%5 oyun hepsi kendisinin mi vs diyenler şunu gözden kaçırıyor.
%5 oyu bu adam medyada sıfır görünme çok az maddi destek ile, neredeyse miting bile yapamadan aldı.
şu an ne kk ne rte, en çok kendisi konuşuluyor. millet veya cumhur ittifakına katılmayı seçtiği senaryoda, medyada daha çok görünmeye başlayacak, mitingleri çok daha kalabalık ve güçlü olacak, kendi adını daha çok duyuracak.
bu sayede de "sanki %5 kendinin oyu" dediğiniz oyu konsolide etmiş hatta arttırmış olacak.
adam şu an 'kingmaker' ve şu anki aksiyonları önümüzdeki 15-20 senesini belirleyecek.
ilk turdan önce "zaten kazanamayacak niye seçime giriyor bunlar" diyen politika cahillerine de ders veriyor ayrıca.
siyasette kazanmak için her zaman ille de kazanmak gerekmez.
Erdogan adayliktan cekilse, sinan ogan ile ikinci tura kalir, yenilir.
Hem erdogan hem sinan ogan adayliktan cekilse, ince resmi olarak aday gozuktugu icin onunla ikinci tura kalir, yenilir.
3u de adayliktan cekilse kilicdaroglu icin referanduma gideriz, hayir cikar yenilir.
Hayir cikti diye en basindan tekrar secime gidilse bir tek o aday olsa ve onceden aday olmamis yepyeni 3 kisi aday olsa yine en dusuk oyu alir yenilir.
Siz kendinizin bile icine sinmeyen bir aday icin karsi tarafi ikna etmeye calisiyorsunuz. Paradoks burada basliyor.
Bugun kilicdaroglunun var olmasinin tek sebebi erdogandir. O yuzden erdogani cok sever. Bugun erdogan siyaset sahnesinden cekilsin kilicdaroglu var olamaz.
Soyle dusunun, ilk tur hadi erdogan aday olmadi. Ince-ogan-kk seklinde 3 aday cikti. En dusuk oyu kk alirdi demeyen var mi?
valla toplam oyu %2 yi geçmeyen partilerin sayesinde meclise 37 milletvekili soktuğu düşünülürse, kızı alacağız derken annenizi gelin etmeniz işten bile değil.
hdpnin getireceği oyun götüreceği oydan fazla olacağını hesaba katamamıştır.
oy oranı %1,5-2'yi geçmeyen partiler sayesinde 37 vekil soktu. yarın bir gün bunlar chp'den ayrılsa chp kuş kadar kalacak.
iktidarın teknofest yaptığı gün amedsporu ziyaret etti. abdli şirkete yaptıracağız dedi. seçim sürecinin belki de en kritik döneminde çıktı o şirket için "şirket bu cia'ye de satar" dedi.
"aponun heykelini dikeceğiz" diyen adam çıksın istiyorsanız bize oy vereceksiniz dedi, özerkliği, yerel yönetimi, anayasanın ilk 4 maddesinin tartışılabilirliğini dilinden düşürmedi.
"kemalizm ırkçılıktır" diyen adamı izmir 1. sıraya koydu,
şanlı ordumuza "çocuk katili" yakıştırması yapan hacer foggo'yu 2. bölgeden mv adayı yaptı,
ihalarla , sihalarla derdi bir bitmedi, ihaları eleştiren sezgin tanrıkulu'nu 1. sıradan aday yaptı,
daha ne saçmalıkları var da saymakla bitmez. kısaca bu süreçlerin adamı değildir, siz çok şey beklediniz. bu seçimi erdoğan kazanmadı, kılıçdaroğlu kaybetti.
başarısız ve öngörüsüz bir siyasetçi olmasının yanı sıra, her zaman da "kaybeden" olarak hatırlanacaktır.
cumhur ittifakında hüdapar ile saf tutabilir isterse. ulan ittifakın "resmi" ortağı, seçime akp listelerinden giren bir hüdapar var, cumhur ittifakının 1 kere konuştuğunuz gördünüz mü? mhp'nin bir kere konuştuğunu gördünüz mü? aksine çıkıp bunlar için "yerli ve milli" dediler ve diretiyorlar.
bir tarafta ise ittifakın resmi ortağı bile olmayan bir hdp var, her partinin ziyaret edildiği gibi kendileri de ziyaret edildi, hatırlarsanız kasım ayında akp-hdp görüşmesi olmuştu ve bahçeli dahi çıkıp "hdp resmi parti görüşebilir biz ne diyelim" demişti.
