halkımızın ikilemi burada yatmaktadır. hem solcusu hem sağcısı eleştiriyor bu kadınları. onlara nietzsche'nin bir sözünü armağan ediyorum. "bütün yargılayanların gözünden bir cellat bakar."
şatoda gezinen hayaletler, yerin altında gizli tüneller, devasa bir kılıç ve miğfer eşliğinde şövalyelerle birlikte kısa bir gotik macera yaşamanızı sağlayan kitap. avangart dediğimiz cinsten.
yerel bir anlatımla kasmadan evrensel bir mesaj verebilmiş filmdir. film mutlu sonla biter ama son monolog bu mutlu sonu da itin götüne sokar. rahatsız eden, dolayısıyla da düşünmenizi sağlayan bir yapım. ayrıca ölü bebeğin gösterildiği sahne şimdiye dek izlediğim tüm rahatsız edici sahnelerden daha beterdi. boktan hayatların içine sıkışmış insanlarla yaşayan bebek imgesi ekstra ironikti bu arada.
gereksiz yere kasmaktır aslında. zaten saha 10 metre. sen italyan, alman derdindesin. adam orta sahadan abandı mı, orada baresi bile olsa, maldini bile uçsa yüzde yetmiş kaleye girer o top. en güzeli taktiği filan boşverip gol bölgelerinde gezinmektir. para veriyorsun oğlum oraya, niye başında capello dikiliyor gibi oyanayacaksın.
komplo teorileri ve gizemli şeyler doğası gereği insanın ilgisini çeker. ayrıca muhafazakar yapı değişimi şeytanlaştırmak ister. tüm bunların sonucunda dünyayı illuminati'nin yönettiğini düşünür insanlar. dünyayı birileri yönetiyor, evet. ama bunların arkasında göz, pergel, kadim bilgelikler falan yok sevgili yurttaşım. dünyayı yöneten şey para, sermaye. sermaye de öyle şeytana tapmakla filan uğraşmaz. sen daha satanizmin felsefesini bilmiyorsun, kapitalizmin işleyişinden bihabersin, kalkmış dünyayı satanistlerin yönettiğine inanıyorsun. bu durumda seni bu tür mistik örgütlerin varolduğuna inandırmak isteyenler hiç uğraşmaya bile gerek duymuyor.
bir türlü kabul etmek istemediğimiz gerçek. oysa fıkralarına bakarsak, illuminati ile ilişkisini hemen görebiliriz. mesela bir fıkrasında kazan doğurmaktadır. burada kazan aracılığıyla cadılık kültüne ve doğurganlık mitine atıf vardır. bir de kendisi dünyanın merkezi burasıdır, der. ne demek merkez? illuminati merkezi olmasın bu. bir başka işaret eşeğe ters binmesidir. bilindiği üzere eşeğe ters binmek kadim bir aydınlanma ritüelidir. bu gerçekler ışığında çocuklarımıza nasrettin hoca vasıtasıyla illuminati propangadası mı yapılmaktadır? sorarım sizlere? *
barış müstecaplıoğlu'nun perg efsaneleri serisinde "canavar" olarak tanıdığımız karakter. yakışıklı bir şövalyeyken geçirdiği dönüşüm onu canavar yapmıştır.
ustaca yazılmış, okurken maceranın tadına vardıran ve perg diyarı'nın dört bir yanında okuru yolculuğa çıkaran, hatta öte diyarlar'a kadar götüren bir roman. korkak ve canavar'ın, başka bir deyişle guorin ve leofold'un hikayesi. türk fantastik edebiyatı'nın güçlü eserlerinden biri.
gülşah elikbank'ın fantastik türdeki romanı. günebakan üçlemesi'nin ilk kitabı olma özelliğini taşır. gerçeklik ve hayal arasındaki gelgitleri ve aşkı tema edinen roman, yazarın akıcı üslubu sebebiyle de epey eğlenceli bir okuma vaat eder.
zihnimizin şekillenmeye ve gelişmeye en yatkın olduğu dönemde okuduğumuz kitaplardır. üzerimizde genellikle derin izler bırakırlar. mesela benim için gülliver'in gezileri öyledir.
dawkins'in evrimi grup seçiliminin değil, kendi varlığını "yaşamkalım makineleri" adını verdiği canlılar üzerinden devam ettirmek isteyn bencil genlerin belirlediği savını açıklamaya çalıştığı kitabı. öncelikle dawkins'in müthiş bir benzetme dehası olduğunu belirtmek durumundayım. anlatım iyi, lakin dawkins'e yönelik indirgemeci bir yaklaşım sergilediği eleştirileri de üzerinde düşünülmeye değer. hayvan davranışları üzerine çok ilginç bilgiler var kitapta. "en kararlı strateji" diye bir kavramı açıklıyor ki, doğada oyunun kurallarını merak edenler için birebir.
iletişim yayınları tarafından yayınlanmış edward hallet carr imzalı bir bakunin biyografisi. bakunin'i anarşizmi benimsemeye yönelten olayları okurken bir yandan da dönem avrupasının ünlü simaları karşımıza çıkıyor. 1848 rüyasından, bakunin'in sibirya'daki sürgünden kaçışından, herzen'in yükseliş ve düşüşüne bir çok olay birbirleriyle ilintili olarak sunuluyor. kitabın baş kısmındaki aile hayatı ve felsefe meraklısı olduğu dönemi aktaran bölüm dahi ilgi çekici.
filmlerden bildiğimiz kötü vezir tiplemesinin suratını taşıyan ve padişahı içten içe çökertmek için elinden geleni ardına koymayan vezir türüdür. birisi bunu rezil edecekken yanlışlıkla vezir etmiş olabilir. imparatorluk için kesin bir tehdittir. imha edilmesi zaruri olup yeniçerilerden uzak tutulmalı brütüs ile yan yana getirilmemelidir.
sadrazam olmak gibi planları olup bakunin adlı akıl hocasını da devlet kadrosuna almak için türlü oyunlar oynar. küpeli, uzun saçlı katipler bunun döneminde türemiş olup bu şahıs aynı zamanda amansız bir çaşıttır.