annabel lee
1088 (ulu)
sekizinci nesil yazar 1 takipçi 92.80 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    2 ocak 2016 görükle kar topu savaşı

    1.
  1. akşam saat 20.00 da yaklaşık 20 kişilik bir grupla başlatacağımız eylem.

    sözlük sayesinde bu 200 de olabilir, 2000 de *

    edit: yer yerleşim olacak, ayrıca çok fazla katılımcı olsun, tüm sınavların stresi atalım
    1 ...
  2. az kalsın

    1.
  3. ramak kalmıştı, neredeyse anlamına gelir.

    örnek verecek olursak, az kalsın istenmediğim yere gidecektim.
    0 ...
  4. bir doktorun 24 saati

    1.


  5. güzel hazırlanmış bir video. bir sahne hariç hepsini yaşadım. onu da yakında yaşarım.

    edit: ayrıca videodan ''hastaların derdini dinlemekten bıktık'' anlamını çıkaran arkadaşı da tebrik ediyorum, hayatta başarılar diliyorum. gerçi bu zekayla zor.

    edit 2: tümü yaşanmıştır, yaşanıyor ve maalesef bu ülkede yaşanmaya devam edecek.
    2 ...
  6. hayatımın ortası

    1.
  7. yaş 35 değil belki ama, hayatımın ortasındaymışım gibi hissediyorum.

    zaten bence şair fazla iyimser davranmış, yetmişi kim göre? görmek de ister miyim ki acaba?

    gerçi hayat tatlı, yaşamak isterim muhtemelen, bilemiyorum şimdi. zaten bana da soracak değiller.

    ne kadar çok şey biliyorum insanlar hakkında. insansever olmadığımdan belli bu. yeni kararlar aşamasındayım. güzel zamanların başındayım aslında. benim için yardım alma safhasından, yardım etme safhasına geçmek işte bu aslında. öğrenciliğim teorik olarak bitiyor bu yıl. aylar kaldı.

    hayatımın ortasındayım. daha çocuk da yapmadım kariyer de. ne yaşayacağım yer belli ne de evleneceğim adam.. çocuklarımın adına ne koyacağım? çocuklarım olacak mı ya da? tüm çevrem değişecek.

    bir sürü belirsizlik kafamda. korkuyorum biraz evet, ama heyecanlıyım.

    hayatımın tam ortasında gibiyim. bi bu kadar yıl yaşamak ürkütüyor beni. güldük eğlendik ama bitsin demek geliyor içimden. yepyeni kazıklar yemek, yeni yalanlar duymak, aldatılmak, düşüp düşüp yeniden ayağa kalkmak falan istemiyorum artık.

    mutlu olmak istiyorum.
    2 ...
  8. ak gençlikten çapulcuların tencere tavasına karşı

    1.
  9. https://www.youtube.com/w...mbedded&v=lMwu9B7HJ6w

    yahu ben bunu ak gençliğin yaptığına inanmak istemiyorum. bence bunu bizim gençler yaptı, sırf dalga geçmek için. tersi mümkün değilmiş gibi geliyor çünkü. yahu böyle ne bileyim, saygısızlık etmek istemiyorum ama komik değil mi eğer gerçekten ak gençlik kendi elleriyle yaptıysa. olum çok komik lan.
    4 ...
  10. oğuzhan uğur birinci vazife

    1.
  11. mükemmel olmuş.



    gezi parkını direnişini çok iyi anlatmış.
    0 ...
  12. müge anlı dan eylemcilere 31 soru

    1.
  13. müge anlının sorularını yanıtlayıp, sonra da taksime çağırmak istiyorum kendisini..

    porno sansürüne biz de sevinebilirdik, eğer 13 yaşındaki kız çocuğuna 24 kişi tecavüz etti haberini okuduktan sonra onların tutuklandığını, en ağır cezaları aldığını görebilseydik. ama kızın da rızası varmış gibi sapıkça haberler çıkınca , kusura bakmayın sevinemiyoruz. o 24 kişiyi koruyan, neredeyse o zavallı kızcağızı suçlayan böyle bir sisteme karşıyız!!

