az önce ntv spor'da yaptığı açıklamadır. Kaldıramadığı için milli takımı avrupa kupası elemelerinden sonra bırakacakmış. Darısı nihat kahveci, tuncay şanlı gibi isimlerin başına.
kaba tabir ile; jardel'in yerine ilhan'ın, popescu yerine alpay'ın, hagi yerine yıldıray'ın gerisinin ise genellikle galatasaray kadrosundan oluşan milli takım.
bir iddia neticesinde şahsımın başına gelen durum. Her ne kadar deri mağazaları hatta internetteki yerli alış veriş siteleri gezilse de bir türlü amacıma ulaşamamaktayım.
ebay'den alış veriş yapma olayından çakmıyorsanız, istanbul'da asla bulamayacağınızı tecrübeli bir kişi olarak bildirmekteyim. iddia ne oldu diye soruyorsanız devam ediyor umutsuz bir şekilde.*
Rijkaard'ı her koşulda ne olursa olsun savunmaya yemin etmiş üyelere sahip dernek. Onlara göre yönetim suçludur, futbolcu suçludur, takım kaptanalrı suçludur, hakemler suçludur, zemin suçludur, ali sami yen'in üzerinden geçen kuş suçludur hatta ali sami yen bile suçludur fakat rijkaard masumdur.
O gerets, bülent korkmaz, lucescu ve fatih terim dönemlerinde olduğu gibi dünya yıldızı futbolcularla çalışmamıştır o yüzden başarısızdır.
kendisini eleştirenler katledilmelidir. "iyi günde kötü günde galatasaray" diyerek duygu sömürüsü yapılmalıdır. Türkiye'nin en büyük klübünün bu duruma düşmesi önemli değildir önemli olan rijkaard'tır.
Nasıl olsa o bir gün gelecek 15648645 yıl içinde galatasaray'a iyi futbol oynatacaktır.
genellikle çoğu kişinin en azından aklından bir kaç defa geçen hayal. Bazen düşünmüyor değil insan, tekrar liseye dönme şansı olsaydı ansıl olurdu diye.
artık iyiden iyiye kesinleşmiş durum. 5. kattan atlayıp kamyonun kasasına çizik almadan konmalar, iskendre force grip yapmalar, mermilerden sıyrılmalar, tek kurşun ile 3-4 kişiyi falan vurmalar vs.
başbakanın ziyareti sırasında yunan göstericilerin yapmış bulundukları eylem. pkk sempatizanı bir grupta bu eyleme destek vermiş. asıl önemli olan ise bu işin iyice yalamaya dönmesi.
Eline türk bayrağı geçiren yakmaya kalkıyor, o kadar polis dur demiyor.
maalesef ligimizde sıkça rastladığımız ve acilen bir çare bulunması gereken durumdur. Maalesef fenerbahçe yönetiminin 90'lı yıllarda başlattığı, istediği futbolcuyu rakibine kaptırmamak için futbolcuya değerinden fazla bonservis ödemesi takıntısı bugün türkiye'de transfer borsasını alt-üst etmiş durumda.
Geçtiğimiz yıl beşiktaş'ın ismail köybaşı gibi genç bir futbolcuya 6 milyon euro vermesi,
yine geçtiğimiz sezon galatasaray ile fenerbahçe'nin istediği sercan yıldırım'a 10 milyon euro fiyat biçilmesi ve bunun gibi daha bir çok durum.
Az önce tv'de belirttiğine göre mustafa pektemek'e 8 milyon euro bonservis bedeli biçilmiş. hayır bu çocuk yeteneklidir, eyvallah ama daha gol kralı olmamış, takımını şampiyon yapmamış peki bu çocuğun nesine 8 milyon euro istiyorsun? Alacak klüp nesine güvenerek 8 milyon euro vereecek bu çocuğa, daha kendini ispatlayamamış. Milan baros gibi daha 19 yaşında primier lige transfer olmuş, şampiyonlar ligi şampiyonluğu görmüş bir futbolcu bile galatasaray'a 8 milyon euro'ya geldi.
Acilen bu saçmalığa bir dur denilmeli aksi halde yabancı futbolculara yönelim artıyor ve futbolcu adayı bir çok türk gencinin önü git gide tıkanıyor.
askerliği erzurum'a düşen emo denilen yaşam tarzını benimsemiş bir gencin, askere gitmesine sayılı günler kala intihar etmesidir.
intihar sebebi ise berbere gidip saçlarını kestirin ve vesikalık fotoğraf çektirmek için fotoğrafçıya giden genç kendi fotoğrafını görünce yeni görüntüsüne alışamamış ve sinir krizi geçirmiş. Kaldırıldığı hastanenin beşinci katından atlayarak intahar eden genç geriye birde intahar notu bırakmış.
Türkiye'ye uluslararası arenada en büyük başarıyı tattıran ve türkiye'nin milyar dolarlar harcasa da yapamayacağı kadar reklamını yapmış olan (ki galatasaray uefa kupasını aldıktan sonra herkesin kendine öz güveni gelmiştir) galatasaray'ın ismi üçüncü köprüye verilmelidir.
Diğer takımdan arkadaşlar celallenmesin lütfen, çünkü gerçek budur.
genellikle yaşanan durumdur, işçilerin genellikle 1 mayıs ile ilgilenmemeleri yada o sırada çalışmaları söz konusu olmaktadır.
Dünyanın her yerinde 1 Mayıs'ta işçilerin ve çalışanların bu sorunları ele alıp bir karnaval havasında kutlanırken, bizde parti mensubu lise öğrencisi arkadaşlar ara sokaklara kaçarak polise taş, sopa fırlatarak, bankaların, dükkanların camlarını indirmekle, ortalığı yakıp yıkıp milli mallara zarar vermekle meşgul iken, parti mensupları ve sendika patronları ise kendi çıkarları adına rant elde etmeye çalışmaktadırlar.
ondan sonra bir 1 Mayıs'ı da yıkıntılar içinde geride bırakmış olmaktayız. Bu 1 mayıs'ın farklı olması dileğiyle.
x: demek geldin.
a: burası neresi ya, kaçırdınız mı beni
X: ne kaçırması be?
a: ya ben en son yatakğımda hasta yatıyordum
x: evet, öldün ve burdasın
a: nası yani? yoksa ahiret...
x: evet, doğruydu.
a: aslında ben ölürken şeadet getirmiştim ama içimden,
X: sizi şöyle alalım.