münakaşasının yapılmaması gereken bir konudur. bugünlerde ak parti karşıtı kişiler ak parti yandaşlarını atatürk düşmanı olarak algılar oldular. bu münakaşa içinde ak parti yandaşlarıda atatürk'ü eleştirme durumunda kalabiliyorlar. ben bugün bir ak parti oydaşı olarak aynı zamanda atama karşıda büyük bir sevgi duymaktayım, minnetle yadetmekteyim. velhasıl kelam ak parti karşıtları atatürk'ü bugünkü siyasete karıştırmasalar bu başlık olur muydu sorusu düşünülmeli...
allah'ın kullarına bahşettiği bunca nimete, ihsana karşılık kullarından istediği bir teşekkür, anma mahiyetindeki ibadeetleri aksatan insandır. ama içinde bi iman vardır, nefsine tokatı vurabilse kurtuluşa erenlerden olması pekala mümkündür.
ah nefsim ah, şeytanla arkadaş oldun ayağımı kaydırdın. sana yüz vermemeliydim, dünyada seni çok şımarttım, halbuki ''nefsini bilen kendini bilir, kendini bilen haddini bilir, haddini bilen rabbini bilir.'' sözünü ne kadar da çok duymuştum. bilemedim seni rabbimi unuttum ve işte şimdi buradayım*
neden öyle olduğuna bir türlü anlam veremeyip saçmalık olduğunu düşünürken birden öyle olmasının mantıklı bir nedeninin olduğunu fark ettiğimiz şeylerdir.
mesela ben kutu kola, meyve suyu vs. şeklinin çok kullanışsız olduğunu düşünürdüm, (halaa öyle düşünüyorum, pipet kullanmadan içmek çok zor geliyor bana) bunun şekli neden böyle diye düşünürdüm. sonra anladım ki adamlar kolaları kolay bir şekilde taşımak, kolayca üst üste dizebilmek için bu şekilde tasarlamışlar. bu mantıklı bir neden olabilir, anladım, idrak ettim ve mutlu oldum.
dünyanın fani, aslolanın ahiret olduğunu unutmuş ve ya hak dinini zorluk olarak görenlerin nafile beklentileridir. bunlar da az biraz iman vardır ama imanlarının gereklerini yerine getirmedikleri için ve 'dünyalık zevkler bataklığından' kurtulacak iradeleri olmadığı için bir korku halet-i ruhiyesi içerisindedirler. hem korkarlar hem de rahata düşkünlüklerini terketmezler. ama bilmezlerki helal dairesi keyfe kafidir.
umut vericidir. türkiye'nin küresel anlamda söz söyleyen, rol üstlenen, gündem belirleyen bir ülke konumuna yükselmesine, dünya muvazenesinde dikkat çekmesine diyalektik yapan başarıdır.
evinde yirmidört saat suyu olan, çamaşır makinesini istediği zaman çalıştırabilen zıbıdıların çeşmesine belki haftada bir gün su gelen, beş vakitte beş kere ayaklarını yıkayan köylüden daha pis olduğu gerçeği ile eşdeğerdir. (bkz: ayıp ayıp utan biraz)
zamanında kendi kendime beğendiğim kelimeleri biriktiriyordum, bunları paylaşabileceğim güzel bir başlık;
kimlik - 'kimsin sen?' diyene gösterilir.
savcı - şüpheliler hakkındaki savlarını mahkemeye taşır.
demlik - içinde dem bulunur.
bilirkişi - malumatını tayin edildiği konuda karar merciine sunar.
zanlı - 'o' olduğu zannedilen kişi.
çiftçi - kişinin sanırım işinde bir çift öküz kullanmasından almış olduğu ünvan.
devrik lider - devrilmiş lider.
saygı - sayılma, sevilme durumunda göreceğin 'zımbırtı' (amann tanımlayamadım yav!)
vergi - verilen şeyler.
ilginç - ilgi çekici, enteresan.
tımarhane - tımar edilen yer.*
hükümet - hüküm edici zümre, hükmedenler grubu.
imtihan kaidesine aykırı bir söz. allah'ın böyle bir vaadi olmamakla birlikte bu tür olaylara 'hikmetsiz' müdahalesi de söz konusu olamaz. onun her işte bir hikmeti vardır, elbette oradaki zulme müdahale etmemesinin de bir hikmeti vardır.
haklıdır, bu isteği ile yadırganamaz. hem çok da güzel olur ama bunun için boğaza karşı düz çimenlik bir alan gerekir zira maklube özünde yere serilmiş gazeteler üstüne konan geniş bir sini etrafına oturmak suretiyle yenir. masada yense de olur ama işin özüne ters olur.