Aslında bunun 20 den sonra anlaşılması gerekiyor ama geç bir versionu olarak elalem ne der korkusu diyorum.
Dostoyevski nin bile büyük bir ileri görüşlülükle -ki o zamanki rusya toplumunun ne kadar gelenekselci olduğu malum- budalılık olarak tanımladığı şeydir elalem ne der korkusu.
insanın en büyük budalalığı der dostoyevski, başkaları ne der diye korktuğu için yapmaktan vazgeçtiği şeylerdir.
Öyleyse dostlarım bize de Dostoyevskinin 19. yy da söylediği bu sözü uygulamak düşüyor.
Televizyonda başkalarına yapılan adaletsizlikleri izlerken ne kadar sinirlendiğinizi, gerildiğinizi biliyorum
Peki dışarıdaki insanların, sizin ruhunuz ve benliğiniz üzerinde kurduğu tahakkümden ve üstünüzde hiçbir hakları olmadığı halde, sizi kısıtladıkları zihninizdeki onca şeyden daha büyük bir adaletsizlik ne olabilir.
Ruhunu ve zihnini toplumun ve elalemin prangalarından ve zindanından özgürleştirmeye teşebbüs bile etmeyenlerin, zihinlerinden dökülen kelimelerin başkalarına ne kadar faydası dokunabilir.
Öyleyse yarından başlayarak başkaları ne der korkusu ile yapmaktan vazgeçtiğiniz şeylerin listesini yapın ve bir 30 seninin daha boşa geçmesine izin vermeyin.
en derin korkularımızla yüzleşmedikçe asla yeteri kadar güçlü olamayız diyorum. yatmadan önce bunu düşün, yarın herhangi bir korkunla- en hafifinden başlayarak- tatbik etmeye başla.
zeus seni kutsasın
sizden sürekli maddi birşeyler isteyen, evliliği maddi şeylere isteklere bağlı tutan kadınla asla evlenmeyin. Milyoner olsanız bile sizi sadece sağılan bir inek gibi gören kadınla mutlu olma şansınız çok düşük.
Özellikle 30 un altında görece tecrübesiz, kadın doğasına henüz tam anlamıyla hakim olmamış genç kardeşlerime sesleniyorum.
Yapmayın, o parayı kendinizi geliştirmeye eğitiminize harcayın. Zaten o parayı eğitiminize ve kendinize yatırdığınız zaman size gelecek kadınlar şu anki hayallerinizin çok ötesinde olacaktır.
21 inci yüzyılda psikoloji, sosyoloji, biyoloji, kuantum fiziği, astronomi ve hubble uzay teleskobunun böylesine geliştiği bir çağda hala tam anlamıyla çözülememiş sorunsal. Bir çeşit dişi türüne ait anlam verilemeyen tripler bütünü.
Dişileri anlamaya çalışacağınız vakti astronomiye ayırın, aynı sürede gökteki yıldızları çıplak gözle ayırt edecek seviyeye gelirsiniz.
Sorgulamayın, nextleyin.
30 a kadar direnilebilirse, sonrasında çok kasmadan başa çıkılabilecek; genellikle akraba ve evlenmiş arkadaşlardan gelen bir çeşit toplumun herkesi aynılaştırma çabası.
Bir diğer yandan bakılırsa evlilik kurumu otorite açısından da istenen bir olgudur. Çünkü evlenen bireyler daha çok tüketecek, borca girecek, itaat duyguları artacaktır.
Evli kişiler Patrona dayılanırken bir kez daha düşenecek, çocuğun ve eşinin geleceği için ev alma olaylarına girecek, tüketimin devamlılığı için yeni bireyler dünyaya getirecektir.
Evli kişiler otorite açısından daha az riskli ve daha itaatkar bireyler olurlar. Eğer taraflar bilinçli değilse, evlilikteki birbirine benzeme olgusu karakterlerin de parçalanmasına ve bozulmasına yol açar. Yani özgün benliği ortadan kaldırarak kişilerin daha uyumlu bireyler olmasının yolunu açar.
