anladikherseyyalan
0 (düz adam)
on ikinci nesil yazar 18 takipçi 184.51 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    cennetin çok güzel bir yer olduğu gerçeği

    1.
  1. cennetin nasıl bir yer olduğunu merak edenler buyrun kur'an ışığında;

    15-16- cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedir, karşılıklı olarak oturup yaslanırlar.

    17- çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır;

    18- maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.

    19- bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.

    20- (onlara) beğendikleri meyveler,

    21- canlarının çektiği kuş etleri,

    22-23- saklı inciler gibi, iri gözlü hûriler,

    24- yaptıklarına karşılık olarak (verilir).

    25- orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.

    26- söylenen, yalnızca "selâm, selâm"dır.

    27- sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere!

    28- düzgün kiraz ağacı,

    29- meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları,

    30- uzamış gölgeler,

    31- çağlayarak akan sular,

    32-33- tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler;

    34- ve kabartılmış döşekler üstündedirler.

    35- gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık.

    36-37- onları, eşlerine düşkün ve yaşıt bâkireler kıldık.

    38- bütün bunlar sağdakiler içindir.

    vakıa suresi

    allah bizi sağdaki lerden eylesin amin.
    0 ...
  2. yaratıcının fakire zengin gibi muamele etmesi

    1.
  3. allah'ın en fakir adama en zengin adam gibi en zenginede en fakir adam gibi muamele etmesi durumu.

    hakikaten öyle, bakıyorsun fakir adam, kimine göre öyle küçük şeylerle o kadar mutlu ki insan kıskanıyor.

    cenab ı hakkın sonsuz cömert oluşuyla alakalı bir sır tabi bu;

    "cenab-ı hak kemal-i kereminden, en fakir adama en zengin adam gibi ve gedaya (yani fakire) padişah gibi, lezzet-i nimetini ihsas ettiriyor.
    evet bir fakirin, kuru bir parça siyah ekmekten açlık ve iktisad vasıtasıyla aldığı lezzet, bir padişahın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlık ile yediği en a'lâ baklavadan aldığı lezzetten daha ziyade lezzetlidir." (lem'alar)

    şimdi soruyorum kim daha zengin?
    1 ...
  4. cennette huri verilmesi

    1.
  5. ekl ve şürb ve muâmele-i zevciye gerçi bu dünyada bir ihtiyaçtan gelir, bir vazifeye gider; fakat, o vazifeye bir ücret-i muâccele olarak öyle mütenevvi’ leziz lezzet içlerine bırakılmıştır ki, sâir lezâize tereccüh ediyor.
    mâdem bu dâr-ı elemde bu kadar acîb ve ayrı ayrı lezzetlere medâr, ekl ve nikâhtır; elbette, dâr-ı lezzet ve saadet olan cennette, o lezzetler, o kadar ulvî bir sûret alıp ve vazife-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyacı dahi uhrevî bir hoş iştihâ sûretinde ilâve ederek, cennete lâyık ve ebediyete münâsip, en câmi’ hayattar bir mâden-i lezzet olur.

    ekl: yeme.
    şürb: içme.
    muamele-i zevciye: karı koca ilişkisi.
    ücret-i muaccele: peşin ücret.
    tereccüh: üstün olmak.
    dar-ı lezzet: lezzet yeri.
    cami’: toplayıcı, kapsayıcı.
    maden-i lezzet: lezzet kaynağı.

    -sözler, rnk.
    0 ...
  6. bir kadının en büyük serveti

    1.
  7. sanılanın aksine;

    "içtimaî hayatta yer alan süslenmek, vücudlarını teşhir etmek olmayıp, terbiye-i islâmiye dairesinde âdâb-ı kur'aniye zînetidir."
    3 ...
  8. kuvve i ruhiye

    1.
  9. insanın kuvve-i ruhiyesi tahdid edilmemiştir.

    Enaniyet ile o kadar aşağı düşerler ki, zerreye müsavi olur.

