Ailesi ile yaşamaya; ısrarla, azimle ve sırıtarak devam eden yargıçtır. Gündüz zaruri ihtiyaçlar dışında kendisine rastlanmaz, herkes uyuyunca face, ins vb. platformlarda yargı dağıtır. Etrafa yargı dağıtmakta aşırı cömerttir lakin kendisine bir o kadar cimridir. Dişi ve erkek türleri mevcuttur. Gerçek hayata adapte olmaktan korkarlar.
şiddeti durdurmak amacına hizmet etmeyen her türlü şiddet yanlısı insana hitaben söylenen masum sözdür.
yasaklı siyasetçi ahmet türk' e yapılan yumruklu saldırıdan sonra bir kere daha avazın çıktığı kadar bağırma ihtiyacı hissettim bu sözü.
tabi ondan hemen önce sınavsız ve dersanesiz eğitim isteyen öğrencilerin koca koca polisler tarafından linç girişiminde de aynı çığlığı kullandım, ondan önce de bayram kutlamasında dahi ortalığı yakıp yıkan insanlarada seslendim, ondan çok öncede defalarca gencecik insanların askerlik gibi bir görevi yaparken katledilmesinde de aynı çığlığı kullandım ve bu gidişle ben bağırmaya birileri yoluna devam etmeye devam edecek.
sayın millet vekilimiz sırrı sakık. sayın millet vekilimiz diyorum evet her ne kadar bölgesel ve etnik bir partiden seçilmiş olsanızda mevcut yasalara göre milleti yönetenlerden birisiniz. size vekilim demez isem eğer bu devletin tüm yönetenlerine de isyan etmem lazım çünkü sizi orda tutanlar onlar umarım sizde en az benim kadar bu durumun farkındasınızdır. evet sizede bu çığlığı burdan gönderiyorum, öyle bir mafya lideri gibi tehditlere hiç gerek yok bu durumun benzeri bir zamanlar türkiye cumhuriyeti başbakanı olan mesut yılmazın başına nasıl gelebilmişse sizinde başınıza gelebilir elbette temennimiz hiç bir insan böyle birşeye maruz kalmasın ancak bizim temennimizin hükmü ancak kendi bedenimize tesir ediyor.
ve bu duruma tehdit ile karşılık veren her türlü insan azmanınada seslenmek istiyorum insanlık namına teslim olun ve her türlü etnik ve cismani sıfatı bırakarak her nerede bir şiddet eylemi var ise aynı tepkiyi gösterin.
ailemden tutun ilkokul, ortaokul, lise de dahil bir çok kez şahit olduğum durumdur. ve şuanda devlet olarak fiilen bunu yapmaktayız.
kavga eden, isyan eden kişiler için tüm okul yönetimi topyekün onları kazanma çabasına girdiler ve bu arada kurallara uyan öğrencileri unuttular, onlar için yeni şeyler yapıp kaliteyi verimi memnuniyeti artırmak şöyle dursun tüm okul yerinde saydı hatta geriye gitti ve zamanla kurallara uyan öğrencilerde yemişim sistemi deyip sistemin açığını yakalama çabası içine girdiler.
umarım türkiye cumhuriyetinde kurallara uyan vatandaşlarda aynı durum içerisinde bulmazlar kendilerini.
hayatını dizlere göre çizer olmuş yurdum insanının diziler ve hayat memat meseleleri karşısında seçim yapmaları gerektiğinde tercihlerini hangi yönde yapacakları hakkında bilgi veren örnek cümle.
yurdum genci futbol ve magazininin içinde kaybolup giderken şer güçler adım adım adım bir devletin temellerini attı. bizler moda peşinde koşarken elalem dağlarda gezdi ve bugün çabalarının sonucunu mevcut hükümetimiz ve devletimizin elinden almaktalar. bizler hala bu uğraşlarla yatıp kalkmaya devam edersek çok değil 5-10 seneye daha nelerle uğraşmak zorunda kalacağız.
devlet yasalarına uyan, en ufak bi sıkıntıda polis ile adliye ile karşı karşıya gelen, vergisini ödeyen, evlatlarını devlet vatan millet sevgileriyle yetiştiren vatandaşları devletten soğutmak ve devleti topyekün ortadan kaldırmak adına yapılan her türlü çaba.