Bu başlığı okumayı bırakın. Onlarla ilgilenmeyin, ilgisiz bırakın. Kadının para birimi ilgidir, ilgiden mahrum bırakırsanız devalüe olur, değeri düşer daha kolay ulaşırsınız. instagramda metrekareye düşen kıza 1000 takipçi isteği gönderildiği sürece etkileme işi zor sevgili arkadaşlar. Bu iş bireysel değil toplu bir bilinç ile olur ancak.
Açın oyun teorisini, nash dengesini, hipergami denklemlerini okuyun.
meriç mode on
'' bizim gibi mağaradan çıkalı henüz 10.000 yıl bile olmamış , testosteron zehri hala damarlarında gezinip duran erkek cinsini hiç ilgilendirmeyen sorunsal''
meriç mode off
((((düşer mi lan acaba )))
hass. lan bunu aklımdan geçirecektim, buraya yazmayacaktım.. tüüü
üniversiteyi izmir'de okumuş, neredeyse 1 yıl istanbul'da yaşamış, Antalya, muğla dahil güzel sayılabilecek şehirlerimizi görmüş,bir süre kalmış biri olarak, Ankara'ya Türkiye'de muadil bir şehir olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
diğer şehirlerde güzel ancak bazı olumsuz yanlarıyla ankara'nın hep gerisindeler.
kolay ulaşımıyla, merkezin belli yerlerde toplanması-önemli yerlere erişilebilirliğiyle, tiyatrosuyla, konserleri-kafeleriyle rakiplerinden kolayca sıyrılıyor başkentimiz.
ankara bir halk şehri herşeyden önce. cumuriyetin kokusunu içinize çekersiniz ulusta her kaldırımı arşınladığınızda. halk ne demek, çoğunluğun-halkın egemenliği ne demek, mücadele-kurtuluş savaşı ne demek bu şehirde hissedersiniz iliklerinize kadar. afyondan ankaraya giderken her seferinde halkımızın verdiği büyük mücadelelerin yapıldığı muharebe alanlarından geçersiniz ve tarihte bir hızlandırılmış bir yolculuk yapmış gibi olursunuz.
yorgun bir mesai akşamı biraz dağıtabilceğiniz bir mekana gidip konserlere avazınız çıktığı kadar eşlik edersiniz, haftanın tüm yorgunluğu gider.
tunalıda amaçsızca saatlerce yürürsünüz hiç sıkılmadan, yaşayan binalar ve caddelerle sırdaş olursunuz.
bahçelide şehrin tüm mozaiğini tek bir caddede görürsünüz. kalbe pompalanan kan gibi sürekli bir sirkülasyon halindedir bahçeli.
eymirde bisiklet turu yaparsınız hafta sonu güzel bir güneşli günde. mola verip çimenlere uzanırsınız gölün sessizliğini dinlersiniz. karabataklar bozar sessizliği ve doğanın ahengine dalıp gidersiniz.
seğmenlerde katlanır sandalyenizi alır saatlerce oturur, bir yandan kitabınızı okursunuz. güneşin batarkenki muhteşemliğini ankara manzarası eşliğinde izlersiniz.
kısaca ankara güzel şehirdir, cumuriyetin kalbidir, ülkenin damarlarıdır.
çevremdeki arkadaşlarımın neredeyse hepsinde deneyimlediğim.
-başkan gel dışarı çıkalım bugün
-başkan çıkamam akşam ben ya, hatun evde şimdi yalnız bırakmıyım.
-kral bak efsane canlı müzik yapan yer var gel iki dağıtırız
-olum sil lan şu yazdıklarını yengen görmesin, o beni dağıtır valla
-başkan truvalı heleni (bkz: tatlı çeşidi) gömdün mü bahçelide efsane bişey git bak yengeyle
....
....