    Ubudiyet ile de o kadar yükseğe çıkıyor ki, iki cihanın güneşi olur.

    -Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm gibi.-

    -Mesnevi-i Nuriye, rnk.
    0 ...
  10. yanlış kişiyi sevmek

    1.
  11. ''Allah kalbin bâtınını(içini) iman ve marifet ve muhabbeti için yaratmıştır.

    Kalbin zahirini(dışını), sair(başka) şeylere müheyya etmiştir.

    Cinayetkâr hırs kalbi deler, sanemleri(putları) içine idhal eder.

    Allah darılır, maksudunun aksiyle mücazat eder(cezalandırır).''

    -Said Nursi

    Evet bu put her şey olabilir; kadın, makam, para, dost.
    0 ...
  12. her şeyin sona ermesi

    1.
  13. Hem bütün alâkadar olduğun ve zevâlleriyle müteellim olduğun insanları, mevtleri hengâmında adem zulümatından kurtarıp şu dünyadan daha güzel bir yerde yerleştiren bir Zâtın Vâris, Bâis isimlerine, Bâkî, Kerîm, Muhyî ve Muhsin ünvanlarına ne kadar ruhun muhtaç olduğunu, dikkat etsen anlarsın.

    -sözler, rnk.
    2 ...
  14. dest i kudret

    1.
  15. hiçbir şey, hiçbir şe'n, hiçbir hal, hiçbir keyfiyet -cüz'î olsun küllî olsun- o muhit iktidarın, o şâmil ihtiyarın daire-i tasarrufunun haricinde olamaz.

    -Şualar, rnk.
    0 ...
  16. trtdeki zikir sahneleri

    1.
  17. uydurma türkçe

    1.
  18. Hayati bey ne güzel ifade etmiş. Evet seküler arkadaşlar artık bunu kabul edelim.

    https://www.youtube.com/watch?v=YOYC_7Cqtwk
    0 ...
  19. ahiretin var olduğu gerçeği

    1.
  20. eğer haşrin gelmesini gelecek baharın gelmesi gibi kat’î bir sûrette anlamak istersen, haşre dair onuncu söz ile yirmi dokuzuncu söze dikkatle bak, gör. eğer baharın gelmesi gibi inanmazsan, gel, parmağını gözüme sok!

    (bkz: haşir risalesi)
    1 ...
  21. ömrün zekatı

    1.
  22. Dünya seni terk etmeden evvel sen dünyayı terk et! Zekâtü'l-ömrü, ömr-ü sânî yolunda sarf eyle.

    -Üstad Bediüzzaman Said Nursi.
    0 ...
  23. ihtiyarlar risalesi

    1.
  24. Âyinede saçıma baktıkça beyaz kıllar bana diyorlar: "Dikkat et!" işte o beyaz kılların ihtarıyla vaziyet tavazzuh etti.

    Baktım ki çok güvendiğim ve ezvakına meftun olduğum gençlik "Elveda." diyor ve muhabbetiyle pek çok alâkadar olduğum hayat-ı dünyeviye sönmeye başlıyor ve pek çok alâkadar ve âdeta âşık olduğum dünya, bana "Uğurlar olsun." deyip misafirhaneden gideceğimi ihtar ediyor. Kendisi de "Allah'a ısmarladık." deyip o da gitmeye hazırlanıyor.

    -Lem'alar.
    0 ...
  25. makine i rabbaniye

    1.
  26. insan vücudu bir makine gibi çalışıyor, ama biz bunu her gün tekrar tekrar gerçekleştiği gördüğümüz için ülfet peyda ediyor ve sıradan bir olay gibi karşılamaya başlıyoruz. Oysa şu ülfet perdesini bir yırtsak hakikat gün yüzüne çıkacak da.

    https://www.youtube.com/w...izahGezegeniMizahGezegeni
    1 ...
  27. günah işleyen adam

    1.
  28. imansızlık yolunu tercih etmekteki en büyük sebeplerden biride buymuş demek, vaybe ...