google gibi bir sitenin var olduğu dünyadan bi haber, egosuna tapan kimselerdir. zira google incili bırakın mısır tanrılarının dinlerini dahi bugün bir tık kadar yakınımıza taşımıştır.
eğitim şart sloganı ile başlayan akımın taraftarlarının arzu ve isteklerinin tavan noktasıdır.
eğitimin seviyesi nedir asla belirtilmemektedir ve ayrıca aynı eğitime tabi kişilerin farklı anlayışlara ve davranışlara sahip olacağı da daima yabana atılmaktadır.
tüm insanların aynı düzeyde ve aynı seviyede olması ancak herkesin belli bir noktada sabit tutulması ile gerçekleşebilir. buda özgürlük ve çalışıp kazanma çabalayıp sıyrılma gibi her insanın en temel hakkı olan şeyleri kısıtlamakla mümkün olur
insanoğlunun herşeye alışabileceğini ve herşeyin gelip geçici olduğunu anlatan cümle.
zamanla bir çok şeye uyum sağladığımı gördükçe, daha önce çok çok uzak gördüğüm şeylerle iç içe olduğumu farkettikçe acaba her duruma alışacakmıyım diye düşünürüm ve varlığımın gerekli mi gereksiz mi olduğunu sorgulamaya başlarım bu cümleyi duydukça.
genellikle millet olduğunu iddaa eden toplumların ya da dini bir inancı temsil eden grupların sayılarının çokluğunun onları haklı kıldığına inanarak tutundukları tavır.
ancak atalarımız bu durum için nerde çokluk orda bokluk gibi bir söz etmişlerdir ve bu söz günümüze kadar gelmiştir.
yok türkiyede bilmem kaç milyon şundan var yok bilmem kaç milyon bundan var gibi şeyler haklılık göstergesi değildir. az olmak ama öz olmak lazım.
adından tutunda acıya, sevince, üzüntüye verdiği tepkiler bile ingilizce kelimelerle donatılmış, türk olduğunun düşünen gençlerimizin aynı zamanda kendini yeni çeri gibi güçlü ve yiğit sanarak savaşa gitmesidir.
ingilizce bilmek medeniyet oldu ise kimse bana bu ülkede türkler hakimdir demesin be kardeşim.
kürtlerin tek ve yegane temsilcisi olarka apoyu gören ve tüm kürtlerin onun emrinde olduğunu düşünen kimselerin kürtler adına söylenmiş her sözün apo tarafından söyleneceğine inanmasıdır.
türkiyenin geri kalmışlığının sebebini türkler olarak gösteren kürtlerin yeni iddaası. türkler olmasa kıbrıs kürtlerin olur ve barış adası olarak dünyaya nam salardı.
basit insanların sorunun temelini kavrayamaması ve bu sebeple kapasitesi ile orantılı olarak detaylarla meşgul olmasıdır.
türkiye cumhuriyetinin temel sorunu yönetim ile halkın birbirinden çok ayrı bir yapıya ve zihniyete sahip olmasıdır. halkın istekleri yönetim tarafından zerre kadar dikkate alınmamakta halka rağmen yönetim ne istiyorsa o yapılmaktadır. ve bundan daha vahim olan ise halkın bu durum karşısında sus pus olması yönetime ses çıkarmamasıdır.
aynı halk ise bir milliyetçilik naraları ile bir birini katletmeye hazır ve nazır beklemekttedir.
koyun sürüsü gibi çobana ses etmemek ancak diğer koyunlarla hır gürü eksik etmemek olsa gerek durumumuz.
malazgirt zaferi ile anadolu topraklarında hakimiyete başlayan türklerin türkiye cumhuriyetinden önce kurmuş oldukları imparatorluktur osmanlı.
türklerin anadoluya geldiklerinde soy kırım yapmadıkları, kimseyi toprağından etmedikleri varsayılmaktadır. bu varsayıma göre türklerden önce anadolu topraklarında yaşayan diğer milletler de türkler gibi çoğalmış ve hala bu topraklarda yaşamaktadırlar.
osmanlı ise bu milletleri yöneten bir sülaleden ibaretti ve adil yönetim ile saltanatını korumaktaydı. ne zaman ki adalet sekteye uğradı devlet sarsılmaya başladı.
