yaşadığımız zaman diliminde insanların birbirini detaylı olarak tanımalarının uzun sürmesi ve sadece kişiyi değil ailesinide tanıyalım düşüncesinin bu tanışma faslını dah da uzatmasından fenalık geçirmesi muhtemel insanların giriştiği eylem, hemen eş-dost'un bekar kız listesi yapılır aralarında çeşitli kriterlere uymayanlar elenir, birkaç kişiye odaklanılır, tercih sebebi olan kişilerin nabzı ölçülür. gerekli prosedürün devamı uygulanır, nikah memuru durumu onaylar, işlem tamam
kız kardeşi sözlüğün zararsız ortamından uzak tutma girişimidir. geçenlerde bilgisayarımdan sözlüğe kullanıcı girişi yaparken antijensizantikor haricinde bir tarayıcı kaydı daha gördüm, sonra anladım ki kız kardeşim sözlüğe yedinci nesil yazar olmuş. gıcık oldum abi ne yapsam acaba, nasıl bir yobazlık bu allahım... edit: tanım
turksat uydusunu izlemek için ayarladığımız çanak antenlere bakarak kabe'nin yerini tesbit işlemidir. 42 derece olan uydumuz neredeyse kıbleyle aynı yöne bakmaktadır. bu işlemi en yakınınızda bulunan çanak antene bakıp onun ucunda bulunan lnb cihazının hizasından birkaç derece sağa dönerek yapabilirsiniz. (şimdi nerden çıktı bu diye eksileyebilirsiniz ama dikkatimş çekti ne yapayım.)
mustafa ulusoy'un timaş yayınlarından çıkmış kitabıdır. tanıtımıda şöyledir ki :
--spoiler--
Nietzsche felsefeciydi. Babaannemse yalnızca bu gezegende yaşayan biri. illa ki bir etiket vermek gerekirse, ev hanımı.
Nietzsche, üniversitede ders verirdi. Babaannem, okuma yazma bilmezdi. Hayatında hiç okul yüzü görmemişti.
Çok tanınmış biriydi Nietzsche; bütün Avrupa ondan hayranlıkla bahsederdi. Babaannemse yalnızca kendi köyünde tanındı.
Nietzsche ve babaannem, aynı gezegenin misafiri ollar. ikisi de, bir anne ve babadan dünyaya geldiler. Aynı donanımlara sahiptiler. Ne Nietzsche'nin fazlası vardı, ne babaannemin eksiği.
ikisinin de bir karar vermesi gerekiyordu. Tercih etmedikleri bir dünyada, yaşamlarını sonsuza dek etkileyecek bir 'tercihte bulunmalıydılar. işte o karar aşamasında yolları birbirinden ayrıldı. Aynı gezegenin iki yolcusu, iki ayrı yöne gitti.
Nietzsche kolay olanı seçti, babaannemse zor yolu.
Herkes, kendini çok iyi tanıdığını sanır ama en az tanıdığımız kendi ruhumuzdur. Mustafa Ulusoy Nietzsche ve Babaannemde bu en insani ama aynı zamanda en çetin meseleyi irdeliyor. Hayatın anlamı, ölüm, hiçlik, sonsuzluk arzusu, hayata ve kendine yabancılaşma, mutsuzluk, anlaşılamama gibi bütün çağların ortak meselelerini her dönemin insanına cevap verecek bir saflıkla ele alıyor. Ve herkesin payına kendi iç dünyasındaki düğümleri çözmeye yardımcı olacak ipuçları düşüyor.
--spoiler--
sırf başlık açmak için başlık açılması ve bu başlığa saçma sapan entryler girilmesi sonrasında moderatörlerin bu saçmalığa son vereceği umulan entryler için kurulası cümledir.
örnek verelim (bkz: uykum geldi sözlük)
günümüz teknolojisinin nimetlerinden yararlanmayı bilen kızdır. evden kaçtığı geç olmadan anlaşılacaktır ve e-mail muhtemelen şu şekilde başlar:
-sevgili anneciğim/babacığım
siz bu maili okurken ben çok uzaklarda olmayacağım çünkü mail size saniyeler içinde ulaşmış olacak...
örnek diyalog:
-hoca bize bunu anlat, nedir bu meselenin aslı esası ,hoca anlat hadi hadi hadi ama hoca.
+ayşe manyaklaşma, bir sus anlatacam, konuşturmuyorsun ki insanı