Babaannem ve onun muhtemel yaş grubundaki kadınlar bez bağlarlarmış. Bezi yıkayarak kullanmaya devam ederlermiş.
Devletimizin regl olduğumuz için pedimizden %18 vergi almasından dolayı bende yıka-kullan modasına uyacağım. taş devrinden kalma yöntemleri olanlar yeşillendirebilirler.
Bak bak bak nasıl da mağdurlar öyle. Bu sözleşmenin onaylanmasıyla Aile mefhumu yok olacakmış, erkeklere iftira atılacakmış bakk sen ya. Karısı ve çocukları evde ekmek beklerken paralarını kumarda batıranlar, midelerinden alkolü eksik olmayanlar tarafından çocuklarının gözleri önünde dayak yiyen kadınlar, aldatılıp hiçbir güvencesi olmadığı için boşanamayan kadınlar ve daha nicesi gerçekleri varken bu topraklarda siz bu sözleşme sayesinde mi aike kurumunun yok olacağını düşünüyordunuz?
Mahkemelerde Tecavüz ettiği kadın için “zaten kız değildi” Savunmaları yapılırken, “benim olmazsan seni öldürürüm” diye tehditler savrulurken, dışarıda ki komşuya gidene kadar evdeki babadan abiden amcadan dayaktan tut tacize varana dek türlü işkencelere muhattap edilmiş kadınlar varken bu sözleşme sayesinde mi tehdit edileceğinizi düşünüyordunuz?
Hadi bu andavalları geçtim, bunlar kendi sapıklıklarının ve kendi katil potansiyellerinin farkındalar da şiddetle karşılar buna, ulan twitter’da #morardınızmı yazarak bu fesihe destek veren kadınlar, size ne oluyor? ideolojik sıçmığınız yüzünden kendi ölümünüze nasıl alkış tutabiliyorsunuz?
Eğitilmelisiniz sevgili kadınlar! Eğitin kendinizi. Cehalet korksun sizden artık, siz cehalet ile yetiştirmeyin geleceği.
Depresan kullanıp depresif olan kedinin sözlüğe ettiği vedadır.
“Ulan bu da yeni moda oldu”, “kim ulan bu antidepresan kullanan kedi?”, “silkeledin sözlüğü eyledin viran” entarilerinizi görür gibiyim yazarlar ehehe.
9 yılımı farklı nicklerle -giran, ayrilamiyoruzmelihayla, pencere amelesi rapunzel vs- devirdiğim, hiçbirinizin hatrında kalamayan entryler ve kullanıcı adlarıyla çekip gitme durumundayım. Çünkü 9 yıldır bir şekilde hizmet ettiğim (babababa) bu mecra bana ufacık bir isteği çok görüyor. Keyfe göre insanların silik yediği bir yerde silinen hesaplarımdaki görsellerin medyadan kaldırılmasını istemiştim oysa... s*ik fotoğraflarının engellenemediği ve hesabın bir türlü bulunamadığı bir sözlükten çok şey istemiş olabilirim, evet. (Derdini sikeyim butonu bir altta)
Neyse, velhasıl-ı kelam “o iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler, demirin tuncuna, insanın piçine kaldık” sözündeki piç ben olmama rağmen çekip gidiyorum, hemde gözümü kırpmadan, hem de o güzel atlara binmeden, patilerimle...
Ellerinden evlerindeki evlatları, konuştukları dilleri, “namus” dedikleri, satılan toprakları, peşkeş çekilen devlet kurumları alınırken susan; hiç geçmedikleri köprüler için vergi verirken “devletin gücü” diyen, ülkenin gazetecisi, öğretim görevlisi hapse atılırken ağızlarına doladıkları ‘vatan hayyini- laflarını bir bir kusan, yazlık-kışlık saraylar yapılırken manşetlerde “1000 odalı saray” haberlerini bizzat erdoğan’ın düzelterek “1000 değil 1150 bin odalı, çünkü itibardan tasarruf olunmaz” laflarını alkışlayan fakat konu buzdolabının içinin boşalması, bir bir kapatılan kepenkleri, biriken borçları, hacizleri olunca teker teker yaka silkmeye başlayan, konuşmayı kendilerine hak gören seçmenlerdir.
Anayasanın ilk dört maddesini tartışmak, tartışılmasını teklif etmek, 1 saniyelik dahi olsa akıldan geçirilmesi vatana ihanet değildir de nedir şimdi? Sözde “milliyetçi” olup milletin de devletin de uzağında olan malum parti liderinin sözüyle yazayım; “bu maddeleri tartışarak ne yapmak, nereye varmak istenmektedir?”
“Bu anayasa maddelerini var edebilmek için sırtında mermi taşıyan dedemin, cepheye mühimmat taşıyan nenelerimin, sarıkamışta donarak ölen 60.000 askerin torunlarıyız; sizin el sürmeye çalıştığınız, dilinize doladığınız bizim ant içtiklerimizdir. Öyle kolay değil bu ülkede cumhuriyeti, laikliği silip atmak. Hükümet gider devlet daima var olur.” Derler adama.