    Alkol satışlarındaki düzenlemeye belki bu kadar karşı çıkmazdık, sevinirdik hatta. Tam da reyhanlıda yaşanan felaketin ardından, gündemi değiştirme çabası olarak yapmasalardı... ayrıca alkol alana alkolik, ama alkol alıp kendine oy verene alkolik denmemesi ayrı bir girdap. (bkz: fatih altaylı ile röportaj)

    kürtajın ne derece korkunç bir olay olduğunun bilincindeyiz. cinayet olduğunu biliyoruz. ancak, bu düzenlemenin gerçek doktorla ile özgürce yapılmasından yanayız. zira bir kadın o bebeği aldırmak istiyorsa, bunu merdiven altı yollara başvurarak da yapar. kürtajı yasaklamak, sadece bu olayların artışına sebep olur.ayrıca recep akdağın 'tecavüze uğrayanın bebeğine bakarız' sözünden ziyade, bu ülkede tecavüz olmaması için herşeyi yapıyoruz gibi bir açıklama yapmasını ve önce köprü altlarındaki, ışıklardaki çocuklarımıza bakmasını , onları yetiştirmesini öneriyorum.

    Asgari ücretin 1000 lira olmasını bayramlarla karşılardık aslında, milletvekillerimizin mecliste uyuyarak 17000 aldığını bilmeseydik. yola yemeğe de para gitmiyor. aslında güzel iş.

    öğrenme yaşının 5,5 yapılması, tam oyun çağında çocukların uzun sürecek bir maratona girmesi desteklenecek bir olay değil aslında.zira çocuğun o yaşlarda öğrenme seviyesi yüksek olsa da öğrenme şekli okul olmamalı. oyun olmalı, aile olmalı. ama bunu da destekleyebilirdik. eğer ülkedeki üniversite mezunu işsizlerimiz çığ gibi artmasaydı. evet hatta 3,5 yaşında başlatalım, daha erken işsiz kalsınlar.

    imf den kıçını kurtarmış sayın müge anlı, * * ancak dış borcumuzun artması fazlasıyla ironik geliyor. ağlayacağım şimdi. dış borç sadece imf demek mi diye size bir soru soruyorum. kredi çekip kredi kartı borcu ödedik işte. afferim tayyibe.

    silah üretiminde artış olmasının göğsümüzü kabartacak bir tarafını göremediğim için açıklamayacağım. sadece ben de şunu soruyorum, sayın anlı, silah alma yaşının düşürülmesi, gençlerimiz için olumlu bir durum mudur?

    doktor olduğum için, sağlık sisteminin ne hale getirildiğini sizden iyi biliyorum sayın anlı. oturup sabah programı sunmaya pek benzemez bu iş. bu soruyu isterseniz ayrıca cevaplandırırım. çünkü görüyorum ekstra cahilsiniz bu konuda. ancak hekime olan şiddetin arttığı bir döneme girmiş olmamız da mı sizde bir ampulyakmıyor?

    terörün bitmesi falan demişsin de, açıp gazete falan da mı okumuyorsun be bacım. senin 20 yaşındaki akraban evine dönmüşse, bu terör bitti demek değildir. hatice ninenin torunu dönemedi geçen ay. onu napıcaz? hayır şehit haberleri o kadar çok ki alışıcaz diye korkuyordum, artık alışma safhasından, inkar safhasına geçilmiş. helal olsun!!!

    cevaplamak gerek her birini sorularının, ama ne kadar cevaplarsak cevaplayalım anlamak istemeyeceksin. o kadar körlemesine sormşsun ki... namaz kılan başbakanla derdimiz yok, bizim derdimiz kiminle biliyor musun?

    teröriste sayın diyen,şehide kelle diyen bir başbakanla. o kadar küçümsediğiniz, 3-5 ağaç için dediğiniz bir direniş için, matematik kitabını kapatıp gelen, bu türkiyenin geleceği olan çocuklara , terörist muamelesi yapan başbakanla.

    bizim derdimiz kimle biliyor musun sayın anlı, kendini türkiyenin değil, yüzde ellinin başbakanı ilan eden, sanki mahalle kavgasına adam toplar gibi, yüzde elli ile tehdit eden, halkını kapıştırmaktan zevk duyanbir adamla...

    bizim derdimiz üç çocuk diye bağırıp, 1000 liraya üç çocuğa nasıl bakılır diye otrup düşünme zahmetine girmeyen bir adamla.

    ancak ağaçların sadece yerinin değişeceğine inanan bir zihniyetiin bütün bunları anlaması zor, sen de hakslısın tabi.
    2 ...
  14. biber gazında ilk müdahale

    1.
  15. HASTANE ÖNCESi iLK MÜDAHALE

    1.Hastaya müdahale ederken mutlaka kendinizi koruyun. Biber gazı ile doğrudan temas hastaya müdahale edeni de etkileyebilir.