- lan yengen gördü yanlış anladı amg, truvalı helen kim dio anlatana kadar azıma zıçtı
aynı kişilerlerle yapılan diğer diyaloglar
-beyler evlilik nasıl gidiyor, tavsiye eder misiniz
-ımm, eee, kem , küm, çok iyi başkan yine olsa yine evlenirdim, tavsiye ederim bak.
- evlilik imdb puanın kaç başkan
-9 hacı evlilik güzel şey evlen evlen
iyi de reiz ben senin evliykenki halini görünce senin verdiğin imdb puanına nasıl güveneyim. evlendikten sonra akşam görüşmüşlüğümüz elin parmaklarını geçemez. hiç mi sıkılmıyorsun da evden çıkmıyorsun yoksa , çıkamıyor musun . akılda deli sorular tabi.
bu olay şeyle yarışır bir de. evli kişi yakın arkadaşınsa birde senle birini tanıştırmaya çalışır sürekli. illa seni de sokacak evlilik potasına. tabi eşi de bunda ön ayak. bekar arkadaşlar risk olarak görülüyor heralde.
neyse bunlar münferit olaylar ama ders çıkarılacak olaylar. genç kardeşlerim dikkat edin, iyi düşünün taşının hemen atlamayın. nafakası şusu busu sonrası boşanması çok sancılı ve zor. etrafımda boşanan arkadaşlarım oldu ve çok yıprandılar. o yüzden bir adım atmadan önce kendiniz çok çok çok iyi düşünün kimsenin gazına gelmeyin. size gaz verenler evlendiğiniz kişiyle aynı eve girdiğiniz anda yok olacaklar unutmayın.
tek gecelik ilişki yaşayan erkekten farkı yoktur. hanım kızımız halinden mutlu ve huzurlu bir hayat sürüyorsa kimseyi ilgilendirmemesi gereken olaydır. sahi bizi neden ilgilendiriyor?
20 lik genç kardeşlerime hayata dair ufak bir not geçeyim. arkadaşlar sevdiğiniz sevgilinizin geçmişi sizi hiçbir durumda mutlu etmez. hatta geçmiş genelde mutlu etmez zaten. bırakın şimdiye bugüne odaklanın. sizi seven biri buldunuz mu, şimdi aklı sizde mi, bitti. kurcalamayın. anı güzel mutlu yaşamaya bakın. yoksa sevgilinin eski sevgilisi, onunda bir eskisi, eskilerin eskisi vs vs o liste uzar da siz kafayı sıyırırsınız sonra sevdiğiniz kızdan da olursunuz. sonra siz de kendinizi eskicide bulursunuz.
bu öğretmenlerin farklı bir piyasası var. inanılmaz talep görüyorlar. etrafımda eşimi çalıştırmam diyen mağara dönemi zihniyete sahip insanlar bile öğretmense başka. öğretmense tamam, moduna geçiyorlar.
hem çalışma saatleri, hem çalışma ortamları, hemde tr ortalamasının üstündeki maaşları bu kitleyi yüksek miktarda talep gören bir yere koyuyor. etrafımdaki herkesin öğretmen kız deyince fabrika ayarları bozuluyor, geleneksel kadın çalışmaz kodları olanlar bu kodları mavi ekran veriyor.
türk kızı malum zaten yüksek oranda egoya sahip olma potansiyeli var. bunda suç hanım kızlarımızın değil elbet instagram ve bilumum sosyal medyadan tek bir kıza aynı anda yürüyen binlerce hemcinsimizde problem. ama onları da bir noktada anlamaya çalışıyorum, yani bir insan görmediği bir kızın koyduğu sadece böcek fotoğrafını bile nasıl beğenecek noktaya gelebilir. bu da hanım kızlarımızın kendilerine bu kadar fazla talip olan erkek kişi gördükleri için haliyle en tepedekilere odaklanmalarından kaynaklanıyor. sanırım olursa onlar olsun olmazsa hiç olmasın gibi bir düşünce. daha önceki entrylerimde açıkladığım üzere kadınların yüzde 80 i erkeklerin en tepedeki yüzde 20 sine ulaşmaya çalışır temel evrimsel kurala göre.
