ne yapmanız gerektiğine karar veremediğiniz anlarda sözlük karşısında yaşadığınız tanımıyla karşılanabilecek durumdur. içinizde başlık açmak için inanılmaz bir duygu vardır ama dışarda bir yerde birileri -de atari salonlarında kurtcukların kafasına elinizdeki sopayla vurduğunuz bir oyun vardır ya onun gibi işte- açtığınız başlıkları kapatmak için hazır beklemektedir. bunun bilincinde olarak bile bile lades olmak yada olmamak arasındaki ince çizgide olmaktır.
bunlar genelde bbir işe yaramayan takımından adamlar olur olayın sonunda. sadece ders çalişmaya yarayan kafalari ilerleyen zamanda zamana ayak uyduramadan tedavülden kalkan paralar gibi bir şeye yaramaz olur. ama inatla 78 in karesini kafadan hesaplayabilmektedirler. bunlarin ilerde tek işe yarayan kısımlarıda aslinda budur . bunları çok sıkıştığınızda bakkal hesap makinasi olarak kullanabilirsiniz. unutmadan bu okul birincisi hötötröflerin %75 i bir okul kazanamamaktadir. bu vesileyle okul birincisi kontejanınıda mundar etmektedirler.
degisen konjekture ve jargona uygun olarak gerçekleşen söylem değişikliğidir. büyümenin verdiği bir rahatlıktır. olmuşluktur olgunluk gibi bir şeydir bir şey olduğunu hissettiren en önemli etmendir.
önce sözlükte derin bir sessizlik içten içe bir uğuldama gibi bir şeyler hissedersiniz. sonra girilen entrylerin hep aynı tadda hatta mümkünse bir birinin tekrarı olduğu inancına kapılırsınız. hafiften matrix tarzında bir şeyler olmaya başlamıştır ortamda. daha sonra ben kimim bu devamlı uyuyan yada uykulu halde olan kim aaa moderatörde varmiş demeye kalmadan bir de susurluktan kahraman girer olayın içine. hele hele bir de 2 3 saat ara vermişseniz sözlüğe bakmaya ipin ucu iyice kaçmış demektir artık. gerisini hak getire zaten. etrafa boş gözlerle bakıp (bkz: yar bana bir eğlence medet)dersiniz.
üzerinde fazla düşünülmemsi gereken dedikleri gibi kapıdan girerken mantığın dışarda bırakılması gereken fazla takmazsanız zevk bile alabileceğiniz yer.
başka derdi olmayan güzide sözlük milletimin kendine dert edindiği ulvi konudur. arkadaşlar haklıdır. pamuklu don giyen ve daha vahimi buna rağmen kendini kadın sananlar taşlanmalıdır. kadın dediğin yada kendini kadın sananlar cinsel obje olmalıdır. tanga giymelidir. g string giymelidir. hatta bunların yeni cikan versiyonlari donsuz üretilmelidir zihniyetindeki yazarların en büyük handikapıdır.
(bkz: milletin donunu dert edinmek)
tarih her şeyden evvel üzerinde en kolay spekilasyon yapılabilecek eylemdir. öyleki doğru veya yanlışın tam olarak bilinememsinden müteşekkil, her isteyenin her istediği şey,i söyleyebileceği ve devlet resmi ideolojisine göre ve/ya yazanin kişisel histerisine göre yön vereceği bir olgudur. ortaya atılan her idda her teori ispatlanmasi kısmen imkansız oldugundan havada kalacak ve subjektif yorumlara açık olacaktır.
en önemli sorunlardan biride tarihin kişisel kaygılar ve çıkarlar ön planda tutularak yazılıyor olmasıdır. öyleki insanlar bile bile işlerine geldiği şekilede tarihi çarpıtabilmekte gerçekleri yalan yalanları gerçek diye yazmakta bir beis görmemektedirler.
tarih yazımının bir diğer handikapı da tarih yazarken tarihin sadece o an için olan olayla ilgileniyor olmasıdır. bu sistematik bir haa yapmanin kacinilmaz oldugu gercegini bir defa daha serer gozler onune. olayın hangi sartlar altında ve hangi dinamikler golgesinde gerceklestigini bilmeden tarih yazmak acinasi bir yandaslik ve zavallı bir belagattan oteye gidemeyecek calismalardir.