    2.Bulabilirseniz, maske ve eldivenle müdahale sırasında size tesir edecek gaz etkisini minimale indirin.

    3.Öncelikle bebeklere, çocuklara, yaşlılara ve astım hastalarına müdahale edin. Duyarlı gruplar biber gazından daha çok etkilenir.

    4.Hastayı biber gazına maruz kaldığı ortamdan çıkarın.

    5.Hastanın üzerindeki giysileri ivedilikle çıkarın.

    6.Hastanın varsa gözündeki kontak lensleri çıkarın.

    7.Hastaya müdahale ederken (dekontaminasyon sırasında) biber gazının acı verici etkisinin artacağı konusunda hastaya bilgi verin.

    8.Hastanın gözlerini bol çeşme suyu ile yıkayın.

    9.Hastanın derisini bol sabunlusuyla yıkayın ve ardından çeşme suyu ile durulayın.

    10.Hastanın ağrısının giderilmesi için anestol tarzı lokal anestezikler kullanın.

    11.Hastanın derisine bulaşmış gaz kalıntısını bulabilirseniz zeytinyağı vb. bitkisel yağlarla temizleyin.

    12.Hastaya müdahale ederken mutlaka kendinizi koruyun. Biber gazı ile doğrudan temas hastaya müdahale edeni de etkileyebilir.

    Notlar:

    a)Biber gazının antioksidanı yoktur. Tedavi semptomatik ve destekleyicidir.

    b)Asla hipoklorit kullanmayın!

    c)Limonun biber gazı üzerine kanıtlanmış bir etkisi yoktur. içindeki su sebebiyle acil müdahalede kısmi fayda göstermektedir.

    SAĞLIK BiRiMiNDE GERÇEKLEŞTiRiLECEK MÜDAHALE

    1.Müdahele edecek hastane personeli koruyucu giysiler giymeli ve kendisinimesleki kazalardan korumalıdır.

    2.Sağlık biriminin bir alanı sadece bu hastalara ayrılmalıdır.

    3.Hastaların gözlerini bol suyla ve izotonik NaCl ile yıkayın.

    4.Gözlerdeki kalıntıları temizledikten göz hekimini olası kornea abrazyonları için konsültasyona davet edin.

    5.Vakaların %1’i yoğun müdahale gerektirir, hazırlıklı olun.

    6.Korneal abrazyonların tedavisi için lokal antibiyotikler, oral analjezikler ve yakın takip gereklidir.

    7.Solunumsal şikayetleri olan hastalara kısa etkili bronkodilatatörler (ventolin, combivent vb.) ile müdahale edin. (içerisinde salbutamol olmalı). Durumu ağırlaşanları yoğun bakım ünitesine alın.
    0 ...
  16. üçüncü dünya savaşı sebebi

    1.
  17. alıntıdır.

    --spoiler--
    3. dünya savaşı şizofrenik bir kasımpaşalının kendini ortadoğunun padişahı sanmasıyla başladı.
    --spoiler--
    44 ...
  18. bahar günleri

    1.
  19. uzun süren kış günlerinden sonra, şöyle aydınlık bir bahar sabahına uyanmak...

    sanki melodisini hatırladığın bir şarkı gibi, ama sözler biraz yabancı. benim de hatıram bulanık, tam çıkaramıyorum.

    bir vazoya daldırılan, bir dal hanımeli gibi... kokusu, size neler kaçırdığınızı anımsatır. ya uçsuz bucaksız papatya tarlalarına ne demeli? hiç değilse bir kaç kuşun cıvıltısı... sanki yeni uyanmışsın da sen uyurken olup bitmiş hepsi. sonuna yetişmişsin gibi...

    yorgun, argın, bezmiş... sanki tek amacı bir kağıda tutunmak olan, mürekkep gibi. hasretle bütünleşmek arzusu, bazen fazla gelir kağıda. kağıdın da takati yoktur. dağılır gider mürekkep. kimde aramalı suçu?

    aslında ne ilkbahar ne sonbahar olsun. zamansız olsun, sonsuz olsun. sevilmek olmasın tüm mesele. sevmek olsun. kayıtsız, şartsız sevmek olsun. karşındakinin seni asla sevmeyeceğini bile bile. içten içe sevmek... tıpkı mürekkep damlası gibi... harcanacağını, belki de kötü bir iz olarak kalacağını bilsen de..
    0 ...
  20. ben sizi bir zamanlar çok sevmiş olabilir miyim

    1.
  21. Sizi sakladığım yerde unuttum. Bağışlayın.

