istanbul üniversitesi ö.k.m. müzik kulübündeki müzisyen öğrencilerin oluşturduğu müzik topluluğu.
"sesler ve düşler müzik topluluğunun geçmişi, istanbul üniversitesi ö.k.m. müzik kulübünde bir araya gelen müzisyen öğrencilerin yürüttüğü çalışmalara dayanıyor. neredeyse 15 yıldır sosyal içerikli şarkıda yaşanan tıkanmışlık ve üretimsizlik sarmalının ortasında yeni bir şeyler yaratmanın mütevazı çabasıyla şekillenen grubun çalışmaları birkaç senedir tematik konserler dizisiyle (arap şarkıları, hapishane türküleri, şairler ve şarkılar, dünya devrim şarkıları, filistin şarkısı) sürüyordu. grup yoluna sesler ve düşler olarak devam ediyor."
ismi afrika kökenli bir dilde 'sessizlik' anlamına geliyormuş. the moldy peaches üyesi değişik sesli şarkıcı. solo albümleri de vardır. juno filmindeki müzikleriyle sevdirmiştir kendisini.
(bkz: loose lips)
(bkz: so nice so smart)
(bkz: tree hugger)
pete seeger tarafından yazılmış ve joan baez dahil birçok sanatçı tarafından söylenmiş bir şarkıdır. dinlemek mutlu eder, rahatlatır. ayrıca şarkının sözlerine mihail solohovun durgun akardı don romanında geçen bir kazak türküsü ilham vermiş. "where are the flowers, the girls have plucked them. where are the girls, they've all taken husbands. where are the men, they're all in the army."
dna molekülünün yapısıdır. bu yapının sebebi birbiriyle baz eşleşmesi yapan nükleotitlerle bir arada tutulan iki nukleik asit molekülünden oluşmasıdır.
sıcaklaşması için aktivatörlere ihtiyacı olan insandır. kendine uygun aktivatörleri bulamazsa sürekli soğuk kalma tehlikesi vardır.
(bkz: anahtar kilit modeli)
yordam kitap'tan çıkmış bir yıldız silier kitabı. rousseau ve marx' ın özgürlükle ilgili tezlerini inceler. okunması gerekli bir kitaptır.
--spoiler--
modern toplumda içine düştüğümüz "özgürlük yanılsaması"nı açıklayan rousseau ve marx, özgürlüğün ihtiyaçlarla ilişkisine dair iki farklı tez öne sürüyor. rousseau'ya göre, uygarlık, arzuları ve bağımlılıkları artırdıkça toplumlar yozlaşır ve insanlar farkına varmadan özgürlüklerini kaybeder. özgürlüğün koşulu "yapay arzular"dan kurtularak yetenekler ve ihtiyaçlar arasında denge kurulmasıdır. oysa marx'a göre özgürleşme ancak ihtiyaçların artması ve insancıllaşmasıyla mümkündür. bütün ihtiyaçlarımızı para ihtiyacına indirgeyen "meta fetişizmi"nden kurtulma mücadelesi, yabancılaşmanın aşılmasının da önünü açar. bu kitap, "biz kimiz? nereden geldik? nereye gidiyoruz? nasıl özgürleşebiliriz?" sorularının peşine düşen herkesi düşünsel bir yolculuğa davet ediyor.
--spoiler--
evrim çalışkanları, evrim konusunu türkiye'de popülerleştirmek amacıyla kaliforniya berkeley üniversitesi'nin "understanding evolution" isimli internet sitesinin türkçe'ye çevrilmesi projesini üstlenen gönüllü topluluğun adıdır.
projenin başladığı günden bugüne ellinin üzerinde biyolog, eğitimci, profesyonel çevirmen, bilgisayar uzmanı, projenin çeşitli aşamalarında katkıda bulunmuştur.
tüm katkıcıların buluştuğu ortak nokta, evrim kuramının türkiye'de anlaşılması için bir başvuru kaynağı oluşturmak olarak özetlenebilir.
her ne kadar olanaksızmış gibi görünse de olabilen bir şeydir. hayata tamamen alakasız yollardan* bir insan girer ve bütün her şeyi, yaşam tarzını, olaylara bakış açısını, yemek yeme alışkanlığını, uyku düzenini vb. her şeyi kısaca hayatı değiştirir. ne olduğunu şaşırtır. değişim çok kötü de olabilir, sonradan kişi kendisine lanet* dedirtebilir ama yine de değişiklik iyidir, doğanın kanunudur zaten değişim, olmalıdır da. burda bahsedilen kişi sonradan arkadaş, dost, sevgili veya düşman kategorisine giren herhangi biri olabilir. belli olmaz.
tom robbins isimli deli insanın eseri. tükçeye de şöyle çevrilmiştir; "sıcak ülkelerden dönen vahşi sakatlar". kitabın kendisinin de süper olmasından ayrı olarak, görüldüğü üzere ismiyle bile fark edilebilir.
