ergenlerin istilasına uğramış DH konudışı bölümüyle kafa kafaya yarışan bu sözlükten ayrılmanın zamanı gelmiştir. kürtler aleviler ateistler bakireler mini etekliler veren kızlar vermeyen kızlar kadar hepinizin başına taş düşsün.
ben şimdi buradan isim verip kimseyi rencide etmek istemiyorum. ama diğerinde gayet güzel başlıklar mantıklı yorumlar okuduktan sonra geliyorum bi bakıyorum, başlıklar şu şekilde; seks, seks, bakire, seks, kürtler, seks, karı kız, seks, ateistler, çirkin kızlar, vermek isteyenler, vermeyenler, seks, seks, seks.. aynen bu şekilde devam ediyor.
çağımızın en büyük kandırmacalarından bi tanesidir ama yine de internetten alışveriş güzeldir.
sen şimdi sözkonusu ürünü satın almak istiyor musun? aynı gün hemen o an daha ikona tıklar tıklamaz kargoya vericekmiş gibi yapıp aklına girerler ödemeyi tahsil ederler. sonra da "amaaan caaaanımmmm hele bi otur soluklan yeeenim" moduna geçerler. hele bir de acelen varsa iyice yandın demektir.
gerçi küçük firmalar genellikle bu sözünü tutar da, büyük firmaların çoğu bu kandırmacanın arkasına saklanır, işlem hacmini yükseltmeye çalışırlar. sen sonra iptal etsen de kimsenin umrunda olmaz, kaybettiğin zamanla başbaşa kalırsın.
paraya tapanların ülkesinde yaşanan en klasik sorundur.
her firma işini görecek şekilde gerekli hizmeti alır ama sıra ödemeye gelince o eller o ceplere hiç gitmek istemez. bu da piyasada gizli bir zincirleme reaksiyona neden olur. oysa herkes hizmetini aldıktan sonra adabıyla ödemesini yapsa hiç sıkıntı yaşanmayacaktır. ama yooook illa puştluk yapılacak üçün beşin derdine düşülecek, kasadan para çıkarmayalım şimdi, oradan gelecek parayla şurasının açığını kapatırız tarzı söylemler yüzünden paranın el değiştirmesi yavaşlar.
bankacılık denetleme kurumu benzeri "firmaları denetleme kurumu" olmalı bu ülkede. hizmetini aldın mı aldın, öde lan hemen parasını demeli. aksi halde daha çok beklersiniz anacım.
fiyatı daha düşük göstermek amacıyla yapılan klasik satış hilelerinden birisidir.
birşey satın almadan önce araştırma aşamasında genel olarak ürünlere bakarken fiyatı uygun olanlar daha çok dikkatimizi çeker. inceleme aşamasında sağına soluna bakıp ürünü beğendikten sonra gerçeklerle yüzleşme zamanıdır. "beğendin artık üçe beşe bakma" dercesine ürünün fiyatını kocaman yazıp yanına ekledikleri "+ kdv" ibaresini farkederiz, artık o saatten sonra geri dönüş olmaz. zaten ticaret kandırma üzerine kuruludur, eninde sonunda bu numaraları afiyetle yeriz.
bir insan ne kadar cahilse o kadar çok gürültü yapmaya meyillidir.
buradaki gürültüden kasıt, çevre kirliliği olarak düşünülmelidir. çevreye saygısı olmayan kendinden başka kimseyi düşünmeyen insanlar genellikle cahildir. bu insanlar örf adet gelenek gibi kavramların arkasına saklanmayı severler. bazen de duygu ve düşüncelerini konuşarak anlatamadıkları için gürültü yaparak dikkat çekmek isterler. özellikle sünnet arabaları gelin konvoyları tam bir doruk noktasıdır. "en mutlu günümüz tanıyan tanımayan herkes duysun baksın" dercesine gürültü yaparak bütün şehri gezerler. sen hastaymışsın uyuyormuşsun sınavın varmış bebeğin uyuyormuş kimin umrunda, vur davulcu vur davula güm güm gümlesin.
az önce bir sünnet konvoyu geçti en az 30 araba hepsi kornalara abanmış, en öndeki üstü açık antika araç zaten kocaman kabinler takmış ortalığı yıkıyor. hiç kimse bu işkenceye dur demiyor arkadaş. polisin de umrunda değil, aynı güruhun içindeler zaten, haftaya kendi çocuğunun sünnet konvoyunu nasıl organize edeceğini düşünüyor muhtemelen.
son yıllarda ortaya çıkmış olan bi akımdır. her geçen gün artmaktadır. bunlara telefon numaralarımızı her kim satıyorsa iki yakası bi araya gelmesin, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıkılsın (araklama beddua)
geçen gün gaziemir fitness merkezinden aradılar. kampanya varmış spora davet ediyor. numaramı nereden aldınız diye sordum, spor merkezini kullanan bi arkadaşımdan almışlar (yalan). ben konyadayım dedim. aa öyle mi pardon dedi kapattı. izmirdeydim. bisikletim var hergün 40-50km pedal çeviriyorum. napiym senin havasız spor merkezini.