    Kalbime diyorum, en son oraya koymamış mıydım sizi?
    Açtım kapadım mazinin çekmecelerini…
    Bir ömür aradım sizi…
    Dağılan takvim yapraklarını topladım da bir bir…

    Unutmaya alışırken buldum kendimi.
    Ve unutmak istemediğimi hatırladım…
    Hafızam gün günden zayıflıyor, kusuruma bakmayın... isminiz?

    Bir sızı… Şuramda.

    Yüzünüzü yanlış hatırlıyor olmalıyım.

    Gözlerinizin bitip de aşkın başladığı yeri…
    Ben sizi bir vakitler çok sevmiş olabilir miyim?
    Bakınız bundan eminim.
    Annem masal anlatırdı o ağacın altında.
    Annem masal anlatır mıydı bana?
    Sanki ben boyunuzun gölgesinde bütün masallara inanmıştım.
    Bakınız bundan da eminim.
    Anımsıyor musunuz sizde?
    Nasıldı?.. Bir varmıııış… Bir yokmuuuş…
    Ben sizi evvel zaman içinde sevdiydim.
    Sanki Kaf dağının ardındaydınız. Kırk gün kırk gece…

    Sahi ben sizi çok sevmiş miydim?

    alıntıdır...
    4 ...
  22. din ile amigdala arasındaki ilginç ilişki

    1.
  23. ikisinde de i var. ikisinde de d var.

    ama birinde n var birinde m var.
    2 ...
  24. zamanla duygusuzlaşmak

    1.
  25. Her şey için geçerli olabilir bu tabi. Aşk, sevgi, nefret, hatta ölüm.

    insanın en kötüsüne bile alışması, artık hissetmemek. Tam da o noktada mıyım acaba diye düşündüğüm anlardan birindeyim. Hani sanki elimi kolumu kesseniz kan akmazmış gibi geliyor.

    mutlu muyum diyorum kendime. sanırım evet. çünkü mutsuz değilim. en son ne zaman ağladım hatırlamıyorum çünkü. ama kulağıma bir fısıltı geliyor hemen, 'yoksa duygularını mı kaybettin?'

    Herşeyimin belirsiz olduğu bir dönem. okulum bitecek. kim bilir nerede çalışacağım, kiminle evlenceğim? yeni arkadaşlarım, komşularım kimler olacak. Bir adım sonrasını göremiyorum. çok bulanık. arada sis perdesinin biraz dağıldığını sanıyorum ama sadece saçma sapan hayallerim olduğunu fark ediyorum gördüklerimin. bu yüzden hayal kurmaktan da vazgeçiyorum sessizce.

    beni hayal kurmaktan alıkoyanlara lanet okuyacak kadar bile bir şey hissetmiyorum artık. iyi mi kötü bilmiyorum gerçi.

    Zamanında günlerce ağladığım şeylere bakıp geçiyorum.


    Duygusuzlaştın mı iyice?
    Ama gülümsüyorum hala diyorum, kendi kendime.
    sonra bir fısıltı daha, katiller de gülümser.

    pişmanlıklarımı düşünüyorum. çok şey olabilirdi. hayır diyorum bilmiş bilmiş, pişman olmayacağım. bana çok şey kattı onlar. o yaşadıklarım olmasaydı bu kadar güçlü olabilir miydim, olamazdım.

    bu kadar güçlü olmana gerek yoktu ki diyor yine bir fısıltı. yaşamak için bu kadarına gerek yoktu. daha kaç yaşındasın ki.

    daha kaç yaşındayım ki?
    4 ...
  26. yapışık ikiz gibi gezen sevgililer

    1.
  27. öncelikle bu başlık nasıl açılmamış hayret ediyorum.

