Bazen sadece özlemekle yetinirsin. Bir şarkı açarsın çalar sonra biter sonra tekrar açarsın tekrar tekrar... dinlemekten bıkmazsın. Düşünürsün gözlerini kapatıp yüzünü canlandırırsın en küçük en ince ayrıntısına kadar hatta yüzündeki çizgileri bile kazımışsındır hafızana onlarıda yerleştirirsin. Bir bakmışsın iki damla yaş süzülmüş gözlerinden. Hıçkırarak ağlamak istersin ama aksilik sesin çıkmaz arka planda çalan şarkı senin yerine hıçkırıyordur zaten. Dua edersin ne olur geri dönsün yine okşasın saçlarımı diye belki olur umuduyla dahada yürekten tekrarlarsın. Ama bilirsin öyle bir şey bir daha olmayacak...
laf olsun diye açılmış sol frame'i gereksiz yere dolduran bir başlıktır. kot pantolonla uyumayan kız nedir. Dünyada bütün kızlar kotla yatıyor onlar normal kız statüsüne giriyor amma velakin yatmadan önce kotunu çıkarıp temiz temiz pijamalarını giyen kızlarda anormal sayılıyor sanırım.
(bkz: ben)
derdini anlatsa da hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilen insandır.
derdinin kaynağı seni dinlemedikten bilmedikten sonra ne desen kime ne anlatsan kar etmez.
(bkz: bunu en iyi ben bilirim)
çok da farketmeyen bir durumdur tabi hatun tiki değilse pek önemsemez sonuç olarak bir liralık çakmak da on kuruşluk kibritte ve ya yüz liralık zippoda aynı görevi görüyor, sigarayı yakıyor mu yakıyor eee daha ne olsun.
cinsellik, arzu, şehvet vs vs insan doğasında doğuştan olan bir şeydir, eyvallah buna kimse bir şey demiyor diyemez de zaten. ama kadınları cinsel obje haline sokmak apayrı bir durumdur. kadınlar sadece göğüs, kalça, bacak arası ve bacaklardan oluşan bir varlık değildir. Kadınlar yürüyen cinsellik değildir. Bunu bu şekilde düşünen erkeklere söylüyorum. lütfen ellerinizi başınıza koyun da bir düşünün. Bu şekilde düşünülmek bir bayan için gerçekten çok küçültücü bir durum. Nasıl olduğunu anlamak için kadınlarında erkekleri yürüyen ve sadece nefes alabilen cinsellik olarak gördüğünü bir hayal edin, o zaman anlarsınız belki o zaman kadınlara kızlara ve hatta kız çocuklarımıza saygı duyarsınız.
Hangi gerekçeye dayandırılarak tüm kızlar üzerinde böyle bir genellemeye varabiliyorsun diye sorarlar adama. Sana göre aşık olunmayacak bir kız başka bir erkek için yanıp tutuşulacak bir kız olabilir ya da bunun tam tersi.
sorun her zaman için karşı tarafta aranmamalı. Her kız mı aşık olunmaya değmez, hepsi mi kötü. biraz boy aynasını kendine çevirmesi lazım insanın acaba ben ne arıyorum ki aradığım tipte tarzda kız yok bulamıyorum veya bende bir terslik var ben nerede hata yapıyorum diye kendi kendine düşünmeli insan.
hangisi mi? önemi yok, hayat öyle güzel ki, hoşçakalın
Banko- henri charriere ( kelebek adlı kitabın ikinci serüveni, gerçek bir yaşam öyküsüdür, kürek mahkumunun yaşadıklarını anlatır, okunası kitaptır)
ailemi benim başımdan eksik etme yarabbim bu çok sık ettiğim dua diğeri ise son zamanlardaki yani 'bana çektirdiği acıların kat katını o çeksin ki anlasın'
seni çok mu yalnız bıraktılar sevgilim, gel sarıl bana sarayım seni sıcacık kollarımla ta derinlerime yerleştireyim kalbimin bak orda sana olan sevgimle hiç yalnız olmayacaksın hatta belki de hiç çıkmak istemeyeceksin, yeter ki sen sıkılma
gayet normal bir durumdur. etrafta örneği vardır bakıldığında da arada yaş farkı olmayan ilişkilerden daha düzgün ilişkiye sahip olanlar vardır. (bkz: Akıl yaşta değil baştadır misali)
her şeye hazırlı olunması gereken durumdur. her iki cins içinde geçerlidir. aşk aklını başından alır böyle havalarda falan gezersin sonra küüüüütt diye yere düşersin aşk senden gittiğinde.
işletme okuyorum gayette memnunum. en azından hem devlette hem de özelde iş bulma imkanım çok yüksek. çok yönlü bir şekilde eğitiliyorum. evet sokakta elini sallasan işletme ya da iktisat okuyabilir ama benim ayrıcalığım var sadece okumuyor kendimide üniversite sonrası için donanımlı hale getiriyorum ve bir çok kişide bunu yapmalı. durum şu ki dezavantajı avantaja çevirmek elimizde.
Dokuzuncu nesil olmanın neresi dezavantaj hala anlayamadığımdır. bu dokuzuncu nesillerle neden hep uğraşılır belki daha yeni yeni sözlük dünyasına atılmıştır belki uluyu seçmiştir ve çok güzel yazılar yazabilecektir fakat bu şekilde dokuzuncu nesili yeren değersiz sıfatını yapıştıran başlıklar oldukça sözlükten soğuyacaktır. yazar kaçıncı nesilden olursa olsun yazardır. sözlüğün velinimetidir bu unutulmamalıdır.
küçükken babamla yapardık, ben acımadan Allah ne verdiyse tüm gücümle vururdum ( tabi babam etkilenir miydi orası ayrı bir mesele) babam ise hafif bir dokunuşunda ben gümlerdim. yenilen pehlivan güreşe doymaz ya kalkar ene yığılırdım, gülme krizine girip nefess,z kalana kadar devam ederdik. çocukluk ve babayla yapılan boks maçı güzel şey
ben onu çok sevdim... Aldığım nefes, içtiğim su, damarlarımda akan kan gibiydi.
gülmeyi ben onunla öğrendim, bir insanı kendi canından çok nasıl sevebileceğini onu sevince öğrendim.
Sadece sarılıp uyumanın her şeye bedel olduğunu onda gördüm.
ilk görüşte aşktı benimkisi, imkansız bir aşktı bizimkisi, imkansızın anlamsız olduğunu biz beraber gördük onunla
konuşmadan da sevgimizi iletmeyi başarabildik biz onunla.
Gözlerime bakarken yanar tutuşurdu içim, yanımdayken bile onu özlerdim.
ve..
şimdi 'o' yok. Ben hala onunla yaşıyorum. onunla uyuyor onunla uyanıyorum.
kalbim hala onun için belki bir gün umuduyla atıyor.
onu o olmadan yaşıyorum, gözlerimde yaş hiç eksik olmadan, sadece sessizliğimde kayboluyorum.
o bunları hiç bilmeyecek bilemeyecek, olsun. ben yinede razıyım.
bütün bunlara rağmen, hiç kimseyi sevemeyeceğim kadar, onu çok sevdim.
erkekler iğrenç değildir, iğrenç erkekler vardır. kendilerini bile bile karşısındaki kişilere iğrenç gösterirler. hangi mantıkla yapıldığını daha bilim adamları çözememiştir.