dürüst, ağırbaşlı, aklı başında, düzgün adamakıllı düşünen kişiler tarafından sevilmez kendileri. sevilmemeli... her şeyi medyatik olabilmek için kullanır. hakkında çok şey bilmem şahsiyetini nedir bilmem ama hiç hoşlanmıyorum kendilerinden. sen ölen birinin arkasından gazetene sayfalarca yazı yaz, ben daha sen yaşarken yazıyorum bunu işte bunu buraya... sen adam gibi bir gazeteci olsaydın o köşeyi adam akıllı şeyler için kullanır kuzenin yaptığı pisliklerle donatmazdın... madem o kızı böyle suçluyosun açık açık senin kuzenin onun iki katı pislik... o kız öldü. ölenin arkasından konuşulmaz lan yeter artık yeter. sözlüğe girmek istemiyorum kaç gündür şimdi netten bu herifin yazdıklarını gördüm delirdim iyice. nasıl bir milletiz nereye gidiyoruz ben anlayamadım. bu sözlüğe de yazacağım son entry bu olur heralde. hadi alın hıncalda sizden doldurun altını.
sarhoşluk enteresan bişey abi. önce vücut sıcaklaşır, insanı bi enerji basar, (yani bana öyle oluyo bilmiyorum size nasıl oluyo. insan anatomisi aynıysa eğer sizde öylesinizdir heralde), kafanı hiç bişeye yormayıp böyle deli gibi dans etmek istersin (bu biraz daha ileri safhası olabilir yani çakır keyfin biraz daha ilerisi) en güzel yanıda hiç bişey düşünmek istemezsin. "annem bana kızcak şimdi yaa. niye eve bu saatte geliyosun diye carlııcak" diye bi düşünce gelir ama anında gider. sonrada "amaaaan koy götüne gitsin" olur. işte o anda hayat çok güzeldir aslında. hayatta kafaya taktıklarımızın çok boş olduğunu gösterir bize alenen sarhoşluk. mutluluk denen şeyin hep fazla parayla, fazla seksle, fazla fazla yaşanan bir hayatla yakalanabileceğini sanan insan bünyesi, bunların hepsini elde etsede kafaya bir şeyleri takmaktan vazgeçmiyor anasını satıyım. sarhoşken düşünülmez, asıl hayat işte o zaman yaşanır...
genelde her insanın yaptığıdır. karşındaki kişi kim olursa olsun baban, amcan, sevgilin, annen, kızın, oğlun, arkadaşın, amcan, halan, teyzen her neyse işte. bunların genelini düşündüğümüzde her ne olursa olsun akla ilk gelen söylenmez. önce kafada söylenecekler ölçüp tartılır ondan sonra söylenir. birisini ele alalım mesela.
yolda gidiyorsun arkadaşına rastladın acelen var.
+aaa merhaba naber yaa iyimisin. (ulan şerefsiz ne zamandır aramıyosun insan bi arayıp sormazmı beee)
-iyiyim yaa senden naber. (offf nerden çıktı bu geveze şimdi acelemde var.)
bu kaçınılmaz herkeste olan bir şeydir. atıyorum çok palavracı bi dayın vardır. sana bir şey söyler ona hiç bir zaman langırt diye "offf dayı amma palavracısın sanki tanımıyorum seni" diyemezsin. belki patavatsız bir kişilik olarak tanınıyorsan yapabilirsin. ama onun dışında "anladım dayı. hayırlısı bakalım iyi yapmışsın" falan gibi geçiştirmeler olur. hadi herkesi geçtim abi insan sevgilisinede mi aklına geleni hemen söyleyemez. bu hatun yada erkek her neyse işte senin özelin, her şeyini biliyor senin. ne diye kaçınırsın. eğer söylenirse tartışma kopar çünkü. düşünsenize, siz hiç sevgili bir şeyden bahsederken böyle küt diye lafı yapıştıranını gördünüzmü. aslında kibarlık denen şey bunu gerektirir. ama insanların empati kurmasını geliştirir belki böyle olması. hadi sevgiliyede bi örnek verelim o zaman.
+yaa of çok yoruldum bugün. çok yoğundu işim. (bana bugün buluşalım demez umarım.)
-hadi yaa aşkım benim kıyamam sana. (allah belanı versin lan bende bugün buluşalım dicektim.)
bana bunları yaşamıyorum demeyin hayatta inanmam. inananı varsa kendini aldatıyor zaten. bilmiyorum teorimde yanılıyormuyum ama bunu herkesin yaşadığını düşünüyorum. hemde her zaman.
cevapsız sorular ilginç diyaloglar kategorisine giriyorsa buyrunuz.
telefon görüşmesi yapılmaktadır. kişi bankamatik önünde para çekmek için beklemektedir aynı esnada.