her neyse konumuzdan sapmayalım. bu hanım kızlarımız hem türkiye'de kadın olma üst mertebesine erişmişlerler, üstüne üstlük öğretmenlik gibi erkeklerin büyük çoğunluğu tarafından kadınlara en çok yakıştırılan meseleğe sahip olmuşlar. e birazda eli yüzü düzgünse bu hanım kızımızın kendini sergilemeyip instagram alemini böylesine önemli bir değerden mahrum mu bıraksınlar. bence çok şey istiyorsunuz gençler, yapmayın.
özet olarak türkiyede değerini, piyasasını bilen ve bunun bilinciyle kendini sosyal medyada göğsünü gere gere gösteren kızdır.
diğer örnekler , doktorların instagram hesaplarının başına dr yazması, iyi mesleği olanların mesleğini yazması- adam terazi koymuş mesela hukukla ilgili bir iş yapıyor diyelim ordan ekmeğini bulma peşinde. cıbıldak fotolarını koyan var hanım kızımız squad yapmış ter dökmüş, ya da erkek kişisi karın kası için belki aylarını vermiş bu arkadaşlar kendilerini ön plana çıkaran özelliklerini segiliyorlar. arabalı resimlerini koyan modeller de var.
E sebebi ne bu kişilerin. arkadaşlar biz yarı Orta doğu toplumuyuz ve maalesef övünmeyi, hava atmayı, gösterişi severiz. ve bunu bizde olup başkalarında olmayan herhangi bir nesne ile yaparız. çünkü bunlara düşen bir kitle vardır karşıda.
Sonuç olarak istediklerini yapmakta özgür olan, ekonomik özgürlüklü kızlarımızdır. ama lütfen; ''arkadaşlar komik bir şey varsa söyleyinde hep beraber gülelim'' demesinler derste, hala geçmişi düşünür öğretmenler bunu hangi saikle söylemiş olabilir anlamamışımdır. yani o yaştaki çocuğun esprisine gülecek miydin. gerçekten ilginç.
hayatınızda asla unutmayacağınız anların ve arkadaşlıkların olacağı bir döneme giriyorsunuz. belki ilk kez aşık olacaksınız, ilk kez dostluğu tadacaksınız, ilk kez birlikte üzülüp birlikte güleceksiniz, belki kimse sizi anlamayacak- bazen herşey dayanılmaz olacak, gelecek yükü betonarme bina gibi binecek zayıf omuzlarınıza. sevdiğiniz kız belki yüz vermeyecek, dersler kötü gidecek, arkadaşınız kazık atacak.
hayatı öğreneceksiniz gençler. trt çizgi filmlerindeki kadar toz pembe olmadığını göreceksiniz hayatın. telatabiler-tingi pingi yok maalesef, şirinler de gerçek değil. tom da gerçekte jerry'i defalarca yiyor.
ama güzel şeyler de olacak. büyüyeceksiniz, olgunlaşacaksınız, ve üniversite ve iş hayatına geçtiğinizde dahi unutamayacağınız kırılmalar yaşayacaksınız hayata dair. mutluluğun ve hüznün belki de en yoğun halini tadacaksınız hiçbir zaman unutamayacağınız.
ne olursa olsun mücadele edin, hayatın sizi nereye getireceğini asla bilemezsiniz. karamsar olmayın, pozitif olun. sağlıklı hobiler edinin, sigara iyi bir dost değil, ona güvenmeyin.
bakın bu çok önemli. bir dil öğrenmeye, bir müzik aleti öğrenmeye çalışın. okuyun ufaktan ufaktan dünya klasiklerini. bakın kendinizdeki hızlı değişime siz bile şaşıracaksınız ve aslında bazı şeylerin kendiliğinden ayağınıza geldiğini göreceksiniz. ve çalışın gençler ve okuyun. bu ülkenin siz umutlu ve pozitif gençlere ihtiyacı var. asla ama asla umutsuz olmayın ekonomik ve sosyal olarak zor dönemlerden geçiyoruz ancak biz güçlü bir milletiz, eninde sonunda toparlanmayı bilmişiz ve yine güzel olacak herşey. önce siz inanın buna.
