ana sinifi terk
-14 (nihilist)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 1.97 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    kız çok olur diye bölüm tercih etmek

    1.
  1. ygs'ye girecek genç kardeşlerime öncelikle artık yatmalarını tavsiye ediyorum(sonra okursunuz).

    evet değerli kardeşlerim sizlere peşin peşin üniversite okumayın çok mantıksız diyeceğim ama hiçbiriniz ikna olmayacaksınız. onlarca bölümden binlerce mezunun istihdam edilemediği, "devlete kapaa atarık" diyen binlerce insanın kpss kapılarında süründüğünü,, hatta devlet sana iş bulamıyorum kusura bakma diyerek bölüm sonu canavarı olan gss ile teselli veriyor. diyor ki gss, git askeri ücret filan demeden çalış çünkü bak prim borcun birikiyor yakandayımmm ha ona göre. zenginler daha çok zengin olacak olm bak git işte gir işe... gibi gibi gibi... bu konulara da çok girmeyeceğim zaten anlatmama da gerek yok.

    işsizliğe hepiniz aynı mesafedesiniz o yüzden belirtmek isterim ki bildiğiniz bütün rehberlik efsanelerini unutun. şu an yaklaşık bir milyon adayı tercih yaparken ilgilendirecek bazı tüyolar vermek istiyorum.

    güzel sanatlar: sanattan anlayan hatun çirkin olmaz. kalem tutuşuna, keman tutuşuna aşık olabilirsiniz. nü resim çalışmalarıyla hayata ve sanata bakış açınız değişir. mühendislikteki erkekler kızların traş olmadıklarından yakınırken burdaki hatunlar heykelleri traş ediyor...

    iibf: kafası matematiğe basan destansı hatunlar burada. hesabı erkek mi ödemelidirlerin tartışıldığı bir dünyada adisyondaki yanlışları anında gören kişiler bu fakültelerde okuyor. kolay kolay kazık yemezsiniz kısaca. oranları güzel sanatlara göre daha düşük olsalar da en güzel kızlar genelde buradan çıkar.

    mütercim tercümanlık: kesinlikle günümüzün ve geleceğin bölümü. kızlar buraya girerken de çıkarken de çok güzel oluyor. ayrıca bu bölüm sayesinde bilumum dille ilgili esprilerinizi dışa vurabiliyorsunuz.

    çevre mühendisliği: illa mühendis olacağım diyenlere koşulsuz şartsız tavsiyem. sanki güzel güzel kızlar çevremiz iyi olsun ortamlarda namımız yürüsün dercesine bu bölümleri tercih ediyorlar. insanlar sudan sebeplerden kavga ederken siz bildiğin suyu tartıyorsunuz.

    make your choice

    herkese başarılar.
    3 ...
  2. zengin olmak için yapılabilecekler

    1.
  3. zengin olmak için yapılacakların uzun bir listesidir.

    çalmak, sömürmek, ezmek, gibileri de vardır...

    çalışmak, üretmek, proje geliştirmek gibileri de vardır...

    ama en önemlisi -kendi tecrübelerimden yola çıkarak- her şeyi kıvamında kullanmasını bilmek. bütün inançlara, görüşlere, yaşamlara vs. eşit mesafede durmak...

    onun dışında kendi işini yapmak... limon da satmaksa bu evet kendi işini yapmalı insan...
    1 ...
  4. kellerin libidosunun yüksek olması

    1.
  5. saç nedir, neyle beslenir sorusu bugün birçok insanın merak ettiği ve araştırdığı bir husustur. saç dökülmesine neden olan sebepleri. temelinde keratin protein denilen yapıdan oluşur. keratin protein fibröz bir protein çeşididir. meninin yapısını incelediğimiz zaman yine göreceğimiz en bariz şey yapılarının temelinde amino asitlerden oluşmalardır.
    saçı besleyen ve yapısında bulunan proteinler yoğunlukta saçta bulunarak öncelik sırası olarak saçı beslemek ve büyütmekle görevlidirler. kellerin yapısını incelediğimiz zaman saçtan yoksun olmaları ve vücutlardında bulunan proteinlerin cinsel orana dağılımında bir artış meydana gelecektir. birçok erkeğin yaşlandıktan sonra saçlarında dökülme meydana gelmektedir ve kelliğin libidoyu yükseltmesinin nimetlerinde pek fazla yararlanamamalarına sebep olmaktadır.
    kellerin toplumdaki yerleri ve yapıları incelendiği zaman aslında keller hakkında söylenen sözlerin pekte asılsız olmadığını görüyoruz. bunlardan en bilindiği; ''keller her göte eller'' şeklindedir. burada da kellerin libidosunun ne denli yüksek olduğunu kolaylıkla anlayabiliyoruz esasında.
    gel gelelim porno sektörüne... porno sektörünü incelidiğimiz zaman, kellerin oranının, saçlılarının oranına göre en az iki kat fazla olduğunu rahatlıkla görecekseniz. bu tesadüf olamaz.

