ekolü olmayan bir futbol ülkesi ne kadar futbol ülkesiyse türkiyede o kadar futbol ülkesidir. bariz ortada olan bir olgu var : türkiyede futbolu takip etmeyene iyi gözle bakmazlar. zaten erkeklerde sanki kendilerini ispatlarcasına futbolu takip ederler. oynamayı bilsinler bilmesinler. ikinci olarak potansiyel genç nüfus ön planda. yani bir futbol ülkesinde olabilecek bütün kriterler az çok var ama ne eksik. ekol yıl olmuş 2013 hala türkiyenin bir futbol ekolü yok. hollanda deyince akla total futbol gelir. oyuncular 70'den beri aynı tarz oynarlar. italyanlar deyince aklınızda bişey canlanır. almanlar deyince, brezliya deyince kafanızda bişey canlanır. türkiye deyince hiç bişey canlanmaz kafanızda futbol oyun kısmına dair. yoksa saha olayları aklınızda canlanır meşale canlanır. tabi hakkını vermek gerekir. fatih terim, şenol güneş giray bulak gibi teknik direktörler bir ekol oluşturmaya çalıştılar. fakat bunlar lokal oldu. benim demek istediğim daha genel.
ben genel olarak özet geçeyim; türkiyenin bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi dünya ülkelerinin çıkarına.
şimdi saygı değer beyefendiyi ben eleştiriyorum: türkiye sıfır sorun politikasını 2008'e kadar iyi bi şekilde yürütürken kendi medya organları her gün iranla ilişkilerin geliştirilmemesi için telkinde bulunuyordu. türkiyenin sıfır sorun politikası ne zaman çöktü ya da ne zaman fire verdi sayın hoca efendi? ben söyliyim size malatya kürecikte kurulan füze kalkanı sisteminden sonra. iranla ilişkiler bozulunca. suriye sorununun çözümü nedir? cevap vereyim bölgesel güçlerin ortak çözüm üretmesiydi. ama türkiye ile iranın ayrı kutuplarda olması ikisininde küresel güçlere yanaştırdı ve yarattığınız toplumsal algı buna çanak tuttu. diyorsunuz ki bölge ülkeleriyle ilişkilerinin geliştirilmesi dünya ülkelerinin çıkarına? emin misiniz? mesela türkiye iranla ilişkilerini geliştirse amerikanın çıkarına mı olur? tabi bunlar hep soru.
not: oha lan kemalist ilan edildim. allah benim belamı versin o zaman.
şöyle birşey yazmış (bkz: #10687603)
muhammed el baradey
''abd'nin isteği ile hüsnü mübarek'in yerine geçecek kişi...
ne değişecek mısır'da?
hiç.
ama yükselen arap milliyetçiliği abd'yi ülkelerine demokrasi getirdi sanacak.
ölen öldüğü ile kalacak, olan hüsnü mübarek'e olacak.
hüsnü mübarek her ne kadar abd ve israil kuklası da olsa, el baradey abd'nin resmi memurudur.
yani bu iş nasreddin hoca'nın timurleng ile olan fil hikayesine dönecek... ''
bunu iki yıl önce yazmış. gelinen nokta da bir mısırda seçimler oldu ve halk mursiyi seçti. sonra darbe oldu ve bilin bakalım darbe hükümetinde başbakan yardımcısı kim oldu. muhammed el baradey.
yazar utanmasa mısırdaki darbede süngü olmak isteyecek ama ne ilginç ki amerikancı dediği adam darbecilerin önde gideni.
doğru söyle, okumadan yazmadan etmeden sırf ideolojine taptığın için mi sallıyon ?
