her ateisti içine almayan ancak kendini ateist adı altında servis edip inançlar üzerinden alay ederek,
bi b.ka yaramayan egosunu tatmin ederken sözlükte bıraktığı tattır.aslında sifonu çekmeyi unutup bıraktığı kötü koku da denilebilir buna.hayır biz sizi biliyoruz işin ilginç yanı saçmalıklarınıza gülünmüyor bile.iki kitap okumayla olsa keşke bu işler, klasik ergen işleri, aslında bu başlığa bile değmezsiniz de yine de meydan sahipsiz demesinler.ancak böyle sanal ortamlarda var gibisiniz ama burası dünya ve siz noktadan ibaretsiniz.
sizi ne yapsak bilemedim, sığındığınız düşünce özgürlüğü adı altında islamiyeti sövüşünüze seyirci mi kalalım yoksa
biz de aynı özgürlükten faydalanıp size düz mü gidelim? ya da allah'a emanet moderasyona mı bırakalım?
zaten kemalistlerin ulusalcıların saçma sapan şakirt başlıklarının olay olmayıp şakirtlerin açtığı başlığa koyulan tavırlardan anlayabiliyoruz ortamın iq seviyesini.
sizlere iki söz ki iyi bilirsiniz ama ibret almazsınız.onun öncesinde kemalistler dinsizdir gibi bir söylem geliştirmiyorum mazallah çok alınıyorlar bu konuda.
gelelim ibretlik cümlelere konuyu kapatalım kalbi olan vardır uğraşmayalım :
hepimizin gözünden kaçmayan bir gerçek varsa o da kainatta ve sistemlerdeki mükemmel matematiksel yazılım ve müthiş bir geometrik dizayndır.
onlardan belki de en sarsıcı, en inanılmazını paylaşmak istiyorum.beni inanılmaz duygulara sevkeden bu anlatacaklarımın sizi de çarpacağını düşünüyorum.
az buçuk biliyoruz üç boyutlu uzayda varlığımızı sürdürüyoruz.herşeyi üç boyutlu görüyor, ona göre düşünüyor ona göre hareket ediyoruz.(x,y,z eksenleriyle kodlanmışız.) iki boyutlu ve tek boyutlu uzayları görüyor ve analiz edebliyoruz, lakin 4, 5, 6, n. boyutlara uzanan uzayları göremiyoruz veya gösterilmiyor.bazen gördüğümüz şeyler(ruhani, ufo vs.) şeylerin sadece o olduğunu sanıyoruz.halbuki gördüğümüz şey o varlığın %99.9999 bile değil, nasıl mı?
karşınızda bir ayna olsun ve o aynaya baktığınızda gördüğünüz görüntü aslında kendinizin görüntüsü sanırsınız(3 boyutlu olarak).lakin bu bizlerin iki boyutlu görüntüsüdür.yani x ve y ekseni olarak kodlanmıştır, onun için bir üçüncü boyut(z ekseni yoktur söz edilemez).siz o görüntüyü görmektesiniz ancak o sizi görmüyor(ispatı, bulunulan boyutun bir veya daha fazla üst boyutlarının görülemeyişinden).şimdi bir cismi, mesela kalemi aynaya doğru yaklaştırın, o onu görmüyor; yaklaştırın yaklaştırın.o cisim sizin için üç boyutlu olsa da onun için bir hiç, yokluk.bu kalemi aynaya değdirdiğiniz an karşı taraftaki görüntünüz sizce kalemi görüyor mu yoksa sadece kalemin değme noktasındaki çemberi veya noktayı mı görüyor?
elbette çember ve noktayı görüyor, kalemi değil.çünkü çember iki boyutludur, iki boyutlu uzay aynadaki görüntü için tanımlı olduğundan onu görebiliyor ve analiz edebiliyor.ama dikkat edin ne kalemin tamamını ne de sizi görebiliyor.ne kadar garip değil mi?
işte bizden üst boyutlarda yaşayan varlıkları bu yüzden görmüyoruz veya gördüğümüzü zannedip o varlığı o kadar sanarak aldanıyoruz.işte allah'ı bu yüzden göremiyoruz.çünkü o tüm boyutlardan münezzehtir.*mesela bir cini veya değişik varlıkları ufoyu da kendi boyutlarımıza indiklerinde görür gibi oluyoruz.
şimdi o aynaya beş parmağımı birden değdirerek konumlarını amerika, japonya, türkiye, ispanya, fransa olarak yerleştireyim.düşünün ki ben dünyayı komple görebiliyorum, google earth'teki açılış konumundayım.
ve aynı anda o parmakları koyduğum ülkelerde beş insanı öldürmüş olayım, aynı anda farklı yerlerde aynı parmak iziyle ölmüş beş insan.kendimden bıraktığım küçük izlerle yaptığım muazzam olay, size birini, azrail'i hatırlattı mı?
işte azrail'in de aynı anda bir çok insanı farklı veya aynı yerlerde öldürmesinin sırrı burada yatıyor.üst boyutlardaki varlıkların alt boyutlarda yaşayanlar üzerindeki akıl almaz tasarrufların sırrı burada.
yaradan'ın aklımızın alamayacağı kainat üzerinden matematik ve geometri aracılığıyla bizlere öğütlediği sır.nasiplenme temennisiyle.
bizim coğrafyamızda tanzimat fermanı okunurken yine aynı yıl ortaya çıkmış ve günümüzde birçok alanda kullanılan eğri formüllerinin mimarları olan serret ve frenet isimli iki fransız ünlü matematikçinin bulduğu önemli formüllerdir.
