daha 6 gün olmuş arkadaş, biter mi lan bu çaylaklık? neyse angelique sabret kızım, ne kaldı ki şunun şurasında... hepi topu 9 gün daha. Bu arada beni çaylak yapan akıl fıkarasının kim olduğu konusunda hâlâ emin değilim. biri benimle fena kafa buluyor ama hadi hayırlısı.
O değil de dün gece yine uğur geldi aklıma. ne tuhaf aradan bir yıl geçti benim sevgim, öfkem, nefretim ve belki de ona karşı içimde olan bütün duygular bitti ama o hâlâ aklıma geliyor böyle.
ne çok isterdim onunla kurduğum hayalleri onunla gerçekleştirmeyi ama olmadı işte kader. Şimdi tekrar hayal kurmaya da onları gerçekleştirmek için çabalamaya da çok korkuyorum, çok uzağım ve her geçen gün daha da uzaklasıyorum. aslında bu yüzden bir telaş sardı beni. bora fena yıktı yalan değil, uğurdan da fena yıktı öyle böyle değil. Hani ne hayal kurdum, ne bir beklentim oldu ne de bir şey istedim... mesele o değil mesele ben bu kadar imkansız bir düşe nasıl düştüm? Ya tekrar düşersem? işte asıl bu soru mahvediyor beni, korkuyorum aynı şekilde olmasından korkuyorum. onu hiçbir şey için suçlamıyorum. Böyle olacağını er geç bir şekilde biteceğini biliyordum çünkü gerçekten farklı galaxylerin insanlarıyız. Aynı harfleri kullanarak cümleler kurup anlaşmiş olsak da aynı dili bile konuşamıyorduk. Aşk ne garip insan zıttını sevebiliyor. şaşırtıcı gerçekten yani bir tarafta ben "aptal, görgüsüz, Kültürsüz, cahil, elini ayağını nereye koyması gerektiğini, ne söyleyip ne söylememesi gerektiğini bile bilmeyen ben" diğer tarafta o, ki benim için anlatması bile mümkün olmadı şu kadar zamandır. onu hiç tanıma fırsatım olmadı, onu anlatacak kadar tanımadım. belki de sadece hayranlıktı ve hayranlık biten bir şey değil ne yazık ki. neyse gece gece başladım yine içimi dökmeye. yine de korkuyorum aşık olmaya ya da tekrar onun gibi hak etmediğim birine aşık olmaya.
düşünce gücü ile eşyaları hareket ettirebilmek müthiş bir şey olsa gerek. Bunu konu alan çok güzel bir korku filmi vardı tıpkı ordaki gibi ya da düşünce gücü ile insanları kontrol edebilmek olağanüstü. zaten süper güç denmesinin sebebi de bu dimi.
yaz dizilerinden nefret ediyorum. hep aşk aşk aşk! aşık olunca hiç bu dizilerdeki gibi olmuyor ki amk. aşık olmaktan da nefret ediyorum, mutlu aşk yaşayanlardan da.
Bir tane çikolata alıp ikiye böleceksin, bir parçasını sen bir parçasını o yiyecek. mutluluk işte bu kadar basit ve samimi tabi aradaki sevgi gerçekse. ha bu demek değil ki her buluşma böyle geçsin. arada olur ama her zaman oluyorsa o adamdan sevgili olmaz.
yapılan bir araştırmaya göre bu tip sosyal platforlarda katılımcıların sadece %4ü kadınmış. Geri kalanı da Erkeklerin fake hesapları ve işin tuhafı bu çöpçatanlık sitelerinde bile böyle.
yoktur daha doğrusu kalmamıştır öyle ayıp falan. gerçi dünyayı bilemem ama türkiyede kalmadı yani.