“Gelecek kuşaklara ibret olsun ki, biz, tüm millet, yanlış yaratılmış bir adamın arkasında kurtuluş aradığımız için feleğin dediği güne düştük.” (2021 için güncellenmiş söz. )
Hiçkimsenin anlamadığı, bu zamların ardında ki iyi niyetin farkında olmasını engelleyen insanların yüzüne tokat gibi çarpılması gereken sebeplerdir.
Minimum seviyede yemeklere yağ kullanılmasıyla sağlıklı beslenmemizi düşünen hükümet, mide kanserinin en büyük sebeplerinden biri olan fazla et tüketilmesini engelleyerek nasıl bir halk sevdalısı olduklarını zaten göstermişlerdir. Vejeteryanlığa mecbur bırakan bu hareketi desteklememiz lazım.
Geçenlerde 2,5 litre olan kolanın 9₺ olmasının sebebi de işte budur, bu halka olan hizmettir.
Atv’nin varlığından maç zamanları haberdar olabiliyoruz. Gündemi takip etmek isteyecek fetösaraylılar beinsports’un da atv’nin de müdavimi olabilirler.
Yedek kulübesine kadar uçurulan fenerbahçe, sürekli itip kakıp sakatlamaya çalışarak topu elde etmeye çalışan başakşehir, pozisyona itiraz karşılığında pozisyonu yaratana değil volkana kartı gösteren hakem, çok iyi kurtarışlar yapan volkan babacan ve saçma sapan goller yiyen harun...
Ne oynadığını bilmeyen takımın karşısında gerçekten fair playe hiç uymayacak hareketlerle maçı kazanmış bir takım vardı.
Çocukken “kız” başıma mahalledeki arkadaşlarla 9 aylık oynardık. Ulan yemin ederim elimin hamuru bunların oynadığı futboldan çok daha iyi iş çıkartıyordu.
Literatüre girmeyen, fenerbahçe hastalığı denen bir şey var.
“Neden varız?” Sorusunun cevabını bulamadan ne zaman yok olacağımızın derdindeyim. insanlığımı sorguluyorum, insanlığınızdan vazgeçeli çok oluyor. Bir survivor simülasyonu içerisindeyiz ve kobay olduğumuzun farkında bile değiliz.
Bir bitki olsaydım keşke diyorum bazen. Tek derdim fırtına da kırılan dalım olsaydı mesela. Sonra göz gezdiriyorum evimin içerisine, pencere kenarlarını süsleyen, en güzel köşeye konulan çiçeklerin hep rengarenk açtığını farkediyorum. “insan evladı gözlerine hitap etmeyen şeylerin yaşamasına dahi müsade etmiyor” diyorum sonra. Çiçek açmasaydım, çirkin bir çiçek olsaydım ot diyip üstüme basacaklardı belki. Peki bu insan iken ezilmekle eşdeğer miydi? Yani sırf çiçek açıyorsun diye satın alınmakla, birilerini emeğinle daha da zengin etmen karşılığında satın alınmanın var mıydı bir farkı? Çiçek açanın uzun süre yaşaması için verilen bir miktar su ile, senin yaşaman için verilen bir miktar para peki, aynı mı? Üstelik sen düşünebilen bir canlısın, buna susman kendine yaptığın en büyük küfür değil midir?
Huh, yüzyıllardır yaşadığımı söylüyorum ya hani, tek bir nefes dahi alamadan başarıyorum bunu. Kaygılar, stresler, 1 metre önünü dahi görememek şekillendiriyor yaşam koşullarımızı. “Düşünebilmesiyle” övünülen canlıya yakışmayacak hayatlara imza atıyoruz.
Güneşin birgün herkese eşit doğmasını istiyorum. Yatlara katlara sahip olan insanların, başımı derme çatma bir eve sokabildiğim için şükretmem gerektiğini söylemelerini istemiyorum.
Bugün de çok şükür terörist dolu bir güne uyandık.
Sizde bir gün hakkınızı aramaya kalkarsanız potansiyel terörist olabilirsiniz. insanlar da kendi açlıklarını, dolaplarının bomboş olduğunu, iflaslarını unutup sizleri işaret ederek tüm cahillikleriyle, salyalarını akıtarak size terörist diyebilirler. Öte yandan megri megrileri, davulla zurnayla karşılanan pkklıları, trt’ye çıkartılan osman öcalan’ı unuturlar.
Fetönün şifreleli sınav soruları sayesinde değil, alınlarının aklarıyla kazandıkları ve çoğu insanın önünden dahi geçemeyeceği en iyi üniversitelerinden biri olan boğaziçi’nin öğrencilerine, yani bu ülkenin geleceğine sahip çıkılmadıkça, talepleri teröristlikle bertaraf edilmeye çalışıldıkça kendi karanlığımıza mum dahi olamayacağız.