    ''Hem mesela, cehennem azabını intac eden büyük bir günahı işleyen bir adam, cehennemin tehdidatını işittikçe istiğfar ile ona karşı siper almazsa bütün ruhuyla cehennemin ademini arzu ettiğinden, küçük bir emare ve bir şüphe, cehennemin inkârına cesaret veriyor.''

    (Lem'alar, rnk)
    2 ...
  29. insanın ve evren

    1.
  30. insan, şu âlem-i kebirin bir misal-i musağğarıdır. (-Sözler, Rnk)

    Yani ne demek bu, şu demek: insan evrenin küçültülmüş bir örneğidir. Nasıl mı?


    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2153189/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2153190/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2153191/+
    3 ...
  31. ömür dakikaları

    1.
  32. “insanın ömür dakikaları insana avdet ederler; ya gafletle muzlim olarak gelirler veya hasenât-ı muzîe ile avdet ederler.”

    -Mesnevî-i Nuriye, rnk.
    0 ...
  33. derviş hikayeleri

    1.
  34. rivayet odur ki, derviş baba dağ başında tek başına oturmakta, zikretmekte, tefekkür etmekte iken, bir adam gelmiş ve demiş ki “be hey derviş! burada yalnız başına ne yapmaktasın?”

    derviş baba usulca kaldırmış başını, adama bakmış ve cevaplamış “sen geldin, yalnız kaldım”
    1 ...
  35. bırak biçare feryadı

    1.
  36. bırak bîçare feryadı, beladan kıl tevekkül. zira feryad; bela-ender hata-ender beladır bil.

    bela vereni buldunsa eğer; safa-ender, vefa-ender, atâ-ender beladır bil.

    madem öyle, bırak şekvayı şükret, çün belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül.

    ger bulmazsan, bütün dünya cefa-ender, fena-ender, heba-ender beladır bil.

    cihan dolu bela başında varken, ne bağırırsın küçücük bir beladan gel tevekkül kıl.

    tevekkül ile bela yüzünde gül, tâ o da gülsün; o güldükçe küçülür, eder tebeddül.

    —-

    bırak çaresiz feryadı, bela vesilesiyle allah’a tevekkül et. çünkü bil ki feryad, bela içinde, hata içinde beladır.

    bela vereni buldunsa eğer, bil ki huzur içinde, vefa içinde, iyilik içinde beladır.

    madem öyle, bırak şikayeti, şükret, çünkü bülbül (belâbil) o zaman keyfinden güler gül gibi.

    eğer bulamazsan, bil ki bütün dünya, cefa içinde, fena içinde, faydasızlık içinde beladır.

    dünya dolusu bela başında varken, ne bağırırsın küçücük bir beladan, gel tevekkül et.

    tevekkül ile belaya gül, tâ ki o da sana gülsün. bela, o güldükçe küçülür, değişir.

    -rnk
    0 ...
  37. dünyanın imtihan yeri olması

    1.
  38. Evet Cenab-ı Hak, gayr-ı mütenahî hikmetler için bu âlemi, imtihana sahne yaptı; yine sonsuz hikmetler için tagayyürata, tahavvülata, inkılablara mahal olmasını irade etti; ve yine sonsuz gayeler için hayır ile şerri, nef’ ile zararı, hüsün ile kubhu, hülâsa iyilikle kötülüğü karışık bir şekilde cennet ve cehenneme tohum olmak üzere kâinatın şu mezraasına serpti.

    Evet mademki bu âlem, nev-i beşerin imtihan meydanıdır ve müsabaka yeridir; iyilikle kötülüğün birbirinden tefrik edilemeyecek derecede muhtelit ve karışık olmaları lâzımdır ki insanların dereceleri tezahür etsin.

    -rnk.
    0 ...
  39. kalp nasıl çalışır

    1.
  40. buyrun izleyelim;

    https://www.youtube.com/w...w&ab_channel=Bilim101

    Yaratılış ve işleyiş mucizesi...

    Sizin yaratılışınızda ve Allah’ın (yeryüzüne) yaydığı her bir canlıda da kesin olarak inanan bir toplum için elbette nice deliller vardır.