    şu dönem özellikle dikkatimi çeken olaylardan biri oldu bu dip dibe gezen sevgililer. moda mıdır nedir. herkes bir anda iki oldu, noldu anlamadım.

    daha az önce minübüse elimde bir ton kitap ve notla bindim. bırak minübüste ayakta durmayı, kış mevsiminde o kadar eşyayla düz yolda ayakta duramıyorum ben. en azından biri kalkar yer verir diye düşünüyorum. ama herkes sevgilisiyle el ele, bi ben mal, tek başıma. neyse şöforun arkasındaki koltuktan biri indi, ama ben oraya erişemiyorum oturmak için, çünkü kenarda oturanların yanından geçemeyecek kadar dolu elim kolum. işte o kenarda oturan sevgililerin erkek olanı o boş koltuğa geçti, ki ben onun yerine oturabileyim. ama oturduğum an, kız resmen tribin allahını attı çocuğa. çok iyi yaptın, çok iyi oldu falan deyip deyip duruyor. önce anlamadım, baktım baya baya ayrı oturmalarının hıncını alıyor çocuktan. hayır erzincan otobüsü sandım bindiğim dolmuşu. dolmuş lan. 5 dakika sonra herkes evinde olacak. ineceksin. 5 dakika önce mi sevgili oldun, neyin özlemi bu... diye düşünürken ben, allahım sabır kısmını sesli söylemişim, o andan itibaren söylenmeler kesildi gerçekten.

    hayır sadece bu değil başıma gelen, bir sürü çift görüyorum,mesela kütüphanede. aynı sandalyede oturacak utanmasa. olm orası kütüphane ya, neyin fantazisi bu.

    gerçekten kıskanmıyorum, gerçekten !!!! *
    tamam sevgilim olmayabilir, ama onların yaptığı da hiç hoş değil bence. * *

    edit: bir yapışık ikiz eksi oy verdi. peki zall, sorarım sana, bu oy iki oy yerine geçer mi?
    5 ...
  28. insanın kendini özel hissettmemesi

    1.
  29. tanım: zaman zaman kötü bir durumdur.

    Her sabah olduğu gibi, kalkıp okula gittim. Ders sekiz buçukta. Ama ben o saatte ancak okulda olabiliyorum ve önce sekreterliğe gidip imza atmamız gerekiyor. Önce imza mı atsam, derse mi girsem falan yolda karar veremiyorum. ama sekreter bazen kıllık yaptığından, imzamı atıp derse geçmeyi uygun buluyorum, mal gibi.

    Şanssızlık bu ya, yolda bir arkadaşımı daha görüyorum. geç kalmış benim gibi. aslında severim kızı ama biraz durumları abartır. ne alaka diyeceksiniz, demeyin. tam olarak bununla ilgili çünkü.

    neys derse giriyoruz, hocada garip bakışlar. özür dileriz girebilir miyiz diyorum ben. hocada sıfır tepki, kızmıyor, gülmüyor. sekreterlikten derse girebilir kağıdı alın dersten sonra diyor. sınıftakiler gülüyor ama hocada tık yok. anlasam zil takıp oynayacam, dalga mı geçiyor ciddi mi bilmiyorum. zira öyle bir kağıt yok, kaldı ki, sekreterlik ne lan, adam koskoca profesör yani.

    Deres bitiyor,ama kafamda sürekli bu saçma kağıt olayı olduğundan zerre bişey anlamıyorum dersten, orası ayrı tabi. Gel gelelim, ben şaka yapmıştır diye hiç olayın üzerine gitmeyeceğim. ama o yolda karşılaştığım pek sevgili arkadaşım, beni kolumdan çeke çeke, hocanın yanına sürüklüyor. neymiş, özür dileyecekmişiz. Ya diyorum ne özrü, tamam işte. Tabi ben etkisiz eleman, gidiyorum mecbur.

    Hoca botoks yaptırmış gibi gene. sıfır mimik. bi insanda mimik olmayınca çok tuhaf oluyor harbiden. kızsa, canım feda. kızmıyor da. gidin, sekreterlikten derse girebilir kağıdı alın diyor. neyse ben arkadaşıma diyorum hadi gidip alalım diye. kız susmuyor bir türlü. çıldırma arifesindeyim. hocam özür dileriz, sekreterlikte hep problem çıkarıyorlar bilmem ne, o yüzden ilk imza atmaya gittik, derse gelmedik falan filan. hocadan şöyle bir cümle ' gidip kağıdı alın, onlar da anlamış olur.'

