o uyduruk sitelerinde "araçlarımızın güvenli, konforlu ve düzenli olması yanında öğretim yılı boyunca sabit fiyat garantisi taahhüdümüzdür." yazar ve bu taahhüdümüzdür kısmının altı çizilidir. ancak her sene zammı sokuştururlar. öğrenci 7 tl olmuş. hiç beddua etmedim, edesim geliyor. insanları mecburiyetleri yüzünden zor durumda bırakan, başka seçenekleri olmadığını bilen insanların yaptıklarından tiksiniyorum.
bugün kendimi çok kötü hissettim sözlük. lisede çok yakın bir arkadaşım vardı. her zaman destek olurdu bana, beni yalnız bırakmayacağından ve her düştüğümde elimi tutacağından öylesine emindim ki.. o düşse ben koşardım ardından, güvenirdik birbirimize. çoğu kez tartışırdık ama barışmayı bilirdik. güvenebileceğim, sığınabileceğim tek insandı o benim için. sanırım ben dostluğu onunla öğrendim, ne kadar kızsam da ona, yokluğu çok koydu bugün bana. kimse onun gibi değil. yeni okulumda, sınıfımda en iyi kalpli dediğim insana bile güvenemedikten sonra ne anlamı var ki arkadaşlığın? yol boyunca kendime, yaşadıklarıma, arkadaşlıklarıma ağladım. küçücük bir olay belki bugün yaşadığım ama etkisi ruhumda uzun süre kalacak. en azından bir kişiye dostum demeyi dilerdim. insanları tanıdıkça mı büyür insan? ben bu yüzden mi büyüyemiyorum ve neden gözyaşlarım akıp duruyor, neden umursamaz olmayı beceremiyorum ben?
aslında insanları tanıtma huyum yoktur. her insan yaşanarak öğrenilir. ama anlatmam gerek. dünyanın zıvanadan çıkmış bir yer olduğu düşünen, insanların bencilleşip birbirini sömürdüğü bu düzende insan gibi insanın kalmadığını düşünenler için bir umut ışığı yakarım belki. insanlara umut verir, karşılarına böyle bir insanın günün birinde çıkacağına olan inançlarını güçlendiririm. en azından dünya üzerinde böyle biri yaşıyorsa umudun hiçbir zaman bitmeyeceğini anlatırım insanlara. iki yıl önce, ağlayarak ve korkarak girdiğim okulumda, çekingen bir merhabayla başladı arkadaşlığımız. ben çekingendim, onun içinde de utangaç bir küçük çocuk göz kırpıyordu bana. Marmara'nın uçsuz bucaksız denizinden, çok sevdiği, gözünde kocaman bir deniz ülkesi olan kentinden ayrılmış,Ege'nin sıcak kumsallarına vurmuş, ürkek bir balık... gözlerine bakmayan onun özlemini, beklentilerini, çocuk yüreğini anlayamazdı. ama ben onun gözlerine baktım, orda sıcaklık buldum, sevgiye adanmış küçük yüreğini, dostluk için çarpan kalbini buldum. herkesin çıkarına göre karşısındakine sevgi gösterdiği bir ortamda, o koşulsuz şartsız el uzattı herkese. bana da el uzatmasa ben böyle bir insanı tanımayacaktım. o çok sevdiği çizgi film karakterini her gördüğümde gülümsemeyecektim, o bana hediye ettiği küçük şirine baktığımda onun çocuksu ruhu aklıma gelmeyecek ve gözlerim dolmayacaktı. ve o bu kadar çaresiz ve yalnızken yanında olamadığım için canım acımayacaktı... iyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın ve dilerim ki hep yanımda olasın. senin gibi bir ablaya sahip olduğu için çok şanslı olan, gamzeleri bile sana benzeyen o güzel kardeşin hastaneden çıktığında, sana kocaman sarıldığında, onun diyeceği şeyi de biliyorum: "iyi ki varsın."
anlayamıyorum. hocalar dahil herkesin dilinde: insanlık ölmüş. yorumlara bakın, batıdaki insanların insanlığı ölmüş . sorarım size insanlık öldüyse bu kadar yardım nereden geliyor? herkes neden seferber yardım toplamak için? oğlu geçen hafta şehit edilmiş anne nasıl maaşını bağışlıyor? asıl sorun ne biliyor musunuz? gencecik fidanlar şerefsiz itler yüzünden toprağa düşerken çok sevgili doğulu vatandaşlarımızın kılının kıpırdamaması, şehide gösterdiğimiz saygının ve desteğin saçma bir yaygara olduğunun kendileri tarafından düşünülmesi ama sırf kendi coğrafyalarından insanlar öldü diye seferber olup bir iki yorum görünce isyana kalkışmaları. daha ne kadar gösterebiliriz insanlığı? yeter artık ayrımı yapan da, acıyı tek taraflı yaşayan da sizsiniz. iğreniyorum hepinizden.