    [Casiye 4.ayet]
    1 ...
  41. risale i nur ve çocuklar

    1.
  42. Risale-i Nur’un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta, mâsum çocuklardır. Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda islâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdetâ gayr-ı müslim birisinin islâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki dâvâcı olur: “Neden imanımı terbiye-i islâmiye ile kurtarmadınız?”

    işte bu hakikate binaen, en bahtiyar çocuklar onlardır ki, Risale-i Nur dairesine girip dünyada peder ve validesine hürmet ve hizmet ve hasenatı ile onların defter-i a’mâline vefatlarından sonra hasenatı yazdırmakla ve âhirette onlara derecesine göre şefaat etmekle bahtiyar evlât olurlar.

    -Emirdağ Lahikası
    0 ...
  43. öldükten sonraki diriliş

    1.
  44. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2141055/+

    "Hem, haşir gelmezse, kader kalemiyle yazılan bu kitab-ı kâinatın bütün muhakkak mânâları bozulur ki, hiçbir cihet-i imkânı olamaz. Ve o ihtimal, bu kâinatın vücudunu inkâr gibi bir muhal, belki bir hezeyan olur."

    | Sözler

    Also, if there was no resurrection, all the certain meanings of the book of the universe, written with the pen of Divine Determining, would be nullified , which is completely impossible. It is as impossible as denying the universe’s existence, indeed, is a delirium .

    | Words, Risale-i Nur Collection

    Picture: Mariusz LEWANDOWSKi, SURViVORS
    0 ...
  45. liva ül hamd

    1.
  46. Hamd sancağı; kıyamet günü insanların altında toplanacakları sancak; Hz. Peygamber'in sancağı. Kıyamet günü övgü ve şeref Hz. Peygamber'e ait olacağı için, onun ümmetini toplayacağı sancağın ismi "Hamd sancağı" diye isimlendirilmiştir.
    1 ...
  47. dünya misafirhanesi

    1.
  48. Görüyorum ki: Şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki: Dünyayı bir misafirhane-i askerî telakki etsin ve öyle de iz'an etsin ve ona göre hareket etsin. Ve o telakki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızayı çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe pahasına, daimî bir elmasın fiatını vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir. Evet dünyaya ait işler, kırılmağa mahkûm şişeler hükmündedir; bâki umûr-u uhreviye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir. insanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inadlı taleb ve hâkeza şedid hissiyatlar, umûr-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı, şiddetli bir surette fâni umûr-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere, bâki elmas fiatlarını vermek demektir.

    | Mektubat (RNK)
    0 ...
  49. ey dünyaperest insan

    1.
  50. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2133880/+

    Ey dünyaperest insan! Çok geniş tasavvur ettiğin senin dünyan, dar bir kabir hükmündedir. Fakat, o dar kabir gibi menzilin duvarları şişeden olduğu için birbiri içinde in'ikas edip göz görünceye kadar genişliyor. Kabir gibi dar iken, bir şehir kadar geniş görünür.

    Çünki o dünyanın sağ duvarı olan geçmiş zaman ve sol duvarı olan gelecek zaman, ikisi madum ve gayr-ı mevcud oldukları halde, birbiri içinde in'ikas edip gayet kısa ve dar olan hazır zamanın kanatlarını açarlar. Hakikat hayale karışır, madum bir dünyayı mevcud zannedersin. Nasıl bir hat, sür'at-i hareketle bir satıh gibi geniş görünürken, hakikat-i vücudu ince bir hat olduğu gibi; senin de dünyan hakikatça dar, fakat senin gaflet ve vehm ü hayalinle duvarları çok genişlemiş. O dar dünyada, bir musibetin tahrikiyle kımıldansan, başını çok uzak zannettiğin duvara çarparsın. Başındaki hayali uçurur, uykunu kaçırır. O vakit görürsün ki: O geniş dünyan; kabirden daha dar, köprüden daha müsaadesiz. Senin zamanın ve ömrün, berkten daha çabuk geçer; hayatın, çaydan daha sür'atli akar.

