herhalde beyazıt bölgesinin en kaliteli butik oteli. adamlar koridorları öyle bir halıyla kaplamış ki insanın odaya giresi gelmiyor bir kere zaten. koridorlara yerleştirilen tablolar falan derken; yemin ediyorum koridor daha sempatik gelmeye başladı.
çok tatlı insanlar ve kaliteli bir hizmet anlayışları var. kahvaltısı da gayet tatmin edici; fakat tek eksiği yemek servisi olmaması. restoran işine de girseler çuvalla parayı bölgedeki zincir otellere harcayacağıma, her gelişimde burada kalırım.
not: ben öyle teferruatlı türk hamamını da başka yerde görmemiştim. adamlar resmen orijinal türk hamamı kurmuş ya.
marmara üniversitesi iletişim fakültesi öğrencisidir. nitekim dekan ve üniversitelerdeki kadrolaşma üzerinde ekşi sözlük'e girdiği iki entry nedeniyle uzaklaştırma cezası aldı. kendisi son sınıf öğrencisi olup, okul birincisi konumunda bulunuyor. üniversitelerimizin demokratikliğinin ne boyutta olduğunun somut kanıtıdır.
#yukselenneslinkatilimarmarauni şeklinde olması gereken başlıktır.
tanım: twitter'da başlatılan marmara üniversitesi öğrencilerinin organize ettiği eylemdir.
ne oldu lan size diyebilirsiniz şimdi tabii. geçtiğimiz günlerde yaşanan bir hadiseyle birlikte marmaralılar facebook'ta örgütleniyor. amacımız üniversitenin eksikliklerinin sosyal medyada dile getirilmesi ve de twitter üzerinden dikkatleri toplamak. bu amaçla cuma gününe kadar facebook'ta organize olup cuma gecesi 23.30-00.30 arasında twitter'dan eylemimizi gerçekleştireceğiz.
üniversite yönetiminin bazı fakülteleri bölmeye çalışması ve de buna karşı çıkan öğrencilere '' sizi ilgilendirmez, biz emirleri veririz siz uygularsınız. '' şeklinde bir yaklaşım sergilemesi sonucu bu karar alınmış olup, amaç sadece marmara üniversitesi'nin biz öğrencilerin talepleri de dikkate alınarak iyileştirilmesidir.
biz şimdiden twitter ve facebook'ta ısınma turlarına başladık. marmaralı olan olmayan herkesi de bu yolda bize destek olmaya davet ediyoruz. bu eylemin ideolojik bir yanı yoktur; tamamen daha kaliteli daha yaşanılabilir bir üniversite arzusu üzerine kuruludur.
hashtag #yukselenneslinkatilimarmarauni şeklindedir ne kadar eylem cuma gecesi olsa da şimdiden bize destek olmaya başlayabilirsiniz.
marmara üniversitesi iletişim fakültesi hocalarından birisidir. introduction to communication dersini vermektedir. fakültenin en değerli akademisyenlerinden birisi olmakla birlikte bir dönem samanyolu tv kanalında sansasyonel icraatları olan filiz aydoğan ile alakası yoktur. tamamen farklı kişiliklerdir ve de bir ad benzeşmesi mevcuttur.
uefa tarafından türkiye futbol federasyonuna verilen ihtardır. nitekim uefa hırvatistan maçına kadar fenerbahçe dahil 3 takımın küme düşürülmesini ve 3 takımın da eksi puana çekilmesini istiyor.
tarihsel bir realitedir ve dünyadaki diğer ülkelerin tersine bir durumdur. dünyada genel itibariyle azınlıklar sola yakın iken, türkiye'de azınlıklar tarihsel süreç içerisinde sağa yakın olmuştur.
bugün bir çok cemaat temsilcisi şunu itiraf edecektir ki menderes'i cemaatler sevmese de chp'ye karşı desteklemiştir. menderes sevilmese de idam edildiğinde cemaatler en çok üzüntüyü duymuştur. bunun nedeni de ermeni ve rum cemaatlerinin chp'ye karşı olan tutumudur.
musevi cemaatinde durum bu kadar açık ve net değildir; fakat rum ve ermeni cemaatleri sola karşı net bir tavır koymuştur.
cumhuriyetin ilk yıllarında chp çizgisine tavır koyan ve yanı yanan azınlık cemaatleri bunun intikamını her fırsatta almaya çalışmış ve sağa kaymıştır. bunun yanında küçük bir grup ise chp ve diğer sol kökenli partilere oy vermiştir.
günümüzde de özellikle ermeni cemaati olmak üzere durum pek de farklı değildir. tabii ki bazı aileler ve özellikle gençler sola kaymıştır; fakat gelenekselci ve geçmişine bağlı cemaat üyeleri hala sağa kaymaktadır ve chp'ye karşı kin beslemeye devam etmektedir.
