanların hesabını soracağız size.
Kumru, Ayvalık tost vs. Gibi her yerde bulunan Ege ya da izmir menşeli yemeklerin temel maddeleri kaşar ve sosistir. Bu bağlamda her şey iyi güzel de bu neyin bilinçaltı üstad biz anlamadık...
Yugoslavya'nın tüm ordusuna çök, sonra boşnakların götü yemedi. Ulan dangoz, madem senin o kadar yiyordu direnseydin ya NATO ya. Hem onlar silahsız insanları kurşuna da dizmediler ya da okula giden çocukları sniper tüfekleri ile vurmadılar. Hatta bölge insanı NATO uçaklarının hep dağı taşı bombaladığını bir tek Türk pilotların hedefleri vurduğunu söylerler. Neyse bir Sırp ile bunları tartışmam, nitekim önce insana bakarım Sırp mı diye, sonra sırp'a bakarım kız mı diye...
Evet efendim, ülkemizde çokça gördüğümüz özellikle park bahçe gibi alanlarda yaşayıp özgürlük ve demokrasi adına orayı burayı yıkan varliklardir bunlar. ancak samimiyetsiz oldukları mısır'da olan darbeyi alkışlamaları ile ayyuka çıkmıştır.
not: bu sessizlikleri belki utandıklarındandir diyeceğim ama protesto bahanesi ile alana bikini ile gelende, camide öpüşende bu erdemin geliştiğini sanmıyorum.
Az önce imax'te 3d olarak izlediğim filmde aklıma takılan mantık hatasıdır efendim. Şimdi bu Stark'ın zilyon tane otomatik çalışan zırhı var da bu amk neden filmin sonuna kadar eziyet çekti. Gandalf'ın dev kartalları misali, sıkıntı bir durum...
Ülkede her seçimden sonra ülkenin yüzde ellisi mal, geri zekalı, koyun vs. gibi tespitler yapan dostlarımızın gözünden kaçan tespittir efendim. inci sözlüğün yaptığı son sazan.avina akın etmişler çok kötü yakalanmışlardır.
Ulan insan bir düşünür lan, bu ülkede kim, neden t.c. yazısını kaldırsın?
Tanım: Ülkemizde bolca bulunan, hiçbir şeyi araştırmadan, sadece muhalefetlik olsun diye yapıp savunanlar sürüsüdür efendim.
Not: Önemli olan daha önce düşünülmüş olması değil, inci sözlük tarafından manipüle edilmiş olmasıdır.
AKP'nin terör sorununu çözme ihtimalini gururuna yediremeyen bir muhalif dostumun isteğidir. Ne diyelim ekmek yedikleri bir orası kalmıştı, onlar da haklı tabi...
Edit: O kadar çok eksilediniz ki sormadan edemiyorum. Anadilde eğitim hakkını vermemek, 20 yaşında bir insanın hayatından daha mı önemli?
Kafası yerine kıçıyla düşünenlerin beğenmediği tespit. Düşünmek için seninle aynı yerini kullanan bazı beyinsizler bu işi çok önceden yapmış olsaydı, öyle bir şerefsiz de olmayacaktı. Ne yapalım yani o herifin posterini açmasınlar diye insanlar ölmeye devam mı etsin? Teslimiyet süreciymiş... Bir devletin halkı ile barışmasını böyle gören zihniyet, ancak ve ancak teneşir siyasetçisidir. Yazık o ölen insanlara...
Evet dostlar yapacağım bu tespiti akp yanlısı olarak görebilirsiniz ama objektif baktığınızda bu gerçeği görebilirsiniz.
Aldığı %50 oydan bu yana akp, bugüne kadar muhafazakar halka yapıldığını düşündüğü şeylerin intikamını almaktadır. Türkiye'de ismet inönü döneminde tavan yapmış chp zihniyetinin iktidarı, bu dönemde tam anlamıyla sona ermiştir. Giderek güçlenen muhafazakar akp iktidarı ise demokratik veya demokratik olmayan yollarla saf dışı bırakılamamış ve sanırım bırakılamayacaktır.
Daha da ilginci akp seçmeninin yapılanlara sessiz kalıp içten içe mutluluk duymasıdır. Nitekim ortalıktaki bu hareketin bir benzerini cumhuriyet mitingleri adı altında yaşamış ve seçimlerde cevabını vermiştir.