''türklerde ulus bilinci yoktur. selçukluda yoktu, osmanlıda da yoktu.''
ey yavrum ey.
küfürümü içimde patlatıyorum ve güzel güzel izah ediyorum.
ulusçuluk hareketi 18. yüzyılın sonunda ortaya çıkmıştır. yani milletler bu tarihten önce biz sizden daha üstünüz diyerekten sidik yarışına girmiyorlardı. ne zamanki avrupa da burjuva yükselişe geçti dinler düşüşe geçti o zamanlar ulusçuluk hareketleri ortaya çıktı.
siz sayın ulusçular ve milliyetçilere umutsuz bir şekilde sesleniyorum: bu dünyanın toplamında ölenlerin yarısı son yüzyılda öldü. neden biliyor musunuz? çünkü bütün milletler kendilerini diğerlerinden üstün gördükleri için.
bir de son olarak sevdiğim bir hocam sizler için şunu söyledi:
milliyetçilik, afrikada uzun çöl yarışlarında yarışan atlara benziyor. bu atlar yolda ölür ama koşmaya devam eder yarış bittiğinde öldükleri anlaşılır. sizde boşa koşuyorsunuz efendim yarış bittiğinde öldüğünüzü farkedeceksiniz.
edit: entrynin devamını şimdi okudum. olum gündüz vakti ne içiyorsunuz siz bu ülkede dört tane darbe oldu ve sebebi de türk milliyetçiliğinden sapma olduğu iddiasından dolayı sen diyorsun ki nakşıbendiciler devlete egemen oldu.
bence içtiklerinizin üzerine gece içiniz falan yazsınlar.
abdnin kuklası zannedenleri ifşa etmiş kişi.
amcamız iranın kızıldenizden askeri gemi geçirmesine izin veriyor ki israile rağmen. öte yandan refah sınır kapısını açıyor.
öte yandan hüsnü mubarek zamanında mısır amerikadan en çok yardım alan ikinci ülke konumunda mursi gelince kesiliyor bu yardım. sonra amcamız amerikanın uşağı oluyor. tabi lan. 40 yıldır. amerika ile mısır ordusu arasındaki ilişkiyi görünce ohoo kesin uşak diyorsun.
he bi de şu var 1960 darbesinde mursinin şu an yapmış olduğunu celal bayar o zaman yapsaydı* bu ülkede hiç bir tane darbe olmazdı. bu da ülkeyi çok ilerlere taşırdı.
son olarak her siyasetçi yanlış yapar ve hiç bir siyasetçiye onu seçen toplumdan başka kimse karışamaz.
katliam için allahtan yardım bekleyen troll beyanıdır.
lan şu ana kadar 500 ü geçik elinde silah olmayan kişi öldürürdü.
kim tarafından? senin seçtiğini siker atarım kimse de bana karışamaz diyen biri tarafından.
neden peki? siktiğimin amerikasının israille düzeni bozulmasın diye. bana yok öyle bişey deme. istediğin kadar kanıt getiririm.
sen katliama destan de sonra bizim ülke de hiç demokrasi yok de. ulan sende demokrasi zihniyeti yok ki. sen sabahtan akşama kadar demokrasi diye bağır. senin demokrasi demeni kim s.kler. aynı senin gibi ülkenin sahibi olduğunu iddia edenler s.kler.
Lenin'e sormuşlar ''sosyalizm nedir''?
oda "sovyetler artı elektirifikasyon" demiş.
elektirifikasyonun en anlama geldiğini anlarsan sorun çözülür gibime geliyor. ayrıca sovyetlerin başındaki futurist akımda bir nebze soruna cevap olabilir.
sakaryalı olarak beş yıl boyunca okuduğum üniversite ve iki yıl daha devam ediyorum.*
eğer ki kafanda benuluslararası ilişkiler ve ya kamu yönetimi okuyacam diyorsan hiç düşünme en başa yaz. buradaki hocaların üstü odtü de zaten. emin olabilirsin. ayrıca bu iki bölümün okuldışı etkinliklerini de kimse düzenlemiyor. buna da emin ol. kop gel bence.
+ doktor bey karım çok hasta lütfen yardım eder misiniz?
- etnik kökeniz lütfen?
+ nasıl yani.
- bildiğin ne millet siniz?
+ türküm doktor bey ? ailem orta asyadan göçmüş zamanında.
- hmm kusura bakmayın beyefendi biz sadece çerkez hastalara bakıyoruz.
+ nasıl yani?