Bakarsınız yeni bir adile naşit gelir tekrar, yaşar usta gelir, leyla ile mecnun gelir, babacan komiser hulusi kentmen gelir ve yeni bir film çekerler tekrar bu topraklarda kim bilir.
Çalışın, umutsuzluğa düşmeyin lan işte. Çünkü bu ülkenin geleceği, umudu sizsiniz.
serbest piyasa felan değil düpedüz şark kurnazlığıdır. maalesef bizim yücelte yücelte bitiremediğimiz Anadolu insanımız kurnazlığı ve sistemin açıklarını bulmayı akıllılık zanneder. en belirgin özellikleri toplumu yoksayıp sürekli kendi çıkarlarını düşünmeleridir.
bu durumun bir diğer örnekleri; '' ambulansın arkasına takılmaya çalışan ileri zekalar, şeritte biraz boşluk görünce hemen oraya atlayan über zekalar, çöpünü-pisliğini mesire alanlarında-plajlarda bırakıp giden vatanseverler''.
ankaradır. bir gün önce dışarı çıkarken acaba hangi tişörtümü giysem diye düşünürken bir gün sonra soğuktan pencerenin kenarında 1 dk duramazsınız. Hele geceleri aman diyim bir kaç kat giymeden aman ha.
daha soğuk yerler olabilir ama bu kadar sert bir geçiş sanmıyorum.
lise dönemimizin efsane grubu. bir kaç yıl önce konserlerine gitme fırsatı buldum. lise çağımızın sürekli dinlediğiniz efsane gruplarından birini canlı bir konserde dinlemek bambaşka bir duyguydu. Hiçbir konserin, müziğin veremeyeceği bir duygu. Nostalji bambaşka ve gizemli bölgelerini harekete geçiriyor beyin loblarının.
alışmak sevmekten daha zor geliyor demiş şair. gerçekten de alışmak çok zor bir eylemdir, ve bu alışkanlıktan dönmek de aynı derece zordur bu nedenle.
vazgeçmek ise herhangi bir alışkanlığı artık bırakmak eylemidir. ister yıllardır trip atmadan, surat yapmadan paranız olduğu müddetçe sizin yanınızda olmuş sigaradan vazgeçin, isterse çok güzel anılar biriktirdiğiniz sevgilinizden vazgeçin alışkanlıklardan dönmek her zaman zordur. Ben özellikle insan ilişkileri yönünden bahsetmek istiyorum.
insanoğlu birşeye zaman ayırınca, bir yola girince, bir şey için emek sarf edince o eylemlerinin boşa gitmesini istemez, bir anlamı veya sonucu olsun ister. yıllardır ya da aylardır yaşadığı anıların bir anda silinecek olmasının düşüncesi bile korkutur insanı. inançlardan da vazgeçmek bu nedenle zordur, inançlar da bir alışkanlıktır.
dindar bir adam düşünün. Yıllarca inancından dolayı alkol almamış, kadınlara yaklaşmamış, inancı gereği her ortama girmemiş. tabi bunları yaparken eğlenen, mutlu olan insanları gördükçe ister istemez imreniyor ama inancı güçlü geliyor, öbür dünyada mükafatı olacağını düşünüyor bu dünyadaki fedakarlıklarının. işte bu adamın inancı yıllardır böyle gidiyor ve artık kuvvetli bir alışkanlık haline geliyor. belki bazen sorguluyor, aklına yatmayan şeyler oluyor ama vazgeçmesi bu inançtan o kadar kolay değil. çünkü yılları boşa gitmiş gibi hissedecek, tüm beklentisi umudu yerle bir olacak. insanlar böyle bir hayal kırıklığıyla boğuşmak istemez genelde o yüzden mevcut inançlarını kuvvetlendirme ve devam ettirme eğilimdedir.
kadın- erkek ilişkilerinde de durum benzerdir. yıllarca beraber yaşamış bir çift düşünün. hayatlarında ne çok paylaşım, anı, beraber yapılan etkinlikler vardır. birbirleri için fedakarlık yaptılar, emek harcadılar. en değerli şeylerini verdiler birbirlerine. zamanlarını.
