Kaybetmekten korktuğum şeylerden biri haline gelmeye başladın ki bu da yaşamaktan çok korktuğum bir şeydi. Bilmiyorum bu yolun sonu nereye çıkar ya da seninle herhangi bir yolda mıyız. Kafamdaki bir sürü soru işaretinin arasında sen yine de benim için çok özel bir yerdesin. Umarım bu hikayenin devamı gelir..
Görsel efektleri harika olan muhtesem bir serinin ve devrin kapanış filmi.
Spoiler alert!
Öncelikle her filmde Kaptan Amerika kadar boş bir insani on plana cikarmaya çalışmanızı subliminal bir mesaj gibi kabul etmek istiyordum.. tamam hadi neyse diye diye izledim tüm filmlerde. Ama gel gelelim endgameye. Ulan kaptan amerika sen kimsin de yüceler yucesi biricik thorumun mjolnirini kaldirmaya değer bir insan oluyorsun. Bu adama bu değeri bahsetmeyi nasil uygun görürsünüz. thora neden Yıldırım tanrisi dedik biz o zaman?!? Koskoca thoru sersefil ettiniz. Yetmedi hulku harcadiniz.. o da yetmedi natashanin fedakarligini hic ettiniz. Tam evladiyla mutlu olacakken tonye kıyıp kaptan amerikaya mutlu bir hayat bahsettiniz..
her aklima geldiginde sinirlenecegim finallerin basindasiniz......
Günden güne daha çok içine çekildiğimi hissettiğim bir tür psikolojik rahatsızlık. Birilerine anlatmaya ihtiyacım vardı. Ve işte burdayım..
Temizlige takıntılı olma seklinde gösterdi bende kendini. Tam olarak ne zaman ve nasıl başladığını bilemiyorum. Ama git gide dozunu arttirarak ilerlemesine engel olamiyorum. Her geçen gün bir şeyler için daha önlem alma ihtiyacım daha da artiyor. Ve hal boyle olunca hayat git gide zorlasiyor. Ilk başlarda önceden nasıl göremiyormusum diyordum, her insan dikkat etmeli böyle şeylere vs vs. Şimdi oyle bir noktadayim ki keşke boyle seyleri umursamadigim gunlere dönsem diyorum. imkansız degil biliyorum ama o kadar zor ki bir kere görmeye basladiktan sonra aslinda görmüyormus gibi yapmak.. önceden derdim ki bence ben hasta degilim. Keske butun insanlar böyle olsa. Simdi ise tek istedigim böyle olmayan insanlar gibi olmak. Yasamayanin kesinlikle anlamayacagi bir durum. Annenize bile sirf temiz olmadigini düşündüğünüz icin sarilamamak. Biri size dokundu diye oturup saatlerce ağlamak. Oturduğun yere daha once kimlerin oturdugunu düşünmek. Omzuna carpan sineğin nerelere konduğunu hesap etmek. Saçını savuran rüzgarın tozlarla dolu olduğunu düşünmek. Sevdiginin elini bile huzurla tutamamak.. Bunlari elinde olmadan yapmak ve bir türlü engel olamamak.. aklımi oynatmak uzereyim. Ya da zaten coktan oynatmisim.
Nasil bitecegini merak ediyorum. Ya da bitecek mi? Bilmiyorum.. çaresizim.
Oldukça satanik bir sabrina izliyoruz bu sefer. Aslında cadilik ciddi bi müessesedir gibi bir algı yaratmak için oldukca iyi bir kamu spotu da olur bu diziden.
Gelelim yorumlara.
Basroldeki kızı pek begenmemistim fiziksel olarak ama diziyi izlerken gözüme batmadı. Ambrose karakterini ve her zaman olduğu gibi hilda halayı sevdim. Dark lord dedikleri ucubik karakter yer yer komik ve basit göründü gözüme. Ciddiye alamiyorum kendisini. Fakat dark lord da erik gibi kütür kütür..
Aslinda derin bi inanc meselesi de var. Cadılar dark lordu tanri mi bellemis nolmussa bizim inancimizi sozde tanri diye gecistirmeye calisiyorlar. Peki bu tanrı yerine koyduklari karakterin tam olarak sinirlari ve limitleri neler ben anlayamadim acikcasi. Edit: bu konuya açıklık getirildi.
Bir diğer sorum da sabrinanin insan arkadaslari hakkinda. Biri ölen atalarindan biriyle konusuyor her nasilsa. Digerinin ailesi lanetlenmis sezileri guclenmis falan. Bunlar nasil oluyor eğer bunlar insansa. Bunu da bi anlariz inş gelecek sezonlarda.
Muhtemelen bu kadar üzerinde dusunmeye degmeyecek bi diziydi. Ama severek izledik mi izledik.
1 sezon boyunca düğümlerin çözülmesini bekleyip 2.sezonda tam anladığınızı düşünürken dahasinin da olduğunu farkettimiz bir dizi.
