iki yıl kadar yaşadığım bölgede olan olaydır. rotterdam, türk nüfusunun en yoğun olduğu hollanda şehri olmakla birlikte hatırladığım kadarıyla belediye başkan yardımcısı da zaten türk asıllıdır. bize çok sempatik bakmasalar da memleketlerinde huzuru ve beraber yaşamı teşvik etmek adına böyle şeyleri sıkça yapıyorlar zaten. reina saldırısının ertesi günü de belediye binasında kendi bayrakları yerine göndere türk bayrağı çekmişlerdir.
bu denli kayıpların yaşandığı günlerde tanımadığı insanları, belki de şehit ailelerini hizaya çekmeye çalışan yazar beyanı.
koçum senin müktesebatın bu milleti hizaya çekmeye yetmez. millet ders almaz, ders verir. bunu unutan herkes de ayrım yapılmaksızın gelir oturur o dersi dinler.
söylenmesi gereken çok şey var da, bu kadar büyük bir acı karşısında lafügüzaf.
sen de söylediklerinin ne kadar boş şeyler olduğunun muhakemesine varınca anlayacaksın. benim aklımda şehitlerimden başka hiçbir şey yok. varsın millete de sen ders ver, yakışır.
güzel soru. normal şartlarda yerel kültür, ticari gelenekler ve kent dokularının da muhafazasını öngören bu akım, nedense ülkemizde bu konu başlıklarını içermez şekilde değerlendirilmektedir. dolayısıyla şahsi kanaatim ülkemizde algılanan şekliyle kapsamlı ve çözüm odaklı politikalar üretmekte yetersiz olduğudur.
hoşgeldiniz ve nasıl yardımcı olabilirim yeterlidir. hatta yerine göre hal hatır dahi sorulabilir. bizim gibi prosedür sever bir millette bu pratiğin oturmayışını sadece nezaket sevmezliğimizle açıklayabiliyorum.
genelde hissettiğim şeydir. bu sebeple ayırt ediciliğini çoktan kaybetmiştir. argumentum a contrario olarak bazen "bu da başıma bela olmaz artık" diyebildiğim anlar mevcuttur.
ne istediğimi tam bilmesem de ne istemediğimi biliyorum.
telefonum her çaldığında sırtıma bu sefer nasıl bir angarya yükleneceğini düşünmek istemiyorum. sorumluluktan kaçanların emniyet halatı olmak istemiyorum.
şimdiden unutmuşum haha.. dur hatırladım yunan aşığı itilafçı kalıntısının tekiydi diyorlar. kariyer hedefi olan başpiskoposluğa ulaşamayınca ülkemize iyice bilenmiş ve mavri mira cemiyetinde stajyerlik yapmıştır diye duyuyoruz.
kaynak da kendi başarısız yalanlarını nereden alıyorsa orasıdır.
memleketimizde televizyonculuk yapan ve ozellikle dizi yapimiyla ugrasan kadrolar cogunlukla bu toplumun icinden cikmis kisiler bildigim kadariyla. Ayrica rating dedigimiz konseptle belirlenen bir arz-talep grafigi ve neyin toplum tarafindan ne kadar tutulduguna dair bilgi alinabilecek bircok farkli zemin varken pek dogru bulmadigim bir yorumdur.
tabii ki televizyoncular ile toplum birbirini etkileyen ve yonlendiren bir iliski icerisinde oldugu her ne kadar goz onunde tutulmaliysa da bence rahatsiz oldugunuz konunun cozumunu toplumda medya okuryazarliginin arttirilmasini destekleyerek daha efektif bir bicimde saglayabilirsiniz.
kisacasi cozumu paylasilan kulturel degerler falan filanda arayacaksaniz isiniz var. yabanci sinemayi muzigi falan da kaldiralim. hatta yerli sinema ve muzikte de muslugun basinda duran begenmedigini kaldirsin. somut sorunlara somut cozumler gerek.