şimdi herşeyin bir anda yok sayılıp, ''aslında biz yanlış yapmışız yıllarca yanlış bir inancı, ilişkinin iyi olacağı, güzel olduğu inancını paylaşmışız'' demeleri kolay bir seçim değildir.
Vazgeçişin ilk adımları işte bu sorgulamalardır. acıdır, zordur, hayal kırıklığına uğratır. sorgulamadan kimi net kararlarla çıkar, kimisi ise boğulur ve kaosa sürüklenir. Ancak bu aşamalar olmadan sağlıklı bir vazgeçiş zordur.
Karar ne olursa olsun net olmalı, nedenleri ve arkasında yatan olaylar iyi analiz edilmelidir. Olumlu ya da olumsuz, ciddi bir sorgulama sonucu ortaya çıkan bir vazgeçiş kişinin kendini tanıma yolunda önemli bir adımdır.
bu durum eskidendi artık. 4 5 yıl önesinde 2000-3000 tl civarına en yeni iphone alınabiliyordu. fiyatı türkiye'ye 1000 dolara geliyordu. kur o zaman 3tl civarındaydı.
şu an dolar kuru 8.30 TL. hesabı size bırakıyorum.
şu an artık iphone alınamıyor eskisi gibi ancak ekonominin bugünkü durumunun ( doların yükselmesi, cari açığın artması, enflasyon artışı) nedeni zaten şu an alınan iphone'lar değil.
yediğimiz hurmaların neticemizi tırmalaması durumu. ucuz dolar kurunu yatırım ve arge faaliyetleri ile değerlendireceğimize gittik iphone aldık, ithal araba aldık, en hızlı bilgisayarı aldık. peki karşılığında ne verdik. geleceğimizi. geleceğimiz dış borçlarla ipotek altına alındı.
şu an doların düşmesini sağlayabilecek ne bir üretim gücümüz var ne de yüksek katma değerli markalarımız. malesef ülkemizin tek avantajı ucuz işgücü olması. 300 dolar civarı asgari ücretle yabacı sermayenin yatırım yapması için en cazip ülkelerdeniz ama yine de gelmiyorlar. neredeyse bedavaya emek maliyeti olmasına rağmen ülkemize beklenen yatırım yapılmıyor. varın gerisini siz düşünün.
ekonomi kötü çünkü zamanında ucuz kur ile yatırım yapmak, ileriye dönük yüksek katma değerli markalar yaratmak yerine iphone aldık bol bol. Şu an o iphonelarla ekonomi çok kötü diye entry giriyoruz.
neyse biraz daha bekleyelim dolar 2-3 tl felan olacakmış. son çıkan iphoneları stoklarız.
boy genetik bir malzeme. kişinin çok müdahil olabildiği bir konu değil. kadınlar zaten estetik varlıklar. kiloya dikkat edilip biraz spor yapıldığı vakit, 45-50 arası bir kilolarda gayet estetik duracak kadındır. orantı önemlidir.
feromon. hayvanlarda da erkeklerde de aynıdır. bilinçaltı düzeyinde alınan bu koku karşı tarafla yakınlaşma miktarınızı direk etkiler. bazen çok güzel bir kız size çok itici gelebilir. çünkü feromonları sizi cezbetmemiştir. Genetik olarak uyumlu olmadığınız anlamına gelir.