zaman zaman ciddi biçimde hissettiğimiz eksikliktir. en basitinden nba'de oynayan oyuncularımıza bile bakıldığında kısa oyuncu yok, kısa oyuncu ithal edemiyor, kısa oyuncu yetiştiremiyoruz. türkiye açısından nba tarihinde bile tek kısa oyuncumuzun ibrahim kutluay olduğu düşünülürse ciddi bir sıkıntı var.
evet, ulusal bazda ciddi oyuncularımız çıkıyor 1 ve 2 numarada; fakat bu oyuncular yetersiz kalıyor. bu yüzden özellikle yıldız takımların antrenörlerinin kısa oyuncuların gelişimi üzerine daha fazla değinmesi gerekiyor.
abd'de açılmış ve yeni ortaya çıkmış davadır. nitekim abd bu konuda türkiye'ye savunma yollaması için de nota vermiştir. konunun aslı ise şu şekildedir:
1915 yılında bölge topraklarının bir kısmına sahip olan bir aile zorunlu göçe maruz bırakılmış ve bu topraklar ziraat bankasına devredilmiştir. tabii bu tip uygulamaları çoğumuz biliyoruz. ermeni, rum ve musevi vatandaşlarımız gittiğinde kendi malları genellikle kamulaştırılır.
birkaç yıl önce de bu vatandaşlarımızın torunları türkiye alehine dava açmış ve abd mahkemeleri davayı kabul etmiştir. bunun üzerine de abd dışişleri bakanlığı türkiye'ye nota vererek savunma istemiştir.
konunun hukuki boyutuna değinecek olursak, dava haklıdır. nitekim ortada haksız kamulaştırma vardır. türk milliyetçilerinin ise konuya karşı çıkacağı malumdur. neden ? topraklarımız ermenilere peşkeş çekiliyor diyerekten. hayır efendim, o toprak zaten bir ermeni malı idi. parası, vergisi verilen bir ermeni malı. sizin eviniz ne kadar size ait ise, o arsalar da bir ermeniye aittir ve ya devlet arsayı hak sahiplerine verecektir ya da kamulaştırma parasını teslim edecektir.
ha türklerin savunması da şu olacaktır. o zaman bizim batı trakya'daki topraklarımız da bize verilsin. bu talep de haklıdır; fakat geçersizdir. neden ? türkler bu konuyla ilgili ne aihm'e ne de farklı bir yargı mercine başvurmuyorlar. başkaları kendi alehinde bir dava kazandığında da oralarını buralarını yırtıyorlar, bizim topraklarımız ne olacak diyorlar. sen o toprak için mücadele verdin bir diye sorarlar sana arkadaşım. sen de davanı açacaksın, takip edeceksin ve bu kararı emsal niteliğinde mahkemeye sunacaksın.
şili'li öğrencilerin son eylemidir. takip edenler bilir, şili'de uzun zamandır eğitim sistemi şiddetli biçimde protesto ediliyor; fakat bütün dünyada bu protestolar beğeni topladı. gençlerin toplu şekilde dans etmesi, toplu fener alayları, gençlik kampları derken; şimdi de gençler sistemi öpüşerek protesto etti.
bu gençler kimseye zarar vermiyor, kimseyi işinden etmiyor, kimseye fiziksel saldırıda bulunmuyor. bu gençler daha iyi bir eğitim istiyor, sistemin revize edilmesini istiyor. üstelik bunun için de sürekli en masumane ve dikkat çekici yolları seçiyorlar.
tsk'yı ve hükümeti ciddi anlamda sıkıntıya sokacak karardır. nitekim son 20 yılda kışlalarda 1342 askerin şüpheli biçimde yaşamını yitirdi ve son olarak geçtiğimiz günlerde aihm bir karar verdi. 2004 yılında kışlada intihar ettiği iddia edilen askerin ailesine tsk'nın tazminat ödemesi kararlaştırıldı. bu karar da emsal niteliğinde oldu.
bu ne anlama geliyor ? artık askerde ölen herkesin sorumluluğu tsk'ya yani devlete ait olacak. bu yüzden askerde birey isterse intihar etsin suçlu devlet olacak ve tazminat ödemeye mahkum kalacak.
akp hükümeti tarafından yakın zamanda uygulanması planlanan 15 maddelik eylem planıdır. bu maddeler aşağıdaki gibidir:
1- genelkurmayın milli savunma bakanlığına bağlanması.
2- 35inci maddenin kaldırılması.
3- jandarmanın yapısı, konumu ve görev tanımı.
4- profesyonel orduya geçiş.
5- askerlik süresinin kısaltılması.
6- zorunlu askerlik.
7- tskda verilen askeri eğitim.