+oğlum nerde kaldın. alt tarafı para çekip geliceksin.
-amca bankamatiğe para yüklüyolar onu bekliyorum bitsin çekip gelicem.
+hadi yaa. kaç para yüklüyolar?
-? *
yaratıclık dehasıyla ortya çıkmış, güzel duygular besleyen kişinin imkansızı başararak sevgisini kanıtlama ve sevgisinin her şeyi yaptırabileceğini gösteren durum.
kelimelerin yüklendiği eşdeğer anlamların oynanmasıyla meydana gelen durumdur. genelde duyulduktan sonra surat büzüşür, bünye olmadık tepkiler verir. :)
bunun gibi;
+annem bana senin yüzünden fırça attı.
-dua et süpürge atmamış.
düğün esnasında gelin ve damadın hoppidi hoppidi oynarken çalmaması gereken şarkılardır. mazallah etrafta aile bireyleri falan varken... düşünsenize, gelin ve damat ortada oynuyor, millet oturmuş keyifle onları izliyor. çalan şarkı,
başrolü oynayan esmer hatun oynamasaymış daha iyi olurmuş. özenti bir film. senaryo basit. bu ülkede böyle bir işe girme şekli, böyle aşk yaşama şekli yok kimi kandırıyosunuz siz? izlenmese de olur ama gürgen filmin iki yerinde beni yardı resmen.
adam ajansta iki kız çalışırken araya girip sorar;
+afedersiniz... bölüyorum.... bir konu hakkında fikrinizi almak istiyorum... soruyorum... dikkat... ayağımda bu ayakkabı olsa mı verirdin? bu ayakkabı olsa mı verirdin? *
barda sevgilisinin yanında gördüğü adama gidip;
+merhaba. sizi bir yerden tanıyor olabilir miyim.
-olabilir. x yerden olabilir. çok değişik bir yüzüm vardır. herkes birine benzetir. siz kime benzettiniz?
+götüme *
çok küçüğüm, hayal meyal hatırlıyorum. vesikalık fotoğrafımı çektirmek için oturtmuşlar böyle pufidik bişeye, somurtmuş bekliyorum. noluyo anlayamamışım zaten. karşımda bi adam makinenin başında bana yok başını kaldır bilmemne falan dedi, hadi bunları yaptık şimdide biraz gülümse... yok, gülemiyorum. annem fotoğrafçının arkasından, fotoğrafçı karşımdan hadi gülümsede çekelim diye yakınıyolar. yok abi gülemiyorum. neyse bunlar baya bi benle uğraştılar heralde yok olmayacak böyle abla bu şekilde çekiyorum dedi... bana bir kriz geldi zor toparlandım. bu seferde susturamadılar. *
What else is there? şarkıları ile tanıdığım Torbjorn Brundtland ve Svein Berge'in oluşturduğu grup. Bahsettiğim şarkılarını dinlemeye doymuyorum bir türlü. kilibide öyle. tek kelimeyle harika.
sevişmeyi bekleyen kızdır. hem kendini hemen atlıyomuş gibi göstermek istemez. hemde küçük düşürür budala. bize gidelim diyen karşı cinsin amacı ne olabilirki seni çağırsın. bunu istemeyen kız direk cevabı yapıştırıp sıyrılır. soruyla karşılık vermez!
kendi düşüncelerini aleni bir şekilde hiç kimseden çekinmeden langırt diye yapıştırdıkları için silinirler. zeki insanlar tarafından karizma sahibi oldukları fark edilir.
evli misin? değilsen benimle evlenir misin türünden bir şey olamayacağına göre tanımaya çalışılan soru cümlelerinden ibarettir. kişinin önemli gördüğü sıralamada başı çekenlerden oluşur.
çalışıyor musun? (yani işe yarıyor musun yoksa daha bi baltaya sap olamadın mı?)
boş zamanlarında ne yaparsın? (sosyal faaliyetin var mı? söyle bakim!)
en uzun ilişkin ne kadar sürdü? (yolunu gözlediğin biri varmı aklında. varsa açıkça söyle başlamadan bitsin.)
yolda yürüyorum. arkadaşımda yanımda. böyle konuşarak ilerliyoruz. birden arkadaşım, "çok özledim yaa" dedi. "neyi" dedim. "hayatım onsuz cidden çok kötü her şey boş" dedi. "vay anasını o kadar etkilendinmi" dedim. "evet cidden çok fena durumdayım" dedi. "o zaman ne bekliyosun git gör nerdeyse konuş" dedim. "kiminle" dedi. "kimden bahsediyorsan" dedim. "babamdan" dedi.
buruldum. çünkü kısa süre önce babasını kaybetmişti. babası hayatta olup özleyenleri de vardır. belki onlarda kavuşamayan cinstendir. kim bilir...