bunun yanı sıra tarihin taraf olmasi olabilecek en kotu şeyden bazıları insanlari etkilemek kin garez ve nefreti koruklemek bir şeyler için azmettirmek-kan davası töre cinayeti vs.- diye sayılabilir. bu bağlamda yapılması gereken elde olan verileri akıl ve mantık süzgecinden gecirmek doneleri sadece bir kaynaktan almaktansa değişik kaynaklardan teyit ettirmek ve olayin olduğu tarih e öncesindeki dinamikleri iyice araştırıp tahlil etmektir.
--spoiler--
Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum o halde varım oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım bir düş olduğum sonucuda çıkar; düşünen bir adam düşünüyorum. Düşmdüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için düşlediğim bu adamın da var olduğunu biliyorum. böylece oda benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşünüyor. o gerçek, Ben ise bir düş oluyorum.
--spoiler--
buna bakarak gayet açık yüreklilikle söylemek gerekiyor ki bütün bir alem-düşünün yada düşünmeyin- tamamen bir hayalden ve hiçliğin yansımasından oluşuyor. Yani (bkz: bütün bunlar düş).
arkadaş hatırına gönül koymasın diye karşıdaki en akla gelmez ve uçukca fikirleri gerçeğe dönüştürmektir. mesela final öncesi sırf eleman ayrıldığı kız arkadaşını görsün diye bilmediğin memleketlere gitmek hatır için çiğ tavuk yemeğe güzel bir örnektir. sonra dersten kalırsın, eleman bozulmasın diye gitmesekte çalışmayacaktim ki diyerek ortamı yumuşatırsın bir de. (bkz: kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek)
eleman ilginç bir şeyler görmüştür belki belki de ona öyle gelmiştir, sorunun muhattabı da maalesef görmemiştir ama arkadaşıda satmak olmaz yarı yolda ne de olsa, (bkz: hatır için çiğ tavuk yemek) bizim atalarimizdan gelen düsturumuzdur. ol sebepten tabi gördüm diye cevap verilir her şeye rağmen...
olmayacak yada olması ihtimali düşük bir şeyi olacakmış gibi kabul etmektir. aslında zihnin vucuda oynadığı bir tür oyundur. halüsinasyondur. (bkz: mutlu olmak)gibi koca bir yalanın başlangıcı ve sonudur. önce umut etmekle başlar her şey sonra yavaş yavaş umut edilene inanılmaya başlanır. umutlarınızdaki mutluluk kisvesi halihazırdaki duruma ve/veya şahsa uyarlanır. sonra bir müddet geçince aradan anlaşılırki zorla giydirilmeye çalışılan elbise olmuyordur duruma ve/veya şahısa. mutluluğun da kaderi bütün dar elbiseler gibi ya tamir için terziye gitmesi yada çöpe atılmaktır. tamirciden dönen elbise muhtemelen çöpteki yerini bulacaktır. geriye kalan da eski mutluluğun gittiği yerden gelen yeni umutlar olacaktır.
büyük bir yalandır. hak ettiğinizi yada hak ettiğinizi düşündüğünüzü tam olarak alamama sendromudur. yalandır, dolandır, hiledir kandırmacadır, elçabukluğu marifettir olur gibi sanmadır yanılsamadır. yoktur velhasılı kelam ne zaman var dersen kaybolandır. (bkz: umut etmek)
daha vahimi sadece soru işareti olandır. mesela ??? olan mesaj nerdesin ne yapıyorsun en zaman geleceksin gibi üc ana soruyu belirtir. sonra da siz kasarsınız cevaplayabilmek için.
her ne kadar bilmesekte bilmemenin verdiği cesaretfle söylenebilirki kulağa pek de sonsuz şekilde yazılabilirmiş gibi gelmeyen konjekür. (bkz: üfürükten teyyare)
cevabı karşının tutmuna bağlı olan soru tümcesidir. cevap evet yeterdir genelde. sevenin sevilenin güdüsüne göre gerekirse bir busenin bile söndürmesi muhtemeldir.