"kadınlar sıcak ülkelerden dönen vahşi sakatları sever."
büyümemektir.
kişide fizyolojik veya psikolojik bir sorun yoktur, yalnızca çocukluktaki mutlu ve saftirik halin devam etmesini istemektir. bunu becerebildikten sonra mutlu mesut dolanırsınız ama etraftaki büyümüş insanlar sizi, bir sorun olduğuna ikna etmeye çalışırlar hep. kanmayın onlara.
çocuk kalmanın özellikleri;
1. her tanışılan insana gözü kapalı güvenmek. (bu büyüklerin en sevmediği durumdur. onlara göre kimseye güvenmemek gerekir. babaya bile. e o zaman hiç kimse birlikte olmasın demek istersiniz onlara, kimseye güvenmeyeceksek, birisine yaklaşırken yüzüne yalandan gülüp bütün ilişkileri bu yapmacıklığın üstüne kuracaksak diğerleriyle ilişkiler kurmanın anlamı yoktur. siz insanlara güvenmeye devam ettiğinizde şunu söylerler, 'sen herkesi kendin gibi sanıyorsun, ama bi gün başına çok kötü birşey gelicek anlıcaksın o zaman, pişman olcaksın ama iş işten geçmiş olcak'. bunu söyleyen en yakın arkadaş olduğunda çok üzer ama onu da affedersiniz çünkü çocuk olunca kimseye de küs kalmayı beceremezsiniz. ayrıca birisine güvenmekle başa gelebilcek çok kötü durum da yaşanmıştır, ama yine de pişmanlık yoktur çünkü yine başka bir maddede inceleneceği üzere, çocuk olunca hiçbirşey pişman olcak kadar önemli değildir. salla gitsindir.)
2. her zaman aşık olmak. (büyümüş insanlar bunu da sevmezler. aşık olmak zaten yalandır-halbuki aşk fizyolojik bir durumdur, endorfin hormonunun aşık insanlarda çok daha fazla salgılandığı tespit edilmiştir- önemli olan, bir kişide karar kılmaktır, ne de olsa hayatını bir kişiyle birleştirip aile kurman gereklidir toplumsal yapının sürekliliği için. bu da insanların amacının ne olduğunu düşündürür. birilerini sevmek insanı mutlu eder, daha iyi şeyler başarmak için heveslendirir, insanı güzelleştirir, her zaman iyiye götürür. hayatın amacı da hep daha iyi olmak değilse nedir bilmiyorum ben.)
3. hayatı oyun gibi yaşamak. (of bu çocuk kalanlar için en eğlenceli olan taraftır. heheh herşey sizin için bir oyundur. olgun şahısların kafasına takılan onları yiyip bitiren şeyler sizde hiçbir etki bırakmaz, sadece eğlenceli tarafından bakarsınız durumlara. örneğin sevdicekle lunaparka gitmek için sınava çalışmamayı seçebilirsiniz, istediğinizde sevmediğiniz biriyle öpüşüp koklaşabilirsiniz, kimsenin ne düşündüğünü önemsemediğiniz için burda benim aklıma gelmeyen daha birçok şey yapabilirsiniz. ve sonunda pişman olmak yoktur, üzülmek yoktur, sadece eğlendiğiniz anlar vardır. bu pişman olmama durumu çocukluğun en büyük özelliği olan yüzsüzlükten kaynaklanıyo olabilir. ama zaten kimseye kötü birşey yapmadığınız sürece yüzsüz olmanın da kimseye zararı yoktur. oyun oynamak hep eğlencelidir.)
bunlar benim aklıma gelen üç önemli özellik, daha birçok özelliği vardır çocuk kalmanın, ama özet olarak hep mutlu olmaktır, arada bir büyümeye yaklaşırsınız, okul bitcektir belki, sevdiğiniz birinden ayrı düşmüşünüzdür ya da daha kötüsü çok sevdiğiniz birinin ölümünü görmüşsünüzdür, daha başka sebepler de olabilir, ama her ne olursa olsun, gerçekten büyümeyenler, bunlar gibi olaylardan bile en fazla bi ay etkilenirler, sonra geçer, her şekilde tecrübe edilmiştir, veletlik güzeldir.
..kara deri ve uzun elleri, o çocuklar kuytusunda şehirlerin, ötesinde gündüzün ve gecelerin, menzil ah o cennet bahçeleri, bak o çocuklar, bak raksa başlar!
başından itibaren 'big bang'den bu yana evrenin oluşumundan, ilk kimyasal bileşiklerin nasıl oluştuğuna, insan bilincinin oluşumuna kadar izlenen yolu adım adım anlatmış, türkiye'de 6 cilt halinde alan yayınlarından yayımlanmış eser.