bugün osmanlıda ve aynı şekilde türkiyede yaşayan tüm insanları türk soyundan kabul etmek ve onların yanlışlarını türklere mal etmek en büyük yanlışlarımızdan biridir. yok türkler şöyle, yok bunu ancak türkler yapar gibi türk olduğunu idda eden kimselercede benimsenmiş bir sürü lakırdı bu topraklarda yaşayan herkesi türk kabul etmek yanlışından kaynaklanmaktadır.
anadoluda soy olarak türk olan türk çok az kalmıştır belkide tükenmeye yüz tutmuştur.
osmanlı devletinin askeri gücünün büyük bir kısmı ile birinci dünya savaşında avrupa devletleri ile çanakkalede girmiş olduğu savaşta bir çok osmanlı askeri canını dişine takıp savaşmıştır ve askeri olarak bir zafer kazanıldığı söylenmektedir ancak çanakkale yine aynı devletler tarafından kısa bir süre sonra geçilmiş ve istanbul işgali gerçekleşmiştir.
acaba bu savaş askeri olarakta kaybedildi mi?
çanakkale derken bir zaferden çok osmanlı askerinin kahramanca savaşmasından mı bahsedilmektedir?
bu sorular enine boyuna düşünülmelidir.
eğer çanakkale bir zaferse ve buna rağmen istanbul işgal edildi ise yüzbinlerce şehit boşu boşunamı ölmüştür?
bunca şehiti vatan toprağı işgal edilmesin diye askere gönderen analar babalar bu topraklar işgal edildiğinde neden an itibarı ile istanbulda bulunan yönetimi al aşağı etmek için topyekün istanbula akın etmemiştir?
bu sorular çözülmeden türkiye cumhuriyeti anlaşılamaz ve anlatılamaz.
mistik masalları bir yana bırakıp aklın önderliğinde yeni bir düşünce sistemi adına...
türkiye cumhuriyeti devlet sınırları içerisinde yaşayan türklerin; ermenilerin, kürtlerin ve yunanlıların mevcut topraklar üzerinde hak iddaa etmesi üzerine bu toprakları bırakıp orta asyaya göç etmesidir. orta asya topraklarının da daha eski bir sahibi yoksa eğer orda yeniden bir devlet kurup yaşamasıdır.
hatta türklerin hepsini öldürsünler hatta ve hatta tüm türkler intihar etsin şimdi okadar türkü öldürmek bir sürü uğraş olacak. göç falanda bir sürü sıkıntı.
yemek ve içmekten sonra gelen en temel ihtiyaçlardan olan ve ilk sırada yer alan seks cinsiyet ayrımı yapılmaksızın herkesin ihtiyacıdır ve en sağlıklı şekilde giderilmelidir.
türkiyenin büyük bir kesiminde evlilikle giderilen bu ihtiyaç ekonomik sıkıntılar yüzünden evliğin zorlaşması sonucu giderilimez hal almış ve toplumu farklı yönlerden bu ihtiyacı gidermeye itmiştir. bu süreçte türk kadını ve erkeğide sıkıntı çekmektedir ancak türk erkekleri en temel ihtiyaçları yüzünden ağza alınmayacak hakaretlere maruz kalmaktadır. türk erkekleri derneği adına bu tutum içerisine girmiş olan soydaş kadınlarımızı uzlaşıya davet ediyoruz.
özgürlük kavramının oluşturduğu kişilik bozukluğuna sahip insanlardır. kendilerini özgür sanarlar ama bir köleden daha bağımlıdırlar aslında, düş dünyaları bile esaret altındadır. yeni bir fikir üretemezler sürekli önlerine sürüleni yemekle yetinirler.
acaba köprüyü geçene kadar ayıya dayı mı diyor diye tüm yaptıklarını iyiye yormaya çalıştığım türkiye cumhuriyeti başbakanı tayyip erdoğanın artık asıl yüzünün ortaya çıkmasıdır.
oğlunun gemi(cik)si ve ardından bedelli askerlik yapması, israile diklenmesi ve ardından pıst diye sönmesi ve son olarakta ülkenin eğitim, sağlık gibi tüm vatandaşları ilgilendiren can alıcı ve yüzlerce sorunu varken kürt açılımı diye bir ne olduğu belirsiz açılımı eline alıp sahneye fırlaması sonucu asıl yüzünün ve ne yapmak istediğinin aşikar olması sonucu kendisine yakıştırılan söz.
rüzgar nereden eserse ona göre hareket eden, en ufak bir esintide yerinden oynayan, ufacık bir tepki görünce fikirlerini çabucak değiştiren insanlar için kullanılan benzetme.