8- okullardaki milli güvenlik dersleri.
9- kaç ordu komutanlığı olacağı, bunların nerelerde bulunacağı.
10 -mustafa muğlalı gibi isimlerinin kışlalardan silinmesi.
11- askere dayak, kötü muamale sıfırlanmalı.
12- milli günlerde tanklı, toplu görüntülere son verilmeli.
13- askeri harcamalar şeffaflaşmalı.
14- oyakın varlığı ve işlevi gözden geçirilmeli.
15- tskda vet (verimlilik, etkinlik ve tutumluluk) prensibi uygulanmalı.
2. ve 9. maddeler dışında pek tartışılması mümkün olmayan bir plandır bu. ancak generallerin bir kısmı büyük olasılıkla oyak'a dokunulmasını eleştirecektir; fakat oyak'a dokunulmalı, araştırmalar yapılmalı, geçmiş harcamaları bile denetlenmelidir. nitekim dünyanın hiçbir ordusunda oyak gibi bir yapılanma mevcut değil.
bunun yanında mevcut paket içerisinde ege ordusu'nun kaldırılması da olacak gibi gözüküyor ki en çok tartışılacak olan madde de bu olacaktır. bunun dışında gayet mantıklı, sivilleşme adına önemli, askeri vesayetin kırılması ve bir daha dirilememesi açısından can alıcı hamlelerdir.
nitekim hepimiz biliyoruz ki akp diğer politikalarında çok büyük başarısızlıklar gösterse de tsk üzerine yapılan politikalarda çok ama çok başarılı olmuştur. netice olarak askeri vesayet kırılmıştır ve askerin de suçları artık ortaya dökülmüştür. tsk'nın zaafları, yalanları halk nezdinde fark edilmiştir.
en son genelkurmay başkanı'nın itirafları da bazılarını rahatsız etmiş ve durumu kabullenmeye itmiştir. kısacası tsk'da revizyon şarttır ve olacaktır.
önemli olan akp'nin kırılan askeri vesayet yerine sivil vesayetini yerleştirememesidir. bunun için de görev üst düzey hukukçularımızındır.
recep peker'in italya ziyareti sonrası türkiye'ye gelişinde ortaya attığı teoridir. ismet inönü ile birlikte üzerinde son çalışmaları yapmış ve mustafa kemal atatürk'e sunmuşlardır.
bu plana göre faşist konsey parlamentonun da üstünde olacak ve atanmış üyelerden oluşacaktır. mustafa kemal atatürk buna sert bir dille karşı çıktı ve hemen ertesi yıl ismet inönü'nün başbakanlığı bu yüzden sonlandırıldı. recep peker ise partiden uzaklaştırıldı.
arasında hiçbir farkın olmadığı iki terimdir. nitekim yok inkılap kansız da olabilir, devrim kanlı olur; yok inkılap revize etmektir, devrim yıkıp yeniden kurmaktır durumları söz konusu değildir.
1919'da başlayan sürece de tıpkı uğur mumcu'nun söylediği gibi inkılap değil, devrim denir. atatürkçü olmanın ilk şartı da budur. atatürkçü devrime devrim der. korkup, yılıp, inkılap demez. inkılap mustafa kemal atatürk'ün önderlik ettiği devrim sürecine de aykırı bir kavramdır. harf ve dil devrimini yaşamış bir ulus inkılap sözcüğünü ancak anlam karmaşası yaratmak anlamına kullanabilir.
bir grup halkçının ( ! ) yapmış olduğu eylemdir. bu zat-ı muhteremler içerisinde insanlar varken sağlık ocağını ateşe vermeye çalışarak aslında halkı savunuyordur; fakat bazıları durumu speküle ediyor tabii. hep bizim suçumuz, medya olarak yine bir manipülasyon yaptık aslında. buradaki amaç insanları öldürmek falan değil, bir şeylerin üzerine dikkat çekmek. netice itibariyle büyük usta nazım'ın söylemlerini somutlaştırmak istemiştir gençler. ne demiş nazım ? sen yanmazsan, ben yanmazsam...
aynı güruh yine halkı korumak adına bir genç kızı da yakmıştı. yanlış anlaşılmasın o kızın yanması halkı korumak adınaydı ve bu yüzden meşruydu.
olan kime oluyor peki ? olayla alakası olmayan, marksizmi ve solu terörize etmemiş ve fiziksel şiddetten uzak durmuş bizlere. size değil de bize yazık lan.
belçikalı eski bir belediye başkanının istanbul'da yaptığı ve yeni fark edilen kaçamaktır. tarihi bir mekanın çatı katında yapılan kaçamak bir şahsın kamerasına yansımış ve şu günlerde internette dolaşıyor.