    özetleyecek olursak keller her daim öndeler.
    1 ...
  6. cinsel hayatı dışa vuran sevgili

    2.
  7. msn de dün gece çok iyiydin şeklinde yazan sevgilidir.
    1 ...
  8. uzun entryleri okumayanların gizli eşcinsel olması

    2.
  9. o hep bilindik yolda yürüyordum. günlük meyve suyumu ve gazetemi alıp uzun uzun okuyordum her zamanki gibi. gazeteyi aldığım salih abi her zamankinden biraz farklı biraz agresifti, sanki bir şey söylemek istiyor fakat söyleyemiyordu...gittim karşıda ki minik parka oturup kafamı iki elimin arasına alıp derin derin düşündüm... ne yaptım ki ben... her zaman müşterisi olduğum bakkal neden böyle bir tavırda bulundu anlam veremedim... çok zaman geçmeden bütün merakım gitti... bakkal salih gelmiş
    -seni de okuduğun gazetenin yazarlarını da sikeyim bu kadar gazeteyi nasıl okuyorsun... bu kadar gazeteyi insanlar nasıl yazıyor... sizler nasıl insanlarsınız... şeklinde serzenişte bulundu...
    aslında bakkal salih karısını hiçbir zaman tatmin edememiş ve bakkal salih hiç bir zaman aradığı aşkı bulamamış ve bakkal salih 1,30'luk eşine sözüne geçiremeyen zavallı olarak yaşamıştır hep... kendisi hayatta en fazla 3 satırlık tekel faturasını okumuş ve bana doğrudan benimle sevişmek istediğini belirtmiş sadece sen de yetmezsin bütün yazarlarla sevişmek istediğini söylemiştir... işte hayatta da böyle uzun yazıları okumaktan erinen birçok eşcinsel var ki anlatamam...
    0 ...
  10. kızlar tarafından seks objesi olarak görülmek