3.sezonu izlemek için 2020 yi beklememiz gerekiyormus. O zamana kadar diziyi unutmazsak iyidir.
Bizde bu film isimlerini Türkçe'ye çevirme işlerini kim yapıyor bilmiyorum. Ancak orjinali bu kadar cool olan bi filmin ismine sil baştan demek bana pek akıllıca gelmiyor. Sanki bu şekilde daha şairane oldu.
Anlatacak çok şeyim var ama anlatacak gücüm yok. Gücüm olsa anlatacak kelime yok. Kelimeleri bulsam nerden başlayacağımı bilmiyorum. Bilsem dahi anlatınca hiçbir şey değişmeyecek.
Nasıl hissediyorum sorusunu kendime sorup saatlerce düşünsem de cevap veremeyecekmiş gibi hissediyorum..
Birlikte geçen zamana pişman mıyım değil miyim bilmiyorum. Elimden gelen her şeyi yapmama rağmen senin bende gördüğün şey hep başkaydı. Kendimden nefret ettirdin, kendimden şüphe ettirdin, olmaz dediğim her şeye tamam dedirttin. Karşılık beklemedim de senin için yaptıgım hicbir sey için. Ama sana gül veren birine de zarar vermek nerden baksan doğru değil. Belki gülün dikenleri eline batmıştır da kasıtlı yaptı demişsindir. Oysa ki ben seni en saf halimle sevdim.
Ben senden izinsiz senin bahçene girmedim, davet edildim. Senden habersiz dallarını budamadım. Ama her nasılsa bahçene girip ağaçlarını budadigim icin suçlu oldum. Haketmedigim bir sürü şey yaşadım, yaşıyorum. Biliyorum sen de kendince haklısın. Ama en azından biten ilişkimize olmasa da birlikte gecirdigimiz zamana saygi duysaydin. Kendini baska birinin kollarina atmak için biraz daha bekleseydin. En azından kalbimdeki acı soğusaydı. Hiçbir çaresi yok. Hiçbir şey söylemeye hakkım yok. Sadece iliklerime kadar kırgınım. Ve yapabildigim tek şey konusmak. Dinleyecek biri olmasa bile anlatmak. Bir de çokça ağlamak. Sanki içimdeki acı gözyaşlarımla akacakmiscasina..
Anlayacagini bilsem yüzüne de söylerdim. Ama anlamaya niyetin olsa zaten bunlari yazmaya ihtiyaç duymazdim.
Harcadığım her çaba, sustugum her acı, gosterdiğim tüm sabır için kendimden özür dilerim. Değmiyormuş..
Edit: Her şey gibi bu da geçti. Eğer aşk acısı çekenler varsa bu da bir ışık olsun. insanlar hayatımıza girer, çıkar. Bize bir şey olmasın..
Yıldırım lakabını atını çok hızlı sürmesiyle almış. Hatta atını öyle hızla sürüyormuş ki yerden havalanan taş toprağın gözüne girmesi neticesinde gözünde görme kaybı oluşmuş.
Sonralarda aksak timur ile olan savaşında 'Dünya bir kör ile bir topala kaldı' gibi laflar edilmiş tabi.
Kendinden üstün derken? Üstün olmak için ölçüt nedir tam olarak. Zengin olmak, yakışıklı/güzel olmak, popüler olmak falan mı? Hepimiz eşit yaratıldık. Bu kadar kasmaya gerek yok. Nihayetinde hepimizin gireceği yer toprak. Hı tabi bazı kültürlerde, dinlerde ölüler yakılıyor tabi ama bu da bir üstünlük sayılmaz.
Yorum yapılacak belki çok şey var ama değinmek istediğim nokta iris. Dizide onu görmekten, barry'i gazlamasından, triplerinden, patronluk taslamasından, 'konuşmamız lazım' lafından o kadar sıkıldım ki artık iris olan bölümleri izlemeden geçiyorum. Ayrıca "biz flash'ız" olayı da çok saçma. 3.sezonda ölmemesi ile üzdüren karakter.
Serinin en iyi filmiydi bence. Jane olmadan film çok çok daha iyi. Asgard ve diğer gezegenler dünyadan daha ilgi çekici.
Hela karakterine bayıldım. Filmde çokca hulkı az da olsa dr strangeyi görmek çok güzeldi.
Fakat asgardın yok olmasına ve thor'un tek göz kalması hâlâ içimi acıtıyor. Tamam gücünü çekiçten almıyor ama artık o çekici ile bütünleşmiş bir karakterdi. Bunu yok etmelerine de üzüldüm.
Hulk'ın akıbetini merak ediyorum. inşallah sürekli hulk kalmaktansa kontrollü olmanın bir yolunu bulur.
Ayrıca sevgili Thor tamam dünyada bayaa populersin ama sen kendine yeni bir gezegen bul. Sen bu dünyaya fazlasın.