- geçenlerde hakkari de bir doktor dövüldü. türk arkadaşlarda herkes bundan sonra kendi milletine baksın diye gösteri yaptılar, bakanlıktan da yazı geldi herkes kendi milletine baksın dendi. bizde o yüzden sadece çerkezlere bakıyoruz. 4 kilometre ilerde türk doktoru var. acele ederseniz karınız yolda ölmez. hastanede ölür. böylece morg parasından kurtulursunuz.
+ allah hepinizin belanızı versin.
- türk faşistlerinde versin mi? neticede böyle bir talep onlardan geldi.
+ allah en çok bizim belamızı versin.
+ karı hakkını helal et. benim yüzümden ölüyorsun.
- etmiyorum. senin faşistliğin yüzünden ölüyorsam etmiyorum.
artık tereddütsüz söyleyebiliyorum; iktidar partsinin gayri resmi yayın organı. hiç yo o kadar değil falan değil, bildiğin iktidar partisinin icraatlerine meşruiyet arıyorlar. he bu normal değil mi diyebilirsiniz. ne de olsa medya da eşik bekçiliği denen bir kavram her gazete kendi editoryal tercihlerine göre yazmaz mı ? evet yazar. ama bu kadar yapma be, bu kadar açıktan yapma, bak etraf sana düşman olanlarla doldu taşıyor.
sabırla ali bayramoğlunun gazeteden ayrılmasını bekliyoruz.
ama arsenal maçında ilk golde kendini yere atmasını hazmedemiyorum. yok hayır sen orada dursan arkandaki adam sana çarpar düşer. böyle şeylere ihtiyacın yok senin şampiyon.
ayrıca sakın bana bunlar futbolun içinde olan şeyler falan demeyin. biz drogbayı bunlara ihtiyaç duymadığı için sevdik. alkışladık.
bir futbolcunun kaliteli olup olmamasını nerden anlayacağımız sorusunu akla getiren önerme. cevap verilen işi en iyi şekilde yapıp yapmadığından anlarız. yani performansını en üst seviyede tutup tutmamasından.
ona verilen görev, defansif forvetlik.
yani ona deniyor ki; paşam senin görevin ilerde pres yapmak, arkana adam takmak, adam yormak, diğer forvetin önünü açmak.yani diğer forvetin yerine de koşacaksın. eee haliyle çok koşacağın için kaleciyle karşı karşıya kaldığında da fazla gücün kalmayacak. o yüzden gol işini koşmayan forvet halledecek deniliyor. ve sahaya sürülüyor. ondan zaten kimse gol beklemiyor atıyorsa görevinden fazlasını yapıyor.
aynı şey umut içinde geçerli. koşmayan forvetinde kim olduğunu tahmin edersiniz herhalde.
bana biraz heyecanlı gibi geldi. ev almak istediğimi yazmış ki ben evim olsun da istemiyorum. gerçi babamın var sana bırakcam diyor ama ben satarım parayı da filistine gönderirim, diyorum. ondan sonra bırakmıcanı söylüyor. sana mı benziyor biraz ne. yoksa siz hepiniz birbirinize mi benziyorsunuz.
ayrıca köle olacağımı iddia ediyor, kendisi ise zengin olursa efendi olacakmış gibi bir sonuç çıkıyor.düşünüyorum da ikimizde köle olacağız galiba ben insanlara sen mala mülke.
hangisi iyi sen karar ver.
bide ölmekten sonra hatırlanmamaktan korkuyor gibi geldi bana. takma bence bu kadar, hitleri napolyonu, stalini, lenini, maoyu herkes hatırlıyor. ama pek sağlıklı şeyler düşünmüyorlar haklarında.
ben bana fazla geleni hiç tanımadığım insanlara vermek istiyorum benden daha fazla ihtiyacı olanlara. filistindeki çocuklara, afrikadaki çocuklara vermek istiyorum.
sana göre fazla romantik olabilirim. ama ben bunu istiyorum.
sen git atlantikte bir ada al kendine. dünyada yaşanan bütün adaletsizlikleri siktiret ben mi ilgilenecem de. ben öyle boktan bir hayat yaşamak istemiyorum.