    1.
  11. yanlış hatırlamıyorsam sene 2001 filan dolara borçlanmıştım,baya bir koydu tabi o sıralar... üniversite kantininde oturup etrafa bakınırdım öyle masumca hayatta tek zevk aldığım şey kantinde bir simit bir de çay idi... yalnız takılmaktan aşırı hoşlanır çevremdeki insanlar tarafından anlaşılmak için kıçımı yırtmazdım... notlarımı inceler çayımı yudumlar ve biraz da müzik dinlerdim kaset çalar walkmanimde o zamanlar baya bir değerliydi, şimdilerde bakınca geçmişi tebessümle hatırlatan güzel bir dost. kantinde oturduğum sıralar belirli aralıklarda kimileri tarafından bir takım yiyecekler kimileri tarafından değişik hediyeler kantin görevlileri tarafından masama getirilirdi. hoş öğrenci adamın bazı şeyleri red etmesi pek kolay olmazdı... alırdım... birisi benimle tanışmak istiyor fakat söyleyemiyordu... şiddete karşı bir insan olduğum için kantinciyi döverek öğrenmek istemedim rüşvet verecek durumdada değildim. ilk zamanlar etrafa bakarak kim olduğunu tespit etmeye çalışsamda 2-3 ay sonra artık sadece kantinciye teşekkür ederek walkman ime kasetini değiştirerek devam ediyordum... ben aslında kusursuz bir aşk adamıydım... ama hayatta ki en değerli varlığımı otobüs kazasında kaybettikten sonra bu hayattaki uğraşılarımın sayısı derslerim çayım simidim ve walkman in olmuştu... hayatta kimseyi onun yerine koyamam kimseylede o beni izlerken ileri düzeyde ilişki yaşayamazdım. hal böyle olunca pekte kız arkadaşım olmadı neticede... lakin 3. sınıfta kulağıma gelen duyumlar bütün kampüsün benim gay olduğumu konuşuyor olmasıydı. sınıfta sadece konuştuğum berk adında bir arkadaşım vardı... onlada konuştuğum tek konu notlar ve ders idi... o bana çekinerekte olsa artık benimle konuşamayacağını sebebini sorunca da anlattı olanları... artık kantincinin getirdiği hediyeler daha erkeksiydi...ilk başta o kadar çok sallamadım ama sonralardan anladım ki çirkin bir kızın ilgi odağı olmak yakışıklı bir gay tarafından ilgilenilmekten daha iyiymiş... 4. sınıfta yeni gelen bir hatun tarafından beğenilmiş olmamdan ötürü kendisine biraz ilgi gösterek üstümdeki kötü izlenimi silip atma çabsındaydım...
    kendiside beni deliler gibi seviyordu... ama ona verecek sevgimin olmadığını birçok kez sevişmek istesede benim isteksiz olduğumu görmesi ve onla zoraki diyaloglarımım pek samimi gelmediğini iddia ediyordu her seferinde. aslında öyleydi de hayatımda objeleşmişti walkmanimden pek bir farkı yoktu benim gözümde... lakin giderek gözümde farklı bir yeri değişik bir anlam ifade etmeye başlıyordu yavaş yavaş boynunda ki beni aynı onunkine benziyordu... bu ilk zamanlar alışamadığım bir husus olsada sonraları kendisine olan yaklaşımımı değişik boyutlara taşıyordu.. artı kendisiyle konuşuyor daha çok kendisini tanımaya başlıyordum... yıllar sonra ilk kez birisiyle sevişmiştim... kendisi çok tatmin olduğunu söylemise de ben farklı bir tene alışamamış olmanın getirdiği bir yadırgamayı barındırıyordum bünyemde... kendisinin anlattığına göre kampüsteki birçok kişi ilişkimizi soruyor ve benim gerçekten gay olup olmadığımı merak ettiklerini dile getriyorlarmış... berk'ten de duyduğuma göre kampüsteki kızların seks muhabbetlerinde vazgeçilmez bir yerim olmuş.. açılış ve kapanış konuşmalarında benim adım en az bir kere anılmadan bitmezmiş hiç bir muhabbet. bu beni artık çok rahatsız ediyor.. ve artık ayça ile sevişmemem gerektiğini hayatımda olmasınının beni yıprattığını anlamıştım... artık kimseyle çıkmıyor ve gay olarak lanse edilmiyordum... ama bir gerçek vardı oda kızların beni seks objesi olarak görmesi... işte bu gerçek benim haytımda çok değişik seks deneyimleri yaşamama sebep oldu ama onun yerini kimse tutamadı...
    2 ...
  12. uludağ sözlük te hiç güzel kız olmaması

    1.
  13. birkaç bizzat tanıdığım kızlar var sözlükte ve onlarda çirkin -kusura bakmayın kızlar gerçekler acıdır- gerçekten... yok kimisi güzelim diye iddia ediyor ama tanışıyoruz filan fos çıkıyor. soruyorum kızım sen güzel misin diye... kendimi övmeyi pek sevmem ama arkadaşlarım öyle diyorlar. zaten böyle diyorsa korkacaksınız abi; güzel diyorlarmış arkadaşları ''yalan''... buluşunca zaten yüzüne vuruyorum... kızım seni arkadaşların iyi keklemiş... bir aynaya bak kendin karar ver...

