50 kişilik bir otobüste bayanların sayısını doğal olarak yüzde elli yani 25 olarak kabul edersek normal karşılanacak bişi.. 25 kadının birden ayşen gruda olması mümkün değildir neticede..muhakkak vardır 25 kişi arasında birkaç dilber..
üstünde genellikle "pendiğe" diye yazar.ayrıca kadıköy belediyesi önündeki durakta görevli değnekçi amca sarılasıdır.elinde sigara maltepe kartal bostancı boooaraba diye bağırır durur.
her nedense yolcu binecekse hemen duruveren ama yolcu inmek istediğinde kafasına göre durup insana 150 / 200 metre takan şofördür. zaten taktığı o mesafe süresince küfür yiyen yurdum insanıdır aynı zamanda
olması gerekendir. nitekim kendisi malum soruna hukuki yollardan değil de şiddet kullarak çözüm önermiştir. bunun bedeli de binlerce (türk veya kürt) vatandaşın ölümüne neden olmuştur. bu yüzden bir zamanlar elinde silah oraya buraya saldıran yakalanınca da yapacak bir şeyi olmadan masum ayaklarına yatıp hukuki yollardan çözüm aramaya çalışan bir kişinin muhatap alınmaması gayet normaldir. çünkü o farkında olsa da olmasa da bir suçludur. ha şimdi ben böyle dedim diye faşo mu oldum? ya da türkleri kürtlerden üstün mü tutmuş oldum? hayır. sadece hukukun üstünlüğünü savunan birisi olarak 30.000 bin insanın ölümünden sorumlu tutulan bir kişinin muhatap alınmasının ne kadar yanlış oldugunu söylemek istedim.
yıllardır her ortalama bir entelektüelin evinde barındırdığı remzi den çıkma felsefe tarihi nin yazarıdır. kitap o kadar saf bir türkçe ile yazılmıştır ki hem felsefeyi sevdirir hem öğretir. zaten başka adam akıllı bir felsefe tarihi de yazılmamıştır türkiye de.
sabah saatlerinde insanlara şu an yolda ve işe gitmekte olduklarını hatırlatan eylemdir. ancak insanlar evlerine dönerken daha mutlu olsalar gerek akşam iş dönüşünde "iyi akşamlar" sözcüğü daha bir içten, daha bir mutlu söylenir.
pisagor un kuru fasulye yememek, dört köşeli oturaklara oturmamak gibi garip kuralları olan bir tarikatın kurucusu olduğu düşünüldüğünde gerçekten hak verilebilecek bir benzetmedir.
21. yüzyılda insanların hala doğuştan gelen ve kendi ellerinde olmayan statülerini ne kadar ciddiye aldığının kanıtıdır. söyleten ne kadar kafatasçılık yapıyorsa söyleyen de bu zihniyetin bir parçası olmuştur elinde olmadan. kabullenmiştir artık işlerin bu sahip olduğun, değiştiremediğin farklılıklarla yürüdüğünü..
her ne kadar bir gelenek gibi görünse de sanırım ne kadar görgüsüz olduğumuzun güzel bir örneğidir ve düğünlerin eğlenceden ziyade nasıl bir ticari metaya dönüştüğünün kanıtıdır.
325. kısa dönemlerin çıkış biletleri olan zatların sınavıdır. nisan 12 de bot bağlayacaklar ve ondan bir ay sonra 325. kısa dönemlerin yerine geleceklerdir.
hala yazıyor mu bilmem ama bir zamanlar dizi bittikten sonra "liselerdeki şiddeti önlemek amacıyla hazırlanmıştır" diye yazıyordu. oysa liselerdeki şiddeti önlemek için mi yoksa o şiddete bir nebze de olsa katkıda bulunmak için mi hazırlandığı tartışma konusudur. kendileri 27 yaşında olmasına rağmen 17 yaşındaki kardeşlerini canlandıran elemanlar her bölümde birileriyle yumruk yumruğa kavga etmektedir.