    Madem dünya hayatı ve cismanî yaşayış ve hayvanî hayat böyledir; hayvaniyetten çık, cismaniyeti bırak, kalb ve ruhun derece-i hayatına gir. Tevehhüm ettiğin geniş dünyadan daha geniş bir daire-i hayat, bir âlem-i nur bulursun. işte o âlemin anahtarı, marifetullah ve vahdaniyet sırlarını ifade eden "LÂ iLAHE iLLALLAH" kelime-i kudsiyesiyle kalbi söylettirmek, ruhu işlettirmektir.

    -Lem'alar, rnk, miraculously saved, Mariusz Lewandowski.
    1 ...
  51. varlık alemi

    1.
  52. Bir baharda, üç yüz bin enva'-ı zîhayat mahlukatın şekillerini, sıfatlarını, belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten var eden bir kudrete karşı, "yoğu var edemez!" diyen adam, yok olmalı!..

    -Asa-yı Musa
    0 ...
  53. imtihanlar dünyasında olmamız

    1.
  54. Evet Cenab-ı Hak, gayr-ı mütenahî hikmetler için bu âlemi, imtihana sahne yaptı; yine sonsuz hikmetler için tagayyürata, tahavvülata, inkılablara mahal olmasını irade etti; ve yine sonsuz gayeler için hayır ile şerri, nef’ ile zararı, hüsün ile kubhu, hülâsa iyilikle kötülüğü karışık bir şekilde cennet ve cehenneme tohum olmak üzere kâinatın şu mezraasına serpti.

    Evet mademki bu âlem, nev-i beşerin imtihan meydanıdır ve müsabaka yeridir; iyilikle kötülüğün birbirinden tefrik edilemeyecek derecede muhtelit ve karışık olmaları lâzımdır ki insanların dereceleri tezahür etsin.

    -işaratü'l - icaz, Rnk
    0 ...
  55. kainatın yaratıcısı

    1.
  56. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2132043/+

    herbir san'atıyla kendini hem tanıttırmak, hem sevdirmek, hem bir çeşit manevî cemalini göstermek ister bir tarzda bu kâinatı antika san'atlarla süslendiren, bir Sâni'-i Âlem.(Kâinatın Sanatkar Yaratıcısı)
    0 ...
  57. hayatı veren odur

    1.
  58. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2131221/+

    Yani, hayatı veren Odur. Ve hayatı rızıkla idame eden de Odur. Ve levazımat-ı hayatı da ihzar eden yine Odur. Ve hayatın âli gayeleri Ona aittir ve mühim neticeleri Ona bakar; yüzde doksan dokuz meyvesi Onundur. işte şu kelime, şöyle fâni ve âciz beşere nidâ eder, müjde verir ve der:

    Ey insan! Hayatın ağır tekâlifini omuzuna alıp zahmet çekme. Hayatın fenâsını düşünüp hüzne düşme. Yalnız dünyevî, ehemmiyetsiz meyvelerini görüp, dünyaya gelişinden pişmanlık gösterme. Belki, o sefine-i vücudundaki hayat makinesi, Hayy-ı Kayyûma aittir. Masarıf ve levazımatını O tedarik eder. Ve o hayatın pek kesretli gayeleri ve neticeleri var ve Ona aittir. Sen o gemide bir dümenci neferisin. Vazifeni güzel gör, ücretini al, keyfine bak. O hayat sefinesi ne kadar kıymettar olduğunu ve ne kadar güzel faideler verdiğini ve o sefine sahibi Zâtın ne kadar Kerîm ve Rahîm olduğunu düşün, mesrur ol ve şükret. Ve anla ki, vazifeni istikametle yaptığın vakit, o sefinenin verdiği bütün netâic, bir cihetle senin defter-i a'mâline geçer, sana bir hayat-ı bâkiyeyi temin eder, seni ebedî ihyâ eder.

    - Mektubat, RNK.
    0 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük