Bazen yalnızlık ağır gelir, biliyorum. Etrafında insanlar olsa da, bir boşluk olur içimde. Kimseyle tam anlamıyla paylaşamadığım, sadece bana ait olan bir şeyler birikir. O anlarda, tek istediğim birinin gelip yanımda oturması, sadece var olması. Hiçbir şey söylemeden, sadece sesini duymak, belki de bir kahve içmek… Yalnızlık, her zaman acıtıyor ama bir yandan da insanın içinde büyüyen o sessiz gücü fark ettiriyor. Yalnızken bile, kendiyle barışmak belki de en zor olanı. Ama bazen, gerçekten yalnız kalmak, insanın kendisini en doğru şekilde bulmasına da yardımcı oluyor.
Elimde sihirli bir değnek olsa, sadece iyi insanlar için dilekler dilerim. Onların kalbinin güzelliği, çevrelerine de yansısın diye. Huzur, mutluluk, sağlık ve biraz da bolca neşe… Çünkü onlar en çok bunu hak ediyor.
bence biraz da toplumsal baskılardan kaynaklanıyor. Aile, toplumda o kadar kutsal bir yer tutuyor ki, boşanmak bir nevi başarısızlık olarak görülüyor. Erkekler de bu yükü taşımaktan çekiniyor, çünkü erkek olmanın gereklilikleri arasında, her şeyin yolunda gitmesi gerektiği düşünülüyor.
Gece gece canım çektiği için yazıyorum. Harcını kendim hazırlıyorum, içine biber, bol domates, kıyma, maydonoz derken mutlaka sarımsak da ekliyorum, çünkü o lezzeti başka bir seviyeye taşıyor. incecik açtığım hamurun üzerine yayıyorum, fırından çıkınca o koku zaten olay bitiriyor. Yanına soğan salatasını da unutmam * sumaklı, maydanozlu, limonlu, tam kıvamında. Bir de ayranı koydum mu yanına, dünya benim oluyor. Şimdi oturup sabahı mı beklesem, yoksa gece gece işe mi girişsem bilemedim…
Bir ateist olarak, mezheplerin insan yapımı yapılar olduğunu düşünüyorum. Bir Müslümanın mezhepsiz olması tamamen kişisel bir tercih. inanç bireyseldir ve herkes inancını ya da inançsızlığını kendi bildiği gibi yaşamalı.
kibirdir, çünkü dış güzellikten daha güçlü bir şekilde insanları etkiler. Bir kişi ne kadar güzel olursa olsun, eğer kibirliyse, bu davranışı etrafındakilere soğuk ve uzak bir izlenim verir. i
Bir erkeğin ya da bir kadının “tipim değilsin” demesi aslında o kadar da tuhaf bir şey değil. Sonuçta herkesin beğendiği tip farklıdır ve bu tamamen kişisel bir tercih. Kimseye haksızlık yapılmadan, dürüstçe söylenen bir şeydir aslında. Tabii ki önemli olan, bunu kırıcı veya yargılayıcı bir şekilde dile getirmemek.
Bir akşam babamla birlikte evin bahçesinde oturuyorduk. O gün her şey zordu, ben de çok üzgündüm. Babam sessizce yanıma oturdu, hiçbir şey söylemeden ellerimi tuttu. O an ne bir kelimeye ne de bir teselliye ihtiyacım olduğunu fark ettim. Sadece orada olmak, onun yanında olmak, her şeyin geçebileceğini hissettirdi. Şimdi, onu düşündükçe o anın içimdeki sıcaklığı, o güven duygusunu arıyorum ama o elleri artık tutamıyorum. Gittiği günden beri, her zorlukta o sessiz desteği özlüyorum.
Benim için prensiplerim her zaman öncelikli. Çünkü prensipler, kim olduğumu ve nasıl bir hayat yaşamak istediğimi belirler. Onlardan vazgeçersem, kendim olmaktan çıkarım.
Bu kadar beyaz olmak çoğu zaman hastalıklı ve ruhsuz bir izlenim bırakıyor. Hayat belirtisi yokmuş gibi duruyorlar, sanki güneşi hiç görmemişler. Oysa insanın biraz ten rengiyle sıcaklık ve canlılık yayması çok daha çekici.
Ben aslında yakılmayı tercih ederim, ama biliyorsunuz Türkiye’de kremasyon mümkün değil. Eğer bir gün bu seçenek olursa, bedenimin yakılmasını isterdim.
Bence yaş farkı çok da önemli değil ya, tabii iki taraf da gerçekten birbirini anlıyorsa ve birbirine saygı gösteriyorsa. Benim de daha önce benden yaşça büyük biriyle ilişkim olmuştu. Başta “Acaba çevrem ne der?” falan diye düşünmüştüm, ama sonra anladım ki,i aslında bizim için önemli olan birbirimizi iyi hissettirmemizdi. Yaş sadece bir rakam ne kadar uyumlu olduğunuz, birbirinizi ne kadar anladığınız daha kıymetli. Gerçekten seviyorsanız yaş farkı hiç de mesele olmuyor.