Güçsüz insanların yasalarla kontrol altında tutulduğu ancak güçlülerin yasaları delip geçtiği düzen için yapılan benzetmedir.
yasalar örümcek ağı gibidir; küçük sinekler taklır, büyük sinekler deler geçer.
bir adam öldüren güçsüz bir insan 30 sene içeride yatarken bin adamın ölmesine sebep olan para babaları hala aramızdadır.
ormanların kralı kabul edilen aslanlar kendini zevk sefaya adayıp yattığı yerden krallık yapmaya kalktığı zaman ormanda çakalların hakim olmasıdır.
not: bu hikayede geçen aslan ve çakallar tamamen hayal ürünüdür ve hikaye insanlara mesaj amaçlı yazılmıştır. umarız mesaj doğrudan çöp kutusuna gitmez.
futbol oyunlarından sıkılmış arayış içinde olan gencimizin milliyetçilik oynayarak eğlenmeye çalışması ve babasının arabasına binerek milleti için kornaya basması.
basında sık sık güneydoğuda ölen insanların haberlerini gören kişinin milliyetçiliği bir moda sanıp arabasına binip kornaya basarak modaya uymasıdır.
evde televizyon izlenmekte maçlar hakkında şiddetli bir münakaşa içine girilmiştir ama ansızın son dakika haberi olarak şehit haberleri ekrana gelir ve bu arka arkaya bir kaç kez olunca seçkin insanımız kolasını ve cipsini bırakır, lc waikikilerini ve convers ayakkabılarını giyer ve son model jipi ile kornasına asılır. eee modaya uymak lazım yoksa nasıl medeni olacağız değil mi ama.
insanlık naraları atarak ağzındaki medeniyet(!) sözcükleri ile etrafını aydınlatan sosyal(!) gençliğimizin beynine nakşedilmiş düşüncedir.
futbolu yaşama amacı ve var oluş sebebi kabul etmiş insancıkların tartışılmaz inancıdır.
dünyada binlerce katliam olur, binlerce olay olur ama bu insancığımız tepkisiz kalır ancak guiza vb. futbol ile haşır neşir kimselerin bir volesi onun yüreğini hoplatır.
mardinde katledilen kırkbir kişiyi iki gün içerisinde hiç olmamış gibi unutmak ama kafası kesilen bir kızı hala unutamamak.
zengin birinin cinayeti bile fakir kırkbir hatta kırkbin kişinin cinayetinden daha önemlidir güzelim ülkemde.
Ekleme1:
unutmamızı istediklerini unuttuk unutmamızı istemediklerini unutmuyoruz asıl mesaj budur!!! kimseye şunu bunu unutun denmek istenmiyor.
Ekleme2:
ne kadar şey sundu acaba aynı basın bize 41 kişinin katli hakkında!!!
ama aynı basın bu olayda kızın iç çamaşırı renginden tutun hayallerine kadar serdi serpiştirdi önümüze unutmayalım bize e bizde akıllı uslu bireyler olarak unutmuyoruz işte.*
suyu olmayan köylerini unutup, bülent ersoyun haklarını savunması öğretilen, bir akşam dünyanın bir ucunda falanca kızı götüren diğer akşam dünyanın diğer ucunda falanca erkekle birlikte olan insanları alkışlaması dağlarda ölen insanlara ise hem ağlayıp hem sevinmesi istenen insanlardır fakirler devlet gözünde. önündeki ottan başkasını istediği zaman akbabalara yem edilmek için yaşatılandır fakir insan.
inandığımızı söylediğimiz şeylerle çelişmenin ta kendisidir. bir lokantada, devlet dairesinde dahi önce insanın dış görünüşüne bakılır ve bu görünüşe göre fakirmi zenginmi analizi yapılır ve ona göre davranılır.