her yıl birkaç defa atatürk'ün mezarını ziyaret edip, hoşlanmadıkları insanları atatürk'e şikayet eden(!) aklıevvelleri gördükçe insanların kafasında iyice pekişen kanı.
zeka gerilikleri siyasi bir mana ifade eden, siyaset sahnesinde belli zihniyetlere tekabül eden insanların gerizekalılığıdır. bu tür insanlar gerizekalılıklarını bir siyasi simge olarak taşırlar, siyaset dışı bir eylemde bulunmaları halinde gerizekalılıklarından eser kalmaz.
"ne mutlu türk'üm diyene" sözünün ötekileştiriciliği ve tektipleştiriciliği altında inim inim inleyen, çevresindekilerin garip bakışlarından kurtulmak için kürt kimliğini ifşa etmekten çekinen kürtlerdir.
yine ağlama seansları, yine "atam sen dirilsen, ne güzel olurdu şu ülke, hiç sorunumuz kalmazdı" şeklinde boş, manasız ve bir insanda adeta "tanrı kudreti" vehmeden, eline sihirli değnek verilmiş bir insan tasavvurundan şapır şapır dökülen çığlıklar, hezeyanlar.
ne zaman bıkacaksınız "atatürk gelse, güllük gülistanlık olurdu her taraf" zihniyetinden, "atam atam sen kalk da ben yatam" zırlamalarından?
her gün en az 10 tane (1 yıl boyunca sürdürdüğüm araştırmaların neticesinde bu ortalama rakama ulaştım, evet) etnik/dini/siyasi hassasiyetleri kaşıyıcı ve azdırıcı nitelikte başlıklar açılarak temin edilen ihtiyaçtır.
her gün, aynı konuların farklı şekillere bürünerek sol çerçevede arz-ı endam etmesi ve yazarlara göz kırparak, bahsedilen konulara dair başlıklara entry girmeye tahrik etmesi akla yakın bir tutumun ürünü olamaz. her gün böyle bir ihtiyacın hasıl olması, tesadüfle ya da unutkanlıkla izah edilecek bir olgu değildir. herkesin, bu kısır döngü haline gelmiş oyundan zevk aldığı sonucunu çıkarıyorum artık; yani çözüm sizin elinizde, sözlüğü bu sıkıntıdan kurtaracak güç damarlarınızdaki (asil olmasına gerek olmayan) kanda mevcuttur.
"Ben bir evcil hayvanım. Genellikle bir hayvan gibi davranıyorum ve bu sayede çok rahat yaşıyorum. Yemek ya da temizlik yapmıyorum. Dani olmadan bir yere gitmiyorum. ikimiz de bu durumdan memnunuz. insanlara garip gelebilir, ancak bu benim seçimim ve kimseye bir zararı yok"
bu fırkanın kapatılmasını izleyen süreçte aynı zamanda vekil olan 24 tane parti üyesinin tamamı tutuklanır ve altı tanesi asılır. artık türkiye'ye, muhalefetin tamamen tasfiye edildiği bir tek parti rejimi hakim olur.
ayrıca, şeyh said isyanı gibi kapatılmasına gösterilen gerekçeler oldukça cılız ve inandırıcılıktan uzaktır, zira mustafa kemal zaten muhalif istemediğini belirtiyor, bazı konularda kendisinden az da olsa farklı düşünenleri dürüst olmamakla itham edebiliyordu.
ne akp'nin milliyetçi kanadından hoşlanan, ne chp'nin katı kemalizm yorumuna destek veren, ancak akp'ye chp'den daha yakın duran, seçimde baskın oran türevi bağımsızlara oy veren, ara sıra şeriatçı kokonalar, ara sıra cumhuriyetçi kokonalarla takılan, ve zaman zaman da bu iki güruh arasındaki muhtemel çatışmaları engelleme görevi gören, ne konken partisine giden, ne namaz kılan, evinde oturup dizi izleyen kokonalardır.
insanların soyunun türk olup olmadığına bir hayli kafa yoran, kendi kanının "asil" olduğu sanrısıyla garip bir şekilde övünen, insanları ırklarına göre değerlendiren kafatasçıları pek bir memnun etmiş katildir.
müthiş bir insandı kendisi, "hepimiz ermeniyiz" diye bağırmıyordu ne de olsa. bir ermeni gazeteciyi mi öldürdü? salla geç bunu, önemli değil. katilmiş falan, bunlar bir şey ifade etmez; "hepimiz ermeniyiz" diye bağırmaması yeterlidir. demi?
ayarlaşma süreci olanca hışmıyla sürüp giderken, araya karışan yazarların o hengamede dikkate alınmasının pek de ihtimal dahilinde olmadığı varsayımına binaen müsait bir yere asılacak tabelanın üzerinde bulunması gereken ikaz cümlesidir.
uzun uzun entry kasıp açıklama yapmak yerine kendi haline bırakılması gerekir. o kadar entry yazarsınız, hala daha "euheheu, öyle olmaz hacı o" diye cevap yazarlar.
orak çekiç simgesi taşıyan herhangi bir bayrak, kıyafet veya rozet ile cumhurbaşkanlığı resepsiyonuna katılacak kişileri ister istemez merak ettirmiş sorudur.
konjonktürel olarak baktığımızda, zaten şu an için türkiye komünist partisine mensup herhangi bir insanın cumhurbaşkanlığı resepsiyonuna davet edilmesi imkan dahilinde değildir. diyelim ki davet edildi, o halde resepsiyona orak çekiçli bir bayrakla nasıl katılacak sorusu kafaları kurcalamaktadır. elinde bayrağı gururla taşıyarak, "yaşasın işçiler ve köylüler, kahrolsun faşizm" diye bağırarak salona gireceğine dair bir kurgu şekilleniyor herhalde, orak çekiç savını üretenlerin kafasında. ayrıca, komünizme dair siyasal simgeleri taşımak ve bulundurmak da suç değildir zaten, olmamalıdır da.
fakat pkk bir terör örgütü addedildiğinden pkk ya ait simgeler barındıran bayrak, t-shirt gibi araçların giyilmesi, taşınması yasaktır.
analoji inşası esnasında kafalar paralel evrende başka noktalara odaklanmasın. saçma argümanlar çıkıyor ortaya sonra.