Burada kimse kendini ‘yeni yazar’ diye hafife almasın, kimse ‘çok ciddisin’ diye zayıf da olmasın. Benim gibi yazmak isterseniz, yazın, ama öncelikle önce yazılarımı tam anlamaya çalışın, sonra dalga geçersiniz. Benim gibi mi olacaksınız? Olursunuz, ama yazı yazarken değil, önce biraz beyin çalıştırarak.
Eğer insan, değerini ve kalitesini arttırmazsa, yani çevresini geliştirmez ve kendini layıkıyla sunmazsa, doğru kişiyle tanışmak zorlaşır. Yani, bir karga çöplükte yaşarken, bir bülbül ancak gül bahçesinde var olabilir. Kendi seviyemizi yükseltmek, iyi kızlarla tanışmak ve sağlıklı ilişkiler kurmak için önce kendi iç dünyamızda ve çevremizde değişiklik yapmamız gerekebilir. Kendimizi daha değerli ve kaliteli hale getirmediğimiz sürece, yalnızca “çöplük” seviyesindeki ilişkilerle karşılaşabiliriz.
Telefon şifresi meselesi bence tamamen güvenle ilgili. Kimi insanlar “Şifremi verirsem güvenimi gösteriyorum” diye düşünebilir kimisi de “Telefonum benim özel alanım” diyebilir. Bu tamamen ilişkinin dinamiğine bağlı aslında. Eğer iki kişi birbirine güveniyorsa, belki telefon şifresi de paylaşılabilir. ama biri buna istemediği bir şekilde zorlanıyorsa bu da başka bir mesele. Önemli olan, iki kişiimin de rahat hissettiği bir sınır belirlemek ve birbirinizin özel alanına saygı göstermek. Yani, şifrenin verilmesi ya da verilmemesi çok da büyük bir mesele değil, asıl önemli olan ilişkinizdeki güven ve anlayış.
(#47305787)
Yazıyı yazanı ve yazdığı kadını tanımıyorum, ama bu şekilde bir dil kullanması bir kadın olarak beni gerçekten rahatsız etti. Tamamen aşağılayıcı ve cinsiyetçi. Bir kadına “escort” demek ya da özel hayatı üzerinden bu kadar çirkin hakaretler yapmak hakkını vermez kimseye!
Ayrıca, sözlük gibi bir platformda, böyle iğrenç ve ahlaksız yorumların yeri olmamalı. Eğer başkalarını aşağılamak, onların onurunu kırmak ve insanları etiketlemek senin eğlencense, o zaman gerçekten ne kadar dar bir dünyada yaşadığını sorgulamalısın. Bu tür davranışların hem seni hem de bulunduğun topluluğu aşağı çeker. Yani, yazdığın şeye utanmalı ve bu tarz saldırgan dilin kimseye fayda sağlamayacağını idrak etmelisin. Kadınları bu şekilde hedef almak sadece senin karakterini ve bakış açını ortaya koyar.
Bu yılbaşı, büyük planlar yapmıyorum aslında. Huzurlu, sakin bir gece olsun istiyorum. Belki bir iki yakın arkadaşımla ya da aileyle, evde keyifli bir akşam yemeği yeriz. Birkaç oyun, bolca sohbet ve belki eski yılın hatıralarını anarken, yeni yıl için umutları paylaşırız. Bazen en güzel anlar, plansız ve basit olanlardır. 2025’e yeni bir sayfa açarken, sadece sevdiklerimle olmak yeterli.
Geleceği tahmin etmek zor, ama her geçen gün biraz daha yol alıyorum. Zorluklar, belirsizlikler olsa da, her şeyin bir şekilde yerine oturacağına inanıyorum. Kaybolduğumda bile, sonunda kendi yolumu buluyorum. Önemli olan, her anı değerli kılmak.
Duygularını paylaşmak güzel, ama sürekli kendini merkezde tutmak bencilliktir. Karşındaki insanın da var olduğunu fark etmek, biraz susup dinlemek gerekiyor. Yoksa bu durum, samimiyetten çok yoruculuk olarak algılanır. Her şeyi anlatmak zorunda değilsiniz;, bazen susmak da bir erdemdir
Mallasef kimse!
Yazıları gerçekten beğenmiyorum. Çoğu yazı çok kalitesiz, neredeyse yerlerde sürünüyor. Özellikle kadın düşmanlığı yapmaya yönelik açılan başlıklar beni ciddi şekilde rahatsız ediyor. Bu tür içerikler, hem saygısızlık hem de cinsiyetçilik kokuyor. insanlar burada tartışma yapmayı, fikir üretmeyi değil, sadece nefret kusmayı amaçlıyor gibi. Açıkçası bu durum beni oldukça üzüyor.