    o an ki psikolojimden dolayı zeka seviyem embesille idiot arasında gidip geliyor. hiç bişey anlamıyorum. üstüne üstlük mimiksiz de bi adam. neyse, canım arkadaşım bunu bi güzel yorumlamış kafasında. gene sürükleme, bu defa sekreterliğe. Ben gayet kibar yaklaştım, dedim, hoca böyle böyle dedi, kağıt alcakmışız. hoca dalga geçmiş yok öyle bi kağıt dedi. tamam deyip gidicem, atraksiyonuz bi hayatım var benim. ama canım arkadaşım lafa öyle bir girdi ki, sanırsın, yunanlıları denize dökecek. yok efendim aslında hoca sekreter suçlu, neden daha sonra imza attırmıyor demiş de, yok efendim biz haklıymışız, hoca tamamen sekretere ders vermek için bizi yollamış da bilmem ne. benim devreler yandı. tam o sırada diğer arkadaşlar da geldi, ekmeğin üzerine yağ sürersin de yere düşer ya, tam o duyguyu yaşadım o an. herkes sekreterle tartışıyor, ben bakıyorum aval aval.

    Ben uçtum, biz niye kavga ediyoruz, nereden buraya geldik diye. kafam gitmiş zaten, yahu ben hep geç kalan da bi insanım, bu sefer farklı ne oldu acaba diye düşünmelerdeyim. beni getiren kıza bakındım bi ara, yok etrafta. resmen ateş hattında kalakaldım. bi yandan da diyorum, bu sonrada gelenler neden girdiler acep kavgaya diye.

    kaldı ki başka bir kızın lafı ile olayı kavrayabildim. 'biz genel bir grup değiliz, biz derece oynayan insanlarız, özel bir grubuz, bir ya da iki arkadaşımızın hatasını hepimize mal edemezsiniz'

    olay şundan ibaret, 10 kişilik bir gruba sonradan eklenmiş iki üç kişiyiz. ve grubun seviyesini düşürüyoruzlardan ibaret bir konuşma.

    bir grupta biri haksızlığa uğradıysa, ya savunulur ya da savunulmaz. ama gruptan elemeye çalışmazsınız, survivor değil bu, hunger games değil. hepimiz öğrenciyiz.

    sonra evime geldim işte. insanların ve egolarının olmadığı bir yere. . hiçliğimi hatırlatan insanlar yok burada. ve burada herhangi biriyim. muhteşem olmak zorunda da değilim.

    ana fikir, egoların olmadığı tek yer evindir.

    çıkarmamız gereken ikinci fikir, geç bile kalacaksanız, tek başınıza geç kalın. yıllardır geç kalırım tek başıma, henüz bir zararını görmedim. tabi, seviyeyi düşürmek dışında.
    1 ...
  30. senin isteklerinin kimsenin umrunda olmaması

    1.
  31. tatsız tuzsuz bir durumdur. mutluluktan uçuyor bile olsanız bunu farkettiğinizde yerin yedi kat dibinde bi başınıza kalırsınız.

    herkesin kendi istekleri vardır sizden ve siz herkesi mutlu etmeye çalışırken, esas isteklerinizin farkına bile varamazsınız. aileniz, sevgiliniz, arkadaşlarınız... herkesi mutlu etmeye çalışırsınız, saçma bi şekilde hep sizden bir şeyler isterler. yapmadığınızda da size tahammül bile edemezler. sizi ilgilendiren konular aslında tamamen başkalarının elinde, başkalarının zihnindedir. ne zaman ne yapacağınızı ya da ne yapmayacağınızı belirlemek, hep başkalarını mutlu etmek üzerine kuruludur. seçtiğiniz meslekte bile kaç kişinin parmağı var bi düşünsenize.

    'nasıl istersen' nasıl güzel bir cümledir. ne zaman bu sözü karşınızdakinden samimi bi şekilde duydunuz, hatırlayamazsınız bile.

    özgürlük diye bir şey yok modern zamanlarda. eğer biraz da kendimi düşünebilseydim, ufacık ama, hayatım baştan sona farklı olurdu biliyorum.

    en kötüsü de ne biliyor musunuz? tüm bu yazdığım saçmalıkların sonunda kimseyi mutlu edememiş olmanız. kendiniz dahil.
    3 ...
  32. korkutan mutluluk

    1.
  33. -mutluyum ama çok korkuyorum sevgilim.

    +neden yavrum?