Bize dendi ki yanınıza peçete almadan gitmeyin. Biz de öyle yaptık tabi. Ama her ota ağlayan ben bu film de öyle salya sümük ağlamadım. Hı film güzel mi. Efsane güzel. Oscar alsa tadından yenmez. ki alabilitesi de var. Oyunculuklar güzel, hikaye güzel, akış güzel. Belki zaman atlamalarına daha farklı bir şeyler yapılabilirdi.
Izleyin izlettirin efendim. Böyle güzel filmler 40 yılda bir cekiliyor Türkiye'de.
Soylemeden gecemeyecegim Filmin sonunda gösterilen gercek sahne beni benden aldı. Ayrıca ali atay muhteşem bir detay.
Her insan eşit doğmaz ancak her insan eşit haklarla doğar. Feminizm de bunu savunur.
Evet fiziksel olarak erkek daha güçlüdür buraya kadar bir sıkıntı yok. Gelin görün ki zaman içinde kadınlar o denli ezilmiş, erkek bu fiziksel üstünlüğünü kadın üzerine o denli cirkince kullanmış ki ortaya kadınla erkeğin eşit olduğunu savunan bu görüş ortaya çıkmış. Peki günümüz Türkiye'sine bakarsak ne görüyoruz? Bir tarafta feminizmi popüler olmak adına saçma sapan hallere sokan feminist geçinen insanlar, bir tarafta burdan yola çıkıp feminizmi ve feministleri kötüleyen ve bununla gururlanan insanlar. "Yargılamak anlamamaktır, çünkü eğer anlarsak yargılayamayız." Once anlamayı deneyelim arkadaşlar.
Olay basit arkadaşlar. Bayan kelimesi bir hitap seklidir, kadın ise cinsiyet belirtir. Dolayısıyla Bayanlar tuvaleti, bayan reyonu gibi kullanımlar yanlıştır.
Eğer cinsiyeti ifade etmek istiyorsanız kadın, yok efendim hitap şeklinde kullanacaksanız bayan kelimesini kullanabilirsiniz. Hı bayan kelimesinin de kullanılmasını istemeyenler var. Bunun da alternatifi hanimefendi olabilir.
Yoksa yolda yürürken cüzdanını düşüren bir kadına 'kadın bakar mısın' demenizi beklemiyor kimse. 'Bayan bakar mısınız? Mı daha uygun 'hanımefendi bakar mısınız? Mı buna da siz karar verin.
Kadın kelimesinin ayıpmış, cinsel deneyimlerin beyanıymış gibi görülmemesi dileğiyle, çocuklarda cinsiyet için kız-oğlan kelimelerinin kullanıldığını da söyleyerek ceketimi alıp çıkıyorum.
Ilk çıktığı 90'lı yıllarda ablası hasta yatağına düşmüşken yatağının başında 5 dakikada 'deli kızim uyan' Şarkısını yazmış, ablasını kaybettikten sonra ise artık kısa cümleler kuruyorum albümünü çıkarmış. Zaten müziğini dinledigimizde hüznün nasıl içten olduğunu iliklerimize kadar hissediyoruz.
Ilk bölüm itibariyle beklentimin üzerinde çıkan big little lies'dan uyarlama dizidir.
Sevmedigim tek nokta; Evli bir adamla mağdur başrol karakteri arasindaki flört durumunun seyirciye büyüleyici ve normalmis gibi lanse edilmesi.
Ayrıca gökçe Bahadır benim icin bu dörtlü arasinda cok sırıtmıs, bi olmamış yani. Yine de kadrosunu begendigimi soylemeliyim.
Peki dizi tutar mı? Ülkemizin çok da alışık olmadığı ve ilgi duymadığı türden bir dizi. Ama inşallah Yayın ömrü kısa olmaz.
Konusu gerçek hayattan alıntı, muhteşem bir Aamir khan filmidir. Hem hikayeye hem de oyunculuklara diyecek laf yok gerçekten.
Izlerken yerli yersiz ağladım fakat bu benim depresyon durumumla alakalı olabilir, bilemiyorum.
Ayrıca aamir khan'in oyunculuguna sonuna kadar saygı duyuyorum. Bu işin hakkını veren biri varsa o da aamir khandır. Adama balon diyenler bu filmleri izlemiyor mu ki acep?
Bugün itibari ile de olsa eski sıfatını almış bulunmakta. Ardından kötü söz söyleyecek değilim. Mutlu da olur umarım.
Yalnız şunu söylemek istiyorum. Onun icin yaptığım onca şeyden sonra böyle bi ayrılığı boyle bi son konusmayi hak etmemistim. Neyse canı sağolsun.
'içimizde şeytan var. Can kırıkları var. Nefret var. Yalanlar var. Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş kaçıyor. Melankoli ve hüsran var. Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa..' içimizdeki şeytansabahattin ali