şimdi zaten seçmenin büyük çoğunda bir hdp rahatsızlığı var, bunda hem fikiriz, bir diğer kısmında ise kararsız olup hdp yüzünden oy vermeyi düşünmeyen büyük bir çoğunluk da var ve sen sürekli bu konu üzerine konuşup konuşup konuşup deşiyorsun.
ve kendi kendine öyle bir algı yaratıyorsun ki bugün hdp "güya" ittifakta diye millet ittifakına oy vermekten çekinen insanlar gidip hüdaparın "resmi" olarak içinde bulunduğu ittifaka oy verirken kendini rahatsız hissetmeyecek konuma geliyor.
siyaset, politika tamamen algı yönetmektir. muhalefet bunu yıllardır beceremedi, meral akşener maalesef güç kaybediyor, biraz sakin olup ekibine sahip çıkmalı. veya koray bey herkese "susun" diyecek, sonra kimse konuşmaz zaten.
11 yıl yetmez müebbet verilmesi gereken insanlardır. neyse bunların içeride neler yaşayacaklarını az çok tahmin edebiliyorum, o 11 yıl, 41 yıl gibi gelir zaten.
diyelim, ilk turda seçimleri kazandı, mazbatasını almadan cezası onanırsa, ortalık karışır, seçim tekrarlanır.
ya da diyelim ilk tur kimse çoğunluğu alamadı, ikinci tura erdoğan ile imamoğlu kaldı, cezası onanırsa adaylığı düşer, erdoğan tek başına aday olarak kalır ve %50den fazla oy alması gerekir, alırsa seçilir, alamazsa seçim en baştan tekrarlanır.
mazbatasını aldıktan sonra cezası onanırsa problem yok, dokunulmaz olduğu için dönemi boyunca cumhurbaşkanlığı yapabilir.
erdoğan gibi girdiği her seçimi kazanmış adamın karşısına, girdiği her seçimi kaybetmiş, girdiği tek seçimi kaybetmiş ve hiç seçime girmemiş 3 seçeneğin konulup,
girdiği tek ve önemli seçimde tüm engellemelere rağmen söke söke koltuğunu alan ekrem imamoğlu'nun koyulmadığı ankettir.
------
deprem sonrası akpnin oyu sabit kalirken mhpnin oyu artmış ilginç.
------
biraz halka inerseniz hiç ilginç değil aslında. eskiden akpye oy verip, ekonomi vs gibi sebeplerden dolayı şu an mhp'ye dönen o kadar çok insanla tanıştım ki.
diyorsun "e ikisi aynı ittifakta?" adam bakıyor suratına "olsun" diyor. "bahçeli iyi adam" diyor ve devam ediyor "bahçeli daha güçlü olursa ülke de düze çıkar" ve durmuyor devam ediyor "ne yapalım kılıçdaroğlu'na mı oy verelim?"
öncelikle şunu anlamamız lazım, oylardaki değişimin seçmenle veya muhalefetle alakası yok. tamamen erdoğan-bahçeli ikilisinin güç kaybetmesi ile alakalı. yoksa seçmen profili aynı emin olun. bugünkü erdoğan-bahçeli ikilisine karşı, 20 sene önceki erdoğan-bahçeli ikilisi ittifak yapsın, min %75 oyla seçilirler.
bakın arkadaşlar işim gereği çok ama çok fazla esnafla görüşüyorum, %95'i akpli. 5-6 ay önce hepsi ağlıyordu ama ağızlarında hep aynı söz "eğonomi kötü ammaağ garşısında adam yoh adam" diyorlar.
sayesinde kendisini avrupa takım taraftarı gibi hissettiğimiz adam, büyük şans.
galatasaray oyuncu alıyor, satıyor, arsa alıyor, satıyor, proje yapıyor vs bir gram aklımız takılmıyor amk. yöneticilerin işini bilmesine duyulan güven böyle bir şeymiş demek ki. çok güzel bir his. sen taraftar olarak sadece biranı al, maçını izle, desteğini göster bitti.
başka yönetim olsa büyük anksiyete yaşardık. ama bu yönetim o kadar akıllı ki, para harcamadan para kazanamayacağını biliyor.
önce 15e 20ye alacaksın ki , 30a 40a sat. kâr et. 1milyona alınan topçunun 70milyona satıldığı örnekler vardır ama nadirdir.
çevreme biraz ilham oldum bu konuda, belki buradakilere de ilham olurum.
3-4 yıl önceye kadar dengesiz bir rutinim vardı. bir gün keskin bir karar verdim ve birazdan anlatacağım rutini yapmaya başladım. geçiş dönemi zorlanmalar yaşasam da sonradan alışınca hem enerjim hem modum daha yüksek olmaya başladı.
öncelikle sabah kalkar kalmaz, kendiniz hariç herhangi bir şeyle ilgilenmek güne kötü başlamanıza sebep oluyor.