    -ya bu mutlulugumuza bi gölge düşerse...

    Tipik yeşilçam replikleri. Çocukken sadece bi kaç anlamsız cümleydi belki. Çok aşikar, saftık. Mutluyduk ve hep mutlu olacağımızı düşünecek kadar saftık işte. Canımız yandığında aglardık. Hıçkırarak. Aglayamamak ne demek, hayal bile edemeden yaşadık.

    Sonra bi gün, ilk kez, annemizden, babamızdan başka birine tutulduk. Ve korktuk. Mutluyken hep korktuk. Ya kaybedersek?

    Ya kaybedersem?

    iki kişilik hayallerden ibaret oldu o günden sonrası. Ya giderse?

    Yola yalnız devam etmekten ilk kez bu kadar çok korktuk. Mutluyken korkmak.

    Sen gidersen, yarım gider diye korkmuyorum. Benden geriye birşey kalmaz diye korkuyorum.
    0 ...
  34. küçük altın piyasası

    1.
  35. Kesinlikle annelerin elinde olan piyasadır. En başında da öz annem olan kadın var. Bi küçük altın almak, ne kadar zor olabilir ki, cevap gene annem. Bana para verip aldırdığı altını inceledi. Altının üzerinde tarih olduğunu ömrü hayatmda o an gördüm. 2005 i vermişler,kazıklamışlar seni dedi. Ne farkediyor dedim. imalı imalı güldü. Zerre bişey anlamadm. Mafya gibi. Zaten bi küçük altın, bi de borcam söz konusu ise, annem beni bile tanımıyor. Bi de misafirlere bile vermediği, misafir terliği koleksiyonu.
    0 ...
  36. 18 yaşına girince gemiyle amerikaya kaçmak

    1.
  37. gençlerin bi kısmının hayalidir. bi kısmının hayali kafe ya da takı tokacı açmak, bi kısmının da dünyayı gezmek, hayallerinin peşinden koşmak. hayır yalansa yalan deyin. ama bunu başarabilen insan henüz etrafımda yok. belki şu an dünyayı dolaştıkları için, rastlaşamamışımdır. *
    2 ...
  38. sevdiğin kişinin başkasına aşık olduğunu anlamak

    1.
  39. ilk kez yeşil gözlü olmak istedim bugün.

    yeşil gözlü birine yazdığın şiiri okuduğum anda. bakışlarım donuklaştı. zannettim ki, tüm noktalarıyla sana aşık olan bedenime ait gözlerim yeşerecek, beni sev diye. zannettim ki birden ben olmaktan çıkacağım, senin o şiiri yazdığın kız olacağım.

    gözlerinin aradığı kız. belki elif, belki de başkası.

    ilk kez, yazdığın bir şiiri okurken, ben olmadım bugün. başkası oldum. yine ümitlenebilmek adınaydı bu.
    ilk kez, yazdığın şiire bakarak hayal kuramadım, ümitlenemedim.

    bugün ilk kez senden vazgeçtim.

    1 yılın özeti, tek kelime edebilmek için çabalayışlarım oldu yalnızca.

    ve

    .....

    seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
    nereden bileceksin?
    sen benimle hiç olmadın ki. olsaydın avuçlarım terlemezdi... isırmazdım dilimin ucunu... özlemezdim seni yanımdayken.kıskanmazdım.
    korkmazdım yollarda yürümekten. islanmazdım yağmurlarda... yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
    korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... ve her kulaçta haykırırdım seni..
    ama sen hiç benimle olmadın ki...
    ya aklin başka yerlerdeydi; ya da yüreğin...
    can yücel

    biter.
    42 ...
  40. adet kanamaları cinayettir

    3.
  41. hakkıyla muhalefet olanlara bknz ironi demek istiyorum.

    sizler halka sezeryan cinayettir derseniz, o adam sezeryanı cinayet olarak algılar.
    ve bir doktor, normal bir doğumda bebek sıkıştığı için sezaryana geçmek zorunda kalırsa, o adam o doktoru cahilce çeker vurur.

    burada suçu o adamda aramayın yalnızca.
    işte cinayet budur.