1921-1989 yılları arasında yaşamış, alman yazar ve gazeteci. berlin ve hamburg üniversitelerinde tıp, psikoloji ve felsefe öğrenimi görmüş, 1946 yılında tıp doktorasını tamamlamıştır. uzunca bir süre würzburg'daki üniversite hastanesinde hizmet verdikten sonra akademiye yönelerek çeşitli üniversitelerde ders vermeye başlamış. 1969 yılından 1989'daki ölümüne dek serbest lektör, yazar ve başarılı bir bilim muhabiri olarak çalışmalarını sürdürmüştür. dinozorların sessiz gecesi isimli 6 ciltlik serinin de yazarıdır.
radi fis tarafından yazılmış, nazım hikmet'in biyografisidir. radi fiş kitabı yazmadan önce birkaç defa türkiye'ye gelmiş, şairin dostlarıyla, yakınlarıyla konuşmuş, birçok belge toplamıştır. yazar kitabını, büyük insan nazım hikmet'e olan saygı ve vefa borcumu böylece ödüyorum diye tanıtmıştır.
ayrıca nazımın çilesi kitabının yazarıdır.
kendi yazdığı özgeçmişinde; "1924'te leningrad'da doğdum. babam da yazardı. 1935'te ailemle birlikte moskova'ya gittik. 1941'de okulu bitirdim. aynı yıl ikinci dünya savaşı başladı. gönüllü olarak orduya yazıldım. finlandiya cephesinde çarpışırken yaralandım, altı ay kadar hastanede kaldım. oradan çıktıktan sonra şarkiyat enstitüsü'nün çince bölümüne girmek istedim, yer yokmuş; türkçe şubesine girdim, isabet olmuş. 1944'ten beri türk edebiyatıyla uğraştım, nazım hikmet'le dost oldum. sabahattin ali, melih cevdet anday, orhan veli'nin şiirlerini rusçaya çevirdim. ikinci mesleğim gemicilik. gemiyle küba'ya kadar gittim. yük gemisinde ikinci kaptan olarak çalıştım." demiştir.
bünyesinde müzik, dans, ispanyolca, rusça atölyeleri bulunduran kültür sanat merkezi. bunun ötesinde nazım dersanesi adı altında ücretsiz derslerin verildiği bir birimi de vardır. kadıköydeki o güzelim binası candır, yazın sıcağından kaçıp serin bahçesine girdiğinizde bir hayli mutlu eder.
DNA dizilerindeki evrimin ağırlıkla doğal seçilimden çok genetik sürüklenme ile olmasına dayanan kuram. motoo kimura tarafından 1968 senesinde geliştirilmiştir.
canlı genomlarındaki değişimlerin büyük kısmı seleksiyon açısından "nötral"dir. nötral mutasyonlar, bir organizmanın dış görünüşüne yansımayan, onun yaşamsal ve üremsel fonksiyonlarını etkilemeyen mutasyonlardır. diğer bir deyimle bunlar "sessiz" değişimlerdir. DNA bazlarında öyle değişimler olur ki, bunlar yine aynı proteini kodlayabilir. bu tip değişimler canlıda gizli bir potansiyel çeşitlilik oluşturmaktadır ve öyle ortam şartları olabilir ki, bu potansiyel çeşitlilik o ortama uyumda canlıya avantaj sağlayabilecektir. kimura'nın kuramına göre nötral değişimlerin başlıca sebebi "genetik sürüklenme"dir.
genetik sürüklenme, bireylerin döl oluşturma etkinliğine bağlı olarak gen taşıma frekanslarındaki 'belirsizlik' olarak tanımlanır.
şöyledir ki;
A bireyi 10 çocuk yapar, B bireyi 5 çocuk yapar, C bireyi hiç çocuk yapmaz. C bireyi çok sağlıklı genler taşıyorsa, taşıdığı genler tek generasyonda ortadan kalkmıştır, yani genlerini ileriki generasyona aktaramamıştır. A bireyinin meydana getirdiği çocuk sayısı fazladır dolayısıyla onun dölü uzun ömürlü olabilecek ve böylece taşıdığı genlerin frekansı -birey sayısına bağlı olarak- artabilecektir.
sonuçta, organizmalar genomlarındaki nötral değişimleri döl meydana getirebilme kapasitelerine bağlı olarak korurlar.
nötral mutasyonla ilgili örnek , HIV virüsüne doğal olarak direnci olan insanlardır. bu insanlarda virüsün enfekte ettiği hücrelerin zarında bulunan ve virüsün bağlanmasını sağlayan CCR5 reseptörü mutasyon geçirmiştir. dolayısıyla virüs hücreye tutunamaz ve enfeksiyonu gerçekleştiremez. normalde bu değişim canlı için yararlı veya zararlı değildi -nötraldi- ancak, HIV bir hastalık olarak ortaya çıkınca, bu değişim bireylere avantaj sağlamış oldu. buna benzer olarak genomlarda çok sayıda nötral değişimler bulunur.
1924-1994 yılları arasında yaşamış japon biyolog.
1968 yılında "moleküler evrimin yansız alel kuramı" hipotezini geliştirmiştir. bazı bilim insanları tarafından darwin'in doğal seçilim teorisine karşı geliştirilmiş bir kuram gibi düşünülse de, kimura ve birçok moleküler evrim biyoloğu iki teorinin birbiriyle uyumlu olduğunu, birbirlerini inkar etmediklerini açıkladılar.