bugün de ismini anlamadığım bi klima servisinden aradılar. klima bakımında kampanya varmış başladı anlatmaya. adamı da zor duyuyorum, ses boğuk geliyor bağlantı sorunlu belli. benim klimam yok ki dedim. aa öyle mi pardon dedi kapattı. halbuki vardı. ayrıca bakım zamanı gelse ben seni bulurum arkadaş sen niye beni arıyorsun.
firmalar eskiden mesaj atarlardı artık direkt arayıp hizmet satmaya çalışıyorlar hiç hoş değil. radyolara tvlere reklam vermek zor geliyor tabi. hayır internet diye birşey var gir oraya ver ilanını yap kampanyanı. direkt aramak nedir.
tuhaf bi durumdur. şöyle ki, hizmet sektöründe aldığınız herhangi bir hizmetten memnun kalmadığınız takdirde hizmeti geri çevirip hesaba itiraz edebiliyorsun dimi. sinemada ise,çok güzelmiş gibi gösterilen ama izlediğin zaman süper tırt bi film olduğunu anladığında inceden kazıklanmış hissi yaşayıp kuzu kuzu mekanı terkediyorsun ya, işte burada da hesaba itiraz edebilsek çok güzel olmaz mı sözlükcan.
genellikle ergenlerin yaptığı hata. normal tokalaşmaktan farklı dirsek aşağıda el yukarıda, hani nba'li basketbolcular daha çok kullanır, o şekilde kızın elini tutup merhaba diyenler, tamam siz apaçilikte sınır tanımıyorsunuz ama kızları kendinize benzetmeyin bari.
uzun cümlelerde okuyucunun kafasını karıştırmak için icat edilmiş olan bağlaç. gerek bla bla bla gerekse bla bla bla diye devam eder, sonra uzun cümleyi şöyle bi toparlamaya çalışır ama okuyucu çoktan meftadır.
en ufak bir zarara tahammülü olmayan esnaftır. bunlar genellikle internette dükkan açıp satış yaparlar. ürünlerin çoğunu yurtdışından almış olabilirler tamam da burası türkiye, burada türk lirası kullanıyor. her ürün için "50 dolar 30 euro gibi fiyatlar yazayım zarar etmeyeyim, hep kar edeyim, para içinde yüzeyim ohh mis" kafasında yaşamanın gereği yok. üç beş lira fazla yaz türk lirasıyla yaz. türk lirasının değer kaybetmesinde kısmen payınız var olm kabul edin.
hiç unutmam londra'ya gittiğim ilk günler bi mağazaya girip birşey almak istemiştim, o an yanımda sadece dolar vardı. yok arkadaş adamlar ürünü satmadı, git pound yap getir dediler. elin oğlu ne güzel duruşunu bozmuyor ama bizimkiler maşallah "dolar var yarısı yırtık" desen "canın sağolsun abi" derler o yarısını bulamayan da var diyerek sırıtırlar. kodumun napolyanları.
kısacık hayatındaki tek isyankar hareketdir. hani şu fotoğraf makinasına nah çeken kızlar var onlardan bahsediyorum. büyük bi özgüvenle çekerler o hareketi. manevi bi tatmin yaşıyorlar sanırım.
ikinci el bir ürün almak isteyip araştırma zahmetine girmeyenlerin en sevdiği şey. "bla bla bla alınıktır mesajlarınızı bekliyorum" diyerek başlık açıp köşesine çekilen pek muhterem alıcımız, aslında bir nevi kapalı ihale yapmaktadır. gelen teklifleri değerlendirdikten sonra aynı ürün için en düşük fiyatı verene yanaşır sessizce, sinsilik bu işin doğasında var tabi.
abartmıyorum bugün izmirde yaşanan durum. sabah serinliğiyle ilkbahar havasında başladık güne, öğlene doğru deli sıcak oldu. öğleden sonra sonbahar tadında esmeye başladı, şimdi de karabulutlar kapladı heryeri deli gibi gök gürlüyor yağmur yağıyor.
sıfırları atalı kaç yıl oldu hala ısrarla milyar milyon demeye devam eden insan. dün birisini gördüm araba alacakmış 40bin lira yerine 40milyar diyor. 40milyar ne abi.
büyük ihmaller içeren görüntülerdir ve türklerin bitmek bilmeyen cahiliye döneminde yaşanmıştır. bilinçsiz eğitimsiz görevlilerle dolup taşan bir ülkede yaşadığımız gerçeğini bir kez daha hatırlatmıştır. kapağı kaldırmadan hareket eden feribotun kaptanı cinayetten yargılanmalıdır.
kasetler ortaya çıktıkça kimsenin umrunda olmaması durumu. yani herkesin bu olayları kanıksaması sonucunda oluşan ortak payda neticesinde bu kadar kanıta rağmen kıyamet kopmuyorsa yolsuzluk artık kültürümüzün bi parçası diyebiliriz. bundan sonra çıkacak olan ses kayıtlarını pembe dizi izler gibi takip etmekte fayda var, kısacası artık yormayın kendinizi beyninizi ruhunuzu diyorum.
son olarak; "verme dünyaları alsanda bu cennet vatanı" (anlayana)