maalesef nankörlüğün daniskasıdır. gördüğümde çıldırdığım yazıdır. küfretmeme sebep olacak yazıdır. vanlı mıdırlar bilemeyiz. tek bildiğim şerefsiz olduklarıdır. beş parmağın beşi bir değil deyip masum bebeklere, günahsız insanlara yardım göndermeye devam ediyoruz. tek temennimiz yardımların şerefli insanların eline geçmesidir.
acaba okumasam tercihlerim ne yönde gelişirdi diye düşündüğüm olmuştur. her cümlesi, her kelimesi mi bu kadar etkiler, bu kadar acıtır insanı. kimbilir kaç kez okudum, kaç kez izledim dizisini. bıkmadın mı diyenlere inat, bıkmıyorum okumaktan ve izlemekten. munisenin ölümünü her okuduğumda, feridenin yalnızlığını her içime çekişimde fark etmeden gözlerim dolar. her seferinde kamrana nefretle dolar içim. her seferinde ferideye hayranlıkla karışık yakınlık hissi. bir insanın yazabileceği en güzel kitap. mutlaka okuyun, okutun.
muhteşem ötesi türk filmi. eski türk filmlerine bayılmamın nedenlerinden biri. bir kadının aklı ve kalbi arasında kalması ne acı...cahit berkaya ait olan müziği de muhteşemdir. hani insanın gönül teline dokunur derler ya işte o tanıma uygun bir müzik. tabiki esin enginden sonra. esin enginin dizi ve film müziklerinin (özellikle çalıkuşu dizisinin) dinlenmesi (şiddetle değil güzellikle) tavsiye edilir.
ne güzel filmdir. eski türk filmlerinin en muhteşemlerinden. türkan şorayı bir bu filminde çok beğenirim, bir de selvi boylum al yazmalım da. çalıkuşunda aynı başarıyı gösterememiştir ama olsun. herkes her şeyde başarılı olmak zorunda değil.
lanet otobüs şirketi. manisa-izmir arasında ulaşım yapan tek seyahat acentası. mafya oldukları söylentiler arasında. bu iki şehir arasında başka bir otobüs firmasının olmaması da bu olasılığı güçlendiren nedenler arasında. insaf yahu insaf, her gün yüzlerce öğrenci gidip geliyor, başka bir otobüsle gitme ihtimalleri de yok, sen gel zam yap yine. öğrenci 6 tl olmuş. yarım saat yol, yarım saat! yetkililer duyun sesimi! aradığım yetkiliye yine ulaşılamıyor, hepsi üç maymunu oynamakla meşgul.
''insanların artık anlamaya zamanları yok. dükkanlardan her istediklerini satın alıyorlar. ama dostluk satılan bir dükkan olmadığı için dostları yok artık.'' en akılda kalıcı cümlelerinden biri. çocuk kitabı olduğu halde büyüklerin daha çok okumasının nedeni sanırım çocuklukta kalmış duygularını yeniden kazanma isteği.
yeni keşfettiğim muhteşem roman. itiraf ediyorum çalıkuşuna benzer yanlarının olduğunu duyup, meraktan okudum. kızın öğretmen olması, yatılı okulda büyümesi ve aşk uğruna evden kaçması benzer bir yan teşkil edebilir fakat kurgu yönünden tamamen farklı. çalıkuşunda feride, kamranın ihaneti yüzünden evden kaçmıştı. oysa jane eyredeki erkek baş kahramanımız rochester janeyi aldatmamıştır. rochester hatalı olabilir ancak kamran kadar karaktersiz değildir.(yine kamran nefretim depreşti.)velhasıl güzel kitap, tavsiye edilir. 2006 yapımı 4 bölümlük bir dizisi de mevcut, o da tavsiye edilir.
2011 kpss ye göre 89.2 puan ile bölümü kapatan, puanda rekora koşan bölüm. türkçe öğretmenliğine girebilmek için üniversite sınavında kaç puan alınması gerekiyor kılavuza bir bakın. bu bölüm öğrencileri TS puan türünde en yüksek puanı alıp yerleşiyorlar ama yetmiyor. kpssde de dereceye girmesi gerekli. türkiyede ilk 400'e girebilirsen atanırsın. yeni atanmış (atanabilmeyi başarmış) türkçe öğretmenlerine iyi bakın. onlar büyük ihtimalle öss ve kpss de derece yapmış, yapmak zorunda kalmış insanlar. umut, yine umut... umut olmazsa neyle yaşar insan?
bin muhteşem güneş- khaled hosseini. muhteşemdi. bu hayatta kadınların çok acı çektiğini bilirdim ama bu kadar fazla acı çektiklerini bilmezdim. Afganistan kadınları ve ıstırapları mükemmel anlatılmış.
mehmet tarladaçalışan.(ziraat mühendisi)
doğrudur, kuzenimin mezuniyet töreninde duymuş olduğum ve salonu kahkahaya boğan soyisi-meslek uyumudur. çocuğa da yazık kabul ediyorum.
bizim rahat uyuyabilmemiz için ebedi uykuya yatan 13 kahraman. 13 şerefli ağabeyimiz. rahat uyuyun kahramanlar, o şerefsizler yok olacak bir gün. dualarımız sizle rahat uyuyun.