kulaklığını takıp müzik dinlemeye başlarsın ve karşındaki insanın sana baktığını, ağzını hareket ettirdiğini görürsün. sonra kulaklığını çıkarıp "efendim?" dersin ve aldığın cevap "yok bir şey" olur. bu daha sinir bozucu.
problem bende mi değil mi bilmiyorum ama sevemiyorum insanları. üzerine konuşulan, ciddiye alınan, muhabbeti yapılan en ufak konu bile uzaklaştırıyor beni onlardan, kendi dünyamda yaşamaya itiyor. ufak tefek şeyler çok büyütülüyor, ön yargı hat safhada, egolar tavan, samimiyetler sahte, her şey sahte. belki de yalnızca şanssızımdır bilemedim şimdi.
bırakın istedikleri gibi yazsın insanlar. ki bu güruhun içinde ibneliğine de yi ayırmayan, tepki çekmek isteyen adamlar da var. hem size ne ki abi kimin nasıl yazdığından? siz yazın istediğinizi istediğiniz gibi kendi köşenize çekilin sonra yine.
şimdi erkeğini kadınını bi kenara bıraktım, bence geleceği olmayan, yada geleceğinin olmadığını düşünen bir insana kendisinden başka kimse ne hayat verebilir ne de bir gelecek sunabilir.
bi ülke düşünün ki herkes birinci, herkes en iyi, herkes elit, herkes her boku biliyo. bence rahat batıyo yoksa hiçbir problemi yok canım ülkemin. yersen.
entry lere aşık olunabilir belki ama yalnızca entry lerinden dolayı bir yazara, dolayısıyla bir bireye aşık olunmaz, olunamaz, olunmamalı yani bence. sonuçta aşk dediğimiz o hissiyat karşımızdaki bireyin maddi-manevi varlığının bizim zihnimizde yaptığı çağrışımların bir çeşit bileşkesi aslında. yani demem o ki hayranlıktır o hayranlık, aşk olsa duramazsın.*