seks: gazetelerde en çok okunan sayfaların yazıları genelde bu konu ile ilgili, kadınlar altın günlerini geç normal günlerde bile dedi kodu yaparken konu mutlaka buraya dayanır, erkeklerin ağzından küfür eksik olmuyor, Marmara denizinden temizlik sırasında tonlarca prezervatif ve şişme bebek çıkıyor, devlet gerizekalı gerizekalı "kürtaj yasası" çıkartmaya kalkınca halk aynı gerizekalıkla karşılık veriyor, realde insanların hayatları magazindeki ünlü isimlerinkinden çok daha karışık kimin eli kimin cebinde belli değil. ne yani bu ülkede seks gerçekten ayıplı bir konu mu? oysa ki insanlarızın büyük bir çoğunluğu bile interneti sırf bunun için kullanıyor.
çıplaklık: ahlaksız diye nitelendirilen avrupada bile minimumda olan dekolte ve açık giyim Türk kızlarının (türkiyede yaşayan kızlar) günlük hayatının bir parçası. Fransa'da bile kızlar günlük hayatta bir kot ya da üstüne de bir tşört ile basit bir şekilde giyinir ve insanların giyim tarzından hangi statüde olduğunu hatta hangi semtte oturduğunu bile anlayabilirsiniz. günlük hayatta çok fazla yer vermedikleri dekolteli kıyafetleri genelde özel günlerde kullanırlar tabi bu Avrupanın büyük çoğunluğu için böyle ama konu turkiye ise durum farklı. sokağa çıktığınız zaman manzara çok garip. tesettürlü olduğunu iddia eden kadınların bile büyük çoğunluğu çıplak giyiniyor. gencecik kızlardan 40lı yaşlarındaki kadınlara varana kadar mini etekler, Süper mini şortlar sanırsın herkes showgirl herkes podyumda. Bir kadının giyinden ne iş yaptığı ya da hangi semtte oturduğu hangi statüde olduğunu falan anlamanız mümkün değil zira mülteciler bile arada çok fazla sivriliyor. yolda yürürken kadınlar arasında yapabileceğiniz tek ayırt etme kadınların yabancı ya da Türk olması. hoş bu ülkeye gelen arap turistler bile kendi ülkesinde çarşaf, maske, eldiven gezerken burda nerdeyse çıplak dolaşıyor o da ayrı bir tuhaflık. eskiden erkekleri etkilemek için minicik kıyafetler giyen ve suratına bir ton makyaj yapan sadece orospular vardı ama şimdi herkes o modda yani bu ülkede çıplak ayıp bir konu değil zira herkes çıplak geziyor.
din, dil, ırk: bunlar zaten en başta siyasetçiler olmak üzere toplumun her kesiminin üstünde en çok Prim yaptığı ve en sömürdüğü, kullandığı konular. Artık insanlar dindar değil dinci, dilimiz türkçe değil hepimiz en fazla yüz kelime ile türkçe konuşuyoruz, belki o kadar bile yoktur gerisi her dilden biraz yani. ırkçı olmak son zamanlarda marifet oldu zaten. öyle ki insanlarımızın ırkından başka övünecek bir şeyi kalmadı sanırım. ne eğitim, ne ahlak, ne de başka meziyetlerimiz olmadığı için varsa yoksa ırkız ile övünüp onunla kendimizi Yüceltiyoruz. eh yani artık bunlar da ayıp değil.
Evet anlaşılan o ki Türkiye dünyadan çoktan kopmuş hemde kötü manada ve bizde ayıp diye bir şey kalmamış. Bu yaptığımız çok ayıp.
Bir subliminal mesajdır ve kesinlikle paylaşılmamalıdır.
Türk bayrağı kırmızıdır çünkü rengini şehit kanından almıştır ve hiçbir güç hiçbir zaman o bayrağı karartamaz.
edit: yas tutmak isteyen Türk bayrağı ile yas tutar, milliyetçiliğini göstermek isteyen bunu Türk bayrağı ile yapar. siyah Türk bayrağı tamamen anti bir bayraktır.