    geçende bir hatunla tanıştım sözlükten... yani yüzüne bakılır ama bakmakla da olmuyor sadece... onun söylediği bir söylem üzerine açılmış bu başlık aslında... kendisiyle sturbucks'ta buluştum iyi güzel bacaklar filan yerinde göğüsler idare eder ama bütün olarak pek beğenmedim... çok daha güzelleriyle yatmıştım çünkü... büyük aşklar sonrası hararetli sevişmeler... neyse o konuya pek girmeyeceğim... kendisi sözlüğün en güzel yazarıymış öyle söyledi... sözlükten birden soğudum... yazasım filan kalmadı... zaten takip edenler varsa entry lerim pek bi seyrekleşti... olayın şokunu yeni attım üstümden... neyse kendisi daha ilk buluşmadan yatmayı istiyordu... ama ben tabi mesafeyi korudum ve yüzüne kendisinin çirkin olduğu gerçeğini söyledim ve numarımı silmesini bir daha beni aramamasını ve nick imi unutmasını istedim. ısrarla yatakta çok iyi olduğunu filan iddia etti ama prensiblerim gereği olmayacağını onu anlatmaya çalıştım... çok pis bozulmuş hali vardı. sinirli sinirli baktı ve bana doğru dönerek geri zekalı dedi... herkesin ortasında elimin tersiyle yüzüne bir tokat attım ve hoplatmayacağım ulan seni var mı diye yüzüne karşı bağırdım.

    bu olaydan hatun yazarların çıkartacağı ders; harbi arkadaşlıklar edinin kendinize her güzel diyen arkadaşınıza inanmayın... ha güzelim hissiyatıyla biriyle -ki bu kişi ben de olabilirim- buluşmaya gidiyorsanız o kadar kendinizden emin olmayın... tercihi karşı tarafa bırakın o yapsın seçimini...
    3 ...
  14. aşkın acı vermesi

    1.
  15. hayat kimi zaman çok boş kimi zaman bize vaat ettiği şeylerle hep bir umut kapısı aralamaktadır. hep o küçük çocuğu canlı tutma çabası hep ya o giderse korkusu içimi ürpertmiştir çoğu zaman… çoğu zaman büyüyorum ben dediğim vakitler olmuştur. arkamı döndüğümde kendime o kadar çok kızdığım şeyin olması geriye döndüğüm zaman aslında yüzümde ufaktan bir tebessümün oluşmasına da sebep olmuyor değil.

    kimi insan kocaman bir yüreğe sahiptir, tabiatı, kainatı insanı sorgusuz sualsiz sever. i̇nsan özünde sevmek için var olan bir yaratıktır, insan kendisinde olan eksiklerin dışa yansıması olarak her zaman nesnelere ve şahıslara ilgi duymuş onları sevmiştir. bu sevgi boyutlarına göre değişir. değişmesinin sebebi insanların statüsüne olandır. anneye olan sevgi ile arkadaşa duyulan sevgi elbette birbirinden çok farklıdır.

    sevmek… evet sevmek emek isteyen sevmek insanda kalp isteyen bir soyuttur. sevmek parktaki çocuğun kafasını okşamak sevmek bankta oturan yaşlı amcanın hatırını sormaktır. sevmek sevilmektir. sevgi denilen şey somuttur diyerek nasılda işin içinden sıyrılıveririz her defasında… nasılda kaçarız sevgiden… sevmek karıncanın yuvasına basmadan geçmek sevmek güvercinlere mısır atmak gibidir… sevgi tomurcuklarınızı saçarsınız ve onlarda birer birer toplarlar. sevmek basittir. sevmek gözlerini açmaktır. ama aşk… işte aşk acı verir… birine bağlanmak bir kuşa yem vermekten çok farklıdır. birine bağlanmak kendi boyutlarında kuyu kazmaya benzer… birine bağlanmak, kırılacak bir dala bile bile oturmaya bile bile düşüp kırılmaya benzer. aşk gerçekten soyuttur… gerçekten korkutur…aşk çakıl taşlarına benzer tıpkı parlaktır ama bakınca görebilirsin… aşk karşılık bekler… aşk godot’u beklemektir beklide ama aşk acıdır… aşk sabretmektir ama aşk ölümdür… kimi zaman sadece onun bir sözüne bakar… aşk reddedilmeyi kaldırmaz aşk kırılmak istemez aşk sana aşığım diye haykırmayı yeğler… onun bir cümlesi bazen yeter. aşk platonik olarak ölmektir. aşk ki bir ömrü yalnız geçirmektir… aşk bir ömür acı çekmektir…
    0 ...
  16. çarşı taraftar grubunun micheal jakson a mesajı

    1.
  17. ''hayatının yarısını siyah, yarısını beyaz geçiren büyük beşiktaşlı michael jackson ruhun şad olsun..''
    1 ...
  18. © 2025 uludağ sözlük