Evet efendim geçenlerde Ankara'da arabayla önünden geçtiğim bir bayan kuaförünün önünde yazıyordu. Açık adres ve mekan ismi vermiyorum izdiham falan olur.
Tanım: Acı da olsa Türkiye'dir efendim. Kızlarımız kabul etse sorun yok da hala bulunmaz hint kumaşına oynuyorlar. Yapmayın, göz var izan var.
linkinde yer alan videoda belirtilen istektir efendim. Adamlar gayet haklarını istiyorlar. Yalnız kızlardaki o kadın şu şakıl sevişir, şu kadın şo şakıl sevişir. Herkesin hayatına kimse karışamaz. Şeklindeki tavırları çok dikkat çekicidir.
Bu arada ulan 3 yıldır Ankara'dayım şu kızlardan biri de bize denk gelmedi ona yanarım. Hayat çelişkilerle dolu...
tüketim toplumu nevrotik kültür ve dövüş kulübü adlı kitabın yazarı, genç ve başarılı akademisyen. Bir film üzerine siyasal teori kitabı yazmış herhalde çok nadir ve güzide insanlardan biridir. Halen TOBB ETÜ uluslararası ilişkiler bölümünde teoriler ve siyasal düşünceler tarihi gibi dersleri okutmaktadır. Severek dinliyor ve takip ediyoruz efendim...
Akp'nin Türkiye'de gerçekleştirdiği durumun Gramsci tarafından adlandırılış şeklidir efendim. Ülke çok partili hayata geçtiğinden bu yana geçirdiği evrelerle bu duruma evrilmiştir.
Sivil Toplum, daha öncesinde ordunun ve bir takım grupların egemen olduğu siyasi topluma en sonunda egemen olmuştur ve bu siyasi sistemimiz düşünüldüğünde kaçınılmaz olarak gerçekleşmiştir.
Bu iş doğru bir şey midir derseniz herkesin kendi görüşüdür derim ama adam felaket bir öngörü yapmış beyler...
Açıklanan son kararlardan sonra madem şike serbest bari kurallarını bilek serzenişinin bir sonucudur.
Ör: yılda 3 şike ve 5 teşvik serbesttir. Ibrahim Akın örneğinde olduğu gibi eğer sonucu etkilemeye kendi kendine karar veren bir futbolcu varsa bu sayılar artabilir.
Yurt dışında bulunduğun şu günlerde cazip fiyatları görünce almaya niyetlendiğim telefon. Ancak Arc s mi alsam yoksa neo mu alsam bilemedim. Her ne olursa olsun adamlar tasarım yapmışlar. Sony Ericsson'un son dönemde tasarımda ve performansta yardırmaya başlamasının en güzel mahsüllerinden biridir efendim.
an itibari ile okuyup tebessüm ettiğim haberdir. neymiş de elmander + eboue + 5 milyon euro = amrabat peh. Dahası Melo kiralık olmasa onu da isteyeceklermiş. Bu noktada kısaca hassiktir diyoruz efendim
Efendim işbu entry görüş belirtmek veya atatürk'ü karalamak için açılmamıştır.
Biraz önce hulki cevizoğlu'nun katıldığı bir konferanstaydım. Kendi yazdığı bırakmayı düşündüm adlı kitabında yazdıklarından sadece biridir bu. Bu sözü sanırım izmit konuşmasında söylemiş, onu belge göstermiş.
Sol görüşlü bir insanın bu yazdıkları ilgimi çekti, ileteyim dedim elçiye zeval olmaz.
edit: Ulan adam yazmış dedik, benim görüşüm değil dedik hala eksiliyorsunuz.
Her önüne gelen durumda iktidara saldıran muhalefet ehlinin son söylemidir efendim. Neymiş de hükümet istifa etsin biz bu işi çözelim. Adama sormazlar mı madem çözebiliyorsun bir öneri getirsene bu kadar vatan evladı şehit olurken biz senin iktidarını mı bekleyecez.
Akp terörle mücadelede başarısız olmuştur ama muhalefetin bu yaptığı da alenen vicdansızlıktır arkadaş.