    anlamını iyi biliyoruz biz halk olarak cinayetin.
    kürtaj,elektif olarak yapılırsa evet cinayettir. ama kürtajı zorunlu kılan haller vardır. eğer gebelikte bazı olumsuz durumlarla karşılaşırsan, o çocuğu ömür boyu, böyle bir ülkede, kör, zeka gerilikli olarak doğurmama şansın olmalı. ki sezeryana hiç gelmiyorum. sezeryan tıbbi bir gerçektir.

    cinayetin anlamını ben işçi kazalarından öğrendim, merak etmeyin. uludere katliamından öğrendim. ırakta öldürülen 1,5 milyon insandan sonra öğrendim ben cinayeti.

    ben cinayeti 13 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden sapıklar teker teker serbest bırakılırken öğrendim.
    3 ...
  42. gece metroda nereye bakacağını bilememek

    1.
  43. ızdırap vericidir.

    camdan dışarıya baksan dahi, sevgili cam o saatte ayna vazifesi yaptığından saniyeler sonra biriyle göz göze gelirsin. başka bir yere bakıyormuş tribine girersin ama nafile. sürekli yanlış yere bakmama gerginliği. nedense bu gece hat safhada yaşadım bunu. aşırı kalabalıktı. o sebeple olabilir.
    1 ...
  44. iyi giyibeilmek

    1.
  45. tercih edilmeyecek bir durumdur.

    iyi giyib eilirseniz başınıza hoş şeyler gelmeyebilir.
    2 ...
  46. aytuğ atıcı

    1.
  47. http://www.dailymotion.co...011-aile-hekimliyi-1_news

    bu konuşmasıyla sağlık sistemini güzel özetlemiş biridir, tabi anlayana...
    0 ...
  48. görüklede kar topu savaşı

    ?.
  49. an itibariyle görükle'de gerçekleşmiş olan eylemdir.

    2 kişiyi yaraladım yemn ederim. birinin yanlışlıkla suratına fırlattım kar topunu, diğeri de benim attığım kar topundan kaçarken düştü.
    3 ...
  50. hoşlanılan kişinin kısmetinin açılması

    1.
  51. berbat ötesi bir durumdur.

    son iki yılda başıma defalarca gelmiş, hay akrep burcu olarak şansıma sokayım dedirtmiştir. ilk olarak sınıfta bir çocuktan hoşlandım, abartmıyorum 2 hafta sonra sevgilisi oldu. dedim neyse zaten jonny deep gibi çocuktu bana kalmazdı yani, ben önüme bakayım.. sonra tipsiz ama eğlenceli bi çocuktan hoşlandım, çocuk da bana yazıyor falan olacak gibi ben biraz naza çektim 3 gün sonra facebookta xxxxx ile ilişkisi var yazısını gördüm. neyse dedim, sonra okulun inek bi tipi var, 4 yıldır sevgilisi olmamış ama çocuk iyi yani. kütüphanede bakıyorum arada konuşuyoruz ediyoruz, allahım çocuk kitabıyla yaşayan bi çocuktu ben ondan hoşlanana kadar. şimdi sarı bi kızla kantinde falan çay içiyorlar deliricem.

    en son bu olayları üst kat komşumuza anlattım, dedim böyle böyle. kendisi 29 yaşında bekar bi bayan. dedi ki canım ya benden de hoşlanır mısın.abla ne diyosun sen dedim, öyle olur mu? kızlar dedim, ilgi alanım değil, hayır amerikan filmlerinden biliyoruz, lezbiyenlik falan hep lisede oluyor. yaşımız da ileri,geçti yani bizden dedim.öyle değil dedi, belki bu teori bana da işler evlenirim dedi.tamam dedim onu da yapacağım anasını satayım.eğer bu da tutarsa yepyeni bi programla gelicem karşınıza. izdivaç mizdivaç yanında halt etmiş olacak yani..hoşlanıcam evlendiricem hoşlanıcam evlendiricem..ağlıycam lan
    1 ...
  52. tipi iyi imajı nihat doğan olan adam

    2.
  53. deniz kenarında üstü çıplak olup, altında kumaş pantolonla kemer bulunan adamdır. gömlek yakmış olabilir,çıkarmışsındır da neden o halde fotoğraf çektiriyorsun dedirtir adama
    0 ...
  54. bilinmeyen numaradan aranmak

    1.
  55. değişik bir duygudur.

    +özel numara arıyor lan, kesin peşimde FBI.(efbiay diye okunur fenerbahçeyle zerre ilgisi yoktur.)
    1 ...
  56. © 2025 uludağ sözlük