bence buradaki asıl sorun ise, başkanın sevişmesi değil; bir tarihi mekanın çatısında sevişmesi. türkiye kendi ulusunun üyelerini sokakta öpüştüğü için kınarken, turistlere tarihi mekanlarının çatılarını mı açıyor ?
yalçın küçük'ün psikolojik harbin gerekliliği olarak uydurmadır dediği savaş. nitekim hocaya göre bu savaş yaşanmamıştır; fakat ulusun moral motivasyonunu yükseltmek adına yaşanmış gibi lanse edilmiştir. kendileri genelkurmay'ın arşivinde de bu konuyla ilgili çok ciddi belgelerin olduğunu iddia etmektedir.
nitekim tarihe bakıldığında da özellikle uzun soluklu savaşlarda bu taktik sıklıkla kullanılmıştır.
pkk sempatizanları tarafından oluşturulmuş bir sistemdir. nitekim bu sistem çerçevesinde devlet baskısı ve devletin organları tarafından öldürülen herkes masumdur ve herkes kürt hareketinin bir parçasıdır ve yapılan faşizmdir.
buna karşın pkk'nın kürt aydınlarını tehdit etmesi, bir baskı unsuru olarak bölgede rol oynaması, bir atatürkçünün polis tarafından dayak yemesi, bir ülkücünün işkencede öldürülmesi mübahtır, olması gerekendir.
ben pkk sempatizanları kadar hümanist olamadım henüz.
ha ama o devletin öldürdüğü; fakat kimliği olmayan ve bölgede öldürülen insan ölmeseydi ve pkk'ya karşı direnseydi işte o zaman pkk tarafından öldürülecekti. o zaman ne olacaktı ? davaya karşı geldi ve gerillalarımız tarafından ihaneti yüzünden cezalandırıldı olacaktı.
babası doğu perinçek ve abisi mehmet perinçek'in ardından her an tutuklanabilecek gencimizdir. nitekim henüz 17 yaşında olmasına rağmen savcılar tarafından sırf soyadından ötürü tutuklanma olasılığı vardır.
mustafa kemal atatürk tarafından bizzat kaleme alınmış ve okullarda okutulması talep edilmiş kitaptır. nitekim buna rağmen bu kitap ne okullarda okutulmuştur, ne çoğaltılmıştır ne de basımı sağlanmıştır. kısıtlı sayıda basılmıştır ve onlara da ulaşmak çok güçtür.
bütün bunların yanında atatürk'ün kurduğu kurumların başlarındaki sözde atatürkçü zatlar, atatürk'ün okutulsun diye yazdığı bu kitaptan onlarca sayfayı sansürleyerek atmıştır.
uluslararası kadınlar birliği'nin 1935 yılındaki istanbul toplantısına katılan musur delegesinin mustafa kemal atatürk için kullandığı kelimedir. nitekim atatürk'ün sadece türk ulusunun değil, mısır ve ortadoğu halkları için de önder olduğunu ve bu yüzden ataşark olarak görüldüğünü dile getirmiştir.
an itibariyle yaşanan hadisedir. ingiltere'de göçmenler ile yerel halk arasında bölgesel çatışmalar başlamıştır. polisin müdahalesi ise şimdilik kısıtlıdır. isyancılar bbc'nin aracına saldırıp, yakmış ve ipler kopmuştur. bunun hemen akabinde kuzey londra'da enfield karıştı ve çatışmalar hız kazandı.
türkiye'de ölümünüze neden olabilecek hadisedir. nitekim ramazan'da alkol sattığı için dövülen esnaf, lokantasını kapatmadığı için dövülen işletmeci, sigara içtiği için öldürülen inönü üniversitesi öğrencisi, mini etek giydiği için bıçaklanan kız gibi örneklerin olduğu bir ülkede korkularak yapılan eylemdir.
ankara 11. aile mahkemesi tarafından yeni alınmış karardır. bu karara göre kadın evli olsa bile sadece bekarlık soyadını kullanabilecektir. birçok ülkede mevcut olan bu uygulama sonunda türkiye'de de kabul edilmiştir.
an itibariyle yargı tarafından alınmış karardır. nitekim bunun üzerine bir grup sözde fenerbahçeli holigan gazetecilerin üzerine saldırarak bir meslektaşımızı yaralamıştır. hem fenerbahçeli hem gazeteci olarak bu holiganları da kınamaktayımdır.
türkiye'deki en beğendiğim yayınevlerinden birisidir. nitekim özellikle bir dönem sansürlenmiş ve yasaklanmış radikal kitapları yayımlamalarıyla ünlüdürler. özellikle gözün hikayesi ve sodom'un 120 günü bunlar arasındadır. yayımladığı kitaplar nedeniyle defalarca tazminat ödemiş, kitapları toplatılmış bir yayınevidir. kadıköy'ün göbeğinde yer almaktadır.