Konya'nın Ereğli ilçesinde bulunan güzide öğretim kurumlarımızdan bir tanesi. Dedemin son anda gitmekten vazgeçtiği benim ise mezun olduğum okul. 1942'de kurulması itibariyle ülkemizde açılan 3. öğretmen lisesidir kendisi. Ereğli şehir merkezine 15 km uzaklıktadır ve şehirle arasında ulaşım gerçekten sıkıntılıdır. Anadolu'nun birçok şehrinden gelen gençler burada hayatın belkide en zor şartlarını, arkadaşlığın ise en güzelini yaşarlar. Tarihi başarılarla dolu bir lisedir bu okul aynı zamanda. Buradan mezun olmuş bakanlar bile vardır tarihimizde.
Öyledir efendim. Zira demokrasi alanında bizden yıllarca ileride olan ABD'nin, bizle kıyaslanınca 5-6 kat büyük nüfusu ve bir o kadar da coğrafi büyüklüğü olmasına rağmen millet vekili sayısı Temsilciler meclisi 435, senatörler meclisi 100 kişi olmak üzere 535 kişidir. Yani bizimkinden daha azdır.
Peki bu adamlar nasıl hallediyorlar işleri? Bir kere her vekilin bir sürü danışmanı ve çalışanı var. Her vekil bu danışmanlar sayesinde her alanda tamamen donanımlı oluyorlar. Bizdeki milletvekillerinin çoğunun ortamda ne döndüğünden haberi yok sadece kendi çıkarlarının peşindeler.
Eğer ki bu vekil sayısı azaltılırsa, vekillerin seçiminde daha özenli davranılır ve daha yetkin kişiler vekil olur. Bunun yanında bu vekillerin (şu an sadece 1 danışmanları var) 5-10 tane danışman almaları zorunlu kılınabilir. Eğer vekil sayısı yarıya indirilirse kalan yarısına bu bütçeyle o kadar danışman tutabilirler. Dolayısıyla hem alanında uzman kişilerin sürekli olarak olayları değerlendirmeleri sağlanır hem de 275 tane millet vekiline verilecek emekli maaşından da kurtulunabilir. Ayrıca bu durum sonucunda ortalıkta gezinen, ne iş yaptığını bilmeyen vekillerin yerine okumuş, göz nuru dökmüş ülkem gençlerine de yeni iş sahaları açılmış olur.
Ayrıca bu danışmanları millet vekilleri kendileri seçmelidirler. Vekillerle gelen danışmanlar o dönemin sonunda vekillerle görevlerini bırakmalıdırlar. Sonuç olarak bu alanda da bir kadrolaşmanın olması engellenir ve bürokrasinin tıkanması önlenebilir.
Tanım: Ösym'nin düzenlediği biz eskilerin öss dediği, yeni liseli gençlerin ise ygs ve lys gibi değişik şekillerde adlandırdığı sınavın, zekayı ölçüp ölçmediği tartışmasıdır.
Görüş: Bu tür sınavlar belli bir yere kadar zeka ölçücü sınavlar değildir. Çünkü adayların birçoğu belli bir puanı alabilmektedirler. Ancak bu sınavlarda çok iyi puan alabilmek yüksek zekayı gerektirir. Zira yüksek puan alıp da girilen bölümlerde okumak da üstün zeka gerektirir.
Son dönemde güzel ülkemizin tiki ve kaşar kızları arasında ince dikdörtgen şekilli kalın siyah çerçeveli gözlükler moda haline gelmiştir. Ne yalan söyleyeyim gerçekten acayip çekici de oluyor hani. Yalnız bir arkadaşım bu gözlüklerin şu +18 filmlerde oynayan kadınların fantezi gözlüklerinden olduğunu söyleyince çok şaşırdım. Acaba bilerek mi takıyorlar?
Özür dileme editi: Efendim kaşar dediğimiz tür kızların kaşarlıkları gözlükleriyle alakalı değildir. O yüzden lütfen kendini bilmekte olan arkadaşlarımız alınmasınlar. Sebebiyet verdiğimiz yanlış anlaşılma için özür dileriz. Zaten bir kız sadece bir gözlük taktı diye kaşar olmaz. Vurgulamak istediğim bu gözlüğü takanların sayısındaki ilginç artış.