nasıl olsa ikimizin de g.tüne pamuk tıkacaklar. ben başkalarını mutlu ederek ölmek istiyorum.
yaklaşık bir aylık bulunduğum durum. aslında mazisi takriben dokuz aydır. bir hattım vardı ama onu takacak telefonum yoktu ama artık o hattımda yok.
nasıl bir durum söyliyim: çok iyi. telefon sanki bir tasma gibi. sürekli nerde olduğunun belirli olması durumu. ayrıca istediğin kişiye istediğin zaman ulaşma rahatlığı insanlar arası ilişkiyi baltalıyor. bunu farkettim. belki bu durum bana hastır. ama artık uzun süre görüşmediğim insan daha çok. ve görüştüğüm zaman artık sıradan bir görüşme değil bu.
ayrıca telefonsuz nasıl yaşanır diye saçma sorulara takılmayın. her gittiğiniz yerde elinizde bir kitap bir kalem bir defter bulunuyorsa istediğiniz kişinin numarasını alabilirsiniz. bir kontorlü telefondan ulaşabilirsiniz.
sürecin başlaması şu şekilde olabilir: mesela demokratik yollarla bir kişi iktidara gelir. ve bu kişi toplumla kendi arasında öyle bir ağ örerki bütün toplum onu arzular. ve bu arzu oluştuktan sonra insanlar artık demokrasiye bir ihtiyaç olmadığına inanırlar. bundan sonra artık demokrasi yavaş yavaş ortadan kalkar ve faşist bir yönetim başlar.
bununla ilgili en canlı örnek. hitler almanyasıdır. hitler herkesin bildiği gibi % 90'nın üstünde bir oy oranıyla iktidara geldi. halbuki o dönemin almanyasında % 55 oranında ülkede sosyal demokrat ve komünist vardı. bu kişiler faşizmin gelmesinin tarihsel süreçte bir ön safha olduğu üçün hitleri desteklemişlerdir. ve hitler iktidara geldikten sonra kitle iletişim araçlarıyla insanlar öyle bir mobilize etti ki artık yaptıkları herşey insanlar için meşru görünüyordu. ve bundan sonraki süreç bilindiği üzere ikinci dünya savaşıydı.
lisedeysen yapacağın iki şey var; bir roman okuyacaksın, iki müzik eşliğinde sayısal test çözeceksin.
roman okuyacaksın çünkü bu senin okuma alışkanlığını geliştirecek üniversiteye başladığında bir kitabı on kere değil, bir kere okuyacaksın. bu seni elli yıl götürecek. emin olabilirsin.
müzik eşliğinde sayısal test çözeceksin çünkü. genelde öğrenciler sayısalı yapamamalarının sebebi onun sıkıcı olduğuna inandıklar için yapamazlar. eğer ki onu eğlenceye çevirirsen problem kalmaz. inan bana.
üniversite okuyanlar için ;
gazete oku
film izle(hollywood olmasın gözünü seveyim)
bölümünle ilgili kitaplar oku.
makale oku.
konferansları takip et.
dil öğren.
hiç ders çalış dedim mi? demedim. yapma zaten. vakit kaybı.
tamam hadi liseliler biraz sayısal çalışsın diyeyim.
nescafe üçü bir arada içersen kaçmaz tabi. içinde süt tozu var ve laktik asit içerir. bu da uykunu getirir. al bakayım eline süt tozsuz, şekersiz, kahve göreyim seni ondan sonra.
ulan yaptığı protesto eylemi türkiye'de yapılmış en orjinal eylemdir. tamam hadi ak parti senin için herşeyde ulan duran adamdan ne istersin. tepki işte bu duruyor. hükümetin yaptıklarına karşı duruyor. sen iyi işler yapıyor dersin. desteklersin. adam kötü yaptığını düşünür eline taş almaz sopa almaz. durur işte. daha ne istiyorsunuz olum.
iddia ediyorum; bu ülkede yaşayan bütün insanlarda o kişide olan demokratik anlayış olsaydı, dünyanın en ileri demokrasisine sahip olurduk.