Güldüren erkek, şebeklik yapan erkek, takla atan erkek tanımları sizi yanıltmasın kadınlar çekici buldukları erkekleri dinlerler saçmalasa bile gülerler. bu klişeyi zaten herkes bilir.
aileniz dışında başka bir insanın sizi sahiplenme ve değiştirme gereği duymadan, olduğunuz gibi kabul edip severek merak edip sizin için endişelenmesi, dünya üzerinde kişinin başına gelebilecek en güzel şeylerden biri olsa gerek.
mesaj atma, arama durumunu kontrol ve tahakküm amaçlı değil de safiyane sizi merak ettiği için yapıyorsa ender bulunabilecek kızdır. kaçırmayınız ve değerini biliniz.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2090472/+ koca bir şehrin ardında gizlenmiş ufak bir vadi. Doga araba sesleri ve apartman bacalarinin ardında bize göz kırpmaya çalışıyor. Güvercinler artik bir parçası oldukları sehirde insan artıkları ariyorlar. Gecenin örtüsü inmesine birkac saat kala agaclar ve yemyesil cimenler şehrin kalabaligini ve kesmekesini unutturabilmek icin yogun mesai harcıyor.
öncelikle yakınlarda seçim vs gibi olağanüstü bir durum gözükmüyor. o yüzden zammın normalden yüksek belirlenmesini beklemek gerçekçi olmaz.2017 yılından itibaren enflasyon oranları ve asgari ücret zammını karşılaştırdığımızda-olağan koşullarda- asgari ücretin çıkan enflasyon oranına eklenecek %3-4 oranında arttığı görülmektedir.
mevcut asgari ücret 2.324 tl dolaylarında bulunmaktadır. Bugün açıklanan Merkez Bankası yıl sonu enflasyon beklentisi %12 olarak açıklanmıştır. Bu orandan yüzde 2 sapma olduğunu varsayarak yıl sonu enflasyon %14 oldu diyelim.
Bu rakama 3 puan ekleyelim %17 tahmini asgari ücret zam miktarımız.
Bu verilere göre asgari ücretin yıl sonunda 2700 lira civarıında olacağını tahmin ediyorum.
üniversite yılları. hararet had safhada. sosyal konulara inanılmaz ilgi duyulan zamanlar, birşeylerin iyi olacağına ülkemizin sosyal ve ekonomik olarak iyi bir noktaya ulaşacağı inancım tam.
haberlerde gördüğüm iş kazaları, emeğinin karşılığını alamayan-sendikaya üye oldu diye işten çıkarılan işçi haberleri canımı sıkıyor. Kayıtdışı istihdam desen almış başını gitmiş, işçilerin çoğu çalışıyor ama sigortası yok.
içim gene öyle dolu dolu, heycanlıyım.
Hocam dedim bu kadar kayıtdışı çalışan işçi var. Bunlar bir kaza geçirseler ya da işten çıkarılsalar hiç bir güvenceleri yok. Devlet bunları görmüyor mu?
Evladım dedi, ''ülkenin en ücra köşesindeki bir köyün herhangi ıssız bir ormanında herhangi bir ağaca çivi çakılsa devletin haberi olur..''
ilgili ders okulda en sevdiğim ders, ilgili hoca ise en sevdiğim hoca oldu o günden sonra. Bir çok konuda ufkumu inanılmaz genişletmişlerdir kendileri.
neler neler varmış bizde bişey yaşadık zannediyoruz dedirten başlık. yıllar yıllar öncesine ait unutamadığım ve karşı cinse bakışımda revizyona gitmeme sebep olan klişe olaylarımdan biri şöyledir efendim;
ilişkilere daha saf duygularla baktığım zamanlar.
bir kaç ay olmuştu görüşeli. hiç bir zaman net birşey söylemedi. resmi olarak hiç sevgili olmadık ama sürekli beraber vakit geçiriyorduk. kendisi doktordu ve tatılıyı çok severdi. öğle aralarında nöbetlerinde saat kaç olursa olsun büyük bir hevesle tatlı alır görütürdüm. bunalmıştır diye düşünüp boş vakitlerinde şehir dışına gezmeye çıkarırdım her fırsatta. kendisine tek bir kötü söz sölemişiğim kırmışlığım olmadı.
bir gün beraber otururken gözlerimin içine bakarak:
''-Sen çok iyi bir insansın, senden çok iyi bir baba olur''
dedi.