günümüzde güdümlü füze, araba, çay bardağı, kablo vb. gibi aklımıza gelen gelmeyen bir çok aracın yapımında temel teşkil eder.*
ayrıntılı bilgi için ingilizce kaynak:
teknolojinin gelişimiyle insanın buna yenik düştüğü, saatlerini bilgisayar ve internet başında çok güzel şeyler yaptığını sanarak yuvarlandığı görünmez çukurdur.
esinlenildiği kanalizasyon çukuru gibi düşende kötü kokular yaymaz, beynin düşünce merkezini kilitleyerek dikkat dağınıklığı, agresiflik, kişilik bozuklukları vb. oluşturabilir.
sizi güzel bir pazar günü eş, dostla piknik yapmak, gezip tozmak yerine; sözde sosyal ortamlarda mallarla uğraşmaya veya netten hatun düşürme politikalarına sevkedebilir.güneşin rengini unutturabilir.hatta kendi yüzünüzün hep kayık olduğunu düşünebilirsiniz.
herkeste bulunması gereken atatürk'e minnet duygusunu abartarak şirke koşan ve kendini zebanilerle nutuk okurken bulan cahil kemalisttir.
bu zümre tüm kemalistleri kapsamamakla birlikte,
düşünce özgürlüğüne saygı duyun diyen ama sonradan demokrasi, akp, tayyip, din, şakird, nurcu, cübbeli, ihlli, başörtüsü, anadolunun yükselişi, fethullah, himmet, maklube, risale, bediüzzaman, türkçe olimpiyatları gibi kelimeleri duyduğunda tüyleri diken diken olan ve hakaretamiz cümleler savuran kemalist etiketine bürünmüş kişilerin de dikkat etmesi gereken ince çizgidir.bu ince çizgi kendini müslüman olarak görüp her kemalistin düşman olduğunu sanan, aşağılayan cümleler kuranlar için de geçerlidir.
bu tarz kişilerin hakaretlerinden sonra kendilerine saygı beklemesi kadar, yine atatürk'e veya bu vatana insanlığa hizmet etmiş kimseleri karalayan müslümanım etiketine bürünmüş kimselerin de saygı beklemesi kadar saçma ve anlamsız birşey olamaz.
hiç kimse eleştirilemez veya yanlışları konuşulamaz diye bir kural yoktur.zaten bunu belli bir saygı ve hakaretlerden arınmış şekilde yapamayan kimseler güdülen koyundan farksızdır.
grup halinde dolaşan bu ekibe demokratik hareketleri alkışlayan tayfaya eksi oy vermeyi bırakıp layığıyla bayıldıkları darbeci paşaların postallarını yalamaya gitmeleri tavsiyesidir.
gündeme bomba gibi düşen genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının istifasını * ellerinde atatürk fonlu bayraklarıyla sözlüğe koşturan "darbe isterük" çülerin sözlükle ilişiğinin kesilmesidir.*
sen kalk başbakan asmış, demokrasiyi keyfine göre oynamış; milletin değerlerine küfretmiş, ezmiş bi güruhu öv, gazla, darbe iste hatta ihtilal.el insaf.
son tango.ve bitti.artık demokrasinin, özgürlüğün geldiği; cuntanın, postal yalayıcılarının avuçlarını yalayacağı günler geldi.
bu insanlar neden kaosu sever?
neden refahtan, barıştan yana değillerdir?
çünkü anadolu onları rahatsız eder, yükselişi onları ürkütür; çünkü onlara dar edecektir anadolu bu toprakları.
onlar için anadolu çocuğu şehit düşer, gazi olur sakat olur gider; siz beyaz bir türk'ün şehit haberini duydunuz mu?
siz hiç heron skandallarında, dağlıca'da, silvan'da bir beyaz türk'ün şehit düştüğünü gördünüz mü?
bu beyaz türk'lere son çağrı.gelin bu ülkeyi beraber kaldıralım, düşersek hepimiz düşeriz; darbeyle, ihtilalle sen keyif edip ben sıkıntı çekecek değilim; sen de düşeceksin.ne faşistliğin, ne kemalistliğin, ne koministliğin ne dindarlığın kalacak namlunun ucunda veya götüne jopu soktuklarında.gözünü aç.
biz asker düşmanı değiliz, biz asker olmayı severiz, vatan için de şehit düşeriz.
ama ideolojik kamplaşmaların, darbe planları yapanların, çıkarların döndüğü bir komuta kademesi istemeyiz.
darbe yaptığı için, bir hiç uğruna şehit düşen çocukların ailelerinden özür dahi dileyemeyen bir komuta kademesi istemeyiz, bütün derdimiz bu.
ben senin düşmanın değilim, ben senin zihnindeki iğrenç ideolojinin düşmanıyım, kan ve irinle beslenen.
doğu perinçek'in mahkemedeki duruşmasında beyan ettiği, fethullah gülen'in kendisine 28 şubat'ta 5 milyon dolar teklifle geldiğini ve bunu seçim çalışmalarında iyi bir kaynak olarak kullanabileceklerini iddia etmesidir.
lakin bu iddianın yalan olduğu kendi ağzından sözlerle ortadadır.düzenlenen türkçe olimpiyatlarında perinçek'in bakanların önüne protokole oturtulacağı (protokolde zaten bakanlar oturur) ve konuşma yaptıralacağını öne sürerek gümlemiştir.