6:30-7:00 arası uyanıyorum, 20 ila 40 dk arası spor yapıyorum evde (pilates, yoga vs) uyandığım saate bağlı, 7 gibi duşa girip çıkarım, bir kahve koyarım kendime. o sırada ya kitap okurum, ya tvden günün haberlerine bakarım, 8 gibi hazırlanmaya başlarım, 9:00-9:30 gibi de ofiste olurum.
kendi işimi yaptığım için belli bir çıkış saatim yok, yeri geliyor 17'de, yeri geliyor 20:00'da çıkıyorum. akşamları genelde yemek yemem ve gece 00:30 da uyurum.
iş sonrası akşam ortalama 6 saat vaktim oluyor. bazı günler arkadaşlarımla rakıya giderim, çoğu gün kız arkadaşımla olurum, bazı günler ise kimseyle buluşmam yakınlardaki bir sanat galerisinde biraz vakit geçirir eve geçerim.
her akşam dizi film izlemek insan psikolojisi için güzel bir şey değil. o nedenle gündüz kitap okuyamadıysam mutlaka 1 saat kitap okurum. hobilerime vakit ayırırım. instagram, twitter gibi sosyal medya uygulamalarından olabildiğince uzak durmaya çalışıyorum çünkü beyne gereksiz serotonin salgılatıyor ve uzun vadede kaygı bozukluklarına ve depresyona yol açıyor. yine de günde toplam 1saat falan bakıyorum. işte stresli bir gün geçirdiysem kafa dağıtmak için playstation oynarım.
30 dk 1 saat arası kedimle oynarım. biraz ev işlerine bakarım, buna özellikle her gün az az bakmaya çalışırım, birikmesi ayrı stres yaratır çünkü.
neyse 23:30 gibi yatma hazırlıklarım başlarım, kişisel bakım yaparım, yüz maskesi, peeling, traş vs işlerim varsa onlarla uğraşırım.
sonra da yatarım.
çevremdekiler bu kadar uygulayamıyor bunları ancak bir çok kişi normal uyandığı(ve zor uyandığı) saatten 1 saat erken uyanıyor artık ve daha rahat uyanıyor.
uyanır uyanmaz iş için hazırlanmak, ev işine girişmek v.b. şeyler sizi depresyona sürükler. olabildiğince kendinize vakit ayırın.
türkiye nüfusunun en orantısız dağıldığı şehirdir. bir çok insanın neden burada yaşadığını anlamıyorum, muhtemelen kendileri de bilmiyor.
hayatında 1 kez sahilde yürüyüş yapmamış, bir kez tiyatroya, operaya, baleye gitmemiş, sanat galerisi gezmemiş, konsere, etkinliğe gitmemiş, 1 kez boğaz kenarında rakısını yudumlamamış v.b. etkinlikleri yapmamış insanlar neden burada ?
sadece işten - eve, evden-işe gidip hafta sonu avm gezecekseniz bunu türkiyenin istanbul hariç 10 şehrinde de rahatça yapabilirsiniz.
hiç anlam veremediğim insanlar. çevremde ne kadar kariyer yapmış insan varsa hepsi şikayet ediyor ve huzursuzlar sürekli.
çünkü yaptığın iş değişmiyor aslında, ve ek olarak üstte de rüzgar sert esiyor. işe başlarsın, müdüründen talimat alırsın, müdür olursun, direktöründen talimat alırsın, direktör olursun, gmyden talimat alırsın, gmy olursun gm olursun yine bitmez.
2 sene beyaz yaka çalıştım ve hayatımın en zor zamanlarıydı ki herkesin çalışmayı hayal ettiği şirketlerde çalışmışımdır.
sonra dedim ki "batsam da çıksam da sürünsem de sefa da sürsem kendi işimi yapmalıyım" ve o doğrultuda hayatımı yaşamaya başladım.
yukarıda da yazılmış sevilla kötü, la ligada 12. şu an. nşa bu turu fenerin geçmesi gerekir, ancak rennes gibi bir takıma bile 2 maçta da üstünlük kuramaması ve türkiye'deki derbilerde gol dahi atamaması, sevilla karşısında da bir miktar insanın aklını karıştırıyor.
son zamanlarda bilgi kaynağı olmaktan çıktığı doğru. yine de kapanması doğru değil. orada şikayet ettiğimiz şeyleri yazanlar türkiye'de yaşıyor, twitter'da yazıyor, instagram'da da yazıyor.
komple interneti kapatalım o zaman. türkiye'den de gönderelim. yani düşünce özgürlüğünün önüne geçemezsiniz, hakaret olmadığı sürece herkes istediğini yazıp çizmekte özgürdür.