Boğazında düğümlenen ama oradan çıkamayan söylemek istediği birşeyler vardı sanki. Sustu birşey söylemedi. Sanki ona göstediğim ilgiye ve tavrıma acıyarak bakar bir hali vardı.
Olsun dedim, mutlu olsun, onu mutlu etmeye çalışayım yarını düşünmeye gerek yok gerçek olan şu andan ibarettir dedim hayatta, ona da aynen böyle söyledim. ama içten içe böyle düşünmüyordum tabiki .yarında, diğer yarında görüşmek isterdim.
bu olayın üzerinden çok geçmedi. iş gereği şehir dışına çıkmak durumunda kaldım. Bir kaç hafta sürecekti. bulunduğum ilde değildim.
Mesaj attı. Tek bir şey yazmıştı.
''Daha fazla uzatmaya gerek yok'' diyordu mesajda.
Peki dedim, mutlulular diledim.
Sonu biraz yılmaz özdil vari yazım formatında olsa da olayın özeti budur dostlarım.
genetik olarak hiçbir ırkın diğerinden herhangi bir üstlüğü yoktur. bu durum bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Ancak genetik özelliklerden bağımsız olarak kimi uluslar diğerlerinin ezici biçimde önüne geçmişlerdir.
örneğin aztekler ve ispanyollar. bir kaç ispanyol atlısı tüfek ve zırh sayesinde binlerce aztek askerini yararak o kalabalıktan liderlerine ulaşabilmiştir. çünkü tüfek,at ve çelik azteklerin bilmediği birşeydi ve görünce şaşkınlıkla duruma ne anlam vereceklerini şaşırdılar. o hengamede ispanyollar aztek kralı montezumayı esir alabilmişti. Üstünlük ırklardayda mıydı? hayır. tüfek, çelik ve atta idiı. aztekler kıtalarında atı daha önce hiç görmemişlerdi, tüfek veya metali işleyebilecek aletleri yoktu ve diğer medeniyetlerden de bunu öğrenemediler.
Coğrafya kaderdir sözü çok isabetlidir. Bazen yaşadığınız coğrafya ulusunuzun kaderini bugününü belirleyebilir.
Konuya ilgi duyanlar için tüfek, mikrop, çelik kitabını öneririm.
Vazgeçebilmek bir erdemdir, eğer karşı tarafın her türlü tahakkümüne boyun eğip vazgeçemiyorsanız sanmayın ki bu daha iyi bir sonuç doğuracak. Kadınlar taviz verilmesini isterler ama tavizden hoşlanmazlar; çünkü doğalarında güçlü erkek, sözünü dinleten erkeğe karşı saygı duyma eğilimleri vardır. Sen çok beyefendisin, çok iyisin, beni hiç üzmüyorsun olaylarına sakın aldanma; seni sevebilir ama saygı duyması için sende bir güç örneği görmesi gerekir.
Tanım: Vazgeç demesi kolay olan ama vazgeçmek zorunda olanı zor bir ikilimde bırakan muhtemelen işi artık yokuşa sürmeye başlamış sevgili.
bazen çok çok ilerlemiş bile olsan,yolun yanlış olduğunu fark ettiğin zaman o yoldan dönmek; yanlış bir hedefe ulaşmaktan yeğdir.
Karşıdaki kişinin doğru veya yanlış kişi olup olmadığının iyi analiz edilip net bir karar verilmesi gereken durumdur.
Yarayla alay eder yaralanmamış olan.
Bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederden,
Sen çok daha parlaksın çünkü.
Sen tüm göklerdeki yıldızların ilki,